![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#31 |
|
![]() Bence de aslolan bireysel başvuru.
İlla idare mahkemesine başvuracaksanız bence KHK'ların Anayasaya aykırı olduğunu, ohal kapsamında ohal süresi dışında da etkisini gösterecek kararlar verilmesi halinde yine de KHK'ların denetime açık olacağını ileri sürerek AYM'ye gönderilmesini isteyin derim. Ama bunun mahkemece ciddi görülüp AYM'ye gönderilmesi de zayıf bir ihtimal bana kalırsa. |
![]() |
#32 |
|
![]() KHK ile ihraç edilenler için önemli bir Danıştay Kararı
T.C. D A N I Ş T A Y İKİNCİ DAİRE ESAS NO: 2014/8861 KARAR NO: 2015/1735 Temyiz İsteminde Bulunan ( Davacı ) : Vekili : Karşı Taraf : Milli Eğitim Bakanlığı - ANKARA Vekili : İsteğin Özeti : Trabzon İdare Mahkemesi'nce verilen 11.9.2014 günlü, E:2014/1191, K:2014/1090 sayılı kararın; dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir. Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır. Danıştay Tetkik Hakimi : Mehmet Özyiğit Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü: Dava, İli, İlçesi, İlkokulu Müdürü olarak görev yapan davacının, yöneticilik görevinin sona erdirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Trabzon İdare Mahkemesi’nin 11.9.2014 günlü, E:2014/1191, K:2014/1090 sayılı kararıyla; davacının, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Geçici 10. maddesinin 8. fıkrası uyarınca 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılının tamamlanmasına binaen doğrudan yöneticilik görevinin sona erdiği, söz konusu Kanun hükmünde, atama yapma konusunda yönetime herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem kurma olanağının tanınmadığı, davacının yöneticilik görevinin, kanun niteliğini taşıyan hukuki bir düzenleme ile sona erdiği, davalı yönetimce kurulmuş yönetsel davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle, yöneticilik görevinin sonlandırılmasına ilişkin işlemin incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine hükmedilmiştir. Davacı, en temel hakkı olan “dava açma hakkı”nın engellendiğini, görevinin son bulmasına ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığınca ayrıca bir kararname gönderilmesi gerektiğini, kazanılmış haklara saygı ve hukuki güvenlik ilkelerinin ihlal edildiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir. 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye, 14.3.2014 günlü, 28941 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6528 sayılı Yasa’nın 25. maddesi ile eklenen geçici 10. maddenin 8. fıkrasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen Okul ve Kurum Müdürü, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevinin, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevinin ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 88. maddesi ile 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. ve 37. maddelerine dayanılarak çıkartılan ve 10.6.2014 günlü, 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde, aynı unvanda olmak üzere, 14.3.2014 tarihi itibarıyla görev süreleri dört yıl ve daha fazla olan yöneticilerin görevinin, 2013-2014 ders yılının bitimi tarihinde başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, görev süreleri 14.3.2014 tarihi itibarıyla dört yıldan daha az olan yöneticilerin görevinin ise, dört yıllık sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, bu maddenin birinci fıkrasına göre yöneticilik görevi 2013-2014 ders yılının bitiminde sona eren müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarının, bu Yönetmelikte öngörülen usul ve esaslara göre yerlerine görevlendirilen yöneticilerin göreve başlayana kadar görevlerine devam edecekleri kuralı yer almıştır. Bu düzenlemeler uyarınca, görev süreleri 14.3.2014 tarihi itibarıyla dört yıl ve daha fazla olan yöneticilerin görevlerinin 2013-2014 ders yılı bitimi tarihinde sona erdiği, ancak, söz konusu yöneticilerin mevcut görevlerine, yerlerine yeni yönetici görevlendirilene kadar devam edecekleri sonucuna ulaşılmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için, davacının yöneticilik görevinin sona erdirilmesine yönelik bir işlemin var olup olmadığı hususunun tartışılması gerekmektedir. Kanunlar, Anayasanın öngördüğü yetkili organ tarafından, Anayasada belirtilen usul ve biçimde kabul edilerek yürürlüğe konulan yazılı hukuk kurallarıdır. 1982 Anayasası, yasamayı asli bir yetki olarak öngörmektedir. Yasama organı, kural olarak, anayasaya uygun olmak koşulu ile her konuyu düzenleme kapsamına alabilir. Yasama organının düzenleme yetkisi genel ve asli bir yetkidir. Yasama organının söz konusu yetkisi çerçevesinde çıkarmış olduğu kanunları, bahse konu yasal düzenlemelerde öngörülen ilkeler çerçevesinde uygulama görevi ise yürütme ve idareye aittir. Buna göre, yürütmenin, kanunların uygulanması görevi ve yetkisinden kaynaklanan düzenleme yetkisi ikincil nitelikte bir yetkidir. Yürütme ve idare, yasal düzenlemelerle emredilen hususları, “bağlı”, “türevsel” ve “tamamlayıcı” nitelikte düzenlemeler veya işlemler vasıtasıyla uygulamak zorundadır. Bu nedenle, kanunların, ilgili kişi ya da konularla ilgili olarak koymuş oldukları kuralların uygulanabilmesi için yürütme ve idare tarafından harekete geçilmesi zaruridir. Bu husus, kuvvetler ayrılığı ilkesinin de doğal bir sonucudur. Hukuk devletinin unsurları arasında yer alan "idarenin yargı yolu ile denetimi" ve "idarenin kanuniliği" hususları da doğrudan kuvvetler ayrılığı ilkesinin mevcudiyetine bağlıdır. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında, 652 sayılı KHK’ya 6528 sayılı Kanun ile eklenen geçici 10. maddenin 8. fıkrasında, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan okul/kurum yöneticilerinden, 14.3.2014 tarihi itibarıyla görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevinin 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği belirtilmiş ise de, söz konusu yasa maddesinin icrası için yürütme ve idare tarafından gerekli işlemlerin yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim, 10.6.2014 günlü, 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde, mevcut yöneticilerin görevlerinin, 2013-2014 ders yılının bitimi tarihinde sona ermesi için, "aynı unvanda, 14.3.2014 tarihi itibarıyla dört yıl ve daha fazla görev yapma" şartının oluşması gerektiği yönünde yeniden bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç duyulmuş, diğer yandan, mevcut yöneticilerin, bu Yönetmelikte öngörülen usul ve esaslara göre yerlerine görevlendirilen yöneticilerin göreve başlayana kadar görevlerine devam edecekleri belirtilmek suretiyle de yönetim boşluğunun oluşmasına engel olunmuştur. Bu durumda, davacının yöneticilik görevinin, 6528 sayılı Yasa’nın 25. maddesinin icrası amacıyla sona erdirildiği, söz konusu uygulamanın, Milli Eğitim Bakanlığınca fiili olarak yerine getirilen bir “icrai işlem” olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre, İdare Mahkemesi’nce işin esasına girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yönetimce kurulmuş yönetsel davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilemeyeceğinden bahisle davanın incelenmeksizin reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Trabzon İdare Mahkemesi'nce verilen 11.9.2014 günlü, E:2014/1191, K:2014/1090 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nuntemyize konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek dosya tekemmül ettirilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, kullanılmayan 41,50 TL yürütmeyi durdurma harcı ile artan posta ücretinin davacıya iadesine, tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde Danıştay'a kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24.2.2015 tarihinde, oyçokluğuyla karar verildi. Başkan Üye Üye Üye Üye KARŞI OY Dava, İli, İlçesi, İlkokulu Müdürü olarak görev yapan davacının, yöneticilik görevinin sona erdirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, neden, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, idari dava türleri arasında sayılmış, "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" alt başlıklı 14. maddesinin, (3-d) bendinde; dava dilekçesinin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği belirtilmiş, 15. maddesinin, (1-b) bendinde ise; davaya konu edilen işlemin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliğinde bulunmaması durumunda davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır. İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemler, öğreti ve içtihatta idari makam ve mercilerin kamu gücüne dayanarak idare işlevine (idare hukuku alanına) ilişkin olarak yaptıkları ve ilgililer hakkında çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğurmak suretiyle hukuk düzeninde değişiklik yapan, başka bir anlatımla ilgililerin hukukunu etkileyen irade açıklamaları olarak tanımlanmaktadır. 652 sayılı KHK’ya 6528 sayılı Kanun ile eklenen geçici 10. maddenin 8. fıkrasında, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan okul/kurum yöneticilerinden, 14.3.2014 tarihi itibarıyla görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevinin 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği belirtilmiş olup, 10.6.2014 günlü, 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde ise, mevcut yöneticilerin, bu Yönetmelikte öngörülen usul ve esaslara göre yerlerine görevlendirilen yöneticilerin göreve başlayana kadar görevlerine devam edecekleri yönünde düzenleme getirilmiştir. Buna göre, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan okul/kurum yöneticilerinin görev sürelerinin, yukarıda adı geçen Yönetmelik uyarınca yerlerine yeni yönetici görevlendirilene kadar devam ettiği, ancak, bu durumun, anılan yöneticilerin görevlerinin 6528 sayılı Yasa uyarınca kendiliğinden sona erdiği gerçeğini değiştirmediği, bahse konu yöneticilerin söz konusu Yönetmelik hükümleri uyarınca görev sürelerinin uzatılmaması ya da yerlerine yeni yöneticilerin görevlendirilmesi halinde ise ayrıca bir işlem tesis edileceği, bu işlemlerin de dava konusu edilebileceği açıktır. Nitekim, uygulamada, ilgili personel tarafından, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmelikte yer alan düzenlemeler uyarınca "görev sürelerinin uzatılmaması" ya da "yeni yöneticilerin görevlendirilmesi" yolunda tesis edilen işlemlere karşı da davalar açılmıştır. Bu durumda, dava konusu olayda, davacının yöneticilik görevinden alınmasına ilişkin olarak dava tarihi itibarıyla davalı idarece tesis edilmiş herhangi bir işlemin mevcudiyeti söz konusu olmadığından, işin esasının incelenmesi mümkün olmamakla beraber, hak arama hürriyetinin bir gereği olarak davacının Anayasa'ya aykırılık iddiasının incelenelebilmesi, herhangi bir aykırılık görülmemesi halinde ise davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenerle, İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla, aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz. Başkan |
![]() |
#33 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Teşekkür ediyorum görüşünüz için. Son gün idari başvuru yaptık. Hem iyuk m 11'e göre, hem de harp okullarında okuyan yabancı askeri öğrencilerin yeni kurulacak milli savunma üniversitesine nakilleri yapılacağından, aynı şekilde naklinin yapılması talebi ile yani İYUK m 10 a göre ikili bir idari başvuru yaptık. 60 gün bekleyeceğiz. muhtemelen cevap verilmeyecektir. sonrasında idare mahkemesinde dava açmayı ve sizinde belirttiğiniz gibi, ilgili KHK nın olağanüstü KHK mahiyetinde olmadığından yargısal denetime açık olduğu gerekçesi ile dosyanın AYM ne gönderilmesini talep etmeyi düşünüyoruz. Sonuç alamayacağımızı düşünmekle birlikte iç hukuk yollarını tüketmeye çalışıyoruz. |
![]() |
#34 |
|
![]() Teşekkür ediyorum danıştay kararı paylaşımı için. bu süreçte emsal olabilecek mahiyette bir karar.
İdare tarafından yasanın fiili olarak yerine getirilmesini bir “icrai işlem” olarak nitelemesi yerinde bir değerlendirme olmuş. Zira aksi düşünce hak arama hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğurmaktadır ki; günümüzde yaşanan en büyük hukuksuzluk ta bu ne yazık ki. Ayrıyeten belirtmek isterim ki, harp okullarından ilişikleri kesilen öğrencilere geçen hafta verilen tek belge, iade ettikleri lise diplomalarının arkasına bastıkları mühür ve ilgili KHK ile ilişiği kesilmiştir kaşesi. Yani bununla idare; ortada idari işlem yoktur demektedir bir nevi. Ama paylaşılan danıştay kararı ışığında değerlendirilise eğer, bu kaşe ve mühür, KHK nın yerine getirilmesidir ve icrai bir işlemdir diyebiliriz o halde!!! |
![]() |
#35 |
|
![]() Yaptığım idari başvuruda bugün 60. Gün. Cvp verilmezse zımnen reddedilmiş oluyor. harp okulundan ilişiğinin kesilmesi işleminin iptalini ve yabancı öğrenciler gibi yeni kurulacak milli savunma üniversitesine naklinin yapılması talebi ile başvurmuş idik.
Şu aşamada sorum şu. Yardımlarınızı bekliyorum. Bu davayı bu iki talep ile açabilirmiyim. Ayrı davalar mı açmalıyım. Yani;ilişik kesilme işleminin iptali için bir dava, milli savunma üniversitesine naklinin yapılması için ayrı bir dava mı açmalıyım yoksa. Aslında bu talepler ayrı gibi dursa da;bağlantılı. Yabancı öğrencilere uygulanan prosedürün uygulanmasını talep ediyoruz işin özünde. milli savunma üniv nakil talebini ayrı davada dile getirecek isek,daha 60 günümüz var değilmi ıyuk m 10 a göre dava açmak için. Ama ilişik kesme işleminin iptali talepli davada idari başvuruyu son gün yaptığımızdan ıyuk m 11 e göre hemen yarın bu davayı açmalıyız değil mi? Uzun bir soru oldu. Affınıza sığınarak görüşlerinizi bekliyorum. |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Görevden uzaklaştırma kararının devlet memurun yiyecek yardım alacağına etkisi | Av.Karahan | Meslektaşların Soruları | 0 | 11-06-2014 17:11 |
Görevli yargı yolu (adli Yargı mı -idari yargı yolu)-zaman aşımı | akrd61 | Meslektaşların Soruları | 11 | 12-11-2010 23:04 |
Avukatın mesleğe dönüşü yolu kapalı mıdır? | AV. AYSEL GÜRBÜZ | Meslektaşların Soruları | 1 | 04-06-2010 22:36 |
Cumhurbaşkanı'nın işlemlerine karşı yargı yolu? | GECE | Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu | 7 | 17-02-2010 15:57 |
TBB kararlarına karşı yargı yolu | emekli hakim | Meslektaşların Soruları | 1 | 08-10-2007 17:18 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |