|
Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM), THS Kadın Hakları Çalışma Grubu projesidir. Bu foruma siteye üye olmadan soru gönderilebilir ancak forum sadece kadın haklarına ilişkin konulara açık olup, diğer hukuki soru ve sorunlar alanda yayınlanmaz. [Kahdem Portalı] |
15-03-2009, 21:43 | #1 |
|
Boşanma, af ve barışma sonrası durumlar,mahkemece mi olmalıdır?
Merhaba,
Bosanmaya karar veren bir cift, bu ciftlerden biri msn yazismalari var bir baskasiyla (aldatma olmasada, oyle gibi algilanan) bir kac aylik ayriliktan sonra, diger taraf henuz mahkeme acilmadan digerini affediyor, barisiyorlar. Bu birliktelik barisildigi halde devam edecek gibi gorunmuyor. Bu durumda msn yazismalari olan taraf affedildigi icin o kusur bahane edilerek acilacak olan mahkemede kullanilabilir mi? Bunu ogrenmedeki amac bu durumda anne icin (affedilen) cocuklarin velayetini alma durumu tehlikeye girermi? Vede 8 yasindaki cocugun genel anlamda anneye birakilmasi soz konusu mudur? Yani anneye muhtaclik durumu tasiyormu? Baba Fransada yasiyor, anne ve 7 ile 8 yaslarindaki iki erkek cocuk ortalama 5-6 aydir Turkiyede yasiyor. Baba velayeti vermemek icin elinden geleni yapacagini, ve hatta telefonda tehdit ve hakaret iceren sozlerde soyluyor. Babanin amaci velayeti alip, cocuklari Turkiyede (anne ile ayni sehirde) yasayan, babanne ve dedeye birakmak. Yukaridaki kusurlar (barismadan onceki) olmasina ragmen, mahkeme cocuklari hem annesiz hem babasiz birakmaz degil mi? Yani mahkeme babanin Yurt disinda yasadigini bildigi ve cocuklari babanneye teslim edecegini bildigi halde velayeti yinede babaya verir mi? Tesekkurler. |
16-03-2009, 11:26 | #2 |
|
Sayın Konuk;
Boşanma davasında, affedilen bir olayın kusur olarak kabul edilmesi yargı kararlarına göre mümkün değildir. Ancak velayet hususunda küçüğün yararı esas ilke olduğundan, eşlerin birbirlerini affetmiş olmaları, velayetin tevdiinde göz önüne alınmayacaktır. 7-8 yaşındaki çocukların anne bakım ve şefkatine muhtaç oldukları da belirtilmektedir. Sonuç olarak, baba bizzat çocuklara bakmayacaksa ve annenin velayetin kendisine tevdi edilmesinde çocuklar bakımından, önemli derecede sakınca doğuran bir durumu yoksa, velayetin anneye tevdii öngörülebilir. Tüm belirtilen hususlar hakkında, tarafları ve tanıkları bizzat dinleyen ve aile mahkemesi uzmanlarından rapor alan mahkeme hakiminin kanaatinin önem taşıdığını da unutmamak gerekir. Durumunuzu tüm ayrıntıları ile değerlendirebilecek bir avukattan profesyonel bir hukuki destek almanız sizin ve çocuklarınızın menfaatinedir. Maddi imkanlarınız sınırlı ise baroların adli yardım servislerine başvurabilirsiniz. Saygılarımızla... |
16-03-2009, 12:52 | #3 |
|
Sayin BaharB,
yanitiniz icin cok Tesekkur ederim. Barodan atanan avukat ile kendim tayin edip ücret ödeyeceğim avukat arasında mesleki ilgi ve başarı bakımından fark var mıdır? Ne tavsiye edersiniz? Iyi Calismalar. |
16-03-2009, 15:13 | #4 |
|
Sayın Konuk, zaten herkese barodan ücretsiz avukat atanmamaktadır. Ücretsiz avukat atanması için, başvurucunun bir takım kriterlere uygun olması gerekmektedir. Muhtardan alınacak fakirlik kağıdı mutlaka istenmektedir. Bunun yanısıra, başvurucu ile baroda yapılan görüşmede, başvuruyu alan avukatın, başvurucunun yoksul olduğuna kanaat getirmesi gerekmektedir. Başvurucuya standart sorulan sorularla, mali durumu ayrıntılı olarak ortaya çıkarılmaktadır. Baro ücretsiz avukat tayinine karar verince de ücretsiz avukat atanır.
Baro avukatı ile ücretli avukat arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Kimi çevrelerde, barodan tayin edilen avukatın kötü niyetli olarak küçümsendiği ' Kızılay avukatı ' gibi yakıştırmalar yapıldığı bilinmektedir. Ancak şu bilinmelidir ki, barodan tayin edilen avukat ta en az ücretli avukatlar kadar işini özenle, doğrulukla, layıkıyla yapmaktadır. Sadece avukatlık ücretini, müvekkilden değil de, adli yardım fonundan almaktadır. |
23-03-2009, 13:24 | #5 |
|
Bu durumda, su anki gelinen nokta; cocuklarimi babanneye birakip, ayri eve ciksam ise baslasam, kendimi toparlayana kadar (ev, is, esya) cocuklarin orda kalmasi ve mahkemede cocuklari almaya calismam acisindan herhangi bir olumsuzlugu gundeme getirir mi?
(Anne terketti gibilerinden) Su anda herhangi bir dayanagim (aile vs. var ama sahipsizim) yok, ama ise hemen baslayabilirim. Cocuklarimi birakmak istemiyorum. Babaannede bana vermek istemiyor, iftira bile sozkonusu. Ne yapacagimi bilemez haldeyim. |
23-03-2009, 17:44 | #6 |
|
Sayın Katılımcı;
Eğer bir boşanma davası açmaya karar verir iseniz, mutlaka çocuklarınızın velayetini de isteyiniz. Çocuklar 7 ve 8 yaşında olmakla velayet hususunda görüş ve istek bildirebilecek durumdalar, mahkeme çocukları da dinleyecektir. Bunun dışında çocukların yüksek menfaatleri neyi gerektiriyorsa mahkeme ona karar verecektir. Çalışıp işe girmeniz ve bir ev tutmanız halinde bu tutulan evin iki çocuğun ve sizin bir arada yaşamanıza uygun olup olmadığı ve ruhen, bedenen ve aklen çocukların sağlıklı bir biçimde yaşantılarını sürdürecekleri bir yer olup olmayacağı konsunuda uzman psikologlarca rapor alınacaktır. Aynı şekilde, çocukların babanın velayetine verilmesi durumunda, babaanne yanında veya babanın yanında mı kalacakları hususu ve çocukları üzerindeki etkileri incelenip, değerlendirilecektir. Siz, baba yanında kalmasının çocuklar için yarar sağlamayacağını, babadan zaten mahrum yaşamakta olan yavruların bir de sizi görmeden yaşamak zorunda kalacaklarını, babaanne ya da dedenin çocukların ihtiyaçlarını karşılayamayacaklarını kanıtlamaya çalışırken, baba da asıl annenin çocuklarla ilgilenemeyeceğini, onlara uygun yaşam koşulları sağlayamayacağını vs.. gibi durumları kanıtlamaya çalışacaktır. Eğer çocuklarınızın velayetleri size verilirse ve fiilen de sizin yanınızda kalırlarsa, babaları zaten çocukların geçimi için NAFAKA ödemek zorundadır. Bu sebeple, mahkemeden öncelikle tedbiren VELAYET ve derhal TEDBİR NAFAKASI talep edilebilir. Bu da icra kanalı ile (kendiliğinden ödemez ise) eşinizden tahsil edilir. Çocuklarınızı şu anda bırakmak zorunda olup olmadığınızı bir kere daha değerlendirmenizi tavsiye etmekteyiz.Özellikle çocukların ruhunda yokluğunuzda oluşabilecekleri de düşünerek. Saygılar, |
23-03-2009, 22:09 | #7 |
|
Sayin Ufuk,
Yanitiniz icin cok Tesekkur ederim. Tabiki cocuklarimi birakmak istemiyorum ve onun mucadelesini verebilmek icin elimdeki imkanlari en son noktasina kadar kullanmaya calisiyorum. Ve bir cok zorluga katlaniyorum. Cocuklarimi cok seviyorum. Cocuklarin babasi belirttigim gibi, yurt disinda. Nafaka baglatsak bile, mahkeme yurt disindaki birisinden nasil temin edecek bu bedeli, odemedigi taktirde? Bazi kimseler vermedigi surece, (kazanmiyor gosterir vs.) odemez alamazsin diyorlar. Eger nafaka baglanirsa ki bende calisacagim, bu durumda cocuklarima bakmak icin fazla zorluk cekmem. Ama odemedigi taktirdede yukaridada dedigim gibi orada yasayan ve uzerinde gorunen tasinmaz bir mal varligi olmayan birisinden mahkeme bunu nasil alabilir? Saygilarimla. |
24-03-2009, 10:36 | #8 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Katılımcı;
Medeni Kanun 169.maddesi uyarınca, hakim boşanma davası açılmakla, boşanma süresince, tarafların barınmalarına ve geçinmelerine yönelik önlemleri almak durumundadır.
Şu anda çocukların ve sizin nerede yaşadığınızı belirtmemişsiniz. Eğer eşinizin Türkiye'de bulunduğu tarihlerde birlikte oturduğunuz konutta iseniz, aile mahkemesi yargıcından bu evin ve ev eşyalarının sizin ve çocuklarınızın kullanımına özgülenmesini isteyebilirsiniz. Ve halen oturmakta oludğunuz bu evin aile konutu olarak belirlenmesini aile mahkemesi yargıcından (boşanma davasına bakan da olabilir ayrıca da açabilirsiniz bu davayı) talep edebilirsiniz. Böylelikle ev kira dahi olsa sizin izniniz olmadan kira akti sona ardirilemez, kiralayanan yapacağınız bu bildirim ile aktin tarafı haline gelirsiniz. Ayrıca, icra iflas kanununda nafaka ödememek cezai yaptırıma bağlanmıştır. Eşiniz belki bu olumsuz duruma düşmemek için nafaka ödemeyi üstlenebilir..
Bir de belki işinize yarayabilir, Medeni KANUN dışında 4320 sayılı ailenin korunmasına ilişkin kanun çerçvesinde, eğer kayınvalideniz ve kayınpederinizden, maddi, manevi, ekonomik şiddet görüyor iseniz;
Burada şiddet iddiasında bulunmak yeterlidir, çocuklarınızı elinizden alacaklarını beyan etmeleri, bu konuda hakaret veya korkutma görmeniz manevi şiddettir. Yine parasal anlamda yoksun bırakılmak da şiddettir. Bu yasal yolu da deneyebilirsiniz. Sayın Katılımcı; Bizlerin amacı kadını hakları konusunda aydınlatmak ve etkin kullanması için mutlaka bir avukattan hukuki destek almasını sağlamaktır. Şu anda işinize yarar gözükmeyen maddeler, daha sonra şartların değişmesi ile uygulanır hale gelebilir. Biliyor olmanız YARARARINIZADIR. Saygılar. |
24-03-2009, 13:49 | #9 |
|
Sayin Ufuk,
Cok Tesekur ederim yanitlariniz icin, gercekten aydinlatici. Yurt disinda yasiyorduk ailece (esim cocuklarim,ben) fakat anlasmali bosanmaya karar vermistik, hersey yolunda idi. Ve Esimin ailesinin yanina yerlestim bir kac ayligina (esimin sartiydi). Fakat iyi niyet sandigim bu durum tam aksine degisti, bu konuda aldatildim, kandirildim. Simdi ise evden cocuklarimi birakip gideyim diye psikolojik siddete maruz kaliyorum. Herseye ragmen cocuklarimi birakmadim. Esimin ailesinin kendi evi 3-4 katli, kiracilarida var. Bu durumdada yine bu binada dairelerden birinde oturma hakkim varmi? Tesekkurler. |
24-03-2009, 19:32 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Katılımcı; Aynı evde yaşamakta olduğunuz kişilerden kayınpederin ve kayınvalidenin gitmeniz için yaptıkları manevi şiddettir. Görmekte olduğunuz bu eziyet gerekirse doktor raporu ile de kanıtlanabilir. manevi şiddet de iz bırakır çünkü. Bu anlamda 4320 sayılı yasanın yukarıda örnek olarak sayılan önlemlerinden birini veya bir kaçını talep edebiliceğiniz gibi, sizin, çocuklarınızla emniyetli olarak kalmanız için nasıl bir tedbir gerekiyorsa onu da talep edebilirsiniz. Örneğin, sizlere eziyet eden insanların evden uzaklaştırılmaları, halen oturulmakta olan evin ve eşyalarının sizlerin kullanımına özgülenmesini talep edebilirsiniz.
Sayın Katılımcı; bu daireler anladığım kadarı ile kiracılar tarafından kullanılmakta, bu durumda sizin ve çocuklarınızın yararlanmalarına tahsis edilmeleri mümkün gözükmüyor. Boş olduklarını düşünürsek de; birinin size ve çocuklarınızın barınması için özgülenmesi talep edin diyeceğim..Yargıç vicdani kanaatine göre bir karar verecektir..Red edilmesi halinde temyizi mümkün olmayan kararlardır. Saygılar. |
24-03-2009, 20:03 | #11 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Katılımcı, Ülkemiz ile birçok ülke arasında nafaka alacağının tahsili hakkında yardım sözleşmeleri mevcuttur. Bu nedenle de nafaka alacağının, yabancı ülkede bulunan nafaka yükümlüsünden (misal:eşiniz) tahsili mümkündür. Örneğin eşiniz Almanya'da bulunuyorsa; nafakanın tahsili, sanılanın aksine oldukça da kolaydır. Yanlış hatırlamıyorsam hiç icra müdürlüğü, savcılık, yurtdışı tebligat ile uğraşmadan doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu'nın (eski adıyla SSK) ilgili müdürlüğüne başvurup, doğrudan nafaka borçlusunun Almanya'daki ücretinin her ay belli bir bölümünün size gönderilmesini sağlayabiliyorsunuz. Almanya Devleti bu konuda oldukça hassas. Nafakanın takibini kendisi yapıyor ve nafaka her ay düzenli ödeniyor. Ayrıca Almanya, çocuk yardımını baz alarak ödeme yaptığından çoğunlukla Türk mahkemelerinin verdiği nafakanın üstünde bir bedelin dahi ödenmesi mümkün. Diğer bir yol da mahkemenin vereceği nafaka alacağını, Türkiye'de icra takibine koymak, cumhuriyet savcılığı kanalıyla yurtdışında tahsilini takip etmektir ki; bu konuda Adalet Bakanlığı'nın (nafaka alacaklarının yabancı ülkelerden tahsili hakkında) genelgeleri mevcuttur. Herhalükarda avukatınıza bu konuyu (nafaka tahsili) hatırlatmanızda fayda var. Saygılar, kolaylıklar... |
26-03-2009, 16:58 | #12 |
|
Peki psikolojik siddeti nasil kanitlayabilirim?
Ve ben onlarin (ailesinin) evinde yasarken dava acilsa, onlar beni zorla evden disari atmadikca cikmasam durum ne olur? |
26-03-2009, 17:06 | #13 |
|
Birde esimin ailesi ile ayni evde yasadigim surece calismam yasaklandi (esim ve ailesi tarafindan).
Onlari dinlemeyip calismaya basladigim taktirde, mahkemede bu benim icin bir eksi veya arti olur mu? |
26-03-2009, 19:30 | #14 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Katılımcı; 4320 sayılı yasa kapsamında 1-Fiziksel 2-Cinsel 3-Ekonomik 4-Psikolojik zarar görme veya acı çekme 5-Tehtid 6-Baskı 7-Özgürlüğün keyfi engellenmesi Davranışlarına maruz kalan aile bireyi şiddet nedeniyle tedbir talep edebilir.
İspat Tedbir kararı verilebilmesi için şiddetin gerçekleşmesi gerekmez.Şiddetin belgelenmesi aranmaksızın karar verilmelidir.Tehlike ve ihtimal yeterlidır.Şiddet mağdurunun ispat külfeti yoktur.(Yönetmelik Md.6/1) Sayın Katılımcı, Yukarıdaki şiddet türlerinden birine maruz kalıyor iseniz, başvurunuzu yapınız. Yasa ve yönetmelik maddeleri açıktır. İspat hususunda da, manevi şiddet uzman psikologlarca, çok net tespit edilebilmektedir. Şiddetin her türlüsünün insan üzerinde etki bırakacağı açıktır. Eğer gerekirse, bu şekilde bilirkişi tespiti isteyin. Sayın Katılımcı; 4320 sayılı yasa korumasından yararlanırsanız, halen oturmakta olduğunuz evin sizin ve çocuklarınızın kullanımına özgülenmesini, size şiddet uygulamkat olanların ise uzaklaştırılmasını talep edebilirsinz... Evden çıkarmaya zorlamak da ŞİDDET değil midir?? Saygılar. |
26-03-2009, 20:39 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Katılımcı; Sorunuz tarafınıza karşı bu sebeple bir boşanma davası açılması ya da boşanma gerekçelerinden biri yapılıp yapılmaması yönünde ise; Medeni Kanun 192.maddesi: Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak, meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur. Demektedir. Her olay kendi içinde değerlendirilir. Evlilik birliği içinde daha önce yaşananlar, güvensizlik zeminin oluşup oluşmadığı, kadının çalışma isteğinin evlilik birliğini temelinden sarsıcı etki yapıp yapamayacağı tüm bunlar tamamen hakimin taktirinde değerlendirmesinde olan şeylerdir. Normal koşullarda evlilik birliği içinde tarafların çözmesi gereken hususlardan birinde anlaşmazlığa düşülmesi halinde; I. Genel olarak Madde 195 - Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilirler. Hakim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Yukarıdaki hükmün sizin sorununuza da uygulanabilieceğini düşünmekteyim, hakimin müdahalesi talep edilebilir. Sayın Konuk; Bir avukatın DOĞRUDAN desteğine başvurmanızın çok daha SAĞLIKLI olacağını hatırlatırız. Boşanma davası açmadan koruma tedbirlerinden 6 ay süreyle yararlanabilirsiniz.Bu süre dolunca tekrar talep edersiniz. Eğer bir boşanma davası açar iseniz ya da size karşı bir dava açılırsa, çocuklarınızın velayetini ve halen oturmakta olduğunuz evin sizin ve çocuklarınızın kullanımına özgülenmesini istersiniz. Nafaka taleplerinde bulunursunuz. Daha fazlası için lütfen bir avukat ile irtibata geçiniz. Saygılar... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
trafik kazası sonrası maddi ve manevi tazminat miktarı ne olmalıdır | av.medine | Meslektaşların Soruları | 6 | 23-11-2010 11:41 |
Anlaşmalı Boşanma sonrası | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 31-08-2008 16:30 |
Yabancı Mahkemece Verilmiş Boşanma Kararı - Tanıma | sailor1981 | Meslektaşların Soruları | 23 | 10-03-2008 23:52 |
Boşanma Davasında eşlerden biri barışma teklif ederse | elvankakici | Meslektaşların Soruları | 1 | 11-04-2007 16:04 |
Boşanma Sonrası Velayet | saltin | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 02-03-2002 01:40 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |