|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
26-03-2007, 15:42 | #1 |
|
İşe İade kararının icra aşaması
Sayın meslektaşlar;
Bilindiği üzere ilamlı icraya mahkemelerin eda hükmündeki kararları konu olabilmektedir.Ancak işe iade davası sonucunda ortaya çıkan 4 aylık ücretin ödenmesi ve işe başlatmama durumunda belirlenen 4 aylık tazminatın ödenmesi yönündeki karar tespit hükmü niteliğinde olup sizce ilamsız icraya mı yoksa ilamlı icraya mı konu olabilecektir.Ben uygulamasına rastlamadım değerli yorumlarınızı bekliyorum |
26-03-2007, 21:41 | #2 |
|
Burada mahkme kararına binaen işe alınmama hali olursa haliyle işbu mahkeme kararı ilamlı icraya konulabilecektir. Zira mahkeme kararı terditli bir karar olup işe alınmama durumunda bu karardaki bir edimin yerine getirilmesi hali sözkonusu olacaktır.Burada yapılaması gereken işe alınmak için önce resmi bir ihtar yapılır, şahıs işe alınmazsa işbu karar ile eldeki ihtarın bir örneğide icra dosyasına eklenerek ilamlı takip yapılır.
|
27-03-2007, 09:38 | #3 |
|
işe iade
işe iade davalarında mahkeme davacı işçinin işe iadesine , boşta geçen süre ve işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminata hükmediyor.
Sizin davalı işverene müvekkilinizi işe başlatması için kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içerisinde ihtarname çekmeniz ve işverenin ihtarnamenin kendisine tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde işçiyi işe başlatması gerekiyor. (İşveren kendisine başvuran işçiyi işe başlatmak zorunda değil.Burada seçimlik bir hakkı var.Eğer işe başlatırsa işe başlatılmama halinde ödenmesi gerken tazminattan kurtulur,aksi halde her iki tazminatı da ödeme yükümlülüğü doğar) Eğer işveren bu 1 aylık süre içinde işçiyi işe yeniden başlatmazsa(işten atılmadan önce yaptığı işe ve aynı koşullarla) yapabileceğiniz tek şey mahkemenin hükmettiği tazminatları ilamsız icraya koymaktır. Yargıtay işe iade davası sonucu verilen tazminat kararlarını eda niteliğinde değil tespit niteliğinde görüyor. Maalesef işverenin işçiyi işe başlatma gibi bir zorunluluğu yok.Eğer işçiyi işe başlatırsa sadece boşta geçen süreye ilişkin tazminatı ilamsız icraya konu edebilirsiniz. |
27-03-2007, 11:12 | #4 |
|
Sayın Ketevet'e katılıyorum. Uygulamada karar tespit niteliğinde bulunduğundan ilamsız takibe konu olmakta. Tıpkı kira bedelinin tespiti hükmü gibi. İlamlı takip yapıldığında ise İTM ödeme emrinin iptaline karar vermekte.
|
04-02-2008, 21:30 | #5 |
|
Aynı husus ( ilamsız takibe koyma zorunluluğu) yargılama giderleri ve vekalet ücreti için de geçerli midir
|
04-02-2008, 21:35 | #6 |
|
4 aylık boşta kalan süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı için (eğer eksiksiz olarak hesaplama yapabiliyorsanız bu konudaki önceki forumları incelemenizi tavsiye ederim ücretin hangi ücret olacağı faizin hangi tarihten hesaplanacağı ve türü ayrıntısı ile tartışılmıştı) ilamsız takip yapmalısınız. Çünkü ilam tespit hükmündedir.
İlamdaki vekalet ücreti ve yargılama giderleri için ise ilamlı takip yapabilirsiniz. |
04-02-2008, 21:52 | #7 |
|
Peki yargılama gideri ve vekalet ücreti için (işe iade davalarında) kesinleşme şartı aranmakta mıdır? Zira İİK hükümlerinde işe iade davaları için kesinleşme öngörülmemekle birlikte; uygulamada İTM'ler vekalet ücretinin tahsili amacı ile başlatılan ilamları ksinleşmedikleri, temyiz aşamasında olduğu için iptal etmekte.
|
04-02-2008, 22:06 | #8 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın ad-hoc; Yargılama giderleri asıl alacağa bağlı feri nitelikte alacaklardır. Asıl alacak tahsil edilebilir olmadan, feriler de icra takibine konu edilemeyecektir. Bu itibarla, işe iade kararı tespit niteliğinde olduğundan ve karar kesinleşmeden icraya konulamayacağından bunun ferileri olan alacaklar da ilamlı icra takibine konu edilmez. Saygılarımla, |
05-02-2008, 13:32 | #9 |
|
İşe iade kararı kesinleşmeden vekalet ücretini de talep edemezsiniz
|
05-02-2008, 17:50 | #10 | |||||||||||||||||||||||
|
T.C. YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2007/1628 Karar: 2007/4593 Karar Tarihi: 13.03.2007 ÖZET: Borçlu, borca itiraz niteliğindeki başvurusunu icra dairesi yerine icra mahkemesine yapmıştır. Bu durumda adı geçenin yanlış yere başvurmasının sonuç doğurmayacağı gözetilerek mahkemece isteminin bu gerekçe ile reddi gerekir. Verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı halde Mahkemece ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmesi de doğru değildir. (2004 S. K. m. 62) (4857 S. K. m. 21) Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve borçluya (7) örnek ödeme emri 13.04.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca borçlu, tüm itiraz nedenlerini kendisine ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde <icra dairesine> bildirmek zorundadır. Somut olayda borçlu, borca itiraz niteliğindeki başvurusunu 18.04.2006 tarihinde icra dairesi yerine icra mahkemesine yapmıştır. Bu durumda adı geçenin yanlış yere başvurmasının sonuç doğurmayacağı gözetilerek mahkemece isteminin bu gerekçe ile reddi yerine işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinde, bu maddeye göre verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı halde Mahkemece ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
05-02-2008, 21:14 | #11 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın ad-hoc; Bildiğiniz üzere, yeni ilkemiz şudur: "önce kanuna bakmalı, sonra yargıtay kararı aramalı" Her ne kadar 12. HD -bence isabetsiz- böyle bir karar vermişse de bu durumun 12. Dairenin hukukumuzda yeni yer bulan iş güvencesi hükümlerinde uzman daire olmamasından kaynaklandığını düşünmekteyim. Yargıtay, iş kanunun 21. maddesinin aşağıda koyu olarak gösterilen yerlerini gözden kaçırmış olabilir. Kanun, kararın kesinleşmeden icra edilemeyeceğini bu şekilde belirlemiştir. Kaldı ki bu dava tespit niteliğindedir. Usule ve yasaya uygun bir kararda, "feshin geçersizliğinin TESPİTİNE, İşçinin başvurmasına rağmen işe başlatıması halinde..." denir. İşçinin başvurması da kesinleşmeyle mümkündür. "İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur." Saygılarımla, |
20-02-2009, 16:54 | #12 |
|
Değerli meslektaşlarım;
Vekil edenim aleyhine işe iade davası açıldı ve mahkemece işe iade kararı verildi.Söz konusu bu mahkeme kararı tarafımızca yasal süresi içerisinde temyiz edildi. Hal böyle iken davacı vekili ücreti vekalet ve yargılama giderleri için vekil edene ilamlı icra takibi yaptı.Fakat söz konusu takipte tebligat vekil edenim davalı/borçlu asile çıkarıldı (vekil olarak tarafıma tebligat çıkarılmadı).Bu tür ilamlı takiplerde Tebligat Kanunu,HUMK,Avukatlık Kanunu vekile tebligat zorunluluğu aramaktadır diye biliyorum.Ben de bu sebeple söz konusu ilamlı icra takibinin iptali davası açtım.Fakat duruşmaya da epey zaman var. 1)İşe iade davalarında mahkeme kararı kesinleşmeden vekalet ücreti ve yargılama giderleri icra takibine konu edilebilir mi? 2)İlamlı icra takibinde tebligattaki usule aykırılıktan dolayı açılan takibin iptali davasında icra hukuk mahkemesi tedbiren icra takibinin durdurulması kararı verebilir mi? Konuya ilişkin bilgilerinizi ve varsa Yargıtay kararlarını bizimle paylaşırsanız çok memnun olurum. Şimdiden çok teşekkür ederim değerli arkadaslar. Saygılarımla... |
20-02-2009, 17:16 | #13 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
1. Sorunuza ilişkin düşünceler yukarıda açıklanmıştır. Benim kişisel inancıma göre işe iade kararı kesinleşmeden vekalet ücreti takibe konu yapılamaz. Ancak aksi yönde (benim bildiğim) 1 tane yargıtay kararı var. Ben o karara katılmıyorum. Keza karar 9. Hukuk Dairesine ait de değil.
Tebligat usulsüz yapıldı ise icra mahkemesine şikayet yoluyla müracaat edilmelidir. Ancak bu şikayeti yaptığınız tarihten (En geç muttali olduğunuz tarih sayılacağından)itibaren yasal sürede yapmanız gereken itirazlar varsa kullanmanız gerekecektir. Yapacağınız şikayet, esasında muttali olduğunuz tarihin belirlenmesinden başka bir işe yaramayacaktır. Saygılarımla, |
20-02-2009, 21:45 | #14 |
|
İcra takibinin iptali davasında tedbiren takibin geçici durdurulması kararı verilmesi
Değerli arkadaşlar;
İlamlı icra takibinde borçlu vekiline tebligat yapılmayıp borçlu asile tebliğ yapılması durumunda söz konusu icra takibinin iptali istenebilir mi? İstenebilmesi durumunda açılan dava dosyasından icra takibinin tedbiren geçici olarak durdurulması istenebilir mi??? İlginiz için şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılar... |
21-02-2009, 03:01 | #15 |
|
Bence istenememeli. Vekille takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır.
Saygılarımla... |
11-11-2009, 10:26 | #16 |
|
işe iade davası kabul edilmiş , kesinleşmiş ve işe iade talebi de süresinde yapılmış. İşveren işçiyi işe başlatmış. Boşta geçen süre tazminatını ödememiş.Bu tazminat için ilamsız takibi nasıl yapmalıyız? Ücret hesabı nasıl yapılıyor? Birüt mü, net mi ? işten ayrıldığı tarihteki maaş bordrolarına göre mi,yoksa işe başlatıldığı tarihteki maaş bordrolarına göre mi?Teşekkürler.
|
11-11-2009, 11:53 | #17 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Boşta geçen süre ücreti, işçinin iş akdinin feshediği tarihi takip eden 4 aydaki emsal ücretler dikkate alınarak hesaplanıyor. Aşağıda, asgair ücret alan bir işçiyle ilgili sorulan soruya verilmiş cevap yer almakta. İşinize yarayabilir. Saygılar,
|
11-11-2009, 13:10 | #18 |
|
Sayın Adli TIP, anladığım kadarıyla boşta geçen süre için belirlenen ücrete sadece yasal faiz talep edebiliyoruz.Damga vergisi ve gelir vergisi konusunu tam anlamadım. BU vergileri talep edeceğimiz miktardan biz mi düşeceğiz?Yoksa sonradan mı bunlar düşülüyor?
Sanırım bu durumda ilamsız takip yerine dava açarak talep etmek daha doğru. |
11-11-2009, 13:51 | #19 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın meslektaşım, Brüt ücretten damga vergisi, gelir vergisi ve SGK primleri kesildiğinde, net ücret elde ediliyor zaten. Boşta geçen süre ücreti; işçinin iş akdi feshedilmeseydi o sürede elde edebileceği GELİRLERDİR. Sadece ücret değil yani. Bu itibarla, geçersiz sayılan feshi takip eden 4 aya isbaet eden, ikramiye, prim vs. varsa onlar da talep edilebilir. Yine, işçinin iş sözleşmesinde (ya da toplu iş sözleşmesinde) ücret artışına ilişkin bir hüküm varsa ve feshi takip edeb 4 ay bu ücret artış dönemlerine rastlıyorsa, ücret buna göre talep edilir. Talep konusu alacak, fiilen çalışılmadan elde edilmiş de olsa, ücret niteliğinde olduğundan, talep edilecek faiz, (işe iade için başvurma tarihinden itibaren işletilmek üzere) İş Kanunu'un 34. maddesi gereğince, en yüksek banka mevduat faizidir.
Bence doğrudan dava açmaktansa, işçinin eski net ücretini 4'le çarpın (boşta geçen süre en az 4 ay ise) ve fazla ilişkin haklarınızı sakları tutarak takibi açın. Takipten sonra, her ihtimale karşı madde 18/c'yi de yanınızda bulundurun. Ne olur ne olmaz.
|
18-12-2009, 17:36 | #20 |
|
işe iade davası kabul edilmiş işe iade başvurusunda bulunulmamış ve karar icraya konmuştur.Bu durumda kararın icraya konulamayacağı başvurunun yapılmaması nedeni ile fesih sebebinin haklı fesih sayılacağı ve işe başlatmama kararına hak kazanılamayacağına ilişkin elinde yargıtay kararı olan var mı? gönderirseniz sevinirim
|
18-12-2009, 17:55 | #21 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın HATİCE; İş Kanunu 21. Maddenin "İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur." şeklindeki açık hükmü gereğince, fesih HAKLI DEĞİL GEÇERLİ FESİH gibi sonuç doğuracaktır. İşe iade için başvuru yapmayan işçi, işe başlatmama tazminatına ve boşta geçen süre ücretine hak kazanamaz. İşçi sadece, fesih sırasında ödenmediyse, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanır. Bu haklar da bahse konu işe iade ilamında yer almadığından, kararın ilamlı icraya konu edilmesi mümkün değildir. Saygılar; Saygılar, |
19-10-2011, 16:16 | #22 |
|
İşçi vekili olarak açtığım işe iade davası reddedildi. İşveren vekili için vekalet ücretine hükmedildi.Kararı temyiz ettim.
Bu vekalet ücreti icra takibine koyulabilir mi? Kesinleşmesi beklenir mi? Teşekkürler |
19-10-2011, 17:58 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Kararın kesinleşmesinin gerekmediğine dair bir kararı aşağıya ekledim. Yargıtay'ın görüşü değiştimi bilmiyorum. Ancak bence çok hatalı bir karar. Yargıtay'a akıl sır ermiyor malesef T.C. YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2007/1628 Karar: 2007/4593 Karar Tarihi: 13.03.2007 ÖZET: Borçlu, borca itiraz niteliğindeki başvurusunu icra dairesi yerine icra mahkemesine yapmıştır. Bu durumda adı geçenin yanlış yere başvurmasının sonuç doğurmayacağı gözetilerek mahkemece isteminin bu gerekçe ile reddi gerekir. Verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı halde Mahkemece ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmesi de doğru değildir. (2004 S. K. m. 62) (4857 S. K. m. 21) Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: Karar: Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile icra takibine geçilmiş ve borçluya (7) örnek ödeme emri 13.04.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca borçlu, tüm itiraz nedenlerini kendisine ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde <icra dairesine> bildirmek zorundadır. Somut olayda borçlu, borca itiraz niteliğindeki başvurusunu 18.04.2006 tarihinde icra dairesi yerine icra mahkemesine yapmıştır. Bu durumda adı geçenin yanlış yere başvurmasının sonuç doğurmayacağı gözetilerek mahkemece isteminin bu gerekçe ile reddi yerine işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinde, bu maddeye göre verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı halde Mahkemece ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmesi doğru değildir. Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK. nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 13.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤) |
19-10-2011, 21:10 | #24 |
|
Söz konusu karara katılmıyorum. Çünkü;
4857 sayılı İş Kanununun 21/5.maddesi "İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır" hükmüne amirdir. Dolayısıyla işçinin işe iade kararı uyarınca işverene müracaat edebilmesi için söz konusu mahkeme kararının kesinleşmesi yasal bir zorunluluktur. Öte yandan bir mahkeme kararının infazı için aslının kesinleşmesi gerekiyorsa, fer'isi niteliğindeki yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de infazı için söz konusu kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Bu husus, Yargıtayın öteden beri uygulana gelen yerleşik içtihadıdır. Dolayısıyla İş Kanunu 21/5.maddesi uyarınca asıl karar olan işe iade kararının infazı söz konusu kararın kesinleşmesine bağlı olduğundan, fer'isi niteliğindeki yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin de infazı için söz konusu kararın kesinleşmesi anılan mevzuat ve yerleşik Yüksek Yargıtay İçtihatları uyarınca yasal bir zorunluluktur diye düşünüyorum. Saygılarımla... |
20-10-2011, 07:58 | #25 |
|
İşçi vekili olarak kaybettiğim işe iade davasında işveren vekili arayıp icra takibine koymadan önce vekalet ücretini ödeyip ödemeyeceğimi sordu nazikçe. Yoksa takibe koyacak. Bu parayı ödeyeceğim anlaşılan.
Şimdi sorum şu. Dosya temyizden lehime dönerse, ödediğim bu vekalet ücretini geri alabilecek miyim? Evetse nasıl? Hayırsa gidip bir bardak soğuk su içeyim ben |
31-01-2013, 18:06 | #26 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|
24-03-2013, 23:33 | #27 |
|
Merhaba değerli meslektaşlarım;
Sözleşmesi feshedilen işçi, müvekkil idareye karşı işe iade davası açmıştır, mahkeme işçinin taşeron şirket yanında işe iadesine, şirketin işe başlatmaması halinde de müvekkil idare ile şirketi boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatından müşterek ve müteselsilen sorumlu tutmuştur. Yargıtay kararı onamıştır. Şirkete karşı işe iade talebinde bulunup bulunmadığını bilmediğimiz işçi vekili, ilamlı takip yoluyla yargılama gideri, ilam vekalet ücreti ve işçinin 4 aylık boşta geçen süre ücretini talep ediyor. Bu durumda izlemem gereken yol ne olmalıdır. İcra mahkemesine takibin iptali için şikayette mi bulunmalıyım? Yargılama gideri ile vekalet ücretini bu arada icra vekalet ücretini yatırmalımıyım? |
17-12-2014, 18:12 | #28 |
|
Konunun neden davanın niteliği noktasında değerlendirilmediğini anlamadım. İşe iade davaları tespit niteliğindedir. Örneğin menfi tespit davalarında da borçlu olunmadığı tespit edilir ve vekalet ücretine hükmedilir. Menfi tespit davalarını kazanan arkadaşlar vekalet ücretlerini icraya koymak için kesinleşme mi bekliyorlar. kanımaca işe iade davasında vekalet ücretine ilişkin hüküm eda edilebilir olduğundan icraya konulabilir.
yargıtay incelemesinde sonra hüküm kesinleşince işverene ihtarname göndererek işe iadeyi sağlayabilir, işveren kabul etmezse 4+4'ü istersiniz. Bunun için aynı ilam için icra takibi açıldığı yönünde de bir savunmayla karşılaşsanız bile önemi yoktur. uygulamada vekalet ücretini, başvurudan sonra boşta geçen süre ücretini, 30 günden sonra iş güvencesi tazminatını ve varsa kıdem ve ihbar tazminatını ayrı arı icraya koyan meslektaşlarımız mevcut. |
20-12-2014, 11:00 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2011/1650 K. 2011/16912 T. 27.9.2011 ... Menfi tespit ilamı, İİK'nun 72/5.maddesi hükmü karşısında kesinleşmeden takibe konulamaz. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. İlamdaki esas hakkındaki hüküm kesinleşmeden, vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümü de icra takibine konu edilemez (HGK'nun 05.10.2005 tarih ve 12-534, 2005/554 sayılı kararı). Somut olayda takip dayanağı ilamın takip tarihi itibariyle henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir. Bu durumda asıl dava (menfi tespit davası) yönünden takip alacaklısı lehine hükmedilmiş olan vekalet ücreti ve bunun işlemiş faizi bakımından takibin iptaline karar verilmesinde bir usulsüzlük yoktur. Ancak aynı mahkemenin birleşen 2006/264 esas, 2007/42 karar sayılı davası yönünden hükmedilen ve takibe konu edilen alacak kalemleri asıl davadan bağımsızdır. İlamın bu kısmı alacağın tahsiline (ve bunun eklentilerine) ilişkin olup, kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde mahkemece, borçlunun faize yönelik itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken takibin tümden iptaline karar verilmesi isabetsizdir. |
03-01-2015, 20:43 | #30 |
|
Meslektaşlarım, çözdüm galiba. Hazır mısınız?
Dikkat buyurun, Menfi tespit davasının icrasına ilişkin hüküm(İİK'nun 72/5.) "ilamın kesinleşmesi"nden söz ediyor, ilam ise asıl hükümle birlikte diğer hükümleri de kapsar. İş Kanunu'nun 21. maddesi ise ilamın değil sadece işe iade hükmünün kesinleşmesine ilişkin! Yani ilamda bulunan vekalet ücreti, yargılama gideri gibi diğer hükümler buna dahil değil. Bu yüzden 12.Daire: "Kabule göre de; 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesinde, bu maddeye göre verilen işe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı halde Mahkemece ilamın kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline karar verilmesi doğru değildir. " şeklinde karar vermiş.(Bu kararın konusu vekalet ücreti alacağı olmalı, işe iade edilmeme halinde tazminat alacağına ilişkin ise ancak o zaman hatalı diyebiliriz.) Sonuç olarak işe iade hükmündeki vekalet ücreti, yargılama gideri için kesinleşmeye gerek yok, fakat menfi tespit davası hükümleri için kesinleşme kesinlikle gerekli diye düşünüyorum. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kira alacağının icra takibi ile istenmesi icra hukuk mahkemesinde tahliye davası | ayşebetul | Meslektaşların Soruları | 22 | 08-06-2015 12:43 |
İşe İade Davası | av.zuhala | Meslektaşların Soruları | 10 | 13-01-2012 16:17 |
Haczin Düşmesi-yenileme Dilekçesi Tebliği-gayrımenkul Satış Aşaması | madagaskar | Meslektaşların Soruları | 4 | 08-10-2008 09:29 |
İlamlı icra ve ilamsız icra mümkünse hangisi yapılmalı? | berden | Meslektaşların Soruları | 6 | 12-09-2007 18:53 |
Sağlığında icra kefili olan murisin,mirasçıları hakkında icra takibi | Av.Hakim | Meslektaşların Soruları | 8 | 21-08-2007 21:16 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |