Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ödünç Verme Sözleşmesinde İlk İstemin İcra Takibiyle Yapılması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-03-2024, 21:24   #1
yuzuak

 
Varsayılan Ödünç Verme Sözleşmesinde İlk İstemin İcra Takibiyle Yapılması

Meslektaşlarım merhaba. Ticari mahiyette olmayan ödünç verme sözleşmesinde ihtarname göndermeden icra takibi başlattık. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 6 haftalık bekleme süresini doldurduktan sonra alacak davası (itirazın iptali değil) açsak ödeme emrinin tebliği ilk istem olarak sayılır mı? Teşekkürler.
Old 15-04-2024, 13:35   #2
hırs

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/4305
K. 2023/1080
T. 11.4.2023
• ÖDÜNÇ SÖZLEŞMESİNE DAYALI ALACAĞIN TAHSİLİ AMACIYLA BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Taraflar Ödüncün Geri Verilmesi Konusunda Vade Belirlemediğinden Davacının İstediği Zaman Ödünç Verdiği Paranın İadesini İsteyebileceği Ancak Davalı Borçlunun Bu İstemin Kendisine İletilmesinden Altı Hafta Geçtikten Sonra Temerrüde Düşeceği )
• ÖDÜNCÜN GERİ VERİLMESİ KONUSUNDA VADE BELİRLENMEMESİ ( Ödeme Emri Davalı Tarafa 01.03.2018 Tarihinde Tebliğ Edildiği ve Davalı Bu Tarihten Altı Hafta Sonra 12.04.2018 Tarihinde Temerrüde Düştüğü - Talep Edilen Alacağa Ancak 12.04.2018 Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesi Gerektiği/Ödünç Sözleşmesine Dayalı Alacağın Tahsili Amacıyla Başlatılan İcra Takibine İtirazın İptali İstemi )
• TEMERRÜT ( Ödünç Sözleşmesine Dayalı Alacağın Tahsili Amacıyla Başlatılan İcra Takibine İtirazın İptali İstemi - Taraflar Ödüncün Geri Verilmesi Konusunda Vade Belirlemediğinden Davacının İstediği Zaman Ödünç Verdiği Paranın İadesini İsteyebileceği Ancak Davalı Borçlunun Bu İstemin Kendisine İletilmesinden Altı Hafta Geçtikten Sonra Temerrüde Düşeceği )
• FAİZ TARİHİ ( Ödünç Sözleşmesine Dayalı Alacağın Tahsili Amacıyla Başlatılan İcra Takibine İtirazın İptali İstemi - Taraflar Ödüncün Geri Verilmesi Konusunda Vade Belirlemediği/Ödeme Emri Davalı Tarafa 01.03.2018 Tarihinde Tebliğ Edildiği/Davalı Bu Tarihten Altı Hafta Sonra 12.04.2018 Tarihinde Temerrüde Düştüğü - Mahkemece İtirazın İptali İle Takibin Devamına Denilerek Takip Tarihinden İtibaren Faiz İşletilmesi Talebinin Kabulü Sonucunu Doğuracak Şekilde Hüküm Kurulmasının Doğru Olmadığı )
6098/m.392
ÖZET : Dava; ödünç sözleşmesine dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda taraflar ödüncün geri verilmesi konusunda vade belirlemediğinden, davacının istediği zaman ödünç verdiği paranın iadesini isteyebileceği ancak davalı borçlunun bu istemin kendisine iletilmesinden altı hafta geçtikten sonra temerrüte düşeceği anlaşılmıştır. Davacı, davalı borçlu hakkında 27.02.2018 tarihinde takip başlatmış, ödeme emri davalı tarafa 01.03.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı da bu tarihten altı hafta sonra, 12.04.2018 tarihinde temerrüte düşmüştür. Bu durumda, talep edilen alacağa ancak 12.04.2018 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, mahkemece itirazın iptali ile takibin devamına denilerek, takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinin kabulü sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Old 05-08-2024, 13:39   #3
avmkaya44

 
Varsayılan

Merhaba benzer bir durum benim de kafamı karıştırıyor. Nasıl bir yol izlediğinizi ve sürecin ne aşamada olduğunu rica etsem açıklayabilir misiniz?
Old 07-08-2024, 09:20   #4
yuzuak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avmkaya44
Merhaba benzer bir durum benim de kafamı karıştırıyor. Nasıl bir yol izlediğinizi ve sürecin ne aşamada olduğunu rica etsem açıklayabilir misiniz?

Merhaba Üstat. Asliye hukukta 'itirazın iptali değil' alacak davası açtım (ödünç sözleşmesinden kaynaklanan). İlk istem icra takibiyle yapıldığı için dava dilekçemde icra takibinden bahsettim, celbini talep ettim. Henüz tebligatlar yapıldı, duruşma günü verilmedi.
Old 07-08-2024, 10:41   #5
avmkaya44

 
Varsayılan

Cevabınız için teşekkür ederim. Peki 6 haftalık süreyi bekleyip mi alacak davasını ikame ettiniz?
Old 08-08-2024, 09:32   #6
yuzuak

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avmkaya44
Cevabınız için teşekkür ederim. Peki 6 haftalık süreyi bekleyip mi alacak davasını ikame ettiniz?
Evet tabi. Aslında itirazın iptali davasının da yine tebliğden 6 hafta geçtikten sonra açılabileceği, faizin bu 6 haftanın sonundan itibaren işletilebileceği yönünde görüşler var. Ama kanımca bu itirazın iptali davasında icra inkar tazminatına hükmolunmamalı. Çünkü itiraz haksız değil. 6 haftalık süresi var borçlunun ve 7 gün içinde itiraz etmezse haciz tehdidi ile karşı karşıya. Bu nedenle itiraz haklı dolayısıyla tazminata hükmolunamaz. Bu nedenle alacak davasını 6 haftalık bekleme süresinin sonunda açmak en sağlıklı olanı. Tabi dilerseniz noterden ihtar çekip ihtarın tebliğinden 6 hafta sonra icra takibi başlatıp, itiraz halinde açacağınız itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı da isteyebilirsiniz.
Old 08-08-2024, 16:17   #7
avmkaya44

 
Varsayılan

Maalesef icra takibini bu bekleme süresini öğrenmeden açmış bulundum. Şu an takip durmuş vaziyette
Old 12-08-2024, 16:41   #8
Av. Suat

 
Varsayılan

11. Hukuk Dairesi 2016/14533 E. , 2018/7099 K.“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ--TÜRK MİLLETİ ADINA
ÖZET : Dava, ödünç sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından davalıya “borç olarak”kaydıyla yapılan havale tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 312. maddesi, takip ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun ise 392. maddesi gereğince, ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir ödeme günü, ihbar süresi belirlenmemiş veya istenildiği zaman muaccel olacağı kararlaştırılmamış ise ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak altı hafta içinde geri verilmesi gerekir. Yani, madde metninde yazılı hususlar söz konusu değilse ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir. Dolayısıyla somut olayda, davacı iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun değildir. Bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davalı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulüyle Dairemizin 29/02/2016 tarihli 2015/7633 Esas 2016/2139 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Old 16-08-2024, 13:18   #9
norrinradd

 
Varsayılan

Meslektaşım yukarıda Avukat Suat Bey'in belirttiği emsal kararlar var bu konuda itirazın iptali için. İlk istemden (noterle olur mesajla olur fark etmez delil olarak mahkemeye sunabileceğiniz bir istemden) sonra 6 hafta geçtikten sonra icra takibi başlatmanız gerekirdi. İtirazın iptali davası açsanız da reddedilecek gibi duruyor çünkü ilk istem olmadan veya ilk istemden 6 hafta geçmeden takip başlatma hakkınız yok, haklı olmayan bir takipte ödeme emrinden sonra 6 hafta geçmesi takibi haklı kılmıyor başlatıldığı gün itibariyle haksız takip çünkü, ilk istemi ispatlamanız ve ilk istemden itibaren 6 hafta geçtikten sonra takip başlattığınızı yani takibinizin haklı olduğunu mahkemeye göstermeniz lazım.
Bunun dışında ödeme emri ilk istem yerine geçip, itirazın iptali davası açmayıp onun yerine alacak davası açmak hukuken mantıklı görünüyor ama hukuki yarar konusunda sorun olabilir belki çünkü itirazın iptali davası açma hakkınız yasal olarak var (davanın sonucu ret olur olmaz o ayrı bir şey) ve böyle bir hakkınız varken itirazın iptalini istemeyip aynı alacak için yalnızca alacak davası açmak hukuki yarar dava şartı konusunda sorun yaratabilir ancak takip kesinleşmediği için alacak davası açmakta hukuki yararın varlığı ileri sürülebilir.

Davacı yüklenici dava tarihinden önce davalı hakkında aynı alacak için icra takibi yapmış ise de takip davalı itirazı üzerine durmuş, davacı alacaklı itirazın iptali davası açmayarak, doğrudan doğruya iş bedelinin tahsili istemiyle alacak davası açmıştır. İcra takibi üzerine açılan bir itirazın iptali davası sözkonusu olmadığından, davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği, takip yapılan icra dairesinin yetkili olmadığı bu nedenle açılan itirazın iptali davasının görülüp sonuçlandırılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, davacının açmış olduğu alacak davası nedeniyle deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 15.HD., E. 2005/8085 K. 2007/533)
Old 05-03-2025, 02:06   #10
avukatx28

 
Varsayılan

Suat bey bir sorum olacak; ödünç veren, iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, bu süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun olmayacak, bu nedenle açılan itirazın iptali davası da reddedilecektir. Hal böyle iken, süreye uyulmadan başlatılan takip itiraz üzerine durunca nasıl bir yol izlenmeli? İtirazın iptali davası açılması halinde reddedileceğine göre; ödeme emrinin tebliğinden itibaren 6 hafta bekledikten sonra yeni bir takip mi yapılmalı? Bu halde mükerrerlik söz konusu olmaz mı? Mükerrerlik söz konusu olur ise ilk takip üzerinden nasıl bir yol izlenmeli?
Old 05-03-2025, 13:31   #11
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatx28
Suat bey bir sorum olacak; ödünç veren, iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, bu süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun olmayacak, bu nedenle açılan itirazın iptali davası da reddedilecektir. Hal böyle iken, süreye uyulmadan başlatılan takip itiraz üzerine durunca nasıl bir yol izlenmeli? İtirazın iptali davası açılması halinde reddedileceğine göre; ödeme emrinin tebliğinden itibaren 6 hafta bekledikten sonra yeni bir takip mi yapılmalı? Bu halde mükerrerlik söz konusu olmaz mı? Mükerrerlik söz konusu olur ise ilk takip üzerinden nasıl bir yol izlenmeli?

Asıl alacak haklarımız baki kalmak kaydıyla; takipten vazgeçiyoruz şeklinde bir beyan, vazgeçme harcının ödenmesi ve takibin kapatılması. Akabinde bildirim, 6 hafta bekleme, icra takibi ve itiraz edilir ise itirazın iptali
Old 11-03-2025, 20:41   #12
avcandeniz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yuzuak
Evet tabi. Aslında itirazın iptali davasının da yine tebliğden 6 hafta geçtikten sonra açılabileceği, faizin bu 6 haftanın sonundan itibaren işletilebileceği yönünde görüşler var. Ama kanımca bu itirazın iptali davasında icra inkar tazminatına hükmolunmamalı. Çünkü itiraz haksız değil. 6 haftalık süresi var borçlunun ve 7 gün içinde itiraz etmezse haciz tehdidi ile karşı karşıya. Bu nedenle itiraz haklı dolayısıyla tazminata hükmolunamaz. Bu nedenle alacak davasını 6 haftalık bekleme süresinin sonunda açmak en sağlıklı olanı. Tabi dilerseniz noterden ihtar çekip ihtarın tebliğinden 6 hafta sonra icra takibi başlatıp, itiraz halinde açacağınız itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı da isteyebilirsiniz.

Sevgili Meslektaşım; İtirazın iptali davasının tebliğden itibaren açılabileceğine dair elinizde bir karar mevcut mudur ? Mevcut ise bizimle paylaşabilir misiniz ? Teşekkürler.
Old 12-03-2025, 09:19   #13
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Hukuk Genel Kurulu


Esas No: 2017/1651

Karar No: 2019/707 Karar Tarihi: 18.06.2019


YARGITAY KARARI




YARGITAY KARARI



MAHKEMESİ:Ticaret Mahkemesi






Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine dair verilen 27.03.2013 tarihli ve 2012/429 E., 2013/103 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.04.2014 tarihli ve 2013/9747 E., 2014/7508 K. sayılı kararı ile;






(...Davacı vekili; dava dışı şirket ile Bayındırbank A.Ş. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinde davalının kefil olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.






Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.






Mahkemece; itirazın iptali davasının IİK`nun 67. maddesi uyarınca itirazın tebliği, tebligat yoksa öğrenilmesi tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği, davalının takibe itiraz dilekçesi davacıya tebliğ edilmemiş ise de, davacının icra dosyasında itirazdan sonra IİK işlem yaptığı 04.02.2011 tarihinde itirazdan haberdar olduğu, dava tarihi olan 20.07.2012 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.






İİK`nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren başlar. İtiraz tebliğ edilmedikçe süre başlamaz. İcra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olması itirazın tebliği anlamına gelmez. Somut olayda borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmediğine göre davanın süresinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…)






gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.






HUKUK GENEL KURULU KARARI







Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin ikinci fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:






Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.






Davacı vekili; davalının dava dışı borçlu Yazıcılar Tekstil San. ve Tic A.Ş. ile Bayındır Bank A.Ş. arasında 15.04.1999 tarihinde tanzim edilen Genel Kredi Sözleşmesinden ve daha sonraki tarihlerde limit yükseltme sözleşmelerinden kaynaklanan müşterek borçlu ve müteselsil kefil konumunda olduğunu, asıl borçlulara ve kefillere gönderilen ihtarnamaye rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin de davalının itirazı üzerine durduğunu, takibe konu nakdi alacağın komisyon ile ilgili olduğunu, müvekkili şirketin hisselerinin tamamen TMSF`ye devredildiğini, davaya konu alacak TMSF alacağı olduğundan zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu ileri sürerek vaki itirazın iptali ile davalının %40’dan aşağı olmamak üzere icra ve inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.






Davalı vekili; icra takibine 20.01.2011 tarihinde itiraz edildiğini, davanın ise 19.07.2012 tarihinde açıldığını, davacının icra dosyasına yapılan itirazı dosyada yapmış olduğu çeşitli işlemler sırasında öğrenmiş olduğunu ve öğrenme tarihinden itibaren de bir yıllık sürenin geçmiş olduğunu, takip konusu alacağın daha önce de yargı kararına konu edildiğini belirterek davanın zamanaşımı, derdestlik ve mükerrerlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.






Mahkemece; itirazın iptali davasının İİK`nın 67. maddesi uyarınca itirazın tebliği, tebligat yoksa öğrenilmesi tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmasının gerektiği, davalının takibe itiraz dilekçesi davacıya tebliğ edilmemiş ise de, davacının icra dosyasında itirazdan sonra İİK işlem yaptığı 04.02.2011 tarihinde itirazdan haberdar olduğu, dava tarihi olan 20.07.2012 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.






Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.






Yerel Mahkemece önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.



Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında hak düşürücü sürenin, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği ile başlayıp başlamayacağı, burada varılacak sonuca göre borçlunun itiraz dilekçesi kendisine tebliğ edilmeyen davacı alacaklının icra dosyasında yapmış olduğu işlemler nedeniyle borçlunun itirazından haberdar olduğunun ve hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren başladığının kabulünün mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.






Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.






İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir alacak (eda) davasıdır. Takip alacaklısı tarafından (süresi içinde) ödeme emrine itiraz etmiş olan borçluya karşı açılır; yani davacı alacaklı, davalı ise takip







borçlusudur. Davacı alacaklı bu davada, borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini (ve istiyorsa, borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini) talep eder (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 251).






İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası bir süreye tabi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine (varsa, vekiline) tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir.






Bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini (yani haciz) isteyebilir. İcra inkâr tazminatına da, yalnız bir yıl içinde açılmış olan itirazın iptali davasında hükmedilebilir.






Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak (tahsil) davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski (düşmüş olan) ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.






Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, s. 255).






Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de, itirazın iptali davası açabilir. Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. Ne var ki, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve altı aylık icra mahkemesine başvurma süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (İİK, m 67/I) ( Yavuz, N: İtirazın İptali ve Tahsil (Eda) Davası, Ankara 2007, s.168).






Açıklanan bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, alacaklı tarafından itirazın iptali davasının, borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması zorunludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.11.2013 tarihli ve 2013/11-360 E., 2013/1605 K. sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.






İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.






Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.






Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul,







1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).






Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521).






Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;






Bursa 1.İcra Müdürlüğü`nün 2011/66 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı ... tarafından, borçlular Yazıcılar Tekstil San. Ve Tic. A.Ş, Aziz Yazıcılar ve ... aleyhine 58.871,40TL asıl alacak,16.461,41TL vadelerinden değişen oranlarda işlemiş yasal faizi olmak üzere toplam 75.332,81TL alacağın tahsili için icra takibine başlanıldığı, 20.01.2011 tarihinde (süresinde) itiraz edildiği, ödeme emrine itiraz dilekçesinin takip alacaklısına tebliğ edilmediği, davacı tarafından da 20.07.2012 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, 03.10.2012 tarihinde (işbu itirazın iptali istemine ilişkin yargılamanın devamı sırasında) borçlulardan ... yönünden takibin durduğu anlaşılmaktadır.






Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacaktır. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği de açıktır. Bu durumda, mahkemece açılan davanın süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.






O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.






Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.






SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 18.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ticari Mahiyette Olmayan Ödünç Verme Sözleşmesinde Arabuluculuk Şartı txyz Meslektaşların Soruları 23 22-03-2024 13:12
Kıbrıs DAÜ Diploma Denklik İstemin Reddi mehmet cevat Meslektaşların Soruları 1 17-07-2018 00:10
İcra dosyasına ilişik vekalet ücretleri ayrı icra takibiyle mi tahsil edilir? juristbtl Meslektaşların Soruları 13 29-10-2012 11:19
Netice-i Talepte İstemin Belirtilmemesi avfatih Meslektaşların Soruları 2 18-04-2011 23:00
Eser sözleşmesinde Kaza geçiren ustanın sigortalı yapılması Av.Gülay Meslektaşların Soruları 2 03-05-2007 15:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06352711 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.