|
 |
Alıntı: |
 |
|
|
 |
Yazan Hak ve Nisfet |
 |
|
|
|
|
|
|
Merhabalar;
A şahsının nüfus cüzdan fotokopisini ele geçiren şahıslar, bu kişi adına şirket kuruyor, vekaletnameler çıkarıyor, bankalara ( 5 banka) başvurup çek karneleri alıyor v.s.
Bunların sonucunda A şahsı icra takiplerine maruz kalıyor, adına keşide edilen çekler karşılıksız çıkıyor, ardı arkası gelmeyen benzeri olaylar yaşanıyor.
Bu olay 5-6 yıllık bir süreç. (Yalnız en son bir ay kadar önce yine adına keşide edilen bir çek karşılıksız çıkmış.) Şüpheliler daha sonra bulunup, yargılanıp ceza alıyorlar.
A şahsı şimdi, gerekli inceleme ve araştırma yapmadan, kimlik fotokopisi ile çek karnesi veren bankalar aleyhine tazminat davası açmak istiyor.
Görüşleriniz nelerdir, nasıl bir yol izlenebilir?
|
|
 |
|
 |
|
Merhabalar;
Bankanın çek karnesi verirken (TTK ile düzenlenen) gerekli özeni ve yükümlülüğü yerine getirmemesinden bahisle tazminat davası açabileceğinizi düşünüyorum:
 |
Alıntı: |
 |
|
|
|
|
|
|
|
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/3395
Karar: 2002/7194
Karar Tarihi: 08.07.2002
Dava: Taraflar arasında görülen davada İskenderun Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 31.1.2002 tarih ve 2001/177-2002/23 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkillerinin keşidecisi M.K. olan 12 adet çekin hamili ve alacaklısı olduklarını, çeklerin tahsil amacıyla davalı bankaya ibrazında karşılığının olmadığının anlaşıldığını, keşideci M. K.’nin hayali bir şahıs olup, bu kimlik bilgilerinin 9 yaşındaki bir çocuğa ait olduğunu, keşidecinin gerçek kimliğinin M.T. olduğunu, muhtelif çekler vererek piyasayı dolandırmış olduğunu, davalı bankanın çek karnesi verirken gereken özeni göstermemiş olduğunu ileri sürerek, zarar miktarı 15.583.350.000.TL. nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, çek karnesi verilmesi için gerekli belgelerin keşideciden de alınmış olduğunu, bu belgelerin sahteliğinin anlaşılabilmesinin uzmanlık gerektirdiğini, basiretli bir tacirin göstermesi gereken özeni göstermiş olduklarını, sorumlulukları bulunmadığını, davacıların alacaklarının semeresiz kaldığının henüz belirlenmemiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki delillere göre, banka görevlileri hakkında takipsizlik kararı verilmiş olduğu, davalı bankanın çek karnesi verirken göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği anlaşılmış ise de, davacıların keşideci aleyhine önce icra takip prosedürünü tamamlamalarına rağmen alacaklarını tahsil edememeleri halinde zararlarının sübut bulacağı, bu yola müracaat edilmemiş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Temyiz dilekçesinin verilme usulü H.U.M.K. nun 434.maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Davalı vekili tarafından bu işlemler yapılmaksızın verilmiş temyiz dilekçesinin incelenme kabiliyeti bulunmaması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Dava, davalı bankanın çek karnesi verirken göstermesi gereken özenin yerine getirilmemesi nedeniyle bundan ileri geldiği iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davaya konu olayda davalı bankanın çekle işleyecek hesap müşterisi hakkında gerekli araştırma yapmadan hayali bir kişi adına hesap açarak çek karnesi verdiği iddia edilmiş olup, mahkemece davacıların öncelikle keşideci aleyhine hukuki prosedürü tamamlaması ve zararlarının sübutu halinde davalı bankaya yönelebilecekleri gerekçe gösterilerek dava reddedilmiş ise de, davacıların asıl çek keşidecisi olduğunu iddia ettikleri M.T. hakkında 28.05.2001 tarihinde Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundukları, gerek hazırlık aşamasında ve gerekse ceza yargılaması sırasında anılan şahsın adresinin bulunamamış olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davacıların yapacakları icrai takip veya alacak davalarından sonuç alınamayacağı ortadadır. O halde davacıların davalı bankaya karşı bu davaya devam etmelerinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, işin esasına girilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, 4.960.000 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.07.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|
|
 |
|
 |
|
|