|
Meslektaşım merhabalar, bu konuda birkaç Yargıtay kararı eklemek isterim. Bununla birlikte HMK'da önce karşı taraf delillerini bildirecek saklı tutuyoruz gibi bir düzenleme olmadığı gibi bu tarz bir söylemin açıkça hukuka uygun olmadığını düşünüyorum. Dilekçeler teatisi taraflara meramını anlatmaları için ve delillerini sunmaları için verilmiş bir fırsat olup bu noktadan sonra basit yargılama ise dava ve cevap dilekçelerinin sunulmasının ardından eklenecekler iddia ve savunmanın genişletilmesine girer ve biz saklı tutmuştuk diyerek HMK'da açık bir şekilde karşı tarafın muvafakatine bağlı tutulan bir kuralın etrafından dolanılamaz diye düşünüyorum. Yargıtay kararları aşağıdaki gibidir. Umarım yardımcı olur. İyi çalışmalar dilerim.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 2014/7-1662 K. 2017/34 T. 18.1.2017.
"....Somut olayda; davalı asil 03.05.2012 tarihli cevap dilekçesi sunmuş, dilekçe içeriğinde ek olduğunu belirttiği belgeler yanında sadece tanık deliline dayanmış yemin dahil olmak üzere başkaca delil bildirmemiştir. Mahkemece 03.04.2012 tarihli tensip zaptının “b” bendinde davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri ile ön inceleme ve tahkikat gününün, dava ile ilgili tanıkları dahil tüm delillerini, delillerin ispat edileceği hususları ve tanıkların dinleneceği konuları 2 hafta içinde sunmaları, tanıkları için 30,00-TL ücret, 7,00-TL tebligat gideri, cevap dilekçesinin tebliği için 7,00-TL olmak üzere avansı mahkeme veznesine depo etmeleri için kesin süre verilerek meşruhatlı davetiye ile tebliğine” karar verilmiş, tensip zaptı davacı vekiline tebliğ edilmiş iken davalı asile çıkarılan tebligatta tensip zaptının bulunduğu belirtilmeksizin “dava dilekçesi 03.04.2012” şeklinde açıklama yer aldığı görülmüştür. Tebligatta belirtilen ön inceleme duruşma günü olan 21.05.2012 tarihli duruşmaya ve takip eden tüm duruşmalara davalı şirket vekili katılmıştır. Davalı şirket vekili ön inceleme duruşmasında cevap dilekçesi içeriği ile ilgili beyanda bulunduktan sonra mahkemece tarafların uzlaşamadıkları hususlar tespit edilmiş ve neticede tarafların tanıkların dinlenmesini talep ettikleri görülmüştür.....
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, cevap dilekçesinde ibraname ve bir kısım belgeler yanında tanık beyanı dışında başkaca herhangi bir delil bildirmeyen, sonradan delil gösterilebilmesi için HMK`nın 145.maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davalının ön inceleme aşamasından sonra yapılan üçüncü duruşmada yemin deliline dayanması mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce 6100 Sayılı HMK`nın 145/1-2. cümlesi uyarınca süresinde gösterilmeyen delilin ileri sürülmesinin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması halinde yeni delil gösterilebileceği, somut olayda davalının yargılamayı geciktirmek amacıyla hareket ettiği ileri sürülmediği gibi savunmasını diğer delillerle kanıtlayamayan davalının kesin delil olan yemin delilini göstermesinin yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı belirtilmişse de bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin cevap dilekçesinde delil bildirmeyen ve delilden bahsetmeyen, cevap dilekçesinde sadece tanık ismi ve adresi vermekle yetinen ve bu şekilde delil olarak yalnızca tanık beyanlarına dayanan davalının, yargılamanın son aşamasında yeni bir delile dayanamayacağı gibi daha önce dayanmadığı yemin delilini gündeme getiremeyeceği gerekçesiyle verdiği davanın kısmen kabulüne dair direnme kararı yerindedir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/2-1226 K. 2016/1057 T. 16.11.2016
"...Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; 6100 Sayılı HMK'nın sistematiği içinde; tahkikat aşamasına geçilmezden evvel tarafların uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Buna göre, dilekçelerin teatisi aşamasında herhangi bir delil bildirmeyen davacı veya davalıya ön inceleme duruşmasında delillerini bildirmesi için yeni bir süre verilmesine imkân bulunmamaktadır.
Somut olayda; davacı 24.08.2012 tarihinde boşanma davası açmış, dava dilekçesinde iddialarını ispata yarar herhangi bir delil bildirmemiştir. Davalı ise süresinde verdiği cevap dilekçesi ile delillerini bildirmiş, cevap dilekçesinin davacıya tebliği üzerine davacı cevaba cevap dilekçesi ibraz etmemiştir. Mahkemece 17.01.2013 tarihinde ön inceleme duruşması icra edilip tahkikat duruşmasına geçildikten sonra 07.03.2013 tarihli celse de davacı vekili “Tanıklarımızı bildirdik. Dinlenmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmeyen, sonradan delil gösterilebilmesi için HMK'nın 145.maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyetini de ileri sürmeyen davacının ön inceleme aşamasından sonra bildirdiği tanıkların dinlenmesi mümkün değildir."
|