|  08-06-2006, 09:06 | #5 | 
	| 
			
			
 
				 
 | 
				  
 Mirasın reddi söz konusu olursa sulh hakimliği tereke defterini tutar ve bu defter tutma süresi zarfında alacaklılar icra takibi yapamaz, takip ve davalar durur. Mirası reddetme durumu yoksa mürasçıların tümü tereke borcundan dolayı alacaklıya karşı birlikte mesuldür. 
  
    | 
      
        | 
          
            |  | Alıntı: |  |  |  |  |  
      
        |  |  |  |  
        |  | B. Ret 
 I. Ret beyanı
 
 1. Ret hakkı
 
 MADDE 605.- Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.
 
 Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.
 
 2. Süre
 
 a. Genel olarak
 
 MADDE 606.- Miras, üç ay içinde reddolunabilir.
 
 Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
 
 b. Terekenin yazımında
 
 MADDE 607.- Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hakimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.
 
 3. Ret hakkının geçmesi
 
 MADDE 608.- Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer.
 
 Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin mirasbırakanına mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin mirasbırakanından geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez.
 
 Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.
 
 4. Reddin şekli
 
 MADDE 609.- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.
 
 Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.
 
 Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
 
 Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
 
 Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı tüzükle düzenlenir.
 
 II. Ret hakkının düşmesi
 
 MADDE 610.- Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.
 
 Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.
 
 Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.
 
 III. Mirasçılardan biri tarafından ret
 
 MADDE 611.- Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer.
 
 Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır.
 
 IV. En yakın mirasçıların tamamı tarafından ret
 
 1. Genel olarak
 
 MADDE 612.- En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.
 
 Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.
 
 
 |  |  
        |  |  |  |  |  
  
    | 
      
        | 
          
            |  | Alıntı: |  |  |  |  |  
      
        |  |  |  |  
        |  | RESMİ DEFTER TUTMA A. Koşulları
 
 MADDE 619.- Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmi defterinin tutulmasını isteyebilir.
 Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle, bir ay içinde sulh hakiminden istenir.
 
 Mirasçılardan birinin defter tutma istemi, diğerleri hakkında da etkili olur.
 
 B. Usul
 
 I. Deftere geçirme
 
 MADDE 620.- Resmi defter, sulh mahkemesi tarafından düzenlenir; bu deftere terekeye ait aktif ve pasifler takdir edilen değerleriyle yazılır.
 
 Mirasbırakanın mali durumu hakkında bilgi sahibi olan herkes, sulh mahkemesi tarafından istenilen bilgiyi vermekle yükümlüdür. Haklı bir sebep olmaksızın bilgi vermeyenler veya yanlış ya da eksik bilgi verenler, bundan doğacak zararları mirasçılara, vasiyet alacaklılarına veya üçüncü kişilere tazminle yükümlüdürler.
 
 Mirasçılar, özellikle mirasbırakanın kendilerince bilinen borçlarını sulh mahkemesine bildirmek zorundadırlar.
 
 Resmi defterin nasıl tutulacağı tüzükle  düzenlenir.
 
 II. İlan yoluyla çağrı
 
 MADDE 621.- Sulh mahkemesi, mirasbırakanın alacaklıları ile borçlularını belli bir süre içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri için bir ay arayla iki defa yapılacak ilan yoluyla çağırır. Çağrı, kefalet sebebiyle alacaklı ve borçlu olanları da kapsar.
 
 İlanda bildirimde bulunmamanın sonuçları hakkında alacaklıların dikkatleri çekilir.
 
 Bildirim süresi, ikinci ilandan başlayarak en az bir aydır.
 
 III. Doğrudan doğruya deftere geçirme
 
 MADDE 622.- Resmi kayıtlardan veya mirasbırakanın belgelerinden varlığı anlaşılan alacaklar ve borçlar, deftere doğrudan doğruya geçirilir.
 
 Deftere geçirilenler, alacaklılara ve borçlulara bildirilir.
 
 IV. Defter tutmanın sona ermesi
 
 MADDE 623.- İlanda belirtilen sürenin dolmasıyla defterin tutulması sona erer ve defter, bu tarihten başlayarak tanınacak en az bir aylık süre içinde ilgililerce incelenebilir.
 
 Defter tutma giderleri terekeden ödenir. Giderler terekeden karşılanamazsa defter tutulmasını istemiş olan mirasçılardan alınır.
 
 C. Defter tutma sırasında mirasçıların durumu
 
 I. Yönetim
 
 MADDE 624.- Defter tutma süresince ancak zorunlu yönetim işleri yapılabilir.
 
 Miras bırakanın işlerinin yürütülmesi sulh mahkemesince kendisine bırakılan mirasçıdan diğer mirasçılar güvence göstermesini isteyebilirler.
 
 II. İcra takibi, dava ve zamanaşımı
 
 MADDE 625.- Resmi defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz.
 
 Bu süre içinde zamanaşımı işlemez.
 
 Acele haller dışında, davalara devam edilemiyeceği gibi, yeni dava da açılamaz.
 |  |  
        |  |  |  |  |  |