![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() Meslektaşlarım,
Açmış olduğumuz muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında keşif harcı ve gider avansının yatırılması için verilen kesin süre kaçırılmış, bu hususta celse arasında ancak kesin süreden sonra harç ve gider avansı yatırılmıştır. Mahkemece bu nedenle davanın esastan reddine karar verildi. Bu hususta istinafa gideceğiz ancak sizce başka ne gibi bir dava ikame edebiliriz, ya da muvazaa nedeniyle tazminat davası açabilir miyiz? |
![]() |
#2 |
|
![]() Meslektaşım merhabalar;
1- celse/keşif günü kaybına neden olmadıysanız davanın reddi yanlış bence. Bu açıdan araştırma yapmanızı öneririm. 2- Verilen kesin süreye ilişkin ara kararı paylaşır mısınız ? Kesin süre ve ihtaratın doğru yapılıp yapılmadığı da önemli. 3- "Keşifin yapılamaması nedeniyle o delilden vazgçemiş sayılacağına karar verip; ispatlanamayan davanın reddine" şeklinde mi karar verdi yoksa " dava şartı gider avansının yatırılmaması nedeniyle davanın reddine" şeklinde mi karar verdi. Hüküm kısmını paylaşabilirseniz, daha net yorum yapalım |
![]() |
#3 |
|
![]() Son sorunuzu atlamışım. İspatlanamayan davanın esastan reddine karar verildi ise; yeniden dava açamazsınız, derdestlik itirazı ile karşılaşırsınız. Aşağıda bu konuya ve diğer sorularınıza ayrıntılı yanıt veren bir Hukuk Genel Kurul kararı ekliyorum.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas : 2021/110 Karar : 2023/18 Karar Tarihi :01.02.2023 MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2020/51 E., 2020/186 K. KARAR : Usulden reddine 1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın usulden reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. 2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü: I. YARGILAMA SÜRECİ Davacı İstemi: 4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında noterde düzenlenen 03.08.2007 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müvekkilinin tüm edimlerini ifa ettiğini, buna rağmen davalının sözleşmeye göre müvekkiline ait olan bağımsız bölümlerin tapusunu vermediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline devredilmeyen on adet bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tüm taşınmazların rayiç bedelinin muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini ve davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesini talep etmiştir. Davalı Cevabı: 5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının daha önce aynı konuda ve aynı dava sebebine dayanarak aynı dava dilekçesiyle müvekkili aleyhine Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/78 E., 2014/633 K. sayılı dosyasında açtığı davanın reddedildiğini, bu nedenle iş bu davanın öncelikle kesin hükümden dolayı reddedilmesi gerektiğini, davacının esasa ilişkin iddialarının da haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesinin Kararı: 6. Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2015 tarihli ve 2015/146 E., 2015/552 K. sayılı kararı ile; Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/78 E. sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine aynı sözleşmeye dayalı olarak aynı talep ve nedenle dava açıldığı, verilen kesin süre içerisinde davacının keşif avansını yatırmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği ve kararın 10.02.2015 tarihinde kesinleştiği, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davanın daha önce ispat edilemediğinden esastan reddine yönelik verilen kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kesin hüküm dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Özel Daire Bozma Kararı: 7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/2058 E., 2018/5985 K. sayılı kararı ile; “…Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilen ilk dava, 6100 Sayılı HMK'nın yürürlükte bulunduğu tarihte açılmıştır. 01.10.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. HMK'nın 120. maddesinde “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. HMK'nın 324. maddesinde ise delil ikamesi avansı düzenlenmiştir. 03.04.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 45/1. maddesi “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.” düzenlemesini haizdir. Yönetmeliğin 45/3. maddesi uyarınca gider avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması halinde ise dava, dava şartı yokluğundan reddedilecektir. Bu durumda mahkemece, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/78 Esas, 2014/633 Karar sayılı dosyasında kurulan hükmün, davanın usulden reddine ilişkin olduğunun kabulü ile işbu dava bakımından kesin hüküm teşkil etmeyeceği dikkate alınarak işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. Direnme Kararı: 9. Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.09.2020 tarihli ve 2020/51 E., 2020/186 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında tarafları, konusu ve sebebi aynı olan dava nedeniyle daha önce davanın ispat edilemediği gerekçesiyle esastan reddine karar verildiği, esastan redde ilişkin olan ve kesinleşen 2014/78 E. sayılı davada talep edilen keşif avansının gider avansı niteliğinde olduğu, yatırılmaması hâlinde davanın esastan reddini gerektirdiği, bu durumda kesin hüküm dava şartının oluştuğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tarafları, konusu ve sebebi eldeki dava ile aynı olup, daha önce Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/78 E. sayılı dosyasında görülen davanın reddine ilişkin kararın usulden mi yoksa esastan mı redde ilişkin olduğu, buradan varılacak sonuca göre eldeki dava bakımından kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği ve mahkemece işin esasının incelenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin açıklığa kavuşturulması gereklidir. 13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114/1. maddesinin (g) bendinde, gider avansının yatırılmış olması dava şartları arasında sayılmış olup aynı Kanun'un 115. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin bu koşulun mevcut olup olmadığını kendiliğinden araştıracağı, ikinci fıkrasında ise, bu şartın noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddine karar verileceği öngörülmüştür. 14. 7251 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile değişik HMK’nın “Harç ve gider avansının ödenmesi” başlıklı 120. maddesinde; “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. (3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır” düzenlemesi bulunmaktadır. 15. Anılan maddenin gerekçesinde ise; “Madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmiştir. Maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanunda yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu avansın yetmemesi durumunda ise tamamlanması için davacıya kesin süre verileceği hususu hüküm altına alınmıştır. Avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilan edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yer almıştır. Maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır” ifadelerine yer verilmek suretiyle, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açılırken yatırılması zorunluluğu getirildiği vurgulanmıştır. 16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde ise; “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır” hükmü getirilmiştir. 17. Anılan madde gerekçesinde de; “…Harç ve avans ödenmesi” başlıklı 125. maddede davacının dava masraflarının karşılığı olarak avans ödemesi öngörülmüştür. Bu avans, davacının delillerinin toplanması için yapılması gereken harcamaları da kapsar. Bu maddede ise daha çok davalının delillerinin toplanması için ödenmesi gereken avans düzenlenmiştir. Öte yandan davacının avansı yönünden “Dava şartları” başlıklı 119. maddede hüküm getirilmiştir. Davacının avansı yatırmış olması dava şartlarındandır. Şu hâlde davacı avansının yargılamanın devamı sırasında yetersiz kalması hâlinde, uygulanacak hüküm, bu maddeden ziyade 125. madde hükmüdür” ifadelerine yer verilmek suretiyle, gider avansının davacının dava masraflarının karşılanması amacıyla, delil avansının ise daha çok davalının delillerinin toplanması amacıyla getirildiği belirtilmiştir. 18. 06.08.2015 tarihli Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 205. maddesinde; “(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder. (2) Adlî yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adlî yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır. (3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması hâlinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir. (4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır...\" düzenlemesi yer almaktadır. 19. Yönetmeliğin 205. maddesinde, gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır. 20. Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir. Gider avansının yatırılmaması hâlinde açılan dava, dava şartı yokluğundan reddedilir (Yön. m. 205/3); delil avansının yatırılmaması hâlinde ise, o delilden vazgeçilmiş sayılır (Yön. m. 205/4). 21. Öte yandan Usul Hukukunda “hüküm” ile ilişkili kavram ve kuralların incelenmesinde fayda vardır. 22. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesinde düzenlendiği üzere; hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada oluşturulur ve tefhim edilir. Türk Hukuk Lûgatında da “hüküm” Hukuk Muhakemeleri Usulü’nde yargıcın inceleme ve yargılama sonucu taraflara yükletilen külfeti, görevi ve tanınan haklar ile yetkileri gösteren beyanı, yani uyuşmazlığı sonuçlandıran karar olarak tanımlanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 507). Hükmün tefhimi, hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle gerçekleştirilir. 23. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (Anayasa)’nın 141. maddesi uyarınca yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus HMK’nın 297. maddesinde de düzenlenmiştir. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddî olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukukî bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir (10.04.1992 tarihli ve 1991/7 E., 1992/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). 24. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/1. maddesinde mahkemelerin önüne gelen uyuşmazlığı usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla sona erdireceği belirtilmektedir. Bilindiği üzere, hâkimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlarına nihai kararlar denilmektedir. Başka bir anlatımla; nihai karar (son karar), bir anlaşmazlığı sonuca bağlayan ancak, istinaf ve temyiz yoluna başvurma olanağı bulunan yargı kararlarıdır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 661-662). 25. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmiş ise; buna “nihaî karar (hüküm)” denilmektedir. Uyuşmazlığı usule ilişkin kararlarla sonuçlandıran mahkeme kararları, hüküm teşkil etmeyen usule dair nihaî kararlardır. Bu nedenle “karar” sözcüğünün kapsamına hem maddi hukuka ilişkin “hüküm” adı verilen nihai kararlar hem de usule ilişkin nihaî kararlar girmektedir. Nihaî karar kapsamına da hem hüküm niteliğindeki kararlar hem de usule ilişkin kararlar dâhil bulunmaktadır. 26. Uyuşmazlığı esastan çözmemekle birlikte, davaya görülmekte olan mahkemede son veren kararlar usule ilişkin nihai karar olarak nitelendirilir. Usule ilişkin nihai kararlar davanın esasına yönelik olmadığından maddi anlamda kesinleşmeye elverişli değildirler. Bu karar şekli anlamda kesinleşmiş olsa bile, maddi anlamda kesinleşmeye elverişli olmadığından, söz konusu eksiklikleri gidererek aynı tarafların aynı konuda ve aynı sebeplere dayanarak yeniden bir dava açması mümkündür (Pekcanıtez Hakan/Özekes Muhammet/Akkan Mine/Korkmaz Taş Hülya.: Medenî Usûl Hukuku, ..., Mart 2017, C. III, s. 1973-1974). Dolayısıyla, kararın ilişkin bulunduğu usulî sorun giderildikten sonra açılan davada kesin hüküm itirazında bulunulamaz. Bu kararlar genelde usulî bir eksikliğin yahut usul kurallarına uyulmamış olmasının sonuçlarını tespit edici nitelik taşırlar. Mahkemece verilen görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararlar usule ilişkin nihai kararlar olduğu gibi, dava şartı yokluğu nedeni ile verilen usulden ret kararları (HMK m.115/2) da, usule ilişkin nihai kararlardır. 27. Esasa ilişkin nihai kararlar (hüküm) ise, hâkimin maddi hukuk kurallarını uygulayarak uyuşmazlığın esasını inceleyerek verdiği kararlardır (HMK m. 294/1). Yani davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk açısından incelenerek esas bakımından kabul veya reddine ya da kısmen kabul ve kısmen reddine ilişkin kararlardır. Esasa ilişkin nihai karar ile taraflar arasındaki uyuşmazlık esastan sona erer ve hüküm kesinleşince (kesin hüküm ortaya çıkınca), artık o dava konusu uyuşmazlık hakkında, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz; açılırsa, kesin hükümden dolayı reddedilir. 28. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafları, konusu ve sebebi eldeki dava ile aynı olup daha önce Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/78 E. sayılı dosyasında mahkemece 14.10.2014 tarihli ikinci celsede davacı tarafa bilirkişi ve vasıta ücreti ile yasal keşif harcı olmak üzere toplam 1.477,50TL keşif avansını yatırması için iki hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde keşif delilinden vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut delillere göre davanın sonuçlandırılacağının ihtar edildiğine ilişkin ara karar oluşturulmuş; devamında 11.12.2014 tarihinde davacının kesin süre içinde keşif avansını yatırmadığı, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan taşınmaz değerinin ve istenebilecek tazminatın tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve temyiz edilmeden kesinleşmiştir. 29. Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesince 14.10.2014 tarihli celsede yatırılması için davacı tarafa kesin süre verilen giderler delil avansına ilişkin olup, delil avansının yatırılmaması hâlinde o delilden vazgeçilmiş sayılacağı açıktır. Anılan mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan taşınmaz değerinin ve istenebilecek tazminatın tespitinin mümkün olmadığından bahisle davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine yönelik verilen karar usule ilişkin nihai bir karar olmayıp, maddi anlamda esasa ilişkin verilen nihai bir karardır. Bu durumda eldeki davada kesin hüküm dava şartının oluştuğu gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen direnme kararı yerinde ve doğru olmuştur. 30. Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır. IV. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. |
![]() |
#4 |
|
![]() Meslektaşım öncelikle vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim
- Verilen kesin süreye ilişkin ara karar; "Mahallinde ... günü saat ....dan itibaren keşif yapılmasına, yapılacak keşfe bir .. ve bir ... bilirkişi götürülmesine, bilirkişi ücreti olarak ...TL ücret takdirine, toplam ...,00 TL bilirkişi ücreti ile ... TL keşif harcının davacı tarafça karşılanmasına, keşif araç ücretinin keşif mahallinde belirlenmesine,eksik kalan avansın davacı tarafça karşılanmasına, Mevcut avans göz önüne alınarak .... TL ek gider avansının 2 hafta içerisinde mahkeme veznesine yatırılması konusunda davacı vekiline kesin süre verilmesine, belirtilen süre içerisinde ek gider avansı yatırılmadığı takdirde keşif ve bilirkişi incelemesi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına (ihtarat yapıldı)" bu şekilde. İhtarat problemli değil sanıyorum -Davanın reddine şeklinde hüküm kuruldu kısa kararda direkt |
![]() |
#5 |
|
![]() Meslektaşım;
Verilen ihtaratın usulüne uygun olmadığı kanaatindeyim. Aşağıdaki kararı incelerseniz; yeterli açıklamada yok ara karardaki ihtaratta. Salt keşif harcının; masraftan ziyade ayrıca harç olarak yatırılacağının yazmaması dahi verilen ihtaratın doğru olmadığını gösterdiği kanaatindeyim. Velev ki bu husus doğru olsa bile ihtaratta; dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin de belirtilmediğini görüyorum. Keza; miktarların da ayrı ayrı yazılması ve açıklanması hususu da eksik yerine getirilmiş diye düşünmekteyim. Ayrıca duruşma/keşif kaybına neden olup olmadığınızı da yazmamışssınız. Süresinde yatırmamış ve fakat keşif ertelenmesine de neden olmamış iseniz; davanın reddi veyahut delile dayanmaktan vazgeçilmesine şeklinde karar verilemeyeceği yönünde de içtihatlar var. Bu açıdan da incelemenizi tavsiye ederim. HMK 115: (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. (3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez. 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2022/13011 Karar : 2023/790 Karar Tarihi :13.02.2023 İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/1625 E., 2022/2895 K. DAVA TARİHİ : 16.03.2021 HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2021/355 E., 2022/160 K. Taraflar arasındaki meskeniyet şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararın şikayet eden-borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikayet eden-borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait taşınmaza haciz konulduğunu, müvekkilinin tarafına gönderilen 103 davet kağıdı ile haczi öğrendiğini, hacze konu evden başka herhangi bir evi mevcut olmayıp, ailesi ile beraber halen aynı evde ikamet ettiğini beyanla meskeniyet şikayetinin kabul edilerek haczin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; 1) Şikayetin süresinde olmadığını; meskeniyet iddiasının 7 günlük yasal süre içerisinde yapılmadığını, taşınmaza kıymet takdiri için 24.02.2021 tarihinde bilirkişilerin bulunduğu heyet tarafından keşfe gidildiğini ve borçlunun böylelikle haciz öğrendiğini, öğrenme tarihinin 103 davetiyesinin tebliğ tarihi değil, kıymet takdiri için yapılan keşif tarihi olduğunu, 2)Taşınmaz üzerinde ... Bankası lehine ipotek mevcut olduğunu, bu nedenle meskeniyet iddiasının reddi gerektiğini, 3) Kabul anlamına gelmemekle birlikte şikayete konu taşınmazın davacı-borçlu için haline münasip ev olmaktan ziyade lüks bir ev olduğunu beyanla öncelikle şikayetin süreden reddi, aksi halde şikayetin esastan reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 20.10.2021 tarihli celsede mahallinde keşif yapılmasına karar verilerek takdir edilen keşif ve bilirkişi ücretinin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça yatırılmasına karar verildiğini, belirtilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılmadığını, ispat yükü altında bulunan davacının verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmayarak keşif delilinden vazgeçmiş sayılması gerektiğini, meskeniyet incelenmesinin hukuki bilgi dışında keşif gerektiği, keşif yapılmaksızın taşınmazın ve haline münesip ev değerinin saptanamayacağı, mevcut delil durumuna göre meskeniyet şikayeti ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet eden-borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Mahkemece keşif ücreti yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de müvekkilinin icra takibinin alacaklısı ve aynı icra dosyasında borçlu sıfatına haiz şahıslar tarafından dolandırıldığını, bu hususta Gaziosmanpaşa CBS'ye başvuruda bulunduklarını, müvekkilin yalnız, yaşlı, dul ve yetim bir kadın olup, dava konusu evin haline müstesna tek mal varlığı olduğunu, iki öğrenci evladıyla bahse konu evde yaşadığını, dava konusu ev için haczedilmezlik iddiasıyla dava açıldığını, mahkemece keşif ücreti yatırılmadığı iddiasıyla davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, HMK'nın 150. maddesine göre davanın işlemden kaldırılması gerektiğini beyanla, mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinin çözümlenmesi için keşif yapılması gerektiğini, mahkemece 20.10.2021 günlü oturumda davacıya keşif ve bilirkişi ücretini yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiği, duruşma tutanağının davacıya 09.11.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça belirlenen sürede keşif ücretinin yatırılmadığından mahkemece davanın reddine yönelik olarak verilen karar usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet eden-borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Şikayet eden-borçlu vekili süresinden sonra sunulan 13.04.2022 günlü istinafa ek beyan dilekçesini tekrarla, bilirkişi ücretinin yatırılması gerektiğini belirtilen ve ihtaratı yapılan duruşma zaptının müvekkiline tebliğ edilmediğini, duruşma zaptının müvekkilinin 18 yaşından küçük reşit olmayan 02.09.2006 doğum tarihli kızı Nazlı Can FIRAT'a tebliğ edildiğini, Tebligat Kanunu'nun 22. maddesi uyarınca yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, usulsüz tebligata dayanarak yerel mahkemece bilirkişi delillinden vazgeçilmesi ve buna dayanarak davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca müvekkilinin duruşmalara katılamadığından ve okuma yazması olmadığından ihtarattan haberdar olamadığından kararın bozulmasını istemiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, şikayet eden borçluya ait taşınmazın haline münasip evi olduğundan bahisle satılamayacağına dair meskeniyet şikayeti olup, taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 324 ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İcra İflas Kanunu'nun 82. maddesi. 3. Değerlendirme 1. İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde; ispat külfeti borçluya ait olup, ispat ise mahallinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile mümkündür. Somut olayda, yerel mahkemenin 1 nolu celse 1 ve 2 nolu bendinde; meskeniyet şikayetine konu taşınmazın değerinin tespiti ve İİK 82/12 madde kapsamında davacının haline münasip meskeni olup olmadığı, satılması halinde borçlunun haline münasip bir mesken temin edebilmesi için arta kalacak bir bedelin olup olmayacağı hususlarının saptanması bakımından taşınmazın başında keşif yapılarak bilirkişi incelemesi yapılması için bilirkişiler bakımından 700,00 TL'den olmak üzere 2.100,00 TL, yol ücreti olarak 400,00 TL ücret takdirine, davacıya bilirkişi ücretleri ile yol ücretlerini yatırması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süreye riayet edilmediği takdirde bu delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına karar verilmiştir. Mahkemece istenen bu miktar HMK'nın 324. maddesi kapsamında delil ikamesi için avans niteliğinde olup, bu avansın sürede yatırılmamasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın delilden vazgeçmiş sayılmasıdır. Delil avansına yönelik ara kararında mahkemece, hangi delil için ne miktarda avans yatırılacağı açıkça belirtilmeli ve avansın kesin süre içinde yatırılmaması halinde bu delilin ikamesinden vazgeçildiğinin kabulü ile dosya kapsamındaki delillere göre karar verileceğinin ihtar edilmesi gerekir. HMK'nın ilgili hükümlerince çıkarılan muhtıranın re'sen yapılan incelemesinde, yerel mahkemece 1 nolu celsede yukarıda sayılan husular belirtilmişse de, delil avansının yatırılacağı yerin ve keşif harcının ayrıca ve açıkça gösterilmediği, bu durumda kesin sürenin hukuki sonuçlarını doğurur mahiyette usulüne uygun olarak verilmiş bir süreden bahsedilemeyeceği ortadadır. 2. O halde mahkemece, keşif ve bilirkişi masrafları ve harçlar ayrı ayrı gösterilerek ve yatırılacak yer belirtilerek usulüne uygun ihtar ile delil avansını yatırılması için şikayet eden-borçluya kesin süre verilmesi, usule uygun ihtara ve kesin süreye rağmen yatırılmaması halinde İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetinin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın sonuçlandırılması mümkün olmadığından ispat edilemeyen şikayetin esastan reddine karar verilmesi, aksi halde bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Delil Avansinin Kesin Süre Içinde Yatirilmamasi Durumunda Neler Yapilabilir? | Av Busra K. | Meslektaşların Soruları | 1 | 07-03-2025 09:44 |
kesin süre içerisinde mazeret | sumeyra | Meslektaşların Soruları | 8 | 24-01-2021 18:47 |
Tapu iptali ve Tescil-Kesin Hüküm | avukat48 | Meslektaşların Soruları | 1 | 05-04-2017 13:07 |
kesin süre içerisinde delil listesinde bildirilen hard diskin duruşmada ibrazı | seyhancan | Meslektaşların Soruları | 1 | 06-06-2012 12:24 |
Gİder Avansinin Anayasaya AykiriliĞi / Devam eden davalarla ilgili 2 haftalık kesin süre içinde gider avansının yatırılması şeklinde kurulan ara karar | BALDIRAN | Hukuk Sohbetleri | 2 | 07-10-2011 06:45 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |