![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Karşılaştığım bir sorun için siz değerli meslektaşlarımın da bilgisine ihtiyacım var.Şöyle ki ;
OLAY: A-Gayrimenkul sahibi bayan eş B-Kiraya veren bay eş A nın sahibi olduğu daireyi, B kira kontratı ile kiraya veriyor.Kiraya veren kısmında B nin adı yazılı.Ödenmeyen 3 aylık kira bedeli ve tahliye istemiyle örnek 13 yolladım tebliği muhtar aldı ve henüz itiraz yok. SORU: Tahliye davası açarken Davacı olarak B yi yazmayı düşünüyorum,ancak gayrimenkulun sahibi A olduğundan dolayı bir sorun yaşar mıyım? |
![]() |
#2 |
|
![]() Dairenin maliki ve kiraya veren kişi farklı olabilir. Herhangi bir sorun yaşamazsınız icra takibinde alacaklı ve tahliye isteyen kimse davada davacı da o olmalıdır.
|
![]() |
#3 |
|
![]() Merhaba, kiralanan yeri kiraya veren eşi taraf olarak gösterebilirsiniz.
Saygılarımla, |
![]() |
#4 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın cmuk,öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Bu yazdıklarınızı içeren bir yasa maddesi varmı yoksa teamüller mi bu yönde? Ben epey baktım bulamadım o açıdan yanılgıya düştüm. |
![]() |
#5 |
|
![]() Sayın Analiz, cevabımı teşekküre layık görmeseniz de ben yine de sizi aydınlatıyım.
TBK 315/1. maddesinde kiraya verenin kiracıyı temerrüde düşürmesinden bahsetmekle, bir karar paylaşıyorum: ''BK.nun 260. maddesi uyarınca temerrüt sebebine dayalı tahliye davasını kiralayanın açması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden kimsenin, önceden kiracıya ihbar göndererek malik olduğunu, kira bedellerinin bundan sonra kendisine ödenmesini istemesi, bu sonuçsuz kalırsa şartlara haiz-temerrüt ihtarı tebliğ ettirmesi, ondan sonra dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu hususun mahkemece kendiliğinden gözetilmesi icabeder...'' 6.Hukuk Dairesi Esas: 1995/10426 Karar: 1995/10550 Karar Tarihi: 03.11.1995 Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı |
![]() |
#6 |
|
![]() T.C.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2001/3-1165 K. 2001/1186 T. 26.12.2001 DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Uşak Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.05.2001 gün ve 2000/1800 E-2001/770 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 09.07.2001 gün ve 2001/5995-6570 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, müvekkiline ait evin sözlü kira sözleşmesi ile 1996 yılında davalıya kiralandığını, 2000 yılı Mart-Ağustos dahil 6 aylık kira bedelinin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibine geçildiğini beyanla takibe vaki itirazın iptali ile %40 icar inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, evi kiralayanın davacı değil, dava dışı Yüksel Mercan olduğunu, uzun süre kira bedellerini Yüksel Mercan adına yatırıldığını, daha sonra davacı Ümit Adına yatırılmaya başlandığını, davacının kiralayan olmaması nedeniyle dava açma sıfatı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, evin davacı bacanağı olan Yüksel Mercan tarafından davalıya kiralandığının anlaşılmasına göre dava açma sıfatı olmayan davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi yoktur. Davacı, maliki olduğu mecurun kendisi namına Yüksel Mercan tarafından kiraya verildiğini ileri sürmüştür. Uyuşmazlık, kiralayan durumunda olmayan mal sahibinin bu davayı açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. Yargılama sırasında dinlenen tanıklar ve özellikle hükme dayanak yapılan tahliye davasındaki Yüksel Mercan beyanından; evin davalıya, davacı malik namına kiraya verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 1999 yılının son ayı ve 2000 yılının ilk iki ayının kira bedellerinin davalı tarafından davacı malikin banka hesabına yatırıldığı ihtilafsızdır. Halin icabından kiraya veren dava dışı Yüksel ile mal sahibi davacı arasında temsil ilişkisi bulunduğu anlaşıldığına göre, Borçlar Kanunu 32.maddesi hükmünce,mal sahibinin sözlü kira sözleşmesine dayanarak böyle bir dava açabileceğinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle işin esasına girilerek toplanan delillere göre uygun sonuç dairesinde bir karar vermek gerekirken, davacının dava açma sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Davacı vekili, davacıya ait taşınmazda sözlü akit ile kiracı bulunan davalının,2000 yılı mart-ağustos ayları arasındaki döneme ait toplam altı aylık kira parasını ödemediğini, yapılan icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, kiralayanın davacı değil, dava dışı Yüksel Mercan olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Yerel mahkemenin, davacıya ait meskeni,davalıya kiralayanın davacı değil, dava dışı Yüksel Mercan olduğu, bu durumda davacının kiralayan sıfatının ve görülmekte olan davayı açma yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine yönelik olarak verdiği karar, Yüksek Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur. Davacının maliki olduğu meskenin, kendisinin Almanya'da bulunması nedeniyle, dava dışı Yüksel Mercan tarafından davalıya 1996 yılında sözlü akit ile kiralandığı; kira paralarının 1999 yılı aralık ayına kadar anılan kişiye ödendiği; bilahare,12.12.1999 ve 21.3.2000 tarihlerinde, toplam üç aylık kira parasının ise davacının banka hesabına yatırıldığı,taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, mal sahibi durumunda olup, kiralayan sıfatını taşımayan davacının, kira paralarının kendisine ödenmesini isteme ve ödenmeyen kira paralarından dolayı icra takibi yapma, itiraz edildiği takdirde itirazın iptali davasını açma hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, kiralayan ve mal sahipliği sıfatlarının aynı kişide toplanması zorunluluğu yoktur. Başkasına ait taşınmazın kiraya verilmesi mümkün ve buna ilişkin sözleşme hukuken geçerlidir. Eş söyleyişle, mal sahibinin tarafı durumunda bulunmadığı bir kira sözleşmesi yapılabilir ve kural olarak o sözleşmeden doğan hak ve borçlar, sözleşmenin taraflarına ait olur. Ne var ki, Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre, mal sahibi, kiralananın kendi mülkiyetinde olduğunu kiracıya ihbar ederek, salt bu sıfatına dayanmak suretiyle,tarafı bulunmadığı sözleşmedeki kira bedelinin kendisine ödenmesini istemek; ödenmediği takdirde icra takibi ve dava yoluna başvurmak, hatta, koşulları gerçekleştiği takdirde temerrüde dayalı tahliye isteminde bulunmak hak ve yetkisine sahiptir. Mal sahibinin kiracıya bu yönde yapacağı ihbar, kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir ve her türlü delille kanıtlanabilir. Yukarıda değinildiği üzere, davalının,12.12.1999 ve 21.3.2000 tarihlerinde toplam üç aylık kira bedelini davacıya ait banka hesabına yatırdığı uyuşmazlık konusu değildir. Davalı vekili de, 17.4.2001 günlü duruşmada,kiralayan Yüksel Mercan'ın talimatı üzerine,anılan kira paralarının davacının banka hesabına yatırıldığını açıkça bildirmiş; takip konusu döneme ait dört aylık kira borcunun varlığını da kabul etmiştir. Bu durum, Aralık 1999 tarihinden önce, kiralananın malikinin davacı olduğunun ve o tarihten sonraki kira paralarının davacıya ödenmesi gerektiğinin davalı tarafından öğrenildiğini; başka bir ifadeyle, bu yönde bir ihbarın kendisine ulaştığını gösterir. Hal böyle olunca, davalı, anılan tarihten sonraki kira ödemelerini davacıya yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün doğal sonucu olarak, davacı, ödenmediğini ileri sürdüğü kira paralarının ödetilmesi istemiyle davalı hakkında icra takibi yapabileceği ve itiraz edilmesi durumunda da, itirazın iptali isteminde bulunabileceği açıktır. O halde, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu benimsenmek suretiyle, işin esasına girişilip, tarafların delilleri toplanarak, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönler gözden kaçırılmak suretiyle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 26.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi. Ayrıca; http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=15839 http://www.turkhukuksitesi.com/showt...t=35791&page=7 http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=84950 |
![]() |
#7 |
|
![]() T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi Esas: 2012/9403 Karar: 2012/12175 Karar Tarihi: 25.09.2012 TAHLİYE DAVASI - TEMERRÜT NEDENİYLE KİRALANANIN TAHLİYESİ İSTEMİ - MALİK SIFATIYLA TEMERRÜT İHTARNAMESİ KEŞİDE EDİLDİĞİ VE DAVA AÇILDIĞI - TEMERRÜT İHTARINDAN ÖNCE KİRACIYA İHTAR GÖNDERİLMESİ GEREĞİ - DAVANIN REDDİ ÖZET: Dava, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan .... başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesini kiralayan sıfatıyla A. 'in imzaladığı, davacı Z. 'ın ise malik sıfatıyla temerrüt ihtarnamesi keşide ettiği ve dava açtığı anlaşılmıştır. Kiralayan durumunda olmayan malikin temerrüt nedeniyle tahliye davası açabilmesi için temerrüt ihtarından önce kiracıya ihtar göndererek mülkiyet hakkına dayanarak kira paralarının kendisine ödenmesini isteyip, ondan sonra temerrüt ihtarı göndermesi gerekir. Zira kiracının sözleşmenin tarafı olmayan kimseye kira parasını ödeme mecburiyeti yoktur. Davacı tarafından davalıya böyle bir ihtar gönderilmediğine göre temerrüt ihtarı hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekir. (818 S. K. m. 260) (6098 S. K. m. 315) Dava ve Karar: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar; davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 315. maddesi hükmü uyarınca temerrüt nedeniyle açılacak tahliye davasının kural olarak kiralayan tarafından açılması gerekir. Kiralayanlar birden fazla ise aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ihtarnameyi birlikte göndermeleri ve yine davayı da birlikte açmaları zorunludur. Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı sonradan iktisap eden yeni malikin önceden kiracıya ihbar göndererek kira paralarının kendisine ödenmesini istemesi bu ihbarın sonuçsuz kalması halinde yasal içerikli ihtarname tebliğ ettirmek suretiyle dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu husus mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulmalıdır. Olayımıza gelince; davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan 01.04.2007 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesini kiralayan sıfatıyla Ahmet'in imzaladığı, davacı Zuhal'ın ise malik sıfatıyla temerrüt ihtarnamesi keşide ettiği ve dava açtığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere kiralayan durumunda olmayan malikin temerrüt nedeniyle tahliye davası açabilmesi için temerrüt ihtarından önce kiracıya ihtar göndererek mülkiyet hakkına dayanarak kira paralarının kendisine ödenmesini isteyip, ondan sonra temerrüt ihtarı göndermesi gerekir. Zira kiracının sözleşmenin tarafı olmayan kimseye kira parasını ödeme mecburiyeti yoktur. Davacı tarafından davalıya böyle bir ihtar gönderilmediğine göre temerrüt ihtarı hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tahliyeye karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
![]() |
#8 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın avktgzm, sakın yanlış anlamayın üstadım hemen yazıp çıktığım için sizin mesaja bir şey yazamadım.Kusura bakmayın elbette okuyup yazı yazmanız bile benim için bir teşekkür sebebi. Konu ile alakalı 2 sorum daha olacak: 1-BK 315 de öngörülen 30 günlük ödeme süresi ile ,örnek 13 deki 30 günlük ödeme süresi aynı şeyler midir? 2-Örnek 13 yolladık kira bedelleri ödenmedi ve yerin tahliye dilmesi için.Ayrıca kontratın feshi için BK 347 deki en az 15 gün önceden bildirim şartına uymak zorunluluğu varmı?Yani hem örnek 13+tahliye istedik buna mukabil en az 15 gün önceden evi boşaltması için ihtarname çekmeme gerek var mıdır? |
![]() |
#9 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Av.09 ,bu karar ilk sorularımı gayet net açıklıyor teşekkür ederim. |
![]() |
#10 |
|
![]() Sayın Analiz, öncelikle nazik dönüşünüz için teşekkür ederim.
Sorularınızla ilgili olarak: 1- TBK 315 de öngörülen 30 günlük süre ile örnek13 ödeme emrindeki süre esasen aynı amaca hizmet ediyor. ilkinde sulh hukuk mahkemesinde temerrüt nedeniyle tahliye davası açılıyor. ikincisinde icra mahkemesinde tahliye davası açılıyor. 2- Örnek 13 gönderdiniz 30 gün içinde borcun tamamını ödemezse kiraya veren tahliye davası açabilir, ancak 347 deki 15 günlük süre kiracı için öngörülen bir süre. kiraya veren kontrat bitmeden 15 gün önce kiracıya ihtar çekip kiracıyı kiralanadan çıkartamaz. Kanun koyucu kiraya verene sadece 10 yıl sonrası için özgür bir şekilde çıkartma (kontratı sona erdirme)hakkı tanımıştır. Yani kiracı kira parasını düzenli ödeyip normal şartlarda kiralanda oturduğu sürece, ancak kendisi isterse 15 gün önce ihtar çekip kiralananı boşaltabilir, kiraya veren ise 10 yıl bekler ![]() Saygılarımla, |
![]() |
#11 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın avktgzm,öncelikle cevaplarınız için teşekkürler.Olayı tamamen anlamış bulunuyorum.Özellikle 2. sorum çok saçmaymış onu farkettim sayenizde.Kanunu kelime kelime adam gibi okumak gerekiyor ![]() Peki icra hukuk mahkemesine açılacak davada harç miktarı alacak miktarına göre mi olacak yoksa sabit bir harcımı var tahliye davalarının ve ne kadar? |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İşletme adı+davacı sıfatı | armegedon23 | Meslektaşların Soruları | 1 | 29-08-2012 16:07 |
ilamsız tahliye takibi ve davasında davacı | Av. Aylin Kaya | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-05-2012 16:49 |
Tapu Kütüğünde isim tahsisi davasında Davalı ve Davacı Sıfatı | AV. ARZU KIRAN | Meslektaşların Soruları | 7 | 07-10-2010 20:48 |
ihtiyaç nedeniyle tahliye davacı sıfatı | avukat 77 | Meslektaşların Soruları | 5 | 21-07-2009 11:29 |
Kayyum Tayini Davasında Davacı Sıfatı | Av.Nuri YENİÇERİ | Meslektaşların Soruları | 4 | 13-08-2008 11:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |