![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Merhabalar..
Sağlık Kurulu Raporuna göre Zihinsel,ruhsal, davranış bozukluğu(hafif mental retardasyon IQ:57)%50 olan ve özürlü kadrosunda istihdam edilen işçiye işten çıkartılırken istifa dilekçesi imzalatılmıştır. Okuma yazma da bilmeyen bu işçinin istifa dilekçesi imzalatılmasının İşçi alacakları açısından bir hükmü olabilir mi? Olayda hangi idari yaptırım ve cezai hükümler uygulanabilir? |
![]() |
#2 |
|
![]() Hayır, söz konusu istifanın işçi alacakları anlamında hükmü olmaz.
İşçi alacaklarını iş mahkemesinde açacağınız bir dava ile talep edebilirsiniz, müvekkilinize yapılan bu haksızlığa karşı da BK genel hükümlere göre, haksız fiil, hata-hile-ikrah'a dayanabilirsiniz diye düşünüyorum. |
![]() |
#3 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
1- İşten çıkartılan bir kimseye imzalatılan istifa dilekçesi, işçi özürlü olsa da olmasa da geçersizdir. Bu bağlamda, İDDİA ETTİĞİNİZ şekilde, feshin işvren tarafından gerçekleştirildiğini, işçinin istifa iradesinin olmadığını ispatladığınız takdirde, -müvekkilinizin öznel durumu bir önem arzetmeksizin- işveren feshinin sonuçları (kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, iş güvencesi vs.) doğacaktır. 2-"Zihinsel, ruhsal, davranış bozukluğu(hafif mental retardasyon IQ:57)" olan bir kişinin ayırt etme gücü nedir tam olarak bilemiyorum ancak; Medeni Kanunun 15. Maddesine göre, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz. (Çalışma isteğinin kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olması ve MK. 16/I. 2. cümle tartışılabilir. ) Bu itibarla istifanın geçersizliği öne sürülebilir. [3- Okuma yazma bilmeyen kişi imza da atamaz diye bir kural (bildiğim kadarıyla) yok. Ancak, okuma yazmayan bir kimsenin imzaladığı belgenin, imza sahibinin iradesini yansıtmasına çekinceyle yaklaşılır. Bu sebepledir ki, genellikle belgenin içeriğinin mümziye okunduğuna dair tutanaklar tutulur. Nitekim, noterler de bu şekilde çaşırılar.
4- İşten çıkartılan işçiye istifa dilekçesi imzalatılmış olmasının, cebir, tehdit vs. yoksa cezai bir müeeyyidesi olacağını sanmıyorum. Bu konuda Ceza Hukukuyla yakından ilgilenen meslektaşlarımız daha net cevap verebileceklerdir. İdari yaptırım olarak da, müvekkilinizin iş akdi feshi neticesinde, işyerinde özürlü istihdamı yükümlüğüne (sayısal olarak) aykrılık oluşuyorsa sanıyorum sadece bundan kaynaklanan bir yaptırım olabilir. Saygılarımla, |
![]() |
#4 |
|
![]() Cevaplar için teşekkür ederim...
İstifa dilekçesi imzalatılması konsundaki görüşlerinize katılıyorum....MK 15 anlamında ayırt etme gücü bulunmayan şahsın İş hayatını düzenleyen yasalar çerçevesinde çalıştırılmasının mümmün olmadığını ancak her nasılsa çalıştırılmış idiyse yasal haklarını talep açısından VASİ tayini gerektiğini düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum? |
![]() |
#5 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Aslında enterasan bir konu. İş ilişkisinin kurulması, devamı ve son bulması için iradeye ihtiyaç vardır. Bahsekonu işçi, iş ilişkisinin kurulması anından beridir aynı özür ile çalışıyorsa, iş ilişkisinin varlığının kabulü halinde, işçinin de ayırt etme gücünün var olduğu sonucuna ulaşmak kaçınılmazdır diye düşünmekteyim. Özürlü kadrosunda çalıştırılacak işçilere beden ve ruhi durumlarına uygun işlerin verilmesi yasal bir zorunluluk. Ben ayırt etme gücü olmayan bir işçinin iş akdine dayalı olarak çalıştırılabileceğini sanmıyorum. Siz tanımıyor musunuz işçiyi? Saygılarımla, |
![]() |
#6 |
|
![]() Şahsı tanıma imkanım olmadı henüz.Sadece sağlık raporu, çalışma belgesi ve bir yakınının anlattıkları doğrultusunda bilgim var. İşten ayrılma belgesinde yakınının anlattığını doğrular mahiyette "işten ayrılma şekli:istifa" ibaresi düşülmüş.
Sizin de belirttiğiniz gibi her ne kadar ayırt etme gücü olmayan kişi iş akdi ile çalışamayacak ise de her nasılsa çalıştırılmışsa işçilik alacaklarının talep edilebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kanaatimce yasal haklar talep edilirken istifa'nın, ayırt etme gücü olmadığından geçersizliğinden yola çıkılacak ve bu durumda da vasi tayini gerekecek... |
![]() |
#7 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın meslektaşım; Kanaatimce, ayırt etme gücü olmayan bir kimse, iş sözleşmesinin tarafı olamaz. Bu sebeple ne bir iş sözleşmesinden ne de işçilik alacağından bahsedilemez. Temyiz kudretinden yoksun kişinin bir işte çalıştırılması halinde, açılacak davada görevli mahkemenin de iş mahkemesi olmayacağını düşünüyorum. Somut olay açısından tahminime göre, işçinin ayırt etme gücü bence vardır. Ancak, fesih sırasında iradesi sakatlanmış olabilir. Çünkü kimse ayırt etme gücünden tamamen yoksun birisini işyerinde çalıştırmaz diye düşünüyorum. (Ya da aklıma gelen bir başka ihtimal: işçi fiilen çalışmıyordur, özürlü istihdam yükümlülüğünü yerine getirmiş olmak için kayıt düzenlenmiş olabilir mi? ![]() Saygılarımla, |
![]() |
#8 |
|
![]() Tüm forumu ve arama motorlarını alt üst ettim lakin bu konuda "net ve kesin" bir kanıya varamadım.
Şimdi, zihinsel engelli kişinin çalıştırılabileceği kanun gereği (İş Kanunu m.30) Engelli kişi İş Kanuna göre çalıştırılırsa mantık olarak işçi alacaklarına da hak kazanmalıdır. Ancak, Sayın Adli Tip'in da belirtmiş olduğu gibi zihinsel özürlü kişinin yapılacak iş akdine taraf olma kabiliyetide bulunmamaktadır. Peki bu durumda çalışan özürlüler "köle gibi" kullanılıp işten çıkarıldıklarında herhangi bir hakları olmayacakmıdır ? Araştırdığım konuya gelince, zihinsel özürlü olan kişi %65 malüldür. Bir markette uzun süredir çalışmaktadır (yaklaşık 20 yıl) İşveren, kişiyi gerçek anlamda köle gibi çalıştırmıştır. (sabah 8 gece 12) 20 yıl sonra kişinin işine son vermiştir. Peki bu durumda kişinin hiçbir yasal hakkı yokmudur ? Ben somut bir sonuca ulaşamadım, bilgisi olan meslektaşlarım paylaşırsa sevinirim. |
![]() |
#9 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Meslektaşım; Konuyu yeniden irdelemeye vesile olduğunuz için, kendi adıma teşekkür ederim. Bilindiği üzere, iş sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Bu anlamda sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulabilmesi için, Medeni Kanun’daki hak ve fiil ehliyeti kavramlarına göre hareket etmek gerekiyor. Ve sonrasında da Borçlar Kanunu’ndaki sözleşmenin mutlak/nispi butlanı ve iptali hükümleri belirleyici olacak. Fakat burada, iş hukukuna özgü “geçersizliğin (mutlak butlanla da olsa) ileriye dönük etki yapması kuralı” öne çıkıyor. İş görme borcunu yerine getiren işçi, ifayı geçersiz bir sözleşmeye dayanarak da yapmış olsa haklarını talep edebilecektir. Doğrudan akıl hastalığına ilişkin olmasa da konunun (benim ulaşabildiğim) halen temel kaynağı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 18.06.1958 tarihli, 1957/20 E. 1958/9 K. sayılı kararı.
Ayrıca, Prof. Dr. Ercan Akyiğit’in (İş Hukuku) kitabına bakmanızı öneririm. Seçkin Yayınları, 7. Baskı, sf.139 vd. |
![]() |
#10 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() |
![]() |
#11 |
|
![]() Gerçektende bu konu hakkında pek yazılıp çizilen kaynak/tartışma yok. Birkaç içtihat programında arama yapmama rağmen bu konuda verilmiş yüksek mahkeme kararı da bulamadım. Bu nedenle esas itibarı ile konu biraz muallakta kalmaktadır.
Kişisel görüşünüze katılmakla birlikte, kişinin sözleşmede ve yargılamada taraf olamayacağı da aşikârdır. Alacağa dayalı dava hakkının olduğunu varsaydığımız taktirde öncelikle kendisine vasi tayin edilmeside gerekmektedir. En iyi yol bu konu hakkında dava açıp süreci yaşayarak öğrenmek ![]() |
![]() |
#12 |
|
![]() Merhabalar meslektaşlarım, benzer bir durum ile karşı karşıyayım. Akli dengesi bariz şekilde yerinde olmayan fakat herhangi bir raporu kısıtlılığı da bulunmayan bir şahıs çoban olarak birinin yanında 1 buçuk sene çalışıyor. Bu durum yakınları tarafından fark ediliyor ve şahıs adamın yanından alınıyor. Burada iş sözleşmesi baştan hükümsüzdür şeklinde kabul edersek davamızı iş mahkemesinde ikame edememe gibi bir durum söz konusu olabilir mi? İzlemeyi düşündüğüm yol öncelikle vasi tayini sağlayıp ihtarname göndererek sonuç almaya çalışmak. Sonrasında dava açmayı düşünüyoruz fakat tanıklar ile ispat mümkün olur mu davayı hangi mahkemede hangi hukuki kuruma dayandırarak açmalıyım hiçbir fikrim yok? Şimdiden çok teşekkür ederim.
|
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
işçinin iş akdini fehetmesi | oquxx | Meslektaşların Soruları | 14 | 09-09-2013 15:28 |
Ceza UsulÜ MÜ Hukuk UsulÜ MÜ? | lawyer35 | Meslektaşların Soruları | 1 | 26-06-2008 17:38 |
Zihinsel özürlü kadın eşi tarafından evden çıkarıldı. | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 2 | 14-06-2008 08:51 |
zihinsel engelli bir çocuğum var | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 5 | 12-03-2008 23:21 |
engellinin cezasının infazı | avtiyatro | Meslektaşların Soruları | 2 | 03-10-2007 10:53 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |