|
|
|
|
Merhaba meslektaşlarım, Öncelik olarak herkese kolay gelsin. Müvekkilim boşanma davası sırasında çeyiz eşyası için çeyiz senedine dayanarak tespit yaptırmış ve yediemin olarak eşine bırakmış eşyaları. Bu esnada boşanma gerçekleşmiş dava yargıtaya gitmiş yargıtay davayı onamış.Şimdi müvekkilim, çeyiz eşyasının iadesi davası açmak istiyor. Benim sorum şu: ben yapılan o tespite dayanarak iade davası açabilir miyim? yoksa bu tespit ile iade davası arasında açama süresi var mi yani eben tespit yaptırdıktan sonra ne zamana kadar dava açabilirim? Bana müdür beylerden biri tespit yaptırdıktan hafta içinde iadesi davası açılması gerekir dedi. benim bu konuda hiç tercübem yok lütfen yardım
|
|
 |
|
 |
|
Yargıtay 6.H.D.2012/4016 E. 2012/7682 K. 22.05.2012 Tarih
Karar: Dava, ziynet eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkiline düğünde takılan 22 ayar beş adet bilezik, kalın zincire takılı beşibiryerde ve 1 adet taşlı yüzüğün evlilik birliği sırasında davalı tarafından bozdurularak harcandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ziynet eşyalarının bedeli olarak 5000.-TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiştir. Davalı ziynetlerin ekonomik yönden sıkışık oldukları dönemde davacının rızasıyla bozdurulduğunu, davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığını ve davanın reddini savunmuştur.
Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik tasarruf özgürlüğüne yönelik saldırılara el atmanın önlenmesi davası ile karşı koyabileceği gibi istihkak davası ile de karşı koyabilir. Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen verilmesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun 125.maddelerinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanununun 132.maddesinin dikkate alınması gerekir.
Olayımıza gelince; mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davasının 15.09.2003 tarihinde kesinleştiği, Medeni Kanununun 178. maddesi gereğince bir yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davanın bu maddede sayılan alacak davası olarak nitelenmesi ve zamanaşımı süresinin 1 yıl olarak kabulü doğru değildir. Zira yukarıda açıklandığı üzere dava konusu ziynetlerin davalı tarafça bozdurulduğu anlaşıldığından istem tazminata ilişkin olup, Borçlar Kanununun 125. Maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir. Mahkemece işin esasına girilerek tarafların tüm delillerinin toplanıp, varsa tanıklar dinlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 6. H.D. 2010/12982 E. 2011/5634 K. 02.05.2011 Tarih
Karar: Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin ziynetlerinin zorla elinden alınarak annesi evinde bırakıldığını, sonra bu ziynetleri iade etmediğini belirterek ziynetlerin aynen iadesine olmadığı takdirde 16.430 TL bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir. Davalı zamanaşımı definde bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 1 yıl içinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik tasarruf özgürlüğüne yönelik saldırılara el atmanın önlenmesi davası ile karşı koyabileceği gibi istihkak davası ile de karşı koyabilir. Eşya davası bu anlamda bir istihkak davası olmakla istem dava konusu eşyaların; aynen iadesi, olmadığı takdirde dava tarihindeki bedelinin verilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Dava konusu eşyaların mevcut olduğu tespit edilmiş ise uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından olayda zamanaşımı söz konusu olamaz. Dava konusu eşyaların var olduğu tespit edilemez ise istem tazminata ilişkin olduğundan Borçlar Kanununun 125. maddesinde belirlenen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması ve karı koca arasındaki davalarda Borçlar Kanununun 132. maddesinin dikkate alınması gerekir.
Olayımıza gelince; taraflar arasındaki boşanma davasının 13.03.2007 tarihinde kesinleştiği ve davacı mevcut olan ziynetlerin zorla elinden alındığı hukuki sebebine dayanarak 25.03.2009 tarihinde açtığı dava 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, davanın Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesi gereğince boşanmanın feri olarak nitelenmesi ve zamanaşımı süresinin 1 yıl olarak kabulü doğru değildir. Zira bu tür davalar yukarıda açıklandığı üzere istihkak davası niteliğindedir. Mahkemece işin esasına girilerek, tarafların tüm delilleri toplanıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.