Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Avukatlığın Hayalkırıklığına Uğrattığı Genç Meslektaşlarımıza Tavsiyeler

Yanıt
Old 09-04-2007, 15:16   #31
ali27

 
Varsayılan

gerçektende şunu belirtmek isterim ki binbir zahmetle okuyup büyük umutlarla bitirtiğimiz bu bölümde maalesef ki umduğumumuzu bulamıyoruz ne yazık ki bu acı bi gerçek hepimizin allah yardımcısı olsun diyerek sabır sabır sabır diyorum!
Old 10-04-2007, 00:39   #32
Heybe Hukuk

 
Mesaj Sabır sabır ama ne için?

Çok sevgili meslektaşlarım;
Tüm yanıtları okudum. Genel kanaat sabretmenin gerekliliği. Ancak bu mesleği, kim bilir ne umutlarla ideal edinmiş bizler; umduğumuzu bulabilecek miyiz? Her hukukçu, mesleğini edinmek için idealist olmak zorunda bence. Zira ülkemizin hepinizce malum koşulları neticesi, bu meslek ancak idealist bir yaklaşım, çaba ve fedakarlıklar neticesi edinilebiliyor. Kanımca idealist bir yaklaşımın harcı da muhakkak ki, üstün tutulan bir hedef olmalıdır. Peki, bu mesleği tercih ederken; hedeflenilen ne idi?

Bu soruya ben kendi adıma cevap vermek istiyorum. Adaletsizliğe asla tahammülü olmayan bir çocuk olmuştum. Güzel konuşuyor, çok okuyor, kendimi doğru ve etkili bir şekilde ifade edebiliyordum. Çevremce lakabım zaten "avukat" idi. "Memuroğlu memur" sülalemde, zinciri kırmak cesaretine sahip olduğumu düşünüyordum. Masaya yumruğumu vurabilmek istiyordum. Neticede de mesleğimi tercih ettim. Bu tercihimi de idealist bir yaklaşımla elde edebilmem mümkün oldu.

Gelinen sonuç; adaletsizliklere karşı mücadelede mesleğime sahip olmam sadece bazı nadir zamanlarda işime yaramakta. Herhangi bir meslek mensubu, hak ve ödevlerinin sınırlarını bilen bilinçli bir vatandaş olarak ta aynı mücadeleyi ancak bu kadar yürütürdüm. BU mesleği icra etmek için güzel konuşmak, çok okumak, kendini yada düşencelerini doğru ve etkili ifade edebilmenin gerekliliğine artık inanmıyorum. Tersine örnekler, olması gerekene uygun örmeklerden niceliksel olarak çok daha fazla. İnsanlarca, mesleğimden ötürü, ancak ve ancak işleri düştüğünde, özel bir saygı duyuyorum. İşleri olmayan, yakın zamanda olmayacağına inanan insanlar nazarında; yalancı, düzenbaz, fırsatçı gibi bir takım sıfatlara (sadece mesleğim nedeniyle -ve şahsım hakkında en ufak bir fikirleri olmaksızın) sahip olduğumu biliyorum. Yeri gelmişken kısa bir anımı aktarmak isterim:

Ankara'da okuduğum fakülte yıllarımın birinde, tatilimi geçirmek için memleketim olan İzmir'in ilçesine, ailemin yanına gelmiştim. Yolda yürürken çok yaşlı bir amca bana seslenip,
-Kızım sen bilmem kimin nesi oluyorsun? Çok benziyorsun onlara, dedi.
Bahsini ettiği kişi dedemdi. Kısa bir tanışma faslı neticesi, amcanın, rahmetli dedemin bir arkadaşı olduğunu öğrendim. Amca bana ne yaptığımı sordu. Hukuk fakültesinde okuduğumu söyledim. Çok gurur duydu. Gözleri yaşardı. Öpmem için elini uzattıktan hemen sonra
-Mezun olunca ne iş yapacaksın yani sen? Avukat olmayacaksın değil mi?, diye sordu.
Ben de amacımın avukat olmak olduğunu, hakim, savcı yada diğer meslekleri düşünmediğimi söyledim. Birden yüzü ciddi bir ifadeye bürünen amca
-Sakın kızım.. Sakın avukat olma. Avukat dediğin, dolandırıcının tekidir. Sen hakim ol, dedi ve başından geçen bir olayı anlattı.
Amca yıllar önce, herne ise bir suç işlemiş. Kendisini savunması için bir avukat tutmuş ve avukat kendisine duruşmadan önce "duruşma salonuna girerken, bastonunla gözlerin pek görmüyormuş gibi yerleri yoklayarak gir içeri. Hakim ne sorarsa sorsun, tekrarlamasını iste. Kulaklarının ağır işittiğini söylersin." diye salık vermiş.
Yerel şivenin kendine has sempatik fonetiğinin büyüsüne kapılmış olarak
-Ee amca, sen ne yaptın?, diye sordum.
-Avukatım herne dedi ise aynen yaptım ve sonuçta beraat ettim, diye yanıtladı. Ardından da ekledi "Şu avukat milletine güven olur mu hiç? Hem yalancı hem de dolandırıcılar! Gayet sağlıklı bir adamı hem sağır hem kör diye yutturur hakime işte böyleee" demez mi.
-Eh amcacım, sen bu dolandırıcılığa ortak olmasaydın ya, eyleminin neticesi alman gereken ceza ne ise alsaydın ya, dedim.
Ama gayet sağlık duyduğunu bildiğim amca, birden o an da duyamaz olmuştu sanırım ki, cevap alamadım.

İşte vatandaşın avukat hakkındaki genel kanaati: "Köprüyü geçene dek, dayı denilen kişi..."

Sabrınız neticesi, mesleğinizin, emeğinizin, fedakarlıklarınızın övgüye değer bulunacağı beklentisi içinde iseniz; bence hiç denemeyin.

Herkese kolay gele..
Old 10-04-2007, 16:36   #33
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
-Eh amcacım, sen bu dolandırıcılığa ortak olmasaydın ya, eyleminin neticesi alman gereken ceza ne ise alsaydın ya, dedim.
Ama gayet sağlık duyduğunu bildiğim amca, birden o an da duyamaz olmuştu sanırım ki, cevap alamadım.

Acaba amca ne düşünmüştü?

Müvekkiller ne yazık ki her türlü yalanı, dolanı uydururlar hem de bunları ilk olarak avukatlarına karşı yaparlar ve onu ikna ederler. Ondan sonrası kolay. Zaten müvekkilinin haklı çıkması için önceden hazır kıta bekleyen biz avukatlar da çok kolayca her denilen yalana inanırız. Sonra başlarız inandığımız yalanları dile getirmeye...

Neticede, yalancı müvekkil gitmiş, yalancı bir avukat gelmiştir. 17 yıllık avukatım. Bu güne kadar %100 doğruyu söyleyen müvekkile rastlamadım.

Avukatına "Yalancı ve Dolandırıcı" diyen müvekkil, peşinen iddia ediyorum yalancının ve dolandırıcının başta gidenidir. Bu hissi bir tepki değildir. Tam aksine bir tespittir.

Saygılarımla.
Old 10-04-2007, 21:52   #34
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Sayın Dikici'nin tespitine nacizane mesleki tecrübelerim neticesi ben de aynen katılıyorum. Netice itibari ile diyeceğim odur ki; bizlerden genç meslektaşlarımıza sabret derken, ne için, ne pahasına sabretmeleri gerektiği üzerine de çok karamsar olmamak kaydı ile fikrimizi beyan etmeliyiz. Ben bunu ifade etmeye çalışmıştım. :=)
Old 10-04-2007, 23:08   #35
me_as

 
Varsayılan

Merhabalar,

Büromu yeni açmış bir avukat olarak ben de pek çok zorluklar yaşıyorum. Ama hiçbir zaman yılmıyorum. Bir büronun oturması için zamana ihtiyaç olduğunun farkındayım ve sanırım bu da bana dayanma gücü veriyor. En az 5 sene büroya çalışırım diye düşünüyorum. Bu meslekte dürüstlüğün kazandığını daha büroyu ilk açtığım gün anladım. Önemli olan azimli olmak, gelen iş karşısında yılmamak, alınan paraya bakılmaksızın işi hakkıyla yapmak, dürüst olmak.

Meslektaşlarımdan biri müvekkillerin borçlulardan daha fazla sorun çıkardıklarını ifade etmiş. Buna kesinlikle katılıyorum ve diğer meslektaşlarımın da dediği gibi "müvekkil asıl düşmandır" diyorum.

Herşeye rağmen yılmamalı direnmeli sabretmeliyiz.
Old 11-04-2007, 11:45   #36
av.sinem

 
Varsayılan

Ben meslektaşımın en önemli sorununun iş gelmeyişi ve maddi kaygılar olduğunu sanmıyorum.Bende 3,5 yıllık avukatım.Meslek hayatımın ilk davasında öyle sorunlar ve pürüzlerle karşılaştım ki ,bu mesleği yapmaktansa ölsem daha iyi diye çok düşündüm.Ama yılmadım.Haklı mücadeleme hala devam ediyorum.İşimi seviyorum ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.Sabırlı olmak ve yılmamak lazım.Meslektaşımın sorununu tam bilmiyorum ama pes etmemek lazım.Eğer her terslikte pes edecek olsak benim meslek hayatımın ilk davasının son davam olması gerekirdi.
Old 11-04-2007, 12:17   #37
mineartun

 
Varsayılan zor iş avukatlık

2000 yılında mezun oldum
ailem memur olduğu için büro açacak sermayemiz yoktu.
bulunduğum ilde gittiğim tüm avukat abi ve ablalarım maaş veremiceklerini ama yanlarında işi öğrenebileceğimi söylediler.
tüm kapılar böyleleikle suratıma kapandı.
başka bir ilçeye gittim hiç tanımadığım bir avukatın yanında ancak eve her gün gidip gelecek yol parası kadar maaşla işe başladım.
ssk yok.
yemek yok.
maaş ise sadece yol parasını karşılıyordu.başka avukat yanında çalıştığım 3 yılın ardından kendi büromu açtım 3 yıl oldu kendi kanatlarımla uçmaya başlayalı şu anda aileme yardım ediyorum...masrafları karşılıyor büro bazen kar bazen zarar ediyor ama yalnız çalışmak özgür olmak köle olmamak okadar güzel ki...rahat olayım her ay maaşım gelsin diyorsanız başka avukatla çalışın ama özgür olunca kendi işini yapınca aldığınız lezzet çok güzel...
Old 12-04-2007, 16:13   #38
Avukat Neslihan

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşlarımın yazdıklarını çoğu zaman katılarak , onaylayarak okudum. Kabul etmek gerekir ki biz hukukçular sosyal hayatın doktorlarıyız.İşimiz meşakkatli, maddi-manevi ağırlıklar taşımakta.Pek çok meslektaşımı psikolojik sıkıntılar ve hatta hastalıkar içinde görmekteyim.Ama bu bize has değil.Başımızı kaldırırsak mutlu ve şanslı gördüğümüz meslek gruplarının o kadar da mutlu olmadıklarını görürüz. Daha dün büyük bir marketin mağaza müdürü aynen şöyle dedi bana:
-"marketçilik yapılabilecek en berbat iş. Dün sabah 7 de başladım eve gece 3te gittim.Bu hep böyle"
Doktorlar çok para kazanır deriz ama hastanelere birkaç saat bile tahammül edemeyiz.Tanıdığım sıradışı bir doktor şöyle söylemişti" Doktorun parası bol, karısı duldur" Tanıdığım pek çok eczacı veresiye çıkmazında.Hemşireler, bakkallar ne eklersen ekle hepsinin kendine göre ciddi zorlukları var.Dünyaya bakarsan, savaşlar var, küresel ısınma var, hastalıklar var,ölüm var.
Ama güzellikler de var.Hem de tam bu güçlüklerin yanında.Acıya karşı sevgi var,ölüme karşı yaşam var, her gecenin sonunda sabah var.Umutsuzluğa kapılan meslektaşımız ne gibi zorluklar içinde bilemiyorum.Ama yalnız olmadığını bilsin istedim.Pek çok meslektaşı ve hatta dünya yüzünde pek çok insan ; şu ya da bu sebepten acı çekmekte. Ama insan öyle güzel bir varlık ki en büyük sıkıntıların içinde bile gülümseyebilmekte. Çünkü en güçlü iç güdümüz yaşama tutunmak. Eminim umudunuzu tazeleyecek ve çıkmazınızdan kurtulmanın bir yolunu bulacaksınız.Bir sevgi üstadının sözleri ile bitireyim:
"Güçlük kolaylıkla beraberdir, kendine gel, ümidi bırakma! Akıllı insan bilir ki, ölümün arkasında bile daha güçlü bir hayat beklemektedir. MEVLANA "
Old 13-04-2007, 00:17   #39
Av.Nazlı Yolaç

 
Varsayılan

sevgili meslekdaşlarım,
mesleğimizin zorluklarından ötürü aktarılan serzenişler de, çekilen sıkıntılar da, yaşanan güzellikler de hepsi gerçekleri anlatıyor, hepsi ayrı bir açılım sunuyor bu konuda. Bakış açılarına göre yaşananların algılanışı ve beklentilerin karşılanışı tabii ki farklılıklar gösteriyor, göstermelidir de. Ben ise, çoook eskilerde kalan günleri hatırlatan bu başlık altında yazarken mesleğe ilk başladığım zamanlardan bugüne kimin nasıl ulaştığını örnekleyecek hatıralarımı anlatmak istedim.
22 yıl oldu bu mesleğe başlayalı, hala ilk günkü mutluluk ve heyecanla ve şevkle yapıyorum işimi... Hani bir arkadaşımızın dediği gibi, ilk günde de bunu hissettim, hala da aynı coşkuyla hissediyor ve söylüyorum; "bugün hayata yeniden başlasam, seçmek isteyeceğim tek meslek hukukçuluk olurdu". Hangi noktasında olursak olalım, hukuka gönül vermiş insan olmak önemli bence, hakim, savcı, avukat, noter... ne olursak olalım, mesleğimiz hukukçuluk, işimiz avukatlık, işimiz hakimlik, işimiz savcılık. yani üst açılım hukukçuluk. işte gönlümüz bu mesleğe aşkı ve bağlılığı kaybetmediği sürece, her türlü sorun da bunalım da aşılır bir gün...
Evet, yıllar önce mesleğe başladığımda benzer sorunları ben de, benim çağdaşım arkadaşlarım da yaşadılar, bizden öncekiler de yaşadı, bizden sonrakiler de... bundan sonra mesleğe adım atanlar da yaşayacaklar. ancak kendi dönemimizden arkadaşlar arasında yaptığım karşılaştırmalarda, meslek onurundan ödün vermeyenlerin, bugün hala alnı açık başı dik olabilenlerin gerçekten mutlu, onurlu ve hem maddi hem de manevi tatmine ulaşmış durumda olduğunu görüyorum.
Bizimle aynı dönemde fakültede okuyup aynı dönemde mezun olan ve avukatlığa başlayan bir arkadaşımız vardı. Bu arkadaşımız avukatlığa başladıktan sonra, aileden de bir zenginliği olmadığı halde, çok kısa süre sonra, birdenbire, gözle görülür ve dikkat çekici bir değişim geçirdi. Giyim kuşam, yaşam tarzı, aynı dönemde başlayan tüm arkadaşlarımızdan çok çok daha fazla bir hızla değişti. Gelir durumunda çok hızlı bir artış olduğu her halinden belli idi. Bu arkadaşımız bayan bir avukattı ve de bakınca hakikaten de çok çalışıyordu. Bu kadar yeni işe başlayan birisinin bu kadar hızla ilerlemesi aynı dönemde başlayan bizlerde merak uyandırsa da, kısmetinin açıklığına bağlıyorduk başlarda. Ama inanın iki yıl geçmedi olay anlaşıldı, arkadaşımız meğerse bazı senetlerde tahrifat yaparak tahsilatlar yapmış ve daha bir sürü meslek onuru ile bağlaşmayan işi ortaya çıktı, yargılandı, meslekten atıldı sonunda, hani tüm kazancı(tabi maddi olarak) o iki yıl içinde ne kazandı ise o oldu. Mesleğin de kendisinin de onurunu koruyarak ayakta kalma mücadelesi veren tüm arkadaşlarıma bakıyorum şimdi hepsi hala işlerini yapıyorlar, yaşamlarını bu meslekten kazandıkları ile gayet de iyi koşullarda sürdürüyorlar. Evet ultra zengin olan yok belki ama refah seviyesi olarak hiç de azımsanmayacak noktadalar hepsi de.
Yani sevgili genç melekdaşlarım, yolunuz uzun, meşakkatli ama ilerinin aydılık olup olmaması size bağlı. Zor zamanlar, inişler çıkışlar her zaman olabilir, umutlar kırılabilir ama hızlı yükselmek, olabileceğinden daha hızlı yükselmeyi istemek, zorluklara göğüs germek yerine kaypak yollara sapmak o çok istenen yüksekliğe hiçbir zaman çıkamamak anlamına da geliyor. Sağlam ve emin adımlarla yürümek, hem kendinizin hem de mesleğin onurundan ödün vermeden ilerlemek ve de en önemlisi akılla hareket etmek her zaman istediğiniz yere getirecektir, yılmayın, sizin yolunuz bizim yolumuzdan daha çakıllı olabilir, ama herkes kendi çağında yaşayacaktır, kendi çağının zorlukları ile başa çıkacaktır, mutlak. Belki şimdiden sonra mesleğe başlayan arkadaşlarımız daktilo ile çalışmanın ne demek olduğunu, bir dilekçeyi belki on defa daktilo etmeyi , bizim yıllar sonra ilk çıktığında kurtarıcı olarak gördğümüz daksili bile bilmeyecekler. Yani çok şey değişiyor,işte uyap geldi, neredeyse duruşmaları bile ofisten takip edeceğiz, artık hayal gibi gelmiyor. Oysa 20 sene önce, bırakın bilgisayarı, elektrikli daktilo bile (dikkat edin elektronik değil o sonra çıktı) ender büroda vardı. Herşey değişiyor, yaşamda da, olumlu-olumsuz değişimler olabiliyor. Sizin yaşadığınız koşullar ve zorluklar sizinle aynı zamanda başlayan her meslekdaşınız için geçerlidir, unutmayın sabreden, direnen, aklı ile hareket eden, onurundan ödün vermeyenler kalacaktır güzel günlere.

Sevgi ve saygılarımla,
Old 13-04-2007, 06:57   #40
nurten çakmak

 
Varsayılan selam

Eskiden Atalarımız dermişki _EKMEK ASLANIN AĞZINDA Ozaman öyleymiş şimdi ekmek aslanın kuyruğunda ayakta kalabilmek ve yaşamak için mücadele gerek sayın avukat arkadaşım denizden geçmişsin yani okulunu okuyup mesleğini eline almışsın derede boğulma saygılar
Old 13-04-2007, 21:49   #41
Admin

 
Varsayılan

Genç meslektaşımızdan mesajımız var:

Alıntı:
Ancak bişey için daha teşekkür etmeliyim benim için sitede açtığınız forum çok işe yaradı artık artık daha farklı bakıyorum her şeye ve insanların sözleri ilaç gibi merhem oldu yaralarıma gerçekten psikolog olabilirler onları seviyorum ve sizide sağ olun var olun.Hepsine benim namıma teşekkür edin lütfen!!!



Desteklerini esirgemeyen ve bu konuya katkıda bulunan tüm dostlarımıza benim de teşekkürlerimle!
Old 14-04-2007, 14:31   #42
üye15905

 
Varsayılan

Hukukun siyasallaşmadığı siyasetin hukukileştiği bir ortam...
Aslında hayal burda!
Old 14-04-2007, 21:11   #43
üye15905

 
Varsayılan

Yazılanların hepsini okuma fırsatım oldu.
Nazlı Hanım gayet güzel dile getirmiş.
Bu topiğe daha fazla birşey eklemek gerekli değil bence.
Old 14-04-2007, 23:32   #44
zeynep__

 
Varsayılan

avukatımızın içinde bulunduğu psikoloji beni gerçekten üzdü ama bu günlerinin de geçeceğine tüm kalbimle inanıyorum.ben bir hukuk öğrencisiyim.Bu bölüme geldiğimde ilk istediğim şey avukat olmaktı ama avukatların yasadığı zorluklar beni biraz korkuttu açıkcası.Yazın mahkemelere girdim ve tanık olduğum şeyler beni oldukça üzdü.neden mi üzdü?Çünkü bir hakim ve avukat aynı yollardan geçiyor aynı şeyleri öğreniyor belki de aynı okulu bitiriyor ve okul bittikten sonra hakimlk ve savcılık sınavları oluyor.kimisi bu sınavları kazanamıyor kimisi de gerçekten avukatlık yapmak için bu sınavlara girmiyor bile... ancak mahkeme salonunda hakim ve avukatın konumları o kadar farklı ki aynı yollardan geçmelerine rağmen... hakim çok kolay birsekilde karsısındaki meselektasına sesini yükseltebiliyor.Bu beni gerçekten çok üzdü ve adaletin savunulduğu adaletin arandığı bir yerde böyle bir adalatsizlk beni çelişkiye düşürdü.o nedenle hakimlik ve savcılık sınavlarnı kazanmayı hiç istemediğim kadar çok istiyorum.
haddim olmayarak da kendini zorda hisseden avukatımız için sunu söylemek istiyorum:
duyduğum ve yukardaki okudum bu yazılara göre hemen hemen tüm avukatlar aynı şeyleri yaşamış.Ve bu da gösteriyor ki suan en ii konumda olan avukatlarımız bile ilk yıllarında çok zorluklardan geçmiştir.Bence bu kadar yıl okuyup bu statüye gelen bir avukat PES ETMEMELİ.Ve benm gibi mahkemelrde tanık olduğu olaylar yüzünden ya da farklı nedenlerden hayal kırıklığına uğrayan öğrencilere örnek olmalı.Emin olun ki önümüzde varolmak için ya da varlığını yasatmak için uğrasanları gördükce, bizler gelecege güvenle bakacagız...
Old 15-04-2007, 17:13   #45
!! Sedaa !!

 
Varsayılan

bu konuya degındıgınız ıcın öncelıkle tesekkurler..henuz meslegımı ıcra etmıyorum,ogrencıyım 2.sınıfta.Ama degınılen konu acıkcası benımde su an ıcın kafamdakı sorulardan bırı bu yuzden yazma geregı duydum...avukatlık ılk basta benımde dusundugum ve aslına bakıllırsada ıstedıgım tek meslektı,cocuklugumdan bu yanada hayalıyle buyudugum bı gorew yada bılınctı benım ıcın.. hukuk fakultesını kazandıgım ıcın ıkı mutluluk yasıyordum hem hayallerım gerceklestırmek adına hemde hayatım boyunca ıstedıgım tek meslek olan avukatlıgı yapmak adına..ewet tam anlamıyla böyle dusunuyordum takıı fakulteye baslayıp yavas yavasta ısın ıcıne gırene kadar..cok fazla mahkemeye gıtme fırsatım olmadı kı gıtııklerımde de karsılastıgıım seyler ılerdekı meslegım hakkında tekrar dusunmeme sebebıyet verdı.Belkıde aynı fakulteden aynı basarılarda mmezun oluyoruz kımımız hakım ve savcılık allanında kımısı avukatlar,ama nedense statu olarak hep savcı ve hakımlerın asagısında degerlendırılıyoruz en basıtı bı durusma esnasında sankı farklı yollardan gelmıs edasıyla bır hakım yada savcı karsısında duran avukata sesını yukseltıp sert cıkabılıyor,bunu gorunce cok uzuldum hıc böyle dusunmemıstım oysa hepımız adaletsızlıgı yola koymak duzeltmek ıcın alanlarımızın verdıgı sorumluluk ve gorewlerı yerıne getırıyoruzz..bırımız olmadan ısleyemeyen adelet hepımızın oldugu alanda daha saygılı duyarlı sırt sırta ve bırlık ıcınde yurumelı dıye dusunuyorum.. sımdıden tesekkurler..
Old 16-04-2007, 11:24   #46
çınar

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım,
yazılanların tümüne gönülden katılmakla beraber bir iki ekleme yapmak istiyorum. Avukatlık bağımsız çalışılabilecek üç beş meslekten biri. Bunu da hiç bir zaman unutmamalıyız bence.Üst-ast hiyerarşisinden uzak yaşamanın da ne denli bir lüks olduğunu, özel ya da kamu sektöründe çalışan arkadaşlarımdan biliyorum. Müdürleri ya da patronları yüzünden bunalım geçiren ve bu yüzden işinden nefret eden o kadar çok insan varki...
Ayrıca ilk yıllarda büroda oturup müvekkil beklemenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Kendimizi sürekli geliştirmeye çalışmalı, (yabancı dil, seminerler, konferanslar v.s- bunlar da maddi külfet demeyin çok sayıda ücretsiz seminerler var) Sosyal hayatın tam içerisinde yer almalıyız. Derneklere ya da benzeri faaliyet gruplarına üye olmalıyız. Bu şekilde çevremizi genişletirken müvekkil portföyümüzü arttırmanın daha kolay ve çabuk olacağını düşünüyorum.
Ayrıca avukatlar hakkındaki düzenbaz, dolandırıcı v.s. önyargılarını da, şahsiyetinizle ve duruşunuzla değiştirmek sizin elinizdedir. 6 yıllık mesleki yaşantım boyunca bir iki öfkeli borçlunun hakaretine maruz kaldım ancak dürüstlüğüme hiç kimse şu ana kadar laf ya da ima edemedi.
Meslek ilkelerine uygun bir biçimde, düzgün, dürüstçe, sabırla ve azimle çabaladıktan bir süre sonra karşılığını almamanız mümkün değil bence.
Old 16-04-2007, 11:29   #47
me_as

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan pınarsöğüt
Değerli meslektaşlarım,
Üst-ast hiyerarşisinden uzak yaşamanın da ne denli bir lüks olduğunu, özel ya da kamu sektöründe çalışan arkadaşlarımdan biliyorum. Müdürleri ya da patronları yüzünden bunalım geçiren ve bu yüzden işinden nefret eden o kadar çok insan varki...


Bu sözünüze gönülden katılıyorum ancak avukatlık yasa tasarısını gördünüzmü bilmiyorum. Avukatlık yasa tasarısını biraz inceledikden sonra artık böyle bir lüksümüzde kalmayacak sanırım. Büyük şirket biçiminde çalışan avukatlık büroları her yerde şube açmaya başlayacak ve bizim gibi küçük bürolarsa yok olmaya yüz tutacak. Böyle olmaması ve bağımsız çalışma şansımızın elimizden alınmamasını canı gönülden dilerim.
Old 16-04-2007, 11:40   #48
üye15905

 
Varsayılan

Bence bu kadar yıl okuyup bu statüye gelen bir avukat PES ETMEMELİ

Yukarda Zeynep yazmış.
Pes etmedim ama adliye avukatlığı bu şartlar altında bana göre değil.
Old 16-04-2007, 12:06   #49
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Öncelikle bu başlıkta bizlerle tecrübelerini paylaşan tüm büyüklerime tek tek teşekkür ederim

Avukatlık ruhsatını alıp 1 hafta içinde bürosunu açmış biri olarak bu başlıkta yazılan msjları okumaya gerçekten ihtiyacım vardı.

Evet mesleğimiz çok zor.Biz yeni başlayanların işi daha zor ve bizden sonra geleceklerinki çok daha zor olacak.Ama ben karamsar bakmıyorum.Bizler zaten öğrenciyken sabırlı olmayı özverili olmayı iradeli olmayı öğrendik.Şimdi yapmamız gereken dayanmak.1-2 yıl dayanabilirsek eminim piyasada bir yerimiz olacaktır.Bazen karamsar düşünceler kafamdan geçmiyor değil ama ben kendi olumsuz düşüncelerime dahi kulaklarımı tıkadım.

Benim gibi yeni başlayan tüm arkadaşalarıma da sabırlı olmalarını öneriyorum.Herşey güzel olacak arkadaşlar.
Çalışalım,adımlarımızı sağlam atalım ve hiç vazgeçmeyelim.Gerisi gelir...

Saygılarımla.
Old 16-04-2007, 12:13   #50
üye15905

 
Varsayılan

Avukatlık ruhsatını alıp 1 hafta içinde bürosunu açmış biri olarak bu başlıkta yazılan msjları okumaya gerçekten ihtiyacım vardı.

Sevgili Ayşe Hanım
cesaretinize hayran kaldım.
Ben de yeni bitirdim stajı.
Kurumda başlamak bana daha cazip geldi.
Bana kısmet olmadı siz bari yapın.
Old 17-04-2007, 23:40   #51
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Dün bir meslektaşımla sohbet ederken şu neticeye vardım. Eğer hayatınızda huzur, düzen, belirlilik istiyorsanız; serbest avukatlık düşünmeyiniz. Bu konudaki son sözüm budur
Old 18-04-2007, 23:06   #52
av.sally

 
Varsayılan

" M.ö. 50 yıllarında yaşayan Epiktetos adlı düşünür demiş ki:Kader eninde sonunda şöyle veya böyle günahlarımızın bedelini önümüze koyar.Görünen ya da görünmeyen zaman içinde herkes günahlarının bedelini öder.Ektiğini biçer.Bunu bilen adam kimseye kızmaz,gücenmez,kimseyi aşağılamaz,kimseyi itham etmez,kimseden nefret etmez,kimseye kin tutmaz.Bunu bilen adam karşılaştığı tersliklere şaşmaz.Önüne çıkan maddi ve manevi engellerin kendi günahından başka birşey olmadığını bilir."Demekki üzerinden yüzyıllar geçsebazı şeyler değişmeyebilliyor.Ektiklerimizi biçiyoruz.Yarın dediğimiz günü aslında bugün yaptıklarımız hazırlıyor.Yarından durduk yerde mucize yada sürpriz beklemenin alemi yok yani.Yaşamımızın nasıl başlayacağını biz belirlemedik,nasıl biteceğini de bilemiyoruz.Ama aradaki süreyi nasıl yaşayacağımıza karar vermek elimizde.Geçenlerde bir filmde duyduğum söz üzerine düşünmeye değer.Nefret ettiğimiz herşey sonunda karşınıza çıkabilir.Bunun bilincinde olun.Değer verdiğiniz herşeyinse peşinde koşun.Yaşam dediğimiz şey yaşlılık yıllarına ertelediğimiz bir rahatlık düşü değil.Bugün şu an karşılaştığınız problemler,randevular,üstesinden gelmek zorunda olduğunuz işler,borçlar,alacaklar,...Herneyse hepsiyaşam oyununun bir parçası.Dikensiz gül bahçesi gibi bir gelecek yok.Önmeli olan sizin kendi yaşam anlarınızı nasıl değerlendirdiğiniz.Buna da üzüntüsüz yaşama sanatı adını verebilisiniz.Daha doğrusu üzüntüyü tolere etme,kabullenme, ve çıkış yolunu bulma diyelim.Çünkü dediğim gibi dikensiz gül bahçesi olmaz.Nimeti bilen mihnete de katlanacak.Emek vermediğiniz bir işi,aşı,aşkı kzanamazsınız.kazananlar vardiyorsanız o piyangodur.Şansınız milyonda bir bile değildir.Yaşamınızla ilgili şikayetlerde bulunmayı,mazeretler türetmeyi,anlaşılmadığınızı,olanaklarınızın omayışını filan anlatmayın.Kendine yardım etmeyene kimse yardım etmez.Siz çaba gösterin elinizi taşın altına sokun ki "Bir el de sen at" diyebilesiniz.Hevesin çalışmanın olmaığı yetenek bir işe yaramaz.Yaşamınıza çeki düzen vermek için hiçbir yaş geç değil.Benden geçti, olan oldu,gibi laflar sadece tembelliğimizi gösterir.Ve bu tembelliğin kurtarma yazılısı,sözlüsü yoktur.Hadi bakalım gösterin kendinizi."


OĞUZHAN AKAY
POSTA GAZETESİ
06/04/2007

İşte böyle sevgili meslektaşlarım!Belki bu yazının yeri burası değil ama ben buraya yazmak istedim nedeni ise iki kişi arasında gizli!!!!
SAYGILARIMLA
Old 22-04-2007, 14:16   #53
funda.0633

 
Varsayılan

Bu konuda içinde ki sese önem vermek lazım...Hukuk fakültesini bitirmek eşittir avukat olmak demek değildir..İçinde ki ses seni asla yanıltmaz...Her insanın zaman zaman hayal kırıklığına uğradığı zamanlar vardır..Ama hayal kırıklıklarıda kimi zaman hayalerin gerçekleşmesine vesile olur..Tabii mücadele edilirse.Eğer avukatlık diyosanız sakın ama sakın pesetmeyin..Selamlar..
Old 27-04-2007, 12:55   #54
amaçadalet

 
Varsayılan

Burada güzel sözler yazan değerli üstadlarım; hepinizin her söylediği kulağıma küpe olacak. Bu meslek için herşeyden önemlisi mücadele etmektir. Belki de tüm meslekler arasında en fazla mücadeleyi gerektirecek meslek budur. Eskiden de böylemiymiş bilmiyorum.. Ama tüm bu düşünceler, hakimlerin, memurların bizlere olan tavrını değiştirecek mi ki? Ben stajıma ilk başladığım dönemlerde heralde genç olduğumdan dolayı bana bu derece umursamaz davranıyolar sanırdım. Ancak bikaç işten sonra gördüm ki, tüm avukatlar bazı memurlar için iş getiren işe yaramaz yaratıklar, bazıları içinse maaşın yanında ekmek kapıları.. Amcamın kızı var 10 senedir katiplik yapıyo, avukatlar hakındaki sözlerini duymak istemezsiniz, zaten burda da söyleyemiyorum. Ama inanın çalıştığım dönemde beni en çok üzen olay şu olmuştu;
Bakırköy adliyesine gimiştim sabah erkenden. Bayram tatil bitimiydi. Adliyenin bir kaleminde işim vardı, hatılamıyorum şimdi.. Saat 8:30 da orda oldum, malum yanında çalıştığım avukat zaman konusunda fazlaca titizdi. Kalemdeki memurlar bekleyin dediler. Beledim bekledim.. Tüm kalem memurları (mübaşirin dışında) hakimin odasındaydılar. Hakim bayramlarını kutluyomuş. 1 saat bekledim, yanıma 60 yaşlarında bir avukat daha geldi. bekledik, bekledik.. Sohbet ettik biraz. Saat 11 e geliyodu, bikaç hüsranlı denemeye rağmen yine kalktım işim acele dedim, yanımdaki üstad da biraz ısrar etti, işim acele diye. "Sabredin, işimiz var şurda" diye cvplarla karşılaştık. Bu arada yanında çalıştığım avukatlar durmadan beni arıyolar, çabuk ol diye. Aynı zamanda da hakim odasından gelen sıcacık sohbet eşliğindeki kahkahalar.. Artık avukatla birbirimizin yüzüne bakamaz olduk. hadi ben neyse de o yaşta bir adama yapılır mı bu? Şimdi dersiniz, bu olayı anlattığım diğer arkadaşlarım gibi, burda suç avukattadır hakkını aramamış diye.. Belki bu duruma karşı hukukii haklarımızı kullanabilirdik, ben tecrübesizdim, belki o da çok bıkkın. hem bu bile onları kabalığını unutmamı sağlar mıydı? Saat 11:50 gibi kapıyı açtılar. "İşte öğleden önce bitirdik işinizi" dediler. Biz de paşa paşa işimizi yaptırıp, diğer işlerimize geri döndük.
Söyleyin üstadlar; dünyaya 10 kere gelsem yine hukuk okumak istiicek olan ben, avukatlığın da hukukçuluk olduunu nasıl ispat edebilirim bu ülkenin memuruna, hakimine, ve günün birinde müvekkil vasfında olabilecek tüm insanlara..
Old 27-04-2007, 16:30   #55
tiyerianri

 
Varsayılan

Bayram ertesi de gidilmez ki adliyeye.Çok yoğunlar...
Old 27-04-2007, 16:34   #56
tiyerianri

 
Varsayılan

Vallahi bir yılım doldu avukatlıkta.Staj süresindeki çalışmayla beraber 2 2,5 yılı bulan çalışmışlığım var.Yakında da komple bırakacağım avukatlığı zaten ama bu iki küsür yıl içinde o adliyelerde yaşadıklarımın "intikamımı" (mecazi anlamda kullanıyorum intikam kelimesini gerçek manada değil) alacağım.Yani güzel bir takım şakalar yapıp değerli memur kardeşlerime çok erken bir yaşta jübile mi yapacağım.Bu kadar hayal kırıklığı yeter sanırım.
Old 27-04-2007, 17:18   #57
cemaydın

 
Varsayılan

"Bayram ertesi de gidilmez ki adliyeye.Çok yoğunlar..."

Hehe.
Old 29-04-2007, 20:46   #58
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

İzmir Adliyesi için diyebilirim ki;

Adliyeye sabah 09:30-14:00 arası, Salı ve Perşembe günleri, Cuma mesai bitimine yakın, Pazartesileri mesai başlangıcında bir de resmi yada dini tatillerin öncesinde ve sonrasında gidilmez
Old 29-04-2007, 23:34   #59
yusufosis

 
Varsayılan

tüm samimiyetimle katılımcılara teşekkürler, saygılar...
bu kadar mı samimi olunur. inanın henüz birinci sınıf öğrencisi bir çömez olarak bir çok şeyi anlamama neden olan bu forum için tekrar teşekkürler..
şimdi, medeni çalışmaya devam...
Old 11-07-2007, 20:13   #60
çınarağacı

 
Varsayılan

Merhabalar, bende mesleğe yeni başlamış ve staj sonrası büro açmış bir avukat olarak anlattıklarınızda kendimi buldum. Tüm üstadlarımıza teşekkür ediyorum. Bu işte en çok canımı sıkan iyiniyeti hisseden müvekkillerrin bu durumu sömürmeleri oluyor. Bazen neden beni kimse uyarmadı ve ben avukat oldum diyorum bazense tekrar dünyaya gelsem tekrar avukat olurum diyorum. Bilemiyorum Allah sonumuzu hayır etsin
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Genç Avukatlarla Gizli Konuşmalar Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 32 21-08-2015 16:37
Genç Hukuk Projesi ras0ir Hukuk Lisans Eğitimi 13 21-06-2010 21:12
Bir Hukuk Fakultesi Dekanindan Tavsiyeler Cest la vie Hukuk Lisans Eğitimi 8 21-01-2008 12:00
Avukatlığın değeri attorneytalay Hukuk Sohbetleri 24 30-04-2007 21:57
genç arkadaşlara tavsiyeler av. aslı uçaravcı Hukuk Sohbetleri 0 30-11-2006 22:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08191705 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.