Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

temyiz edilmeyen dosyada avukatı şikayet..

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-01-2012, 15:00   #1
Avbelgin

 
Varsayılan temyiz edilmeyen dosyada avukatı şikayet..

merhabalar meslektaşlarım;
benim sorum,2006 yılında cmk dan gelen görev neticesinde aldığı bir dosyada avukatın cmk dan ayrılması ancak dosyaları iade etmeyişi ama aynı zamanda takip etmeyişinden kaynaklı olarak sanık hakkında ceza çıkması,avukata tebligat yapılması ancak avukatın yine ihmali ile dosyanın temyiz edilmeyişi neticesinde şu an sanık ceza evindedir.avukatın sorumluluğu var mıdır?gecikmiş temyiz mümkün değil midir?ayrıca şikayet halinde avukat hakkında işlem yapılır mı?
şimdiden teşekkürler..
Old 02-01-2012, 15:44   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avbelgin
merhabalar meslektaşlarım;
benim sorum,2006 yılında cmk dan gelen görev neticesinde aldığı bir dosyada avukatın cmk dan ayrılması ancak dosyaları iade etmeyişi ama aynı zamanda takip etmeyişinden kaynaklı olarak sanık hakkında ceza çıkması,avukata tebligat yapılması ancak avukatın yine ihmali ile dosyanın temyiz edilmeyişi neticesinde şu an sanık ceza evindedir.avukatın sorumluluğu var mıdır?gecikmiş temyiz mümkün değil midir?ayrıca şikayet halinde avukat hakkında işlem yapılır mı?
şimdiden teşekkürler..

CMK' dan ayrılmış olsa da mahkemenin verdiği ceza kararının, dosyada ismi yazan avukata tebliğ edilmesi durumunda, avukatın, bu ilamı temyizi, ya da ilamı mahkemeye iade etmesi veya en azından savunduğu sanığı haberdar etmesi bakımından, avukatın sorumluluğunun bulunduğunu düşünmekteyim.( ihmalin sonuçları ortadadır). "Temyiz edilseydi de aynı sonuç doğacaktı" biçiminde bir görüşe veya savunmaya katılmıyorum.
Gecikmiş temyiz yönünden ise, somut olayın özellikleri gözetilerek, uygulamanın gözleminde bulunmak gerekecektir; kolay gelsin.
Old 02-01-2012, 16:09   #3
Av.Özlem Kansiz

 
Varsayılan

Yargıtayın bu konuda avukatın sorumluluğundan bahsedebilmek için temyiz incelemesi sonucunda hükmün değişip değişmeyeceğinin incelenmesi gerektiği yönünde kararları mevcut. Bu kararlara göre temyiz incelemesi sonucu hüküm bozulmayacaksa avukatın sorumluluğu olmayacaktır. Fakat bu kararlar eski tarihlidir. Yakın dönemde benzer bir olayla karşılaşmadım.
Old 02-01-2012, 16:13   #4
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

CMK'dan ayrılmasının, davalardan çekilmiş olduğu anlamına gelmeyeceği, durumu yazılı olarak bildirmediği sürece vekillik görevinin devam edeceği açıktır.

Bu durumda kendisine gelen kararı tebliğ alıp, vekil eden lehine temyiz etmeyişi sorumluluğu doğurur. Şahsen her CMK dosyamda, itiraz ve temyizlerden feragati ayak üstü de olsa, imzalatıp alıyorum. Daha sonra bu tip sorunlar yaşanabiliyor.
Old 03-01-2012, 11:54   #5
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Buğcan Çankaya
CMK'dan ayrılmasının, davalardan çekilmiş olduğu anlamına gelmeyeceği, durumu yazılı olarak bildirmediği sürece vekillik görevinin devam edeceği açıktır.

Bu durumda kendisine gelen kararı tebliğ alıp, vekil eden lehine temyiz etmeyişi sorumluluğu doğurur. Şahsen her CMK dosyamda, itiraz ve temyizlerden feragati ayak üstü de olsa, imzalatıp alıyorum. Daha sonra bu tip sorunlar yaşanabiliyor.
eğer temyiz sonucunda kararın değişmeyeceği temyiz etmemenin sanık lehine olduğunu düşünerek bu şekilde hareket ettiğinizi ispatlarsanız sorun çıkmaz kanaatindeyim.Görevi ihmalden yargılanan meslektaşlar oluyor maalesef.
Ben de temyiz ediyorum mutlaka .Ancak HAGB kopnusunda büyük sıkıntı yaşıyorum.Zira sanık durumu idrak edmeyip hakim sorunca gözüme bakıyor ya da hakim sanık yopksa bize soruyor.Kabul edersem itiraz reddedidiyor.Reddedilmese dahi temyiz sonucu onanabilir riski var.Kabul edilmesezse hüküm hemen açıklanıyor.Yine ceza riski var.Kısacası bu durum avukatı zora sokuyor.
Geçenlerde müvekkilim hakim sorunca gözüme baktı suç işleme ihtimali olmadığı kesindi kabul et işareti yaptım.Ancak dışarı çıkınca durumu izah ettiğimde sicilime işler bu durum olmamalı beraat etmeliyim dedi.
Old 03-01-2012, 12:07   #6
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Ne yazık ki herkes aynı şeyleri yaşıyor. Ancak kanun açıkça belirtiyor, hakimin CMK 231'i Sanığa açıklaması gerekiyor. Açıklamadan, "231 istiyor musunuz?" sorusu, sizin de değindiğiniz yanlışlıklar silsilesinin başı oluyor.

Şahsen, bu gibi durumlarda 2-3 cümleyle de olsa duruşma esnasında sanığa açıklamaya çalışıyorum. Özetle, hakimin yapması gereken şeyi bizler yapıyoruz.
Old 03-01-2012, 12:28   #7
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2003/4-220 K. 2003/242
T. 7.10.2003
• GÖREVİ SAVSAMA ( Sanık Avukatların Zorunlu Müdafiilik Görevlerini Yerine Getirmemeleri )
• AVUKATLIK KANUNUNA AYKIRILIK ( Sanık Avukatların Kolluk Aşamasında CMUK Gereği Zorunlu Müdafiilik Hizmetlerini Yerine Getirmemelerinin Görevi Savsama Suçunu Oluşturması )
• ZORUNLU MÜDAFİLİK HİZMETİNİ DURDURMA ( Avukatların Bu Şekilde Davranarak Görevi Savsama Suçunu İşlemeleri )
• BARO YÖNETİM KURULU KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI ( Zorunlu Müdafiilik Görevlerinin Yerine Getirilmemesine Yönelik Alınan Kararların Bağlayıcı Olmaması )
• CMUK GEREĞİ ZORUNLU MÜDAFİLİK GÖREVİ ( Görevlerini Yerine Getirmeyen Sanık Avukatların Görevi Savsama Suçunu Oluşturmaları )
1136/m.1,42,57,62,95,172
765/m.230,240
1412/m.135,137,141
ÖZET : Baro tarafından yasal düzenlemelere uygun biçimde müdafi olarak görevlendirildikleri ve bu görevlerinin sona ermesini gerektirecek yasal koşullar da bulunmadığı halde, Baro Yönetim Kurulunun bir meslektaşlarına yönelik davranışı duyurma ve protesto amacı ile aldığı, "kolluk aşamasında CMUK gereği zorunlu müdafilik hizmetlerinin durdurulmasına" ilişkin kararına destek amacıyla hareket eden sanıkların, kolluk tarafından arandıklarında iletişim imkanlarını ortadan kaldırmak ya da çağrıyı reddetmek suretiyle kolluk aşamasındaki zorunlu müdafilik görevlerini yerine getirmemek şeklindeki eylemleri, Avukatlık Yasasının 62. maddesi aracılığı ile TCY'nın 230. maddesinde öngörülen görevi savsama suçunu oluşturur
Old 03-01-2012, 17:03   #8
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2009/6-212
Karar: 2009/269
Karar Tarihi: 17.11.2009
 
HIRSIZLIK SU
ÇU - KENDİSİNE ZORUNLU MÜDAFİİ ATANDIĞINDAN SANIĞIN HABERDAR EDİLMEDİĞİ - SANIĞIN İRADESİNİN DOSYA KAPSAMINDAN ANLAŞILAMADIĞI - HÜKMÜN MÜDAFİİ YANINDA SANIĞIN KENDİSİNE DE TEBLİĞİNİN ADİL YARGILANMA HAKKININ BİR GEREĞİ OLDUĞU
ÖZET: Maddi olanakları elverişli olan sanık nasıl ki vekaletname vermek suretiyle dilediği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, parası olmayan sanığın da aynı şekilde müdafiiliğini üstlenecek avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı beğenmediğinde değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi, görülmekte olan davada kendisine müdafii olarak bir avukat atanacağının sanığa bildirilmesi gereklidir. Kendisine zorunlu bir müdafii görevlendirileceğinin sanığa bildirilmediği ve sanığın bu konudaki iradesine değer verilmediği ya da başka bir ifadeyle sanığın bu konudaki iradesinin dosya kapsamından anlaşılamadığı durumlarda, hükmün müdafii yanında sanığın kendisine de tebliğinin adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu kabul edilmelidir.
(5271 S. K. m. 142, 150) (765 S. K. m. 492, 55) (YCGK. 18.03.2008 T. 2008/9-7 E. 2008/56 K.) (YCGK. 07.04.2009 T. 2009/6-16 E. 2009/90 K.) (YCGK. 16.06.2009 T. 2009/6-57 E. 2009/168 K.)
Dava: San
ıklar Fevzi ve Necati'nin 765 sayılı TCY'nın 492/6 ve 522. maddeleri gereğince ayrı ayrı 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin, Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.09.2006 gün ve 151-476 sayılı hükmün, sanıkların bilgisi dışında atanmış olan müdafii tarafından 19.09.2006 tarihinde temyiz edilmesi üzerine, Çorlu 2. Asliye Ceza Mahkemesince 20.09.2006 gün ve 151-476 sayı ile;
<... Süresinden sonra yapılan temyiz isteminin, 5271 sayılı CMY'nın 296. maddesi uyarınca reddine...> karar verilmiş, red kararının da sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince, 05.03.2008 gün ve 6909-4443 sayı ile; red kararı onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.10.2009 gün ve 191277 sayı ile;
<... Sanıklardan Fevzi Sınırlı'nın, karar düzeltme talepli dilekçelerinden de anlaşılacağı üzere, karardan haberdar olduğu, buna karşın sanık Necati Aşan'ın ise yokluğunda verilen karardan haberdar olduğuna dair dosyada bir bilgi ve belgenin bulunmadığı sabittir. Sanıkların kendilerine müdafii atandığından haberleri bulunmadığı ve verilen karar da tebliğ edilmediğinden, öncelikle sanıklara tebligat yapılarak, karardan haberdar edilmeleri ve verilirse temyiz dilekçesine göre inceleme yapılması gerekmektedir...> görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, tebligat ve temyiz işlemlerinin yapılması için, dosyanın Özel Daireye gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmesi talep olunmuştur.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
Karar: Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;
1- Sanık Necati yönünden; kendisine zorunlu müdafii atandığından sanığın haberdar edilmediği durumlarda; zorunlu müdafie yapılmış bulunan tefhim veya tebliğin kendisine bağlanan hukuki sonuçları doğurup doğurmayacağı,
2- Sanık Fevzi yönünden ise; kendisinden habersiz atanan zorunlu müdafiin tefhimde hazır bulunmakla birlikte, süresinden sonra yaptığı temyiz isteminin mahkemesince reddine ilişkin kararın Özel Dairece onanmış olması karşısında, sanığın, öğrenme üzerine yaptığı temyiz yolu başvurusunun geçerli sayılıp sayılamayacağı,
Noktalarında toplanmaktadır.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Sanıklar hakkında 25.11.2004 tarihinde işledikleri iddia olunan hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında, Tekirdağ Barosuna yazılan müzekkere üzerine, 5271 sayılı CYY'nın 150/3. maddesi uyarınca Av. Özlem Müzde'nin zorunlu müdafii olarak atandığı, bu müdafiin sanıkların hazır bulunmadığı 20.03.2006 ile hükmün verildiği 11.09.2006 tarihli oturumlara sanıklar müdafii olarak katıldığı, duruşmada adı geçen müdafii ile bir araya gelmeyen sanıkların, kendilerini temsil eden bu müdafiiden haberdar olduklarına dair bir belge veya bilginin dosyada bulunmadığı, hükmün de bu müdafiin yüzüne karşı tefhim edildiği, müdafiin hükmü süresinden sonra 19.09.2006 tarihinde temyizi üzerine, mahkeme tarafından süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddine karar verildiği, red kararının sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine de, Yargıtay 6. Ceza Dairesince temyiz isteminin reddi kararının onandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, atılı suçun düzenlendiği 765 sayılı TCY'nın 492/6 ve 5237 sayılı TCY'nın 142/1 (b) maddelerinde öngörülen cezanın 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olması karşısında; atılı suçun gerektirdiği cezanın üst sınırının 5 yıl olması nedeniyle, hüküm tarihi olan 11.09.2006 tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5271 sayılı CYY'nın 150/3. maddesi uyarınca sanıklar için müdafii atanması zorunludur. Bu nedenle, 5271 sayılı CYY'nın 156/1-b maddesi uyarınca mahkemenin istemi üzerine baroca zorunlu müdafii atanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 18.03.2008 gün 7-56, 07.04.2009 gün 16-90 ve 16.06.2009 gün 57-168 sayılı kararlarında açıklandığı üzere;
Mevzuatımızda zorunlu müdafiilik sistemini öngören yasanın amacı, kendisini savunmak için yeterli maddi olanağı bulunmayanların bu hakkı kullanamamalarından kaynaklanabilecek olası hak kayıplarının önlenmesi, dolayısıyla da savunma hakkının etkin kullanılabilmesinin sağlanması suretiyle adil yargılanmanın gerçekleştirilmesidir. Bunun doğal sonucu olarak, maddi olanakları elverişli olan sanık nasıl ki vekaletname vermek suretiyle dilediği avukatı serbestçe tayin edebiliyorsa, parası olmayan sanığın da aynı şekilde müdafiiliğini üstlenecek avukatını serbestçe belirleyebilmesi, en azından kendisine tayin edilen avukatı beğenmediğinde değiştirme hakkının bulunması, daha da ötesi, görülmekte olan davada kendisine müdafii olarak bir avukat atanacağının sanığa bildirilmesi gereklidir. Kendisine zorunlu bir müdafii görevlendirileceğinin sanığa bildirilmediği ve sanığın bu konudaki iradesine değer verilmediği ya da başka bir ifadeyle sanığın bu konudaki iradesinin dosya kapsamından anlaşılamadığı durumlarda, hükmün müdafii yanında sanığın kendisine de tebliğinin adil yargılanma hakkının bir gereği olduğu kabul edilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Mahkemenin istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen zorunlu müdafiinin yüzüne karşı yapılmış olan tefhim, kendisine zorunlu müdafii atandığından haberdar edilmeyen sanıklar Fevzi Sınırlı ile Necati Aşan açısından hukuksal sonuç ifade etmediği gibi, temyiz süresini de başlatmayacağından; öncelikle gerekçeli kararın, hakkında verilen karardan habersiz olan sanık Necati Aşan'a tebliğ edilmesi gerektiği düşünülmeden, sanıklar müdafiinin süresinden sonra yaptığı temyiz başvurusu üzerine, yerel mahkeme tarafından temyiz isteminin reddine kararı verilip, Özel Dairece de bu kararın onaması isabetli bulunmamıştır. Bu nedenle, kararın sanık Necati'ye tebliği ile süresinde temyiz dilekçesi verilmesi halinde, sanık Fevzi'nin öğrenme üzerine verdiği 19.01.2009 tarihli dilekçesi de göz önünde bulundurularak temyiz incelemesinin yapılması, buna karşılık, kararın kendisine tebliğ edilmesine rağmen sanık Necati tarafından süresi içinde temyiz dilekçesi verilmemesi halinde ise, sanıklar müdafiinin süresinden sonra vaki olan temyiz isteminin mahkeme tarafından reddine ilişkin kararın sanık Necati yönünden onanması, sanık Fevzi'nin öğrenme üzerine verdiği 19.01.2009 tarihli dilekçesine istinaden ise, bu sanık yönünden temyiz davasının incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Dairenin ilişkin kararının kaldırılmasına, kararın sanık Necati'ye tebliğinin sağlanarak ve temyiz incelemesi yapılması için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 05.03.2008 gün ve 6909-4443 sayılı temyizin reddi kararının onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, gerekçeli kararın sanık Necati Aşan'a tebliği ile sanık Fevzi Sınırlı'nın 19.01.2009 tarihli temyiz dilekçesine dayalı olarak temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.11.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
temyiz harcı dosyada mevcut gider avnsından karşılanabilir mi? cinequanon Meslektaşların Soruları 6 14-03-2012 16:27
davayı takip etmeyen avukatı baroya şikayet av.yağmur deniz Meslektaşların Soruları 2 24-03-2011 15:12
avukatı şikayet ederken baroya ödenen ücret Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 2 07-08-2009 23:39
iş mah temyiz edilmeyen kararın gerekçesinde vekalet ücretinin karara bağlanmaması Av. Murat Safkalp Meslektaşların Soruları 9 09-07-2008 11:48
Avukatı Şikayet Edeceklermiş üye15184 Meslektaşların Soruları 21 23-04-2007 12:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04443598 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.