|
|
|
|
Arkadaşlar merhaba.
Benim merak ettiğim bir husus var. Müvekkilim büyük bir kurum. Zaman zaman boya-dış cephe işleri oluyor. Bu işler içinde bir şirkette anlaşıyor. Şirket ile aramızda bir sözleşme yok. İş oldukça çalışılıyor. Bu şirket başka yerlerdede çalışmakta. Bu şirket elamanlarından biri şirkete ve bize kıdem ve işçi alacaklarına ilişkin dava açmış. Sormak istediğim şu. Şirket ile aramızda süreklilik arz eden bir sözleşme ve iş ilişkisi mevcut olmaması ve şirketin ve işçinin gerek gerçek gerekse tüzel başka yerlerlerlede çalışması nedeniyle sadece bizi asıl işveren olarak gösterip dava açması doğrumu. Bu aşamada neler yapılabilir. Şimdiden teşekkürler.
|
|
 |
|
 |
|
Burada süreklilik arzeden bir durum yok. Açıkça istisna (eser) sözleşmesi var.
Bu anlamda sizi hasım göstermesi doğru olmamış.
9.HUKUK DAİRESİ 2008-43340 E. SAYILI KARARI
Mahkemece yapılacak iş 01.12.2005 tarihli sözleşme ile üstlenilen iş nedeniyle Arslan Gür adına işyeri tescili yapılıp yapılmadığı, yapılmamış olsa bile Arslan Gür'ün üstlendiği işte davalı şirketin işçilerinin de çalışıp çalışmadığı araştırılmalı, sözleşme konusu işin davalı şirketin yapılan işin bir bölümü olup, olmadığı tespit edilmeli, davalı şirketin asıl faaliyet alanı ile bir ilişkisinin olmadığının saptanması halinde sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu gözetilerek tabi tutulup oluşacak sonuca uygun karar verilmelidir.
21. HUKUK DAİRESİ 2001-8673 E SAYILI KARARI
Gerçekten, dava konusu olayda olduğu gibi bir işin bütünüyle devri durumunda işi devreden ile devralan arasındaki ilişki eser sözleşmesi olarak adlandırılır. Bu durumda, devreden kişinin işveren sıfatı kalkar. İşi devralan işveren olarak nitelendirilir. Dolayısıyla, İş Yasasının öngördüğü yükümlülükler işverene geçer. Dava konusu olayda davalı Anonim Şirketin kendi uğraş alanıyla ilgisi olmayan fabrikanın çatı bakım ve boyama işinin bütünüyle davalı Heyrul K´e verildiği ve aradaki sözleşmenin de içeriğinden bu işin bütünüyle devredildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar sözleşmede davalının taşeron olduğundan bahsedilmekte ise de mukavelenin içeriği ve işin gereği gerçek hukuksal ilişkinin bir taşeronluk sözleşmesi değil, işin bütününün yaptırılmasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.