Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay yeni TCK'da, trafikte taksirle adam yaralayanlar için madde bulunmadığı sonucuna vardı

Yanıt
Konu Notu: 3 oy, 4,33 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-04-2007, 07:28   #1
ibrahimkovanci

 
Varsayılan Yargıtay yeni TCK'da, trafikte taksirle adam yaralayanlar için madde bulunmadığı sonucuna vardı

Yargıtay yeni TCK'da yasal boşluk buldu

Yargıtay yeni TCK'da, trafikte taksirle adam yaralayanlar için madde bulunmadığı sonucuna vararak iki kişiye verilen ceza kararlarını bozdu.

Yargıtay, peş peşe aldığı iki kararla Türk Ceza Kanunu'nda kusur sonucu trafik kazasına neden olan kişiler için ceza düzenlenmediğini belirledi. TCK'nın 180'inci maddesinde uçak, tren ve gemiyle insanların hayatlarını tehlikeye sokanlar cezalandırılırken, karayolunda kullanılan taşıtlardan söz edilmiyor. Yargıtay 2'nci Ceza Dairesi bu maddeye göre taksirle (kusur sonucu) yaralanmaya yol açan sürücülerin beraat etmeleri gerektiğine karar verdi. 2004'te Bingöl'de meydana gelen olayda bir motosikletli yol kenarında duran yayalara çarptı ve devrilerek üçünü hafif şekilde yaraladı. Motosikletliye, o dönemde yürürlükteki eski TCK'nın 565'nci maddesine göre dava açıldı. Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi sanığı 133 milyon lira para cezasına mahkum etti. Karar bu haliyle kesinleşti.
'KABUL EDİN MADDE YOK'
Yargıtay'da yapılan inceleme sonunda, trafik suçlarına karşı daha etkili cezalar getirilmesi amacıyla hazırlanan yeni TCK'da, "tehlikeli araç kullanarak taksirle adam yaralayan kişileri" cezalandıracak bir madde bulunmadığı sonucuna varıldı. Mahkemenin kararını bozan Yargıtay, "Sanığın dava konusu yapılan ve 765 sayılı TCK'nın (eski TCK) 565'nci maddesine uyan suçu oluşturan eyleminin 5237 sayılı TCK'da (yeni TCK) yapılan düzenlemelere göre, suç teşkil etmediğinin belirlenmesi karşısında bu eylemin suç olmaktan çıkarıldığının kabulü ile sanığın beraatine karar verilmesi gerekir" dedi. 2'nci Ceza Dairesi aynı gerekçelerle Bolu'da bir trafik kazası sanığının daha beraat etmesi gerektiğine karar verdi.
Kaynak: http://www.sabah.com.tr/gun142.html
Old 17-04-2007, 21:27   #2
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Neden taksirle yaralama hükmünü uygulayamıyoruz, bi açıklaması varmı kararda?

Kararın tarihini, esas ve karar numaralarını verebilirseniz ya da buraya aktarabilirseniz daha ayrıntılı inceleyebiliriz.

saygılar...
Old 17-04-2007, 23:06   #3
mutlakadalet

 
Varsayılan

TCK
TAKSİR
madde 22
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

TAKSİRLE YARALAMA
Madde 89 - (1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Yukarıya alıntıladığım iki maddeden anlaşılan şu olmalıdır ki: “Bir kimse, kendisine düşen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, mağdurun yaralanmasına öngörmediği halde sebep olursa, taksirle yaralama hükümlerine göre cezalandırılacaktır.”

Şu halde, söz konusu olayda -eğer ki motosiklet sürücüsü, model bir motosiklet sürücüsünün davranacağı gibi davranmamış ise- motosiklet sürücüsü hakkında taksirle yaralama dolayısıyla hüküm kurulabilirdi.

Değinmek istediğim ikinci bir husus ise şudur:

Alıntı:
Yazan ibrahimkovanci-sabah.com.tr...
Mahkemenin kararını bozan Yargıtay, "Sanığın dava konusu yapılan ve 765 sayılı TCK'nın (eski TCK) 565'nci maddesine uyan suçu oluşturan eyleminin 5237 sayılı TCK'da (yeni TCK) yapılan düzenlemelere göre, suç teşkil etmediğinin belirlenmesi karşısında bu eylemin suç olmaktan çıkarıldığının kabulü ile sanığın beraatine karar verilmesi gerekir" dedi.


Mülga Ceza Kanunu
Madde 565 - Bir kimse caddelerde ve umumun gelip geçtiği yerlerde veya umuma açık mahallerde hayvanları ve arabaları ve otomobilleri şahıslar ve eşyanın emniyetine tehlike verecek tarzda sevk ve idare ederse yirmi güne kadar hafif hapse ve yirmi liraya kadar hafif cezayi nakdiye mahkum olur.

Yeni Türk Ceza Kanunu
TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMA
Madde 179 - (2) Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Kanaatimce yukarıdaki iki hüküm arasında, söz konusu suçun oluşup oluşmadığı yönünde esasa etki edecek tarzda fark yoktur. Hatta gazetede yer alan ifadesi ile; YTCK’nin trafik suçlarına karşı daha etkili cezalar getirmek istediğinin bir göstergesi de söz konusudur. Mülga Ceza Yasası’nda benzer suç için 20 günlük hafif hapis cezası öngörülmüş iken YTCK bağlamında iki yıllık bir ceza öngörülmüştür. Şu halde gazetede yer alan habere itibar edilecek olursa, Yargıtay tarafından, ETCK 565.maddede yer alan suçun YTCK’ye göre suç teşkil etmediğinin ileri sürülmesi isabetli olmamıştır.

Tüm bu açıklamaların yanı sıra, kanımca, -edinilen tecrübeler dolayısıyla- Yargıtay’ın ilgili dairesinin vermiş olduğu kararı görmeden (yalnızca gazetede yer alan habere itibar ederek) sağlıklı yorumlar yapılamayacaktır.

Saygılarımla.
Old 18-04-2007, 00:05   #4
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Ben de diğer arkadaşlarıma katılıyorum. Haberini geçtiğiniz bu karar elinizde tüm metni ile varsa lütfen bizimle paylaşın. Yada daire, esas ve karar nosu bilgileri varsa bildirin lütfen. Bence de açıkça düzenlenmiş bir madde olmadığı gerekçesi ile suçsuz bulunmaları mantıksız. iyi çalışmalar...
Old 18-04-2007, 00:44   #5
Kemal Yıldırım

 
İnceleme buyrun Karar!

2. Ceza Dairesi 2006/2800 E., 2006/8530 K.

LEHE KANUN UYGULAMASI VE ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANAN KANUN
TEHLİKELİ VASITA KULLANMAK
TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE ATARAK ARAÇ KULLANMA SUÇU

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 179 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 180 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 565 ]
"İçtihat Metni"

Tehlikeli vasıta kullanmak suçundan sanık Mustafa'nın, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 565/1, 72,647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4. maddeleri gereğince 118.823.000 Türk lirası hafif para cezası ile cezalandırılmasına dair, (Bolu Sulh Ceza Mahkemesinin 22.11.2004 tarihli ve 2004/952-838 sayılı kararının infazı sırasında, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren kanunların lehe olan hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, önceki cezanın daha lehe olduğundan bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair, aynı Mahkemenin 16.06.2005 tarihli ve 2004/952-838 sayılı ek kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 08.02.2006 gün ve 4345 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası C.Başsavcılığının 22.03.2006 gün ve 26550 sayılı ihbarnamesiyle daireye gönderilmekle okundu;

Mezkûr İhbarnamede;

Dosya kapsamına göre, mahkemece, sanığın eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 179/2. maddesinde düzenlendiği ve anılan maddede yer alan cezanın sanığın aleyhine olduğu gerekçesiyle, önceki hükmün aynen infazına karar verilmiş ise de, anılan madde de yer alan suçun unsurları ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 565/1. maddesindeki suçun unsurlarının aynı olmadığı, 5237 sayılı Kanununun 179/2. maddesinde yer alan "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" suçunun kasten işlenebilecek bir suç olduğu cihetle, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanunda düzenlenmediği gözetilmeden beraat kararı yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuştur.

Gereği düşünüldü:

Sanık hakkında 09.09.2004 tarihinde işlediği 765 sayılı TCK'nun 565/1. maddesinde düzenlenen tehlikeli araç kullanmak suçundan dolayı ceza kararnamesi ile verilen 22,11.2004 günlü mahkumiyet kararı temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. 01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK'nun yürürlüğe girmesi üzerine C.Savcılığı tarafından sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi için yapılan başvuruya bağlı olarak 765 sayılı TCK'nun 565. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nun 179/2. maddelerinin karşılaştırılması sonucu "765 sayılı TCK'nun 565. maddesinin sanık lehine hükümler içerdiği kanaati ile daha önce verilen kararın aynen infazına" dair verilen hüküm de kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.

5237 sayılı TCK'nun 179. maddesinde trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, bu maddenin 2. fıkrasında ise "kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmek..." suçu tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 180. maddesinde ise trafik güvenliğini taksirie tehlikeye sokma suçu düzenlenmiş ve bu maddede karayolu ulaşım araçlarına yer verilmemiştir. 765 sayılı TCK.nun 565. maddesinde düzenlenen tehlikeli araç kullanmak suçu kasten veya taksirle işlenebildiği halde 5237 sayılı TCK.nun 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu ancak kasten işlenebilen suçlardandır. Bu düzenleme şeklinden, 5237 sayılı TCK.nun 179. maddesinde tanımlanan suçun kasıtlı işlenen suçlardan olduğu ve bu suçun oluşabilmesi için, aracın kasıtlı olarak kişilerin hayat, sağlık ve mal varlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Böylece, 765 sayılı TCK'nun 565. maddesinde düzenlenen, tehlikeli araç kullanmak suçunun, taksirle işlenen biçimine 5237 sayılı TCK'nun da ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununda yer verilmediği anlaşılmıştır. Koşulları bulunduğu takdirde eylemin 2918 sayılı Kanun kapsamında ayrıca değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.

Somut olayda sanık, kullandığı mobiletle karşıdan karşıya geçen mağdura taksirle çarparak 2 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralanmasına neden olmuş, mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle dönüşen bu eylemden dolayı 765 sayılı TCK.nun 565. maddesi uyarınca dava açılarak aynı madde uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın dava konusu yapılan bu eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 179/2 ve 180. maddelerinde düzenlenen suçu oluşturup oluşturmadığı tartışıldığında; sanığın açıklanan eyleminin, her iki maddede düzenlenen suçu oluşturmadığı sonucuna varılmaktadır. O halde sanığın dava konusu yapılan ve 765 sayılı TCK'nun 565. maddesine uyduğu belirlenen eylemi 5237 sayılı TCK'da yapılan düzenlemelere göre suç teşkil etmemektedir. Ancak; 765 sayılı TCK'nun 565. maddesine uyan suçu oluşturan eylemin işleniş, şekli itibariyle aynı zamanda 5237 sayılı TCK'nun 179/2. maddesinde düzenlenen genel trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunu oluşturması halinde hangi maddenin sanık lehine olduğunun belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

Bu açıklamalar ışığında sanığın, dava konusu yapılan ve 765 sayılı TCK'nun 565. maddesine uyan suçu oluşturan taksirli eyleminin, 5237 sayılı TCK'da yapılan düzenlemelere göre suç teşkil etmediğinin belirlenmesi karşısında, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

Bu itibarla,

Yukarıda açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma istemi görüldüğünden Bolu Sulh Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 16.06.2005 gün ve 952-838 sayılı ek kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının d. bendi uyarınca (BOZULMASINA) ve sanığın atılı suçtan Beraatine tayin olunan cezanın çektirilmemesine, 26.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Mevzuat

Saygılar...
Old 18-04-2007, 00:52   #6
Kemal Yıldırım

 
Soru 180. maddede kara ulaşımı sayılmamış!

Alıntı:
Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma
MADDE 180. - (1) Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Acaba 180. maddede sayılan ulaşım yolları arasında kara ulaşımı sayılmamıştır. Acaba özellikle mi sayılmamış yoksaunutma gibi bir durum nedeniyle mi sayılmamış? Bu konuda gerekçede de tatmin edici bir açıklama bulunmamaktadır.

Gerekçeye göre:

Alıntı:
MADDE 180.– Madde metninde, deniz, hava veya demiryolu ulaşımında trafik güvenliğini kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından taksirle tehlikeye sokmak, suç olarak tanımlanmıştır.

Saygılar...
Old 18-04-2007, 11:59   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Bu haber daha önce 'Hukuk Haberleri' Alanında yayınlanmıştı. Yine Yargıtay Başkanı'nın bu konunun çarpıtıldığına dair açıklaması da yayınlanmıştı. Bulursam link veririm. Benden önce bulan olursa sevinirim.

Saygılarımla
Old 19-04-2007, 10:26   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Kemal Yıldırım
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=14132

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=4029

Bunları bulabildim

Saygılar...

Benim sözünü ettiğim onlar değildi. Ben de aradım ama bulamadım. Yine de teşekkürler.

Saygılarımla
Old 19-04-2007, 13:42   #10
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Hukuk haberleri kısmında ben de bulamadım sayın ERGİN.

Saygılar...
Old 20-04-2007, 16:13   #11
kowalevski

 
Varsayılan

5237 SAYILI TCK. NUN 179/2 MADDESİ IŞIĞINDA TRAFİK KAZALARININ DURUMU VE GENEL TEHLİKE SUÇLARINDA İÇTİMA HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASI


Suç ile; korunan hukuki yarar açısından ya bir zarar meydana getirilir veya bir zarar tehlikesi oluşturulur. Somut bir zarar var ise artık ortada bir zarar suçu vardır. Eğer bir zarar tehlikesi söz konusu ise ve yasa bu tehlikeyi suç olarak düzenlemiş ise söz konusu suça tehlike suçu denmektedir.
Tehlike suçları da somut tehlike suçları ve soyut tehlike suçları olarak ikiye ayrılmaktadır.
Somut tehlike suçlarında; hareketin, suç konusu bakımından somut olayda hakim tarafından araştırılıp tespit edilmesi gereken, gerçek bir zarar tehlikesini meydana getirmesi zorunludur.
Soyut tehlike suçlarında ise; suç tipinde tarif edilen hareketin yapılması yeterli olup, suç konusu üzerinde gerçekten bir tehlikenin meydana gelip gelmediğinin araştırılıp tespit edilmesine gerek yoktur. Başka bir deyişle kanun koyucu soyut tehlike suçlarında kanuni tarifteki hareketin yapılmasıyla suç konusu bakımından bir hareketin yapılmasıyla, suç konusu bakımından yeterli bir tehlikenin ortaya çıktığını kabul etmekte, bunu var saymaktadır. O nedenle soyut tehlike suçlarında, hakim tehlikenin gerçekte meydana gelip gelmediğini araştırmak durumunda değildir.
Örneğin yasa koyucu “virajda araba sollayan kişiye 1 ay hapis cezası verilir” diye bir hüküm koyduğunda ve fail, virajda bir araba solladığında suç oluşur ve artık bu sollama sırasında bir kaza tehlikesinin meydana gelmesi gerekmez. Burada soyut tehlike suçu vardır. Eğer yasa koyucu “virajda araba sollayarak trafiği tehlikeye sokan kişiye 3 ay hapis cezası verilir” diye hüküm koyar ise bu takdirde de somut tehlike suçu söz konusudur ve failin virajda araba sollaması tek başına yeterli olmayıp, bu hareketi sonucunda bir tehlikenin de (örneğin karşı yönden gelen bir araca çarpa riskinin doğması) somut olarak meydana gelmesi gerekir. Bu tür bir düzenlemede somut tehlike suçu vardır.
Terk (m.97), yardım veya bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeme (m.98), suç işlemeye alenen tahrik (m.214), suçu ve suçluyu övme (m.215), 170/1 de yer alan suçun kişilerde korku, kaygı veya panik yaratacak şekilde işlenmesi suçlarında SOYUT TEHLİKE SUÇU söz konusudur. Bu suçlar söz konusu olduğunda hakim failin eylemi ile somut bir tehlikenin meydana gelip gelmediğine bakmaz. Söz konusu hareketler yapılmış ise suç oluşmuştur. Bu hareketler nedeniyle somut bir tehlikenin meydana gelmiş olması da gerekmez.
Buna karşılık olarak TCK nun 170, 171, 172, 173, 175, 176, 177, 178, 179, 216, 217, 220, 319. maddelerinde SOMUT TEHLİKE SUÇU söz konusudur.
Bu nedenle TCK nun 179. maddesinde yer alan trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçu SOMUT TEHLİKE SUÇUDUR ve bu nedenle;
5237 sayılı TCK nun 179/2 maddesi, 765 sayılı TCK nın 565. maddesinin tam ve yeni karşılığı değildir. 565. madde kabahat türünden bir suç iken, yeni yasada cürüm ve kabahat ayrımı kalktığından ve 179. madde genel tehlike suçları arasında sayıldığından bu iki suçun tek bir suç olduğunun kabulü yerinde olmayacaktır. Esasen iki suçta (yani eski 565 ile yeni 179/2 de) korunan hukuki yararlar da farklıdır. Suçun maddi ve manevi unsurları da birbirinden ayrı olduğundan 179/2 nin eski 565 maddesinin yerini aldığı söylenemeyecektir.
179/2 maddede yer alan suçun oluşabilmesi için; bir trafik kazasının oluşması gerekli ve yeterli olmayıp, madde suçu bu şekilde düzenlememiştir. m.179/2 de yer alan suçun oluşabilmesi için failin eylem ve davranışları ile trafik güvenliğini genel olarak tehlikeye sokması, kişilerin mal, can emniyeti açısında genel ve somut bir tehlike meydana getirmesi gerekir. Bu nedenle bu suç somut tehlike suçudur.
179/2 nin gerekçesinde şu cümle yer almaktadır; “Aracın sek ve idaresinin salt trafik düzenine aykırılığı bu suçun oluşumuna neden olmayacaktır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanılması gerekir.”Buna göre, failin salt bir trafik kuralını ihlal etmesi suçun oluşumu için yeterli değildir. Örneğin kişinin hız sınırlarını ihlal etmesi, kırmızı ışıkta geçmesi, solla yasağını ihlal etmesi tek başına bu suçun oluşuna yeterli değildir.
Her kara yolu kazasının bu bölümde belirtilen suçların kapsamına girmesini istemeyen yasa koyucu bu iradesi göstermek amacıyla, trafik güvenliğinin taksirle tehlikeye sokulmasını düzenleyen 180. maddeye kara yolu ulaşımını özellikle koymamış ve böylece taksire dayalı kazaların bu bölüme göre soruşturma konusu kapsamına girmesi engellenmiştir. Kara yolunda meydana gelen kaza sonucunda yani failin taksirli hareketi ile trafik güvenliği tehlikeye düşmüş ise suç oluşmayacaktır. Zira 179/2 de yer alan suç kasıtlı bir suçtur ve taksirle işlenmesi hali 180. maddede sayılmıştır ve 180. maddede kara yolu trafiği düzenlenmemiştir. Böylece kara yolunda meydana gelen maddi hasarlı trafik kazalarının önemli bir bölümünün suç olmaktan çıkarılması ve adliyelerin iş yükünde bir azalma olması istenmiştir. Kaza sonucunda bir yaralanma veya ölüm var ise zaten ortada bir zarar suçu olduğundan, ölüm ve yaralamaya ilişkin hükümler uygulama yeri bulacaktır.
Bu anlamda;
-Yolda giden iki aracın takip mesafesini dikkate almaması nedeniyle çarpışmaları,
-Dönüş kurallarına dikkat edilmemesi nedeniyle kazanın meydana gelmesi,
-Trafik ışık ve işaretleri aykırı bir biçimde araç kullanılması
gibi hallerde bir kaza olsa da olmasa da, meydana gelen kazada yaralanan ve/veya ölen kişiler olsa da olmasa da 179/2 uygulanmaz. Sadece maddi hasarlı bir trafik kazası oluşmuş ise ortada bir suç yoktur ve mağdur failden tazminat talep edebilir. Trafik Kanundan kaynaklanan idari para cezaları saklıdır.
Bununla birlikte;
-Bağdat caddesinde iki aracın yarış yapması ve bu şekilde trafik güvenliğini tehlikeye düşürmesi,
-Otoyolda bulunan tünellere tehlikeli yük taşıyan araçların girmesi yasak olmasına rağmen bir tankerin bu şekildeki yükü ile tünele girmesi,
-Taşıdığı akaryakıt veya sıvı yağın delinen depodan akıp yola dökülmesi sonucunda yolun kayganlaşması,
-Sahibinin bakım ve teknik kontrollerini ihmal ettiği kamyonun kırılan aks ve dingilinden fırlayan tekerleklerin yoldan geçen araçlar için tehlike oluşturması,
gibi durumlarda failin bu eylemi nedeniyle bir kaza olması bile, trafik güvenliği tehlikeye düşeceğinden eylem 179/2 olacaktır. Yani halk arasındaki deyimle “facianın eşiğinden dönüldü, büyük tehlike atlatıldı” gibi durumlar söz konusu ise somut tehlike suçu vardır.
Kısaca söylemek gerekir ise; 179/2 de yer alan suçun oluşabilmesi için bir kazanın meydana gelmesi gerekli olmadığı gibi, bir trafik kazası meydana gelse bile 179/2 de yer alan suç oluşmayabilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 83. maddesinin bu suç açısından bir etkisi de yoktur. Zira, maddi hasarlı basit bir trafik kazası olduğunda mağdur şikayetçi olsa da olmasa da 179/2 de yer alan suç oluşmayacağından şikayetin önemi yoktur. Eğer fail eylemi ile trafik güvenliğini tehlikeye sokmuş ise ve tehlike sonucunda bir kaza da olmuş ise artık mağdurun şikayetçi olmaması da sonucu değiştirmeyecektir. Zira, 179/2 de yer alan suç genel tehlike suçu olarak düzenlenmiş olup şikayet şartına bağlı tutulmamıştır. Bu suçun mağdurunun somut bir kişi olmaması nedeniyle şikayet şartına bağlı tutulması da beklenebilir bir durum değildir. 2918 sayılı KTK nun 83. maddesi TCK nun 565. maddesine atıf yapmakta olup belirtildiği gibi 565. maddenin yeni yasada karşılığı yoktur. Bu nedenle 565. madde şikayet yoksa uygulanamaz şeklindeki KTK hükmünün de anlamı yeni düzenleme karşısında anlamını kaybetmiştir.
Peki; tehlike suçları söz konusu olduğunda ve korkulan zarar meydana geldiğinde ne olacaktır.
Tehlike suçlarının konuluş nedeni, bu suçlar ile korunan hukuki yararın veya suçun konusunun uğrayabileceği zararların önceden öngörülüp bunların cezalandırılmasıdır. Tehlike suçları asli norm – tali norm ayrımında tali norm niteliğindedir. Tehlike suçu söz konusu olduğunda yasa koyucu bir tali norm koyarak suç konusunun korunmasını amaçlamaktadır. Artık önlenmek istenen tehlike meydana gelmekle tehlike suçu ile korunmak istenen hukuki yarar ortadan kalkmış durumdadır ve asli norm durumundaki zarar suçuna ilişkin düzenlemeler devreye girecektir.
Tehlike gerçekleştiğinde nalsı bir uygulama yapılacaktır?
Örneğin;
-Kişilerin hayatı bakımından tehlikeli olacak şekilde yangın çıktığında ve bu yangın sırasında bina içinde kalan bir kişi öldüğünde,
-Eski bir binanın yıkımı sırasında, gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle yıkılan binanın bir duvarının yol kenarında park halinde bulunan arabanın üzerine çöküp arabaya zarar verdiğinde,
-Başı boş bırakılan pit-bull cinsi bir köpek yoldan geçen bir kişiyi ısırıp yaraladığında,
-Belediyenin açtığı çukurun etrafına gerekli işaretleri koymaması nedeniyle çukuru görmeyen kişi çukura düşüp öldüğünde,
-Trafik güvenliğini tehlikeye sokacak tarzda araç sevk ve idare eden kişinin bu harekete sonucunda bir kaza meydana gelip kişi veya kişiler öldüğünde ve/veya yaralandığında,
Ne yapılacaktır. Faile hem 170 vd. maddeleri uyarınca ve hem de meydana gelen sonuç nedeniyle olası kast, bilinçli taksir veya taksire göre ceza mı verilecektir?
TCK nun 170. maddesinin gerekçesinde ve devamı maddelerin gerekçelerinin anlatım biçimine ve tehlike suçlarına ilişkin yaptığımız açıklamanın ışığında konuya baktığımızda burada; “aynı neviden fikri içtima hükümlerinin” uygulanması gerekir.
Aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a)Fiilin tek olması,
b)Bu fiil ile kanunda tanımlanan birden fazla farklı suçun işlenmesi gerekir.
Bu nedenlerle; tehlike suçlarında tek bir fiil olmakla ve bu tek fiil ile kanunun birden fazla hükmü ihlal edilmiş olmakla fikri içtima hükümleri uygulanacaktır. Buna göre; fail aynı eylemi ile birden fazla suç tipini ihlal etmiş olduğundan hangi suçun cezası daha fazla ise o suçtan cezalandırılmak gerekecektir. Zarar suçu nedeniyle uygulanacak yasa hükmündeki ceza daha ağır ise o hüküm, tehlike suçunun cezası daha ağır ise o hüküm uygulama yeri bulacaktır.
Burada karşımıza çıkacak bir başka sorun da şudur;
Meydana gelen neticeye ilişkin suçun takibi şikayete bağlı ise ve mağdur şikayetçi değil ise zarar suçu soruşturma ve kovuşturma konusu olmayacağına göre, bu durumda suç bir önceki aşaması olan tehlike suçuna dönüşecek midir?
Tehlike suçları kasten işlenen suçlar olduğu için, bu suçların söz konusu olduğu durumlarda çoğu kez zarar suçu açısından olası kast veya bilinçli taksir hali vardır. Olası kast veya bilinçli taksir söz konusu olduğu durumlarda şikayet şartı söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle bu gibi durumlarda şikayetin olup olmadığına bakılmaksızın fail daha ağır cezayı gerektiren fiilden cezalandırılacaktır.
Eğer normal taksir hali söz konusu ise ve meydana gelen zarar suçu şikayete tabi ise bakılacaktır;
Tehlike suçunun cezası daha çok ise fikri içtima hükümleri uyarınca tehlike suçundan ceza verileceğinden şikayetin önemi yoktur zira genel tehlike suçları şikayete tabi değildir.
Eğer bu durumda zarar suçunun cezası daha çok ise ve mağdur durumdaki kişi şikayetçi değil ise Doç. Dr. Ahmet Gökçen’e göre eylem artık genel tehlike suçuna geri dönmez ve faile ceza verilemez. Bu husus tartışmaya açık bir durumdur.
Örneğin Bağdat caddesinde otomobili ile yarış yapan iki kişiden birisi, hızla giderken aracının aynasının bir kişiye çarpması nedeniyle çarptığı kişinin basit bir tıbbi müdahaleyi gerektirir derecede yaralanması durumunda yaralanan bu kişi şikayetçi olmadığını beyan ettiğinde failin eylemi 179/2 ye dönüşecek midir?
Kanımca bu durumda şartları var ise 179/2 uygulanmalıdır. Ancak bu söylem, şikayetin olmadığı her trafik kazasının 179/2 ye dönüşeceği şeklinde anlaşılmamalıdır. Yani, “yaralamalı trafik kazası var ise fail davranışları ile trafik güvenliğini tehlikeye düşürmüştür bu nedenle eylem en azından 179/2 olur” şeklindeki bir söylem yanlış olacaktır. Özellikle taksirli suçlar açısından TCK nun 22/6 maddesi de dikkate alındığında bu durum daha da net bir biçimde ortaya çıkacaktır. Somut olayın özelliklerine göre failin eyleminin trafik güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmediği araştırılıp ortaya konulmalıdır.

http://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale1-2.htm

umarım faydalı olur.
Old 25-04-2007, 14:06   #12
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

180. madde "trafikte taksirler adam yaralama fiili" için uygulamaya müsait bir hüküm değildir.
180. madde bir "soyut tehlike suçunu" düzenlemektedir.

Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma

MADDE 180. - (1) Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Maddeden de anlaşıldığı üzere burada kanun koyucu zararın meydana gelmesini aramamış tehlikelilik arzeden durumlara sebebiyet veren kişilerin cezalandırılması gerektiğini düzenlemiştir.

Yani trafikte taksirle adam yaralayan kişiler için kanunda bir boşluk olduğunu düşünmek doğru değildir.

Madde metninde deniz,hava ve demiryolundan bahsedilip karayolundan bahsedilmemiştir.Bu da kanunkoyucunun izlediği suç politikası sonucu olabilir.
Kanun koyucu "karada taksirle güvenliğin tehlikeye sokulması fiiline" ceza hukuku anlamında bir değer atfetmemeyi yeğlemiş olabilir.

Saygılar...
Old 05-09-2008, 22:45   #13
av.ahmet çetin

 
Varsayılan

taksirle adam yaralama 5237 sayılı TCK nın 89.maddesinde düzenlenmiştir.Madde metninden anlaşılacağı üzere yaralama fiilinin gerçekleşme şekilleri sınıflandırılmamıştır.Yani her şekilde taksirle adam yaralama mümkündür.Bu durumda trafik kazası sonucu yaralanmada bu maddeye girmektedir.Ancak böyle bir durumda taksirin vasfı tartışılabilir bu konuda da TCK nın 22 maddesi gerekli tasnifi yapmıştır.iyi günler dilerim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Maddi Hata Av.Günar Meslektaşların Soruları 4 23-06-2013 20:34
TCK'da fahiş bir hata sword_can Hukuk Soruları Arşivi 19 17-03-2007 12:04
Takip talebinde borçlu şirket ünvanındaki hata maddi hata mıdır? felisfelidae Meslektaşların Soruları 5 11-02-2007 00:07
Takip Talebindeki Hata Ahmet Güngör Meslektaşların Soruları 3 31-01-2003 15:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09997702 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.