![]() |
|
![]() |
|
Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun] |
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() selamlar; Müvekkil, yaklaşık olarak 10 yıldır, resmi nikahla evli olduğu eşinden ayrılıp, başka bir kadınla dini nikahlı olarak yaşamaktadır. Bu yeni evliliğinden çocukları bulunmaktadır. yaklaşık 2 yıl önce açtığı boşanma davasında, mahkeme, müvekkilin ağır kusurlu olması sebebi ile boşanma isteğini ret etmiştir. Karar 1 yıl önce kesinleşmiştir. Müvekkil boşanmak istemektedir. MK. 166. Maddesinin son fıkrasında, 3 yıllık bir süreden söz edilmektedir. Söz konusu süre, yeniden dava açabilmek için beklenmesi gereken süremisdir yoksa talep edilmesi üzerine boşanmayı gerektiren bir süremidir? Açıkçası benim anladığım, boşanmaya karar verilmesi gereken bir süre olarak düzenlenmiştir. (tabi yanlış da anlamış olabilirim) Bu ihtimalde söz konusu madde dışında, yani müvekkil 3 yılını doldurmadan, yeni bir dava açması durumunda, hangi gerekçelere dayanmalıdır? Kısacası ağır kusurlu olan eşin boşanma hakkı varmıdır? saygılarımla |
![]() |
#2 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Açtığınız davanın reddilmesinin kesinleşmesinden itibaren 3 yıl bekledikten sonra taraflar aile birliğini tesis etmemişlerse, ortak çatı altında yaşamamışlarsa 166/son maddeye dayanarak yeni bir boşanma dava açabileceğiniz anlamına gelmektedir. Saygılarımla, |
![]() |
#3 |
|
![]() Sn. Av. Ufuk;
öncelikle cevabınız için teşekkür ederim. Anlamadığım konu, 3 yıl bekleme zorunluluğu varmıdır? 3 yıl dolmadan, ağır kusuru bulunan eş, başka bir yolla boşanabilir mi? saygılarımla, |
![]() |
#4 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Ağır kusurlu eşin açtığı davanın reddi gerekir. Müvekkiliniz karşı tarafın daha ağır kusurlu! olduğunu ispat etmediği müddetçe, boşanamaz. Ki anlattığınız olayda, müvekkilinizin daha az kusurlu sayılabileceği hal düşünemedim. Bildiğiniz gibi, başka hukuki sebeplere (zina, terk, haysiyetsiz hayat sürme..) veya başka geçimsizlik sebeplerine dayanarak tekrar dava açmanız her zaman mümkün. Ancak, açtığınız davanın kabulü yine müvekkilinizin ağır kusurlu olmamasına bağlıdır. Eğer karşı taraf davanızı "kabul ederse" mahkemenin boşanmaya karar vermesi olasıdır. Saygılarımla, |
![]() |
#5 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Zorunluluk yoktur. 3 yıl dolmadan, diğer eşin daha ağır ya da eşit kusurlu olacağı bir boşanma nedeni sözkonusu olursa, açılacak davada boşanmaya karar verilmesi olasıdır. |
![]() |
#6 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
sayın Cengiz Aladağ; cevabınız için teşekkür ederim. MK. 166. Maddenin 2. Fıkrasında "...davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir..." düzenlemesi mevcuttur. Acaba, davalı açısından, evlilik birliğinin devamı bir fayda sağlamıyor(nitekim eşler 10 yılı aşkın bir süredir ayrı yaşamaktadır) gerekçesine dayanılır ise sonuç değişir mi? saygılarımla. |
![]() |
#7 |
|
![]() Kimse kendi kusuruna dayanmak sureti ile hak kazanamayacağı için bu maddeye istinaden açılmış davalar reddediliyor. Başımdan bu şekilde bir dava geçti. Açmış olduğum dava reddediliyor.
|
![]() |
#8 |
|
![]() Bu maddeye dayalı dava açmanız için kesinleşmeden itibaren 3 yılı beklemek zorundasınız. Ayrıca 10 yıldan fazla ayrı yaşamak evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar için korunmaya değer bir yarar olmadığına delil sayılmıyor. Çünkü davalı taraf evli kalmakla menfaat sağlıyor olabilir, mesela eşinin sosyal güvenliğinden yararlanıyor, aile konutu şerhine dayalı olarak veya başka bir sebeple eşine ait evde ikamet ediyor, sağlık güvencesinden yararlanıyor olabilir. Ayrıca tabi ki bu süreçte nafaka da alıyordur. Burada eğer yukarıda meslekdaşlarımın da bahsettiği üzere baoşanma red kararından sonra davalıya atfedilecek ağır bir kusur durumu ortaya çıkmamışsa tek çare 3 yılı beklemek veya anlaşmalı boşanmak için davalıyı ikna etmek.
|
![]() |
#9 |
|
![]() Boşanabilmek için mutlaka daha az kusurlu olmak gerekmez. Kusuru daha ağır olan eş de boşanmayı talep edebilir, karşı çıkma hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirildiği takdirde, kazanabilir de. Önemli olan TAM KUSURLU olmamak.
Somut olayda da önemli olan husus şu: Yeni bir boşanma davası açmak için ; "Yeni sebeplerin" varlığı gerekir. Redle sonuçlanan ilk davadan sonra taraflar bir araya hiç gelmemiş, yeni hiç bir olay olmamışsa (Karşı tarafa boşanma nedeni olarak atfedilebilecek) açacağınız yeni dava da redle sonuçlanacaktır. Ancak bir araya gelmemeye rağmen; karşı yana yüklenebilecek yeni bir kusur var ise (Sözgelimi evlilik birliği devam ettiği sürece sadakat yükümlülüğü devam etmektedir; buna aykırı bir davranış vb. Ya da gıyapta hakaret vb.vb.) bu yeni vakıayı neden göstererek yeni bir dava açmanıza da engel yok. Açılacak yeni davada da, karşı yanın boşanmaya karşı çıkmasının açıkça HAKKIN KÖTÜYE KULLANIMI olduğu vurgusunda bulunabilirsiniz. Zira bahsettiğiniz koşullardaki bir evliliğin devamında, ne taraflar, ne de toplum için yarar yok gibi görünüyor. Unutulmaması gereken konu; DAVACININ TAM KUSURLU OLMAMASI GEREKTİĞİdir. Son olarak, bunları seçmek yerine, 2 yıl daha beklemeyi tercih de edebilirsiniz. Kesinleşmeden itibaren bir yıllık süre zaten geçmiş, 2 yıl sonra 3 yıl tamamlanacağı için; kusur aranmaksızın boşanma davasını neticelendirmek çok daha kolay. Saygılarımla... |
![]() |
#10 |
|
![]() kararın kesinleşmesinden 3 yıl sonra halen birliktelik gerçekleşmemişse, boşanmanın gerçekleşmesi gerekir.
|
![]() |
#11 |
|
![]() VI. Evlilik birliğinin sarsılması
MADDE 166.- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. 2. fıkraya göre anne davaya itiraz edebilir daha az kusurlu olduğu için fakat bu itiraz hakkın kötüye kullanılması teşkil ediyorsa ve(veya değil bu bağlaçtan sonraki koşul da grçekleşmeli) evlilik birliğinin devamında anne ve çocuklar için yarar yoksa boşanmaya karar verilebilir(verilir ifadesi kullanılmadığı için hakim boşanmaya karar vermeyebilir de ,burda hakim somut olayın özelliklerine göre takdir yetkisini kullanacaktır) 3. fıkraya göre boşanmanın reddinin kesinlşemesinden itibaren 3 sene sonra hangi sebeple olursa olsun ortak hayat kurulamadıysa boşanmaya karar verilir(hakim ortak hayatın kurulamadığını tespit eders,e eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar vermek zorundadır,ayrılığa ya da boşanma talebinin reddine karar veremez) |
![]() |
#12 |
|
![]() VI. Evlilik birliğinin sarsılması
MADDE 166.- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. 2.fıkraya göre anne açılan davaya itiraz edebilir ancak bu itiraz hakkın kötüye kullanılması niteliğindeyse ve evlilik birliğinin devamında eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yarar kalmamışsa(2 şart birden gerçekleşmeli) hakim boşanmaya karar verebilir(somut olayın özelliklerine göre takdir yetkisini de kullanarak boşanmaya,ayrılığa ya da davanın reddine karar verebilir) 4.fıkraya göre ise açtığınız ilk davanın kesinleşmesinden itibaren 3yıl geçmesine rağmen ortak hayat hala sağlanamamışsa eşlerden birinin başvurması halinde hakim boşanmaya hükmetmek zorundadır,davanın reddine veya ayrılığa karar veremez.(tabiki ortak hayatın sağlanamadığına kanaat getirmesi gerekir hakimin ,ortak hayatın sağlanamadığını kabul ettiği anda boşanmaya hükmetmek zorundadır)Yani konuyu açan meslektaşımızın bu fıkra hakkındaki yorumu doğru olmuş. |
![]() |
#13 |
|
![]() selamlar,
Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Hepinizin fikirleri benim için değerlidir. Davayı, 166. Maddenin 2. fıkrasına yani, evlilik birliğinin devamının davalı açısından(çocukların hepsi 18 yaşının altındadır) bir fayda sağlamayacağından hareketle açmayı deneyeceğim. Sonucu, buraya yazarım. saygılarımla. |
![]() |
#14 |
|
![]() 166/2. fıkrasına göre evliliğin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa davalının itiraz hakkının, "hakkın kötüye kullanılması" olacağını belirttiğinden üzerinden uzun bir süre geçen ayrılıktan sonra evlilik birliği yeniden tesis edilmemiş ise, evlilk birliğinin yeniden tesisi mümkün görülmüyorsa( ki anlattığınızz olayda davacı eş gayri resmi( imam nikahı) olarak birliktelik yaşadığından artık evlilik birliğini tessisi mümkün görülmüyor)ve bu durum davalı ile çocuklar bakımından korunmaya değer herhangi bir yarar taşımıyorsa red kararının üzerinden 3 yıl geçmesi beklenmeden de boşanmaya karar verilebilir |
![]() |
#15 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
![]() |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Boşanma davasında kusurlu eşin direnmesi | Av. Hasan ATAM | Meslektaşların Soruları | 3 | 07-12-2010 16:52 |
kusurlu eşin boşanma davası açması | Konuk | Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) | 1 | 29-10-2010 13:08 |
Kusurlu eşin ölen eşin mirasçısı olamayacağına dair yeni bir karar gerekiyormu ? | HAWK | Meslektaşların Soruları | 2 | 01-06-2009 10:47 |
asli kusurlu yerine kanundan dolayı kusurlu şahsa davanın takibi | zeliha ert | Meslektaşların Soruları | 2 | 25-02-2009 12:43 |
Boşanmada kusurlu olan eşin, ortak çocuklarla ilgili tazminat yükümü var mıdır ? | hakarar | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 17-12-2007 18:51 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |