![]() |
|
![]() |
|
Adliye Duvarı Staj ve mesleki dayanışma ilanları, hukuk panel, konferans, toplantı haberleri ve hukukla ilgili her türlü ticari nitelik TAŞIMAYAN duyurular. Tarih içeren aktiviteleri ayrıca Hukuk Takvimize de işleyebilirsiniz. |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Sayın MESLETŞALARIMIN DİKKATİNE
Yargının Hızlandırılması ileilgili kanun tasarı ile beraber son dönemde kulaktan kulağa fısıltı halinde dolaşansöylenti; borçlarından dolayı icra takibine uğrayan vatandaşların ev eşyalarınael konulamama hali ve KOBİ’ler olmak üzere işletmelerin üretim araçlarına elkonulmama ve bir işletmenin üretimini sürdürebilmesi için zorunlu olan araçlaraicra yoluyla haciz getirilemeyecek olması ayrıca karşılıksız çeklerde ki hapiscezasının kaldırılacağı yönünde ki söylenti bir tasarıya dönüştü ve bu tasarıadalet komisyonuna ulaştı. Hükümetin ve yasama organının ayrı organlar olduğubir gerçektir. Ben bir avukat olarak uyarma borcumu hükümet ve yasama organınezdinde bireysel bağlantılarımla gerçekleştirmeye çalışmaktayım. Bu sebeplelirik bir dille de olmasa da meclisten geçmesi halinde yeni yargı reformunda kiüç başlık ile iç piyasalarda yaratacağı durum vahim sonuçlar doğuracaktır. Öncelikle Yeni yargı reformu ile beraber konu üç başlıkta kideğişiklik iç piyasa da ilk kez iş yapacak ticarete atılacak kimselerin üreticidenmal almasında kişileri zora sokacaktır. Piyasa koşullarında borçlanmış olanayapılan haciz baskısı ile alacağını hukuk yolu ile tahsil edeceğine inananşahısların cezai ve haczi hükümlerin ortadan kaldırılması ile yarın bir gündevletin sağladığı bu güven ortadan kalktığında piyasada ki mal alma ve vermeilişkileri yavaşlayacaktır. Bu ticaretin yavaşlaması ile iç piyasada ki daralmaeminim ki gözle görülecektir. Ana üretici ve üreticiden mal alımı yapan şirketlerinyanında Türkiye’nin tüm bankaları Kredili Mevduat hesapları ile tüccar vesanayicilere kredi kullandırmaktadır. Burada temel işlem olan hesap sahibininticaretinde 3. şahıslardan aldığı kambiyo evraklarının kıymetinin belirli biroranı ile bankalardan kullanabildiği kredidir. Kıymetli evrakların süresinde tahsil edilememesi halinde icra yoluyla tahsilâtınyeni yasalarla imkânsız hale gelmesi ile bankalar bu kredi yolunu dakapatacaklardır. Türkiye ne yazık ki soruşturulamayan mal ve mülk ülkesidir.Kişi ticaretten kazandığı gelir ile şirketi veya kendi şahsına mal varlığıedinmemektedir. Bunu eşi veya 3. şahısların üzerine edinerek dolaylı olarak malkaçırmakta olan bir ülkedir. İcra alanında çalışan bir avukat olarak söylüyorumki ticaretten kazandığını şirketine veya kendi üzerine yapmış çok az sayıdatüccar vardır. Özellikle de evrakı karşılıksız çıkmış bu kimselerde çok azgörülen bir eğilimdir. Karşılıksız çekin cezasının kaldırılması ve hacizyollarının kapanması ile bugüne kadar borcunu ödememiş borçlulardan alacaktahsili gene o borçluların insafına kalacaktır. Borçlulara karşı yapılan icraiişlemler alacaklı ve borçlu nezdinde devletin egemenlik gücüdür. Alacağınıdevletin himayesi ve varlığı altında tahsil edemeyen vatandaşın hukuk normlarınave hukuka saygısı da olmayacaktır. Çünkükanun tasarısının Adalet Komisyonundan geçtiğini öğrenen bütün Esnaf Ağabeyler Milletmeclisi ve Hükümet bu yasalarla dolandırıcıları koruyor. Artık biz silah zoruile mi alacağımızı alalım diyor. Vatandaşın hukuka inancının yok olması demek alacağınıtahsil yolunda devlet haricinde başkaca kişilere veya örgütlenmelereyönlenmesini doğuracaktır. Buda 80li ve 90lı yıllarda Türkiye’nin çokça başınıağrıtan mafya olgusunun yeniden hortlamasını sonuçlayacaktır. Türkiye’de borcunu ödemeyenin korunmasına yol açacak buyargı reformu ile beraber ticaret yapmak isteyene bir fırsat veren üretici vehizmet sağlayıcılara bir nevi siz kusurlusunuz ödemeyecek şahsa niye mal veyahizmet sağladınız denmektedir. Karşısındakinin ödeyeceğine inanarak mal veyahizmet veren bu ülkenin dinamosu olan Sanayici Tüccar ve Hizmet sağlayıcısıdürüst vatandaşını da sende ödeme sende borçlan nede olsa kimse evine gelemezkimse işyerine gelse bile icra uygulayamaz diye teşvik etmektir. İcra baskısı veya ceza kanunları hükümleri ile cezaevinegiren veya ev eşyaları kaldırılarak psikolojisi bozulan insanların yanında budevlet gücünden korkarak borcunu ödeyen o kadar fazla insan var ki sözdemağdurum diye feryat figan edenler devede kulak kalır. Bu nedenle dürüst namuslu tüccarın elinde kötüniyetlikarşılıksız çeki kesene karşı yapabileceği en son devlete dayanma gücü elindenalınmamalı. Bu ve bu gibi gerekçeler uzatılarak kanunun yanlışlığıanlatılabilir. Ancak burada biz avukatlarolarak büyük çoğunluğumuz icra işi ile uğraşmaktayız hiç uğraşmayanımız biledavada aldığı sonucu icraya koymaktadır. Müvekkillerimiz icra edilememişalacakları için bizlere artık ne dava verecektir ne de kıymetli evrakverecektir. Sonucunda alınamayacak alacaklar için açılacak takip ve davalarınönemi kalmayacaktır. Yaptığımız meslek bu noktada kaosa sürüklenecektir.Mesleğimizin işlevselliği ortadan kalkmaktadır. Kendi yağı ile kavrulan serbestmeslek erbapları olarak kapılarımıza kilit vurmak durumu ile karşı karşıyakalacağız. Bu ailelerimiz bizler yanımızda çalışan binlerce insan için felaketolacaktır. Bu iletiyi gerekçelendirerek uzun uzadıya yazabilirdim. Amaiçimden geldiği gibi yazıyorum. Ankara’nın dar ve sığ konuyu tek düzlemde görenhayatında ticaretin risklerini bilmeyen Bürokratları ve ticareti risk alarakyapmayan tüccarlarına ve yüksek makamda oturan birkaç oda ve kuruluş başkanınaçekteki cezaları ve hacizleri kaldıralım mı diye sorduktan sonra bu konuyuMerter’de Laleli’de sanayi bölgelerinde çek ile bono ile ticaret yapantüccarlara, bizim gibi basit yerel avukatlara da sormadan bu değişikliğinmeclisten geçmemesi gerekmektedir. Bu bağlamda bu yanlışın giderilmesi gerekli baskının TBMM,ADALET BAKANLIK’I ve gerekli herplatformda sağlanabilmesi için bir araya gelmeyi teklif ediyorum. İletişimbilgilerim aşağıdadır. İlgili arkadaşların isteği halinde yüz yüze görüşmekdileğiyle … Yarın çok geç olabilir. Av. Ulaş HüseyinTelli TELLİ HUKUK BÜROSU Merkez Mh.Hanımefendi Sk. Barış Apt. 21/5 Şişli / İST Tel:90-212- 230 8910 Direct: 90-533- 4871333 Fax: 90-212- 2475204 Bu hususta HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DERNEĞİ’NDE 21/01/2012Cumartesi Günü saat sabah 10.00 da bir toplantı tertip edilecektir. Adres : Bulgurlu Cad. Market Sok. Merkez İşhanı No:1/3 Bulgurlu / Üsküdar / İSTANBUL Tel : (216) 650 99 15 Gsm : (532) 687 70 07 Faks : (216) 650 9916 E-mail :hukukunustunlugu@gmail.com |
![]() |
#2 |
|
![]() Çağrınızı destekliyorum. Esnaf çok huzursuz. Adalet Bakanlığı önünde eylem yapmaya çağırıyorum. Yargı yükünü azaltma çalışması biir fantaziye dönüştü
Bu siteye daha önce yazdığım yazıyı bir kez daha aşağıda istifadenize sunuyorum '' Gün geçtikçe cebri icranın etkinliğini zayıflatan düzenlemeler yapılmaktadır. Emeklilerin maaşlarının haczedilmemesi, mal beyanı, taahhüdü ihlal gibi cebri icranın etkinliğini artıran ek yaptırımlar ve çek yasasındaki menfi düzenlemeler cebri icranın etkinliğini zayıflatmıştır. Borçlu lehine düzenlemeler adeta hukukun kuralı haline getirilmiştir. Oysaki cebri icranın etkin bir şekilde yürütülmesi esastır. Cebri icranın etkin ve etkili bir şekilde yürütülmesi kamu düzenini sağlamaya yöneliktir. Kamu düzeninin sağlanması ve kamu otoritesinin korunması ancak etkin ve etkili bir cebri icra ile mümkündür. Aksi takdirde alacağına icra mekanizması ile yani kamu otoritesi aracılığıyla kavuşmayanlar, illegal yolara çek senet mafyası gibi örgütlere başvurma yolunu tercih etmek zorunda kalırlar. Bu durum ise “sosyal barışı” her hal ve cihette bozmuştur ve bozacaktır. Borçlunun malları ve alacakları üzerinde cebri icra yoluyla alacağına kavuşamayanlar, oluşan bu güvensiz ortam nedeniyle ticari ve insani ilişki gerçekleştirmekten kaçınırlar. Bu da ekonomik hayatın bitmesine neden olur. Alacağını etkili bir icra mekanizması ile kavuşamayanlar, bir noktadan sonra ticari hayatlarını sonlandıracaklardır. Bu durumda da ekonomimiz kaybeder, ülkemiz kaybeder, huzur ve refah yok olur. İnsani ve ticari ilişkinin bitmesi ile de “kamu düzeni” bozulur ve ”kamu otoritesi” sarsılır. Kamu düzeni; alacaklı ile borçlu menfaati karşı karşıya geldiğinde, alacaklı borçlu dengesi alacaklı yararına üstünlük tanımakla ancak sağlanabilir. Aksine borçlunun menfaatine üstünlük tanımakla kamu düzeni sağlanmaz. Kamu düzenin sağlanması, kamu otoritesinin korunması toplumun refah, huzur ve güvenliğinin sağlanması ile ancak mümkündür. Toplumun huzur ve güvenliğinin sağlanması, Anayasamızın 5. Maddesine göre devletin temel amaç ve görevlerindendir. Alacaklı ile borçlu arasında, yasayla gözetilmesi gereken denge, borcun ödenmesi hususunun borçlunun arzu ve takdirine bırakılmayıp, cebri icra güvenceleri ile alacaklı yararına takdir edilmesidir. Anayasa mahkemesi kararları ve yargısal içtihatlar bu yöndedir. Ev eşyalarının haczinin kaldırılması, hapis gibi cebri icranın diğer yaptırımlarının kaldırılması, karşılıksız çeke bağlanan hapis cezasının kaldırılması, alacaklı ile borçlu arasındaki yukarıda zikredilen dengeyi bozacak, genelin menfaatini zedeleyecektir. Zaten emekli maaşlarının haczedilmezliğii bazı hapis cezalarının kaldırılması gibi düzenlemeler bu dengeyi çoktan bozmuştur. Yargı yükü, mahkemelerin yoğunluğu gibi nedenler, kamu güvenliği ile yakından alakalı bir değişikliğe gidilmesinin bahanesi ve gerekçesi olamaz. Yargı yükü idari bir sorundur. Çözümü de idari sınırlar içersinde olmalıdır. Oysa her ihtilaf hukukun konusunu teşkil etmektedir. Bunun çözümü ise etkili bir yargıya mekanizması ile mümkündür. İhtilafa konu hakları büyük, küçük; önemli, önemsiz gibi kategorilere ayırmak ve bunlara bağlanan yaptırımları etkisizleştirmek zulümdür. Karşılıksız çeklerde hapis cezasının kaldırılması,ev eşyalarının haczinin kaldırılıması borçluların ekonomik ve sosyal hayatını korumaktan öte, kamu düzenini bozacaktır. Zira borçlu ile alacaklı dengesi borçlu lehine bozulduğunda kamu düzeni bozulmuş olacaktır. Korunmaya değer olan, haklı olan, alacaklının menfaatidir. Kamu vicdanına uygun olan da budur. Böyle bir çalışmanın kanunlaşması halinde, hak kaybına uğrayan, mağdur olan ve alacağını alabileceği en önemli yollardan birinden mahrum kalan, alacaklı olacaktır. Burada genelin menfaatinin korunması ve kamu düzeninin sürekliliğinin sağlanabilmesi esas olmalıdır. Mevcut bazı hapis, haciz ve benzeri yaptırımlar, kamu düzenini korumaya matuf olup, sosyal adalet ilkesini korumaya yöneliktir. Bu yaptırımlara aykırı veya bu yaptırımların kaldırılmasına dönük düzenlemeler, alacaklı borçlu dengesini borçlu lehine bozacaktır ve bozmuştur da. Borçlanma özendirilecek, cebri icranın etkinliğinin zayıflaması ile birlikte, borç ödememe alışkanlık haline gelecektir. Bu durum aynı zamanda sosyal adalet ilkesini de zedelemektedir. Esas olan, hakkaniyete, adalete, sosyal barışa uygun düzenlemeler yapmaktır. Her gözyaşı bir mağduriyet belirtisi değildir. |
![]() |
#3 |
|
![]() |
![]() |
#4 |
|
![]() |
![]() |
#5 |
|
![]() Toplumda ve ilgili kesimlerde yeterince tartışılmadan aceleci bir yaklaşımla gündeme getirilen Yargıyı hızlandırma paketi, önemli hukuksal ve toplumsal sorunların habercisi olarak algılanmaktadır. Getirilmesi düşünülen düzenlemeye göre, karşılıksız çek keşide etmek suç olmaktan çıkarılmakta, haciz işlemlerinde borçlular lehine çok önemli hükümler yer almaktadır. Alacak davaları ve icra takipleri toplumsal ve ekonomik düzenin temel parçalarından biridir. Her açıdan hassas olan bu konuda yargı erkinin etkin bir şekilde konuya müdahil olması şüphesiz ki yargının asli görevlerinden biridir.
Halihazırda çek, ticari alışverişin önemli bir tedavül aracıdır. Cezai yaptırım özelliği de bu ödeme belgesini çok daha ciddi bir konuma getirmektedir. Ticari ilişkiler güven unsuru üzerine kurulduğuna göre, yeni düzenlemenin ticari bir daralmaya neden olacağı açıktır. Ayrıca, bu durum çek üzerinden finansman sağlayan kuruluşları da ciddi şekilde etkileyecektir. Ekonominin hassas olduğu bu dönemde, ticari hayatın dinamiği düşünülmeden öngörülen bu düzenleme, reel ekonomik düzeni ciddi şekilde etkileyebilir. Kaldı ki, hukuk tekniği açısından bir "Af Kanunu" olan bu düzenlemede, mağdurların rızasının alınmaması ve bu konuda hiçbir araştırma dahi yapılmaması toplumun bir kesiminin yok sayılması anlamına gelmektedir. Haciz işlemlerine getirilen sınırlamalar da tek taraflı ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Borcunu ödemeyen kişiyi iyi niyetli, alacaklıyı ise kötüniyetli olarak gören bu düzenlemede, insiyatif tamamen borçlulara bırakılmıştır. Halihazırda, İflas Ertelemesi gibi borçlu lehine pek çok düzenleme vardır. Maaş haczine getirilen sınırlamalar, Mal Beyanı cezasının kaldırılması gibi borçlu lehine zaten pek çok düzenleme mevcut iken, haciz işlemlerinin de kaldırılma noktasına gelinmesi, şüphesiz ki alacaklıları mağdur edecektir. İcra dosyalarının bir çoğu lüks tüketimden kaynaklanan borçlar ve fütursuz yönetim anlayışının ürünüdür. Bu durumda, adaletin müdahale etmediği noktada başka güç odaklarının da devreye girmesi kaçınılmazdır. Adalet ve hakkaniyetin egemen olması gereken bu alanda, yasa dışı güç odaklarının meselelere dahil olması toplumsal düzene de zarar verecektir. “Adalet Devletin Temelidir” kavramını doğru algılamamız gerekir. Yasalar ve adalet düzeni “işyükü” gibi değişken bir olguya mahkum edilmemelidir. İşyükünü azaltma parolasıyla, adalet anlayışının rafa kaldırılmak istenmesi, hukuk düzenine tamamen aykırıdır. Yeni düzenleme yasalaştığı takdirde, tüm maddi alacak davaları adaletin ve devletin müdahale edemediği serbest bir alan haline gelecektir. |
![]() |
#6 |
|
![]() Arkadaşlar: Devlet, veya her kim ise, 2000'li yıllarda başlayan Mal Beyanında Bulunmama suçunu fiilen ortadan kaldıran düzenlemeler zinciri ile bu güne değin hep şunu dayattı: Vadeli işlemlerin tamamında risklerinizi bankalar üzerine bıraktınız bıraktınız yoksa ben sizi korumayacağım! Bankalar ise kayıp/kaçak oranlarını milimetrik hesaplar ile zaten izlemekte olduklarından buna dünden razı idi. Dolayısıyla, piyasaya bir bankayı aracı kılmadan (kredi kartına taksitten tutun da banka teminat mektubu mukabili mal satımına varıncaya değin değişen enstrüman ve ölçeklerde) mal veya hizmet sunan gerçek yahut tüzel kişilerin alacaklarını cebri icra yoluyla tahsili imkanı KALDIRILMIŞTIR. Bu fiilen böyle idi, artık fiili durum hukuk metinleri ile de kayıt altına alınmıştır. Bunun iki tane gerekçesi vardır; 1-) Tüm vadeli işlemleri olabildiğince bankalar kanalıyla yapmaya zorlayarak ekonomideki kayıt dışılığı asgariye indirmek ve VERGİ tahsilatını arttırmak 2-) Tıkanmış bulunan yargı/icra sistemini yeniden işler hale getirmek (hoş işlese ne olur o da ayrı bir mevzu)
Trendi 10 yıl öncesinden benim gibi gören meslektaşlar icra işlerini bırakıp (yahut minimalize edip) kendilerini başka alanlarda yetiştirmeye çalıştılar, göremeyenler de neden hep "batak" işlerle uğraşmak zorunda kaldıklarına yazıklanıp durdular. 16 Yıl önce mesleğe başladığımda "salt ödeme emri tebliği" ile çözülen icra dosyalarımızın olması adi bir vaka iken gelinen süreçte "nadir bir vaka" olması tüm bu anlattıklarımı özetliyor. Bir müvekkilin karşılıksız çek dosyasında gidip "şikayetten vazgeçiyorum" diye beyanda bulunsak, o dosyanın parasını müvekkile ödemeden o işin içinden çıkamayız. "Avukat, müvekkilinin alacağının tek tahsil şansı olan çek şikayetinden vazgeçerek -veya hiç yapmayarak- onu zarara uğrattığından zararını tazminle mükelleftir, bu fiili aynı zamanda görevi kötüye kullanma suçunu da oluşturur" diyen onlarca YÜCE mahkeme kararı sayabilirim sizlere. Peki, bu düzenleme ile alacağın tek tahsil şansını kim ortadan kaldırdı? Sorumlusu Kimdir? Bilen varsa bir adım öne çıksın. Yok ise kendisine bir özel alan seçip orada uzmanlaşıp ekmeğini kazanmak yoluna baksın. Vesselam. |
![]() |
#7 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Tuğral, Yazdıklarınıza katılıyorum. Ancak koyulaştırdığım bölümlerde daha ayrıntılı bir mesaj bekliyorum. Genç meslektaşlarımıza yararlı olabilir. Benim de hemen hemen hiç denecek kadar icra takibim var. Meslektaşlarımıza "özel alan" seçmesi konusunda uyarıda bulunmuşsunuz ama yeterli yol göstermemişsiniz. Benim aklıma vekalet ücretini sadece müvekkilinden alacağı ceza davaları( o da tahliye anına kadar) ![]() İş hukukunda uzmanlaşacak meslektaşımız ne yapacaktır? Genellikle parasız olan işçiden baştan vekalet ücreti alınamamaktadır. Dava kazanıldıktan sonra ilamlı takip yapıldığında, ne karşı vekalet ücreti ne de işçilik alacakları tahsil edilebilecektir. Çünkü tasarıya göre "üretim araçları" haczedilemeyecektir. Aile hukukunda uzmanlaşsa nasıl olacak? Maddi ve manevi tazminatlar ve karşı vekalet ücreti yukarıda izah ettiğim gibi ve ev eşyalarının da haczedilemeyeceği düşünüldüğünde yine sadece müvekkilden alınabilecek vekalet ücretinden başka bir olanağımız kalmıyor. Fikri ve sınai haklar hukukunda uzmanlaşsa, yine müvekkilden alacağı parayla yetinmek zorunda kalacak. Oysa avukat bu tür davalarda kazanılan tazminat sayesinde asıl vekalet ücretini alabilmekteydi. İlk etapta aklıma gelenler bunlar...Tartıştıkça başkaları da yazılabilir. Ama benim kaçırdığım başka alan var mı, sizden öğrenmek isterim. ![]() |
![]() |
#8 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Yazdıklarımı okuduğumda sanki benim bunları layıkıyla yaptığım gibi bir sonuç çıkmış ki, zinhar böyle değil! Ama şunu söyleyebilirim: İç piyasa daraldığında dış piyasaya açılmak her zaman kazandıran bir yöntemdir. Başlangıçta iç piyasa fiyatının altında çalışsanız bile zamanla oluşturacağınız pazarda fiyatı da kontrol etme şansına sahip olursunuz. Bunu bir çiçeğin tohumlarını saçması ve fakat bunlardan sadece çok küçük bir kısmının yeni çiçekler olarak yetişmesi ile de ilişkilendirebilirsiniz. 2007 yılında katıldığım bir avrupa gezisinde Türkiye'de çoğu zaman bedavaya sunduğumuz (hatta hizmet olarak bile görmediğimiz) birçok hizmetin (-ki biz hizmeti hep karşı yandan paramı tahsil et içinden de hakkını al, ama masrafına da karışmam şeklinde algılayan kuşak içinde yetişmiş idik) Avrupa'da para karşılığında yapıldığını keşfettim. Bu, bir karara apostil alınmasından tutun, yabancı mahkeme ilamının tanıma tenfizine, cezaevinde yatan bir hükümlünün periyodik ziyaretine varan bir çok işlemi içeren geniş bir alan idi. (Burada hayal gücünüze müdahale etmek istemem) Dolayısıyla bu hizmeti İHRAÇ etmeye karar verdim. Yaklaşık 5 yıllık süreç içinde şu an küçük ölçekli/yerel bir Alman bankasının Türkiye'deki avukatlığını yapıyorum. Aynı şekilde Stuttgarttaki orta ölçekli bir hukuk bürosu ile oldukça verimli bir işbirliğimiz var. Bu zamana değin bu alanda elbette ki bir çok başarısız (:hakkımı alamadığım) işler de yaptım ama bunları hep çiçeğin bir taşa/kayaya düşmüş tohumlarına benzettim. Okuduğum bir yazıda Japonya'nın 2. dünya savaşı sonrası ekonomik patlama yapmasının temelinde "çantasının içine tıkıştırdığı bir kaç parça kişisel eşyasıyla dünyayı dolaşmaya çıkan japon girişimcilerin etkisi asla yabana atılamaz" diyordu. Avrupanın lüks otellerinde, pahalı yeme içme yerlerinde gezmeden de güzel bağlantılar kurulabilir. Başta Mercedes'in ya da BMW nin işlerini alamazsınız ama, hemşehri derneklerini, çeşitli eksenler etrafında buluşmuş yerel örgütleri, Türk meslektaşları ziyaret ederek çok faydalı bağlar kurabilirsiniz. Analizi doğru yapılıp doğru yer ve kişilerle temasa geçildiği taktirde hukuk hizmeti ihraç etmenin oldukça yararlı bir yöntem olduğu kanaatindeyim. Şayet dil problemini çözerseniz gelişen internet ve bilgi teknolojileri ile tüm dünya bir anda hitap ettiğiniz bir pazara dönüşebilir. Dil problemini çözemez isek en azından ilk adım yukarıda anlattığım yöntemle hedef kitleyi belirleyebilirsiniz. Yazımın içinde pek çok ekonomi terimi kullandığımın (analiz/potansiyel/ihracat/pazar/piyasa/fiyat) farkındayım. Ancak günümüz dünyasında bu kavramları da nazara almaz isek daha çok yazıklanırız. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
İdarİ Yargi Mi Adlİ Yargi Mi? | av-gülen | Meslektaşların Soruları | 22 | 01-07-2013 10:09 |
Tam Yargi Davasi | Av.Ramazan VEFA | Meslektaşların Soruları | 3 | 01-12-2009 16:56 |
Yargi Yolu | Av.Hüsnü YILDIRIMER | Meslektaşların Soruları | 1 | 04-11-2009 20:39 |
Tam Yargi | Murat^^ | Meslektaşların Soruları | 2 | 22-11-2008 11:24 |
Ptt Ye KarŞi AÇilan Davada GÖrevlİ Yargi Adlİ Yargi Midir | çiçero fadi | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-09-2008 16:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |