|
|
|
|
Müvekkil A, X Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla toplam 3 yıl 7 ay hapis cezası alıyor bu cezanın 2 yıl 4 ayı resmi evrakta sahteciliten 1 yıl 3 ayı ise dolandırıcılıktan veriliyor.Suç tarihi 2003
Konu temyiz aşamasında şahsıma geliyor ve kararı temyiz ediyoruz ve müvekkilin yeni adresini de x Ağır Ceza Mahkemesi'ne bildiriyoruz.Yargıtay müvekkilin resmi evrakta sahtecilik suçu ile ilgili cezasını onaylıyor dolandırıcılık ile ilgilili kısmını lehe kanun açısından yeniden değerlendirilmek üzere (etkin pişmanlık) bozuyor.
Dava bu konu ile ilgili yeni esasa kaydediliyor ve müvekkilin savunmasının alınması için bizim bildirdiğimiz(sonradan) adrese talimat evrakı gönderiliyor.Bu esnada yapılan ilk duruşmda talimat cevabı beklenmeksizin dolandırıcıkla ilgili olarak düşme kararı veriliyor(zamanaşımı)
x Ağır Ceza Mahkemesi dosyanın onaylanan kısmı açısından, gerekli evrakı ilamın infazını sağlamak için Y Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor.Fakat burada adres değişikliğini işlemiyor ve davetname müvekkilin 7 yıl önce bildirdiği adrese gönderiliyor bila tebliğ iade edilince de müvekkil hakkında yakalama emri çıkartılıyor ve müvekkil apar topar yakalanıyor.Bu arada ilamatla görevli savcıya durumu bildiriyoruz ancak savcı davetnameyi 35 e göre yapmalarının veya şahsı tebligat için aramalarının söz konusu olmadığını söylüyor.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması Hakkındaki Kanunu'un 19 ve 20.maddeleri ışığında ;
***** İnfazın durdurulması talebinde bulunsam sonuç alabilir miyim???
***** Usülü ve vaki itirazları hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olan meslektaşım varmı ?
Şimdiden teşekkürler..... ..
|
|
 |
|
 |
|
Ceza süresi 3 yıldan az olduğundan 5275 Sayılı Yasanın 20/2-3 maddeleri gereğince hükümlünün bildirdiği adrese ya da ilamdaki çağrı kağıdı çıkarılması gerekir.İnfaz savcılığı da ilamdaki adrese çağrı kağıdı çırtmış, ancak çağrı kağıdı bila tebliğ iade edildiğinde Tebligat Yasasının 35.maddesine göre aynı adrese yeniden tebligat yapılması gerektini düşünüyorum.Aksi halde geçerli bir tebligattan söz etmek mümkün değildir.
Her ne kadar 5275 sayılı yasanın 19/2.maddesinde kaçan,ya da kaçma kuşkusu uyandıran hükümlü hakkında ceza süresine bakılmaksızın yakalama emri çıkarılabileceği belirtilmişse de,müvekkiliniz hakkında öncelikle çağrı kağıdı çıkarıldığına göre kaçma kuşkusu oluşmamış demektir.
Mahkemeye bildirdiğiniz son adresin ilamda yazılmamış olmasında sizin kusurunuz olmadığından,hem bu hususu, hem de infaz savcılığınca yapılan tebligatın geçersiz olduğunu ileri sürerek hükmü veren mahkemeye başvurup infazın durdurulmasını ve yeni adrese tebligat çıkarılmasını isteyebilirsiniz.Talebiniz reddedildiği takdirde bir üst mahkemeye (ağır ceza mahkemesi birden fazla ise numara olarak takip eden mahkemeye, değilse en yakın ağır ceza mahkemesine) itirazda bulunabilirsiniz.
Fazla ümitlenmemek kaydıyla takip etmeniz gereken yolun bu olduğunu düşünüyorum.İnfaz durdurma kararı çıktığı takdirde yeniden çağrı kağıdı tebliğ edilirse 10 gün içerisinde , 5275 Sayılı Yasanın 17.maddesindeki mazaretlerden birini ileri sürerek infazın ertelenmesi talabinde de bulunabilirsiniz.Ancak bu talebin yerine getirilmesinin takdire bağlı oluğunu da hatırlatmak isterim.
Saygılarımla.