![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Olay şöyle; soyadı kanununun çıkmasından evvel doğmuş ve bu sebeple babasından bir soyadı olmayan A evlenir. O yıllardaki evlenmelerde kadınlar nüfus kütüğünde koca hanesine geçmiyordu bazı bölgelerde. A kişisi de B ile evlenmesine rağmen baba hanesinde kalır. Bu evlilikten iki çocukları olur. A, eşinden önce ölür. Eşi de (B) ondan hemen sonra 1950 li yıllarda ölür.1995'li yıllarda nüfus kayıtları henüz bilgisayara geçmeden, nüfus müdürlüğünde yangın çıkar ve A nın bulunduğu sayfa yanar. Sonuç olarak A şu anda ne kocasının hanesinde görünüyor ( kocası evli olarak görünse de kiminle evli olduğu bilgisi mevcut değil şu anki kayıtlarda) ne babasının hanesinde. Hukuken böyle bir kişi yaşamamış olarak görünmekte.
Sorun ise; B nin üstüne kayıtlı bir gayrimenkul var. Mirasçılar, veraset ilamını çıkartmak için mahkemeye başvurduklarında, B nin evli iken ölmüş gibi görünmesi ve eşi olan A kişisinin belirsiz olması sebebiyle veraset ilamını alamıyorlar. Hukuken var olmayan bir kişi olduğu için mahkeme tanıklarla ispatı dikkate almıyor. Şu anda ne yapabilirim ? Kişi tespit davası açmak ve bu tespit dosyası ile veraset ilamını çıkartmak mümkün olabilir mi sizce? Şimdiden teşekkürler |
![]() |
#2 |
|
![]() KANUN NO : 5490
NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU Evlenmenin bildirilmesi ve tescili Madde 23- (4) Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlüğe girdiği 4/10/1926 tarihinden önce eski hükümlere göre yapılıp da halen nüfus kütüklerine tescil edilmemiş olan evlenmeler ilgililerin mahkemeden karar almaları suretiyle aile kütüğüne tescil edilir. (Çocukların anne adı bellidir kayıtlarda herhalde. Bu bakımdan öncelikle B'nin evli olduğu kişinin açık kimliğinin ve ölü olduğunun tesbiti; bu şekilde nüfusa tescili talep edilebilir ve tanıklarla isbat edilebilir diye düşünüyorum. Saygılarımla.) |
![]() |
#3 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Kira tespit davası ile, anlatılan olay arasında bağlantı kuramama rağmen; kira tespit davasını kimin adına ve kimin aleyhine açmayı düşünüyorsunuz? Saygılarımla |
![]() |
#4 |
|
![]() Sn. Av. Suat Ergin sanırım hızlı bir şekilde okurken kişi kelimesini kira olarak okumuş
![]() Bu sorunun cevabını merakla bekliyorum... İlginç bir olay... |
![]() |
#5 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() ![]() ![]() Üstüne üstlük alıntı da yapmışım. ![]() ![]() Soru sahibinden özür dilerim. Neyse...Bana ibret-i alem olsun diye mesajları silmeyeyim. ![]() Saygılarımla |
![]() |
#6 |
|
![]() Tespit davasının işe yarayacağını sanmıyorum.Bu kişinin nüfusa tescilini sağlamadan veraset ilamı verilmemesi de doğru.Burada mahkemenin yapması gereken size bu kişinin nüfusa tescili için süre vermesi ve sonucunu beklemesi olmalıdır.Kişiyi nasıl tescil ettireceğiniz sorusu önemli tabii ki.Benim aklıma gelen çözümlerden biri, A ile B nikahlı olduğuna göre acaba nikah işlemlerine ait kayıtlar bulunamaz mı?Nerede nikah yapıldığını mirasçıları muhtemelen biliyordur.A kişisinin resmi bir kaydının geçtiği yerin bulunmasıyla (mesela belirttiğim nikah işlemi ile) B kişisine ait nüfus kaydının düzeltilmesi ve A kişisinin de bu kayda dahil edilmesi mümkün olabilir diye düşünüyorum.Yani bana göre her halükarda B kişisine ait nüfus kaydına A kişisini de tescil ettirmek gerekecektir.Epey zor bir durum, kolay gelsin.
|
![]() |
#7 |
|
![]() ölü kişilerin nüfusa tescili mümkün değildir.Burada izleyeceğiniz yol , A'nın en son yaşadığı yerin muhtarından bir ALAKA İLMUHABERİ almanızdır. Bu ilmuhaberde muhtar A'nın doğum tarihini, ana-baba adını , kiminle evliyken hangi tarihte öldüğünü ,bu evliliğinden olan çocuklarını belirtecektir. Bu belgeyle mahkemeye başvurduğunuzda mahkemenin bunu kabul etmesi ve veraset ilamını vermesi gerekir. Zaten veraset ilamlarına her zaman itiraz edilebileceğinden, hakim de resmi muhtar belgesine dayanarak karar vermekte sakınca görmeyecektir.
Saygılar |
![]() |
#8 |
|
![]() Ölü kişinin ölü kaydının nüfusa işlenmesi neden mümkün değil; yani kayıtlara geçirilmesi.Böyle bir kişi yaşadı ve öldü.Ve kayıtlarda vardı bu kişi;sonradan kayıtlar yanınca yok görülüyor.
|
![]() |
#9 |
|
![]() ölü kişinin ölü kaydının nüfusa işlenmesi elbette mümkün, ancak olayımızda nüfus kayıtları yandığından işlenecek bir kayıt yok, bu durumda kayıda işlenme değil yeniden kayıt sözkonusu,nüfus kanunumuza göre bir kişinin nüfusa kaydedilebilmesi için sağ olma şartı aranıyor. Ölü birini ,akrabaları,eşi ,dostu ,v,s. nüfusa işletemez. Söylemek istediğim budur
Saygılar |
![]() |
#10 |
|
![]() Çok eski bir nikah olduğundan kayıtlarına ulaşmak imkansız. Yaşadıkları köyde bu kadını hatırlayan iki şahit var yalnızca. Onlar da çok yaşlı. Nüfus müdürlüğü ile yaptığım görüşmede, şahıs tespitini yaptırsak dahi bu kişi ölü olduğundan kaydını yapamayacaklarını ancak bu konuda merkezle görüşme yapacaklarını belirttiler. Oradan da haber bekliyorum. Alaka İlmühaberi ile ilgili emsal karara sahip arkadaşlardan kararı bekliyorum.Teşekkürler.
Saygılarımla. |
![]() |
#11 |
|
![]() Bu konuyla ilgili bir HGK kararından "Elimizin altında bulunması faydalı hukuk bilgileri" Maddesinde, " hukuk alanı ile ilgili içtihatlar" kapsamında bahsetmiştik. Nüfus kaydı bulunmayan ölü kişi adına tanık dinlenmesi suretiyle veraset ilamı düzenlenmesi gerektiğine dair HGK kararı bulunduğu gibi, evlilik akdinin, kaydının bulunmaması halinde yine tanık ve başkaca delillerle ispatının mümkün bulunduğuna dair eski tarihli İBK kararı vardır. Evlilik akitlerinde resmi şeklin geçerlilik şartı olmayıp ispat şartı olduğu ve sözlü olarak evlilik aktedildiği halde resmi memurun işlememiş olması veya başka bir nedenle kayıtlara geçmemiş olması halinde bu evliliğin mahkeme kararıyla mevcudiyetine karar verilmesi gerektiğine dair İBK ve nosunu bilahare yazmak üzere, bu meselenin hallinin mümkün olduğunu düşünelim.
|
![]() |
#12 |
|
![]() Bu duruma benzer bir dava bize de geldi ama hiç zorluk yaşamadan kolayca haloldu. Şöyle ki, nüfusta hiç kaydı olmayan ölü adamın önce nüfusa kaydını yaptık (Şu an numarasını hatırlayamadığım kanuna göre ölümden sonra da nüfusa kayıt mümkünmüş). Resmi nikahlı olmayan eşi ve çocukları için 'Mirasçılığın Tespiti' davası açtık. Her ne kadar davaya bakan hakim tanık beyanlarıyla kabul ettiyse de davayı, tanık beyanlarını yeterli görmeyip DNA testini isteseydi de yine sıkıntı olmazdı. Soru sahibinin olayında da DNA testi için ölü kişinin mezarının yeri belli ise sorun halolur. Biz aldığımız mirasçılığın tespiti kararını dayanak göstererek veraset ilamı aldık ve tapuda istenilen işlemi de yaptık.
|
![]() |
#13 |
|
![]() Yalnız bu soruda durum farklı,nüfus kayıtlarında bir evlilik işareti var. Yani hem nüfusa kayıtlı olmayan bir murisin veraset ilamının alınması,hem de mirasçı sıfatı kazanmış ve ölmüş,evliliği ile ilgili kayıtlarda bilgi olan,ancak resmi kayıtların dayanaklarının zayii olmuş olması nedeniyle ispata muhtaç bir evlilik var.
Konu ile ilgili ve benzer olaylarda çözücü olabilecek; 15.7.1965 T 1965-3-3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı" ndan : " Evlenme işleminin geçerli olması için,evlenecek kişilerin görevliler önünde bu amaca uygun irade bildiriminde bulunmaları yeterlidir. ... Medeni Yasanın uygulamasında.evlenecek kişiler,yetkili evlendirme memuru önünde irade bildiriminde bulunmalarıyla evlenme aktine varlık kazandırırlar.O halde,yetkili memurun, sorusuna,taraflardan aldığı bu olumlu bildirimleri evlendirme defterine yazıp altını imzalaması ve evlenenlerle tanıklara imzalatması,yahut evlenmenin tamamlanmış olduğunu taraflara söylemesi,sadece düzenleyici nitelikte olan bir şekil işleminden başka birşey değildir ve bu bakımdan,evlenmenin geçerli sayılmasını sağlayacak bir şart olarak kabul edilemez ve dolayısıyla bu aktin nüfus kayıtlarına kaydedilmemesi bile onun geçerli olmasına engel sayılamaz. Bu ilke,Medeni Yasanın 1. maddesi hükmünce,yasaların yorumunda gözönünde tutulması gereken hukuk bilimi alanında da benimsenmiştir. ... Şunu da belirtmek gerekir ki,Medeni Yasamızın 35. maddesi uyarınca şahsi haller ve bu arada evlenme,şahsi haller kütüklerindeki kayıtlarla ispat olunmak gerekir. Yani kural kayıtlarla ispattır. Bununla beraber,Medeni Yasanın 7. maddesi hükmünce,resmi kütükler ancak doğru olmadıkları ispat edilinceye değin delil değeri taşırlar ve resmi kütüklerin doğru olmadığını ispat özel bir şekle bağlı değildir. Bu hüküm gereğince ,nüfus ve evlenme kütüğünde bir evlenme işleminin yazılı olmadığının ispatı herhangibir şekle bağlı değildir,tanıkla dahi ispat olunabilir." ( 28 Muhalife karşı 64 oyla karar verilmiştir) Bu kararı teyiden HGK da,nüfus kaydı olmadan ölen bir kişinin mirasçılarının,tanık delili ile murislerinin yaşadığını ve öldüğünü,nüfusa tescil ettirmek ve mirasçılık belgesi talep etmek hakkına sahip olduklarına karar vermiş olduğuna göre ; Soruya konu olayın,evliliğin nüfus kaydına işlenmesi hususunda asliye hukuk mahkemesine ve mirasçılık belgesi alınması hususunda sulh hukuk mahkemesine açılacak davalar ile halli mümkün görünmektedir.Ve yine,nüfus kaydına işlenmemiş veya herhangibir nedenle zayolmuş kayda esas olayların her türlü delille nüfusa işlenmesi,İBK dan da anlaşılabileceği üzere nüfus kaydının tashihi(nüfusa işlenmesi talebi ile ) davaları ile mümkündür. |
![]() |
#14 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın monet Sorununuzun çözümü için nasıl bir yol izlediğinizi sorabilirmiyim.. ben de de benzer bir dava var da... |
![]() |
#15 |
|
![]() Sayın meslektaşım,
B nin veraset ilamının çıkartılması için dava ikame ettim.Bu davada, savcılık araştırması ve şahitler yolu ile eşi A nın, aynı köyden tanınan bilinen bir kişi olduğu, B den önce vefat ettiği hususunu ispat ettik. Bu arada hakim değişikliği oldu. 12 Aralıkta yeni hakimle ilk celsemiz olacak. Saygılarımla. |
![]() |
#16 |
|
![]() sayın monet benzer bir olayda asliye hukuk mahkemesinden nüfusa kayıtlı olmayan kişinin yaşadığı ve öldüğüne dair tespit kararı aldık. yargtayın kabulüne göre ancak tespit kararı verilebilmekte nüfusa tescil kararı verilememekte. aldığımız tespit kararı ile sulh hukuk mahkemesine müracaat ettik ve veraset ilamını aldık. sizin olayda da aynı şekilde bir sonuç almanız mümkün. iyi çalışmalar
|
![]() |
#17 |
|
![]() Merhaba sayın meslektaşlarım. Benzer bir durumla karşı karşıyayım. Müvekkilin üst soyundan büyük dedesinin (1930'lu tarihlerde yaşayan) nüfus kaydı yok. Eşinin, çocuklarının kaydı var. 2 çocuğunun da nüfus kayıtlarında baba ismi (A) olarak geçiyor yani kayıtlarda (A) ismi var ancak doğrudan kendinin kaydı yok. Bu durumda benzer şekilde Asliye Hukuk Mahkemesinden (A) kişisinin yaşadığı ve öldüğüne dair tespit kararı alıp Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alsak uygun olacaktır değil mi?
İyi çalışmalar dilerim. |
![]() |
#18 |
|
![]() 4/6/2007 tarihli 13 nolu mesajimda yazdigim İBK dogrultusunda Yargitay 2. HD 2024/6056 Esas 2024/5610 Karar sayili ilamiyla koy muhtari onunde evlilik iradelerini aciklayan ancak defterde imzalari bulunmayan eslerin evliliginin gecerli olduguna ve tanik bulunmamasinin gecersizlik sebebi olmadigina hukmetmistir. İmza bulunmamasini evliligin gecersizligi sonucu dogurduguna hükmeden ilk derece mahkemesinin bu kararini onayan BAM kararini bozan Yargitay 2. HD ,bozmaya uyarak evliligi gecerli sayan yerel mahkeme kararini onamistir.
Turk Medeni Kanunu Madde 142 de ayni dogrultuda duzenleme icermektedir. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Veraset İlamı Neye Göre Verilir? | rain_of_summer | Hukuk Soruları | 20 | 22-02-2008 13:00 |
Nüfus kaydında gerçeğe aykırılık | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 08-03-2007 19:26 |
nüfus cüzdanı,ehliyeti ikametgahı dahi olmayan eşe karşı boşanma davası nasıl açılır | carmen | Meslektaşların Soruları | 5 | 28-01-2007 17:30 |
Nüfus kütüğünde olmaması gereken bir şahsın kaydının silinip veraset ilamı alınması!! | derya2003 | Meslektaşların Soruları | 7 | 30-09-2006 08:47 |
Veraset İlamı Yapmak Gerekli Mi | selim | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 14-04-2003 00:43 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |