25-01-2010, 13:50
|
#2
|
|
B. Kayyım Tayin Edilmesini Talep Edebilecek Kişiler
MK m. 426 f.1 uyarınca kayyım, ilgili olanların talebi üzerine veya vesayet makamı tarafından re’sen atanır. Kanun ilgililerden bahsetmiş, ancak bunun içini doldurmayı uygulayıcılara ve öğretiye bırakmıştır. Yönetim kurulunun kilitlenmesinden dolayı hukuki ve ekonomik durumları etkilenen pay sahipleri ile, TTK. m. 435 uyarınca kanunun lüzumlu organlarından birinin eksikliği nedeniyle şirketin feshini isteyebilecek şirket alacaklıları, ilgili kişiler olarak telakki edilebilirler.
Dural’a14 göre, yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler de, kayyım tayin edilmesini talep edebilcek ilgili kişilerden sayılır.
C. Görevli Mahkeme
MK m. 397 f.2 ve MK. m. 427 hükümlerine göre kayyım tayininde görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Ancak uygulamada Yargıtay farklı bir görüşü benimsemekte, görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu yönünde kararlar vermektedir15: ‘ ‘….Dava konusu olayda da, İzmir’de ayrı bir ticaret mahkemesi bulunduğuna göre, mahkemenin görev konusunu re’sen dikkate alarak, görevsizlik kararı ile dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine karar vermesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak davanın sulh mahkemesince sonuçlandırılması doğru görülmemiştir…’’ Asliye ticaret mahkemesinin görevli sayılmasının ardında yatan gerekçe, ticaret şirketlerine kayyım atanmasına ilişkin davaların Yargıtayca geniş anlamda ticari dava olarak kabul edilmesidir.
ttk md 435: Şirketin tescilinden sonra hakiki pay sahiplerinin sayısı beşten aşağıya düşer veya şirketin kanunen lüzumlu organlarından biri mevcut olmaz yahut umumi heyet toplanamazsa, pay sahiplerinden veya şirket alacaklılarından birinin yahut Ticaret Vekaletinin talebi üzerine, mahkeme şirketin durumunu kanuna uygun hale ifrağ için münasip bir müddet tayin eder ve buna rağmen durum düzeltilmezse şirketin feshine karar verir.
Davanın açılmasını mütaakıp mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine lüzumlu tedbirleri alabilir.
|