|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
18-07-2010, 21:18 | #1 |
|
Trafik Kazalarında Uzamış Zamanaşımı
Vekilliğini yeni aldığımız müvekkil adına tazminat davası açan avukat arkadaşımız bu tazminat davasını sadece İett şöforune karşı açmış ve İett'yi açtığı bu davada davalı olarak göstermeyi atlamıştır. Sözkonusu olayın üzerinden 2 yılı aşkın süre geçmesinden dolayı İett'ye dava açamamaktayız.
Sorum şudur ki ;İett'ye karşı açılacak davada uzamış zamanaşımının sözkonusu olduğu söylenebilinecek midir? Yoksa cezanın şahşiliği ilkesi nedeniyle İett ,çalışanının yapmış olduğu bu kazadan cezai sorumluluğunun olmadığını sadece hukuki sorumluluğu olduğunu söyleyip KTK'daki 2 yıllıl sürenin geçtiğini söyleyerek bu davanın kendisine yöneltilemeyeceğini söylemesi haklılık teşkli edecek midir? Şimdiden ilgilenen meslektaşlara selamlar,saygılar.. |
19-07-2010, 08:04 | #2 |
|
Sorunuza tam cevap olabilecek bir Yagıtay kararı;
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ 1981/1913 E. 1981/2904 K. • ZAMANAŞIMI • CEZA ZAMANAŞIMININ HUKUK ZAMANAŞIMINI UZATMASI • İSTİHDAM EDENİN SORUMLULUĞU • CEZA DAVASINA MÜDAHALE HAKKI DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan ölüm tazminatı davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 32.623 lira 90 kuruşun faiziyle birlikte davalılardan yyyy 'ndan alınarak davacılara ödenmesine davalı XXX hakkındaki davanın zaman aşımıyönünden reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu: KARAR : Hakkındaki davazaman aşımınedeniyle reddedilen Davalı XXXX araç sahibidir. Mahkemenin de doğru olarak benimsediği gibi; gerek uygulamada ve gerekse bilimsel görüşlerde tereddütsüz kabul edilen yön, BK.nun 60. maddesinin suç niteliğindeki haksız eylemlere ilişkin 2.fıkrasında öngörülen uzamış ( Ceza ) zaman aşımı süresinin, ancak haksız eylemi işleyene ve onun eylemine katılanlara karşı açılacak tazminat davalarında uygulanabileceği, uzamış zamanaşımının malca sorumlu olanlara uygulanamıyacağı hususudur. O halde BK.nunu 60/II deki uzamış zamanaşımıı, doğan zarardan ötürü cezi sorumlulukları söz konusu olmayan kişilere ve bu arada araç sahiplerine uygulanmaz. Ancak T.C.K. bu kurala, 465. maddesinde sevkettiği bir hükümle bir istisna getirmiştir. Anılan maddede aynen ( ...bir kimsenin veya bir şirketin hizmetinde bulunanlar tarafından vazife ve hizmet sırasında işlenen 455 ve 459. maddelerde yazılı cürümlerden dolayı hükmedilecek tazminattan o kimse veya şirket malen mesuldür... ) denilmiştir. şu açık hükme göre,istihdam edilen kişinin eylemi T.C.K.nun 455 ya da 459. maddelerinin tecrim eylediği bir fiil ise mağdur, sanık aleyhine açılan ceza davası devam ettiği sürece bu davaya müdahale edip, ayrıca malca sorumlu olandan tazminat isteyebilecek ve ceza davası sonuçlanıncaya dek 465. madde hükmünün mağdura sağladığı bu hakkı kullanabilecek ve bunun doğal bir sonucu olarak ceza davası devam ettiği sürece, malca sorumlu olan kişiye uygulanan BK.nun 60/1. maddesindeki zamanaşımı dolsa bile, ceza davasına katılıp tazminat isteme hakkını yitirmeyecektir. Her ne kadar TCK.nun 465. maddesinde öngörülen bu hükümle, BK.nun 60/1. maddesi hükmü ilk nazarda çatışır ve çelişir bir nitelik göstermekte ise de, ( özel hükümler genel hükümlerden önce uygulanır ) genel ilkesi karşısında böyle bir çatışmadan söz edilemez. Zira çok sınırlı suçlar için uygulanması olanağı bulunan 465. teki ayrık hüküm BK.nun 60/1. maddesindeki hükme nazaran daha özeldir ve uygulama önceliğine sahiptir. Öte yandan, 7.12.1955 gün ve 17/26 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı da bu görüşü teyit etmektedir. Bu karar çok önemli bir ilkeyi vurgulamış ve ( ...ceza davası devam ettiği sürece, zarara uğrayan kişinin müdahil sıfatını alarak ceza mahkemesinden tazminat talep edebileceğini ve bu itibarla haksız eylemin Devlet tarafından takibi mümkün oldukça tazminat davasını kabul etmemenin manasız olacağını... ) açıkca belirtmiştir. Anılan karardaki ( sonuca sıkı sıkıya bağlı olan ) bu gerekçeye göre; bir ceza davası devam ederken madem ki zarara uğrayan, ceza davasına müdahale edip kişisel hak ( yani tazminat ) isteyebilir. O halde bu tazminatı ceza davasına müdahale suretiyle değil de, ayrı bir hukuk davası açıp niçin isteyemesin? İşte Yargıtay bu kararında önemli bir ilkeyi dile getirip BK.nun 60.maddesini çok gerçekçi bir görüşle yorumlamıştır. O halde ceza davası devam ettiği sürece, ceza davasına müdahale etme olanağı bulunan mağdurun haksız eylemi işleyenden ceza mahkemesinde değil de hukuk mahkemesinde açacağı bir dava ile tazminat istemesi mümkün olduğuna göre; bir hukuk davası açarak malen sorumlu olan özel ya da tüzel kişiden tazminat istemesi de mümkündür ve böyle bir kabul dairemizin uzun yıllardır vaki uygulamasına uygun bir görüştür ( Y.4.H.D. 21.11.1974 gün 8361/16061 sayılı; 7.12.1966 gün, 9359/1366 sayılı 21.4.1964 gün, 9440/2315 sayılı; 7.12.1973 gün, 13983/9779 sayılı kararları ) Olayımıza gelince: Haksız eylemin işleyen davalı yyy hakkında TCK.nun 455. maddesine dayanılarak açılan ceza davası muhtelif aşamalar geçirdikten sonra Yargıtay 8.Ceza Dairesinin 8.6.1974 günlü kararıyla 1803 Sayılı Af Yasasına dayanılarak ortadan kaldırılmıştır. Demek oluyor ki, davacıların araç sahibi XXXX ve haksız fiili işleyen şoför YYY aleyhine hukuk mahkemesinde tazminat davası açtıkları 22.6.1972 tarihinde ceza davası derdest idi; bu itibarla davacılar ancak 8.6.1974 gününde ortadan kaldırılan ceza davasına her iki davalı yönünden müdahale ile tazminat isteyebilirdi. O halde ceza davası derdest iken hukuk davası açıldığına göre xxxx hakkındaki davanın zamanaşımına uğradığından söz edilemez ve davanın reddi cihetine gidilemez. Bu itibarla davalı xxxx . yönünden işin esası incelenmek üzere karar bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davacılar zararına ve xxxx aleyhine ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi. |
19-07-2010, 08:48 | #3 |
|
- CEZA ZAMANAŞIMI
- HAKSIZ EYLEMİN AYNI ZAMANDA SUÇ OLUŞTURMASI - MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ - ÖLÜMLE SONUÇLANAN TRAFİK KAZASI __________________________________________________ __________ 3. Hukuk Dairesi E.2008/16826 K.2008/17966 Dava dilekçesinde 750 YTL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımından reddi cihetine gidilmiş, hüküm kesin olmakla kanun yararına bozulması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edilmiştir. Temyiz isteminin HUMK`nun 427. maddesine uygun olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Trafik kazasının 3/6/2002 günü olduğu, davanın ise 17/11/2006 günü açıldığı anlaşılmaktadır. Ölümle sonuçlanan trafik kazası TCK`nun 455. maddesine göre suç oluşturmaktadır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK`nun 102/4 ve 104/2 maddeleri itibariyle bu suçun ceza zamanaşımı süresi beş yıldır. BK.nun 60/2. maddesinde, haksız eylemin aynı zamanda suç oluşturması durumunda tazminat davasına ceza zamanaşımının uygulanacağı düzenlenmiştir. İşleten durumunda bulunan davalı hakkında sürücü yönünden uygulanan ceza zamanaşımının uygulanması gerektiği yargısal içtihatlarda belirtilmektedir. Somut olayda manevi tazminat davasının ceza zamanaşımı süresi dolmadan önce açıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalının zamanaşımı savunması reddedilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece zamanaşımı yönünden davanın reddedilmesi bozma nedenidir. KARAR : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 427. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, evrakın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 27.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. |
19-07-2010, 11:11 | #4 |
|
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu16.04.2008K.T. 2008/4-326E. 2008/325K. Sayılı Hükmü:
“2918 S.K. nun 109/2. maddesindeki düzenlemenin gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununa öngörülen daha uzun zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Eylemin ceza kanununda suç sayılmış olup olmadığı, kural olarak hukuk hakimince belirlenecektir. Söz konusu hüküm, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Ceza davasının açıldığı hallerde, sanığın mahkumiyet kararından önce veya sonra ölmüş olması da, sonuca etkili değildir. Yine, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayırım da yapılmamış; böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu öngörülmüştür.” |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Manevi Tazminat - Uzamış Zamanaşımı | oceans17 | Meslektaşların Soruları | 6 | 06-07-2010 16:24 |
manevi tazminatta uzamış ceza zamanaşımı | av.mustafa akıncı | Meslektaşların Soruları | 6 | 16-03-2010 10:14 |
Uzamış zamanaşımı | Av.Serbay | Meslektaşların Soruları | 3 | 12-03-2010 11:50 |
1 den fazla ölümlü trafik kazası ve uzamış zamanaşımı | ican | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-02-2009 11:00 |
Trafik kazalarında uzamış ceza zamanaşımı | Noyan Yiğit | Meslektaşların Soruları | 5 | 20-03-2007 18:40 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |