Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Boşanmalarda ya Annesinden ya da Babasından Uzak Kalan Çocuklar

Yanıt
Old 17-07-2010, 02:20   #1
Nur Deniz

 
Varsayılan Boşanmalarda ya Annesinden ya da Babasından Uzak Kalan Çocuklar

Az önce teyzemin çocuğunu, bize göre bir yetişkin olan kuzenimi izinden geldiği askerliğe uğurladık. Otobüs beklerken uğurladığımız kuzenimin 20 yaşındaki kardeşi bize çay getirdi. Teyzem;
-Bakın şu çocuğa! dedi.
-Ben hep annemle babamın çocuğuyum, öyle de kalacağım, dedi gülerek.

İlgisiz olabilir ama ben de anne ve babası ayrı olan bir çocuğa sahip olduğum için ve geçmiş konuları araştırıp da göremediğim bir konuyu açmayı düşündüm. Gördüğüm bazı olaylardan çıkardığım dersleri paylaşmak istedim.

Boşanma durumunda ortak çocuk ya da çocukları, ne yazık ki evlenilen hatta dünyaya o eşten bir çocuk getirdiğimiz kişilere ne yazık ki milletçe silah olarak kullanmaktan çekinmiyoruz.

Barışmak için, nafaka için, eş geri dönsün, boşanma olmasın, boşanma olsun, ortak çocuk olduğu için bağı sürsün, mirası sürsün, acı çeksin, çocuk bana bağlı kalsın, en çok beni sevsin gibi düşüncelerle kendi çocuklarımızı mağdur ediyoruz.

Özellikle çekişmeli boşanmalarda, bence en ağır yükü çocuklar çekiyor. Her iki tarafta da binlerce soruya maruz kalıp, her ikisini de sevdiği insanlar arasında tercih yapma durumunda kalıyorlar. Verilen mahkeme kararlarının en insani olanı bile çocuk hakkını hiçe sayıyor bana göre...

Aynı evde yaşarken çocuğunun bezini değiştirip, mamasını yediren baba 2 yıl sonra eşinden vazgeçtiği anda çocuğundan, küçük çocuğa bakamayacağı gerekçesi ile uzun bir süre ayrı kalıyor, aynı zamanda çocuk da baba sevgisinden mahrum kalıyor.

Diğer yandan, ülkemizde pek çok kadın halen çocuk kaçırma kaygısı, evladından ayrılma korkusu, bakamayacağım endişesi, ya da çocuğa dayalı psikolojik tehditler nedeni ile mutsuz evliliklerini sürdürüyor.

Acılı zamanlarımızda kendimize en yakın varlıklara zarar veriyoruz. Öyle ki bazı durumlarda intikam alma arzusu yıllarca devam ediyor. Bunu da her iki tarafında dayanamayacağı varlık üzerinden yapıyor. ''Baba, seni sevmiyorum.'' ''Anne, seni sevmiyorum.'' ''Bu hafta sana gelmek istemiyorum.'' ''Başka plan yapmış annem/babam.'' ''Bana bisiklet alırsan gelirim.'' ''Nafakayı yatırdın mı? Annem soruyor.'' ''Sen bizi terkettin.'' ''Babam bana çok pahalı oyuncaklar aldı ama, O nu istersem ancak o zaman oynamama izin verecekmiş. Babamda kalmak istersem beni sevmeyecek misin?'' ''Bu benim kardeşim değil, bizi o kadın yüzünden terkettin, beni sevmesin.'' ''Annem/babam senin yüzünü görmek istemiyormuş, bu yüzden beni görmüyormuş.'' verilebilecek en hafif örneklerdir bunlar daha okula bile gitmeyen çocukların ağzından dökülen.

Ya da toplum olarak aile birliği devam ederken;
''Anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?'', annemi dese soruyu soran kişi, ''Ama sana bakıp, eve ekmek getiren, büyüdüğünde eline iş ekmek verecek olan babanı sev.'' . Babamı dese, ''Ama seni bilmem kaç ay karnında taşıyan, seni dünyaya getirmek için neredeyse ölecek olan, bilmem kaç zaman seni emziren, sana bakan annen, kıymetli O dur O nu sev.'' deniyor. İkisini de dese,'' Yok, yalan söyleme, birini daha çok seviyorsun, hangisini söyle?'' Soruyu anlayabilecek yaşa geldiği andan itibaren işkence başlıyor kısacası.

Sadece çocuğun özlemi, baba/anne sevgisi verilen mahkeme kararlarına uymayı gerektirir mi? Diyelim ki karara göre çocuğunu şahsi ilişki için alan taraf çocuk birkaç saat daha fazla kalmak istediğinde götürmediği zaman bunun hesabını mahkeme kararına uymamakla verebilir mi? Açılması muhtemel yeniden şahsi ilişki tesisinde, tarafın ihmali söz konusu olabilir mi?

En başa yeniden dönelim. Hangi insan ya da mahkeme sevginin zamana dönüştürülebileceğine karar verebilir? Adaletli midir?

Tarafların ciddi akıl hastalığı, istismar, suça teşvik gibi ciddi durumların dışında, henüz yalana dolana alışmamış minicik yüreklerin ve beyinlerin taraf tutmasını engelleyecek seviyeye ne zaman geleceğiz? Çocuk Haklarına bağlı kalalım diye mahkemelerde çocuklara sorulan '' Kimin yanında yaşamak istiyorsun?'' sorusu duygusal bir şiddet değil midir? Çünkü tercih yapmaya zorlanıyor.

Yeri geldiğinde; ''Ben tek başıma büyüttüm O nu.'' diyerek övünmeyi biliyoruz. Ama tek başımıza kararlar alırken çocuğa danışmıyoruz. Kendi mantığını kullanacak zamana gelene kadar eski eşlerin izlerini tamamen beyinlerinden siliyoruz. Bazen sevgi ile bazen şiddetle. Düşünebileceği zaman da çok geç oluyor.

Çok büyük bir hayal olabilir belki, belki bana düşmeyebilir ama bu konuda çok düşünen, zaman zaman çocuğum için çaresiz kaldığım zamanlarda aklıma gelen birkaç çözüm var.

Her Aile Mahkemesine alanında uzman çocuk psikologları bulundurulması zorunluluğu getirilmeli. Karar çıkana kadar gerek görüşme, gerek kendi yaşam alanını belirleme, duygu durumunu dengeleme açısından çocukla birebir ilişki kuracak, şahsi ilişki kurulması gerektiği zamanlarda tarafların ve çocuğun yanında olacak, her iki yanında sosyal incelemesini yapacak, çocuğu kısa aralıklarla görüşmeye çağıracak ( bunun nedeni ise bazen duruşmaların 6 ay gibi çok büyük zaman aralıklarında verilmesi), gelişimini ve durumunu değerlendirecek, boşanma ve velayet kararına varıldığında da, kararın doğruluğunu değerlendirecek kişilerin olması ne güzel olurdu. Çocuk üzerinde bir sıkıntı görüldüğünde, ebeveynlerden birinden nefret, şiddet, ruhsal durumunda dengesizlik, gelişme bozukluğu gibi bir durum ortaya çıkarsa da doğrudan bildirmekle yükümlü olması da ne güzel olurdu.

Sevdilerimizi sevdikleri ile üzmemek ne güzel olurdu.

Devam edecek...

Saygılarımla.
Old 17-07-2010, 10:11   #2
av.sibell

 
Varsayılan

nur hanım kaleminize sağlık. duygu ve düşüncelerinizi paylaşıyorum..

selamlar
Old 20-07-2010, 14:12   #3
Nur Deniz

 
Varsayılan Neden Çocuk İsteriz?

1. Mutlu bir beraberlik yaşanıyordur, bu beraberliğin güzelliğini anlatacak ortak bir varlıktır çocuk. Sevdiğiniz insanın yüzünü görürsünüz çocuğunuzda, iki kat daha fazla seversiniz ikisini de. Bu bizim ikimizin, muhtemelen bizden çok daha uzun yıllar yaşayacak, bizi unutturmayacak bir varlık, diye düşünürsünüz...''Çocuğumun anası.'' ''Çocukların babası.'' deyimleri ortaya çıkar.

2.Kardeşsiz büyümüşsünüzdür, birçok çocuğa sahip olarak kalabalık bir aile özlemini giderebileceğinizi umarsınız. Kendiniz yalnızsanız, çocuğunuzu yalnız bırakmak istemezsiniz.

3.Kızınız vardır, erkek çocuk istersiniz. Bir de oğlum olsun dersiniz. Oğlunuz vardır, Bir de kızım...Ama kızlara ve oğlanlara sorulabilecek, istediğiniz siparişi verebilecek konumda değilsinizdir, doğa bu istemi sizin elinizden zaten almıştır. Tıpkı bizim de dünyaya istediğimiz cinsiyette gelemediğimiz gibi.

4.Yalnız ve mutsuzsunuzdur beraberlikte, kendinize bir yandaş,bir bağ, tutunmak için neden ararsınız. Sizi kayıtsız şartsız sevecek bir varlığın özlemini çekersiniz. Sizin dünyaya getirdiğiniz bir varlığın sizi hayata bağlamasını bencilce istersiniz.

5.Ya da birini seversiniz, hiç akla gelmeyen bir anda sürpriz bir şekilde leylekler kapıya bir bebek bırakır. Sizindir. Ya seversiniz ya da acı bir sürpriz olarak değerlendirirsiniz.

6.Bir bebeğin dünyaya gelmesi için ille de güzel nedenler olmaz en acısı, tecavüz sonrası da bir bebeğiniz olur. İstemediğiniz halde sizden bir canlı doğar. Bu çocuk yüzünden o kişiyle evlenmek zorunda kalır, tüm hayatınız boyunca ''bu durumda hiç suçu olmayan, sizin çocuğunuzu'' görmek , katlanmak, kötü hatıraları hatırlamak durumunda da kalırsınız. Ya da herşeye karşı gelir, bu duruma inat eder, kötü hatırasını bir kenara bırakır, sizin olan, sizi herşeyden bağımsız seven, sizden birine bağlanırsınız.

7.İstenmeyen evlilikleri usulüne uygun durumuna sokmak için çocuk yaparsınız. İki kişi birbirini sever ama aileler izin vermez, desteklemez. Ve hiçbir insanın çocuk sevgisini yadsıyamayacağı düşünülerek, ortaya kimsenin kötü davranamayacağı, özledikleri için sizinle muhatap olmak zorunda kalacakları bir canlıyı bırakıverirsiniz kendi ebeveynlerinizin önüne.

8.Zaten eskiden de çocuk delisisinizdir, nerede, nasıl, kimin olduğunu önemsemeden bir çocuk gördüğünüzde, Onunla konuşmaktan, size gülümsemesinden, ilgi göstermesinden, heyecanından, masum olmasından çok hoşlanırsınız. Sevdiğiniz biri de denk geldi mi acil olarak ilk isteyeceğiniz şeydir çocuk ya da çocuklar.

9.Kimseye güvenmiyorsunuzdur, son zamanların endişesini taşıyor, size bakacak birini istiyor, bizim toplumumuzda ebeveynleri ile ilgilenmeyen çocuklar da hoş görülmediği için, gelecek kaygısı için çocuk yaparsınız. Oysa O nu dünyaya getirmek amacınızı O kabul etmiş mi, etmemiş mi sorusu aklınıza bile gelmez.

10.Bir şekilde gelmiş olduğunuz dünyada ne bulduğunuzu düşünür, sizin getirdiğinizin ne bulacağını kestirir, Onu hayata hazırlamakta uygun olduğunuza karar verir, dengelerinin değişmeyeceği konusunda kendinize güvenir, sevdiğiniz birinin bu konuda desteğini bulur, planlar, şartları değerlendirir, kız ya da erkek farketmez diye düşünür ve bir çocuk sahibi olursunuz...

En az görülen şekli bence 10. şeklidir, zaten böyle düşünenler de ille de kendi çocuğum olsun diye düşünmez, dünyada var olan ve zor durumda olan bir çocuğa da aynı sevgiyi ve ilgiyi gösterebilir.

Ayrılsın ya da ayrılmasın, bir çocuk için nerede hata yapıyoruz düşüncesine kapılmak için çocuk sahibi olmak yeterlidir diyorum. Özellikle ayrılanların da şimdi çocuğu için hangi amaçla dünyaya getirdik diye düşünmesinin tam zamanıdır, erkeni, geci yoktur.

Peki bir çocuğun gözünde ebeveyn nedir? Dünyadan ne bekler, yaşamla nasıl mücadele eder, mutlu bir birey olmak için yaşadığı güçlükler, korkular nelerdir? Bunu da bildiğim kadarıyla yazacağım ama bunun için biraz çocukken ne düşündüğümü , neler hissettiğimi düşünmem gerekli.

Saygılarımla.
Old 18-10-2012, 11:10   #4
feyzaday

 
Varsayılan

Merhaba Nur Hanım, yazılarınızı şimdi okudum. Dünyaya çocuk gözüyle bakmak konulu yazınızı da beklediğimi söyleyeyim. Aile Mahkemelerinde uzman psikolog önerisini şu şekilde destekleyebilirim ( aile mahkemelerinde şuan uzman kadro varmı bilmiyorum); bu uzman psikolog devlet memuru olmamalıdır. Yani ordaki hakim , yazman gibi devletten maaş almamalıdır. İşini rutine bağlayanlardan olmamalıdır. Her dava dosyası için psikologların bağlı bulunduğu meslek odasına uzman ataması için yazı yazılmalıdır. Konu hassastır ve inceleme yapacak uzman psikoloğun maaş, kıdem vs korkuları olmamalıdır. Gerektiğinde raporuna, devletin koruma görevini de hatırlatmalıdır. Böyle özgür, gerçek durumu tam olarak ortaya seren bir rapor ancak serbest görev yapabilecek uzmanlar tarafından düzenlenebilir.

Old 18-10-2012, 11:14   #5
Nur Deniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan feyzaday
Merhaba Nur Hanım, yazılarınızı şimdi okudum. Dünyaya çocuk gözüyle bakmak konulu yazınızı da beklediğimi söyleyeyim.


Harika bir konu, hatta başlık da çok güzel olurmuş Sayın feyzaday.

Düşüncelerinizin tamamına katılıyorum. İlginiz için.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yabancılık unsuru bulunan boşanmalarda yurtdışındaki menkul ve gayrimenkul sorunu petroçelli Meslektaşların Soruları 3 25-04-2010 12:54
annenin daha önce ölen eski kocasının annesinden kalan miras av. ali ihsan Meslektaşların Soruları 3 16-02-2009 11:32
anlaşmalı boşanmalarda temyiz Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 07-11-2008 17:41
Eşime Babasından Kalan Borcundan Eşi Olarak Ben De Sorumlu Olurmuyum ? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 18-09-2007 20:40
Baba Anneyi Öldürdüğünde Ortada Kalan Çocuklar İçin külekçi Meslektaşların Soruları 4 24-08-2007 11:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04717803 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.