![]() |
|
![]() |
|
Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin] |
![]() |
![]() |
#31 |
|
![]() bir rüyanın eser olarak nitelendirilmesi doğru bir şey olmasa gerek .neticede eserin meydana gelmesi için belirli bir kişisel uğraşın varlığı gerekir bu bakımdan somut olayı fikri hak ihlali kapsamında değerlendirmek biraz abartılı olur kanaatindeyim..... saygılarımla
|
![]() |
#32 |
|
![]() Benim de görüşüm değişmedi. İlgili kişinin mesajından sonra gördük ki adam bu işin profesyoneliymiş. Olaya bu açıdan bakarsanız, notere gidip "Dün akşam bir rüya gördüm, hayırdır inşallah" diye söze başlamamıştır herhalde.
![]() |
![]() |
#33 |
|
![]() Sayın Av.Suat Ergin,
Estağfirullah! Emek yoğun bu çalışmanızdan sonra (Sanırım Sayın Admin de kendisi adına konuşmama karşı çıkmayacaktır.) müsaadenizle biz size katılalım efendim. Benim FSH. konusunda detaylı bilgim ve -THS'ye evden katılıdığım için- araştırma imkanım yok, ancak hukuk mantığım ile vardığım sonucu temellendirdiniz. Teşekkürler ederim. |
![]() |
#34 |
|
![]() Peki, diyelim ki Hasan Sancak'ın tasdik ettirdiği metin, bir eser.
Metnin içinde ayırıcı özellik olarak duran "bilgisayarın faresine tıklanınca yiyeceklerin evdeki buzdolabına dolması". Metnin bunun dışındaki kısımlarının tümü, günlük olay aktarımı niteliğinde ve hemen hemen her gün, herkesin yaşayacağı nitelikte oluşunun yanı sıra, GIDA ÜZERİNE REKLAM FİLMİ HAZIRLAYAN TÜM FİRMALARIN DA REKLAM METİNLERİNDE İŞLEDİKLERİ, GENEL NİTELİKTE OLAYLAR: ACIKMAK, BUZDOLABINA BAKMAK VS. Ben şimdi -hemen şimdi- bir metin hazırlayabilirim. Örneğin : ÖRNEK 1: "Bir sabah uyandığımda sırtımda korkunç bir ağrıyla doğruldum, yüzümü buruşturdum, işe gitmek üzere hazırlandım, işe giderken (veya dönerken) falanca mağazada satılan ... ortopedik yataklarını gördüm, sevinçle mağazaya girdim ve hemen bir tane sipariş ettim." Örnek 2: "Eşim yaptığım yemekleri beğenmiyordu. Hazımsızlık çekiyordu. Markete gittiğimde o güne dek kullanmadığım ... margarinini gördüm. eve döndüm. Akşam yemeğini .... ile hazırladım. o akşam sofrada herkesin yüzü gülüyordu" Örnekleri abartabilir, çoğaltabilir,uzatabilirim. Söylemek istediğim şu: Gıda, dayanıklı tüketim malzemeleri, parfümeri vs vs üzerine, bu konuarla ilgili oarak hazırlanan reklam filmlerinde olmazsa olmaz unsurlar vardır. Gıdada acıkmak/buzdolabına yönelmek Çamaşır makinesi deterjanlarında, yıkamadan sonra gözlenen, göz kamaştıran beyazlık Parfümeride memnun gülümseme, karşı cinsin beğenisi Bunlar üzerine birer metin hazırlayıp notere onaylatsam, sonra firmalara üşenmeyip bir bir yollasam, sonra da oturup beklesem... Yemin edebilirim ki bir dolu dava açabilirim. Haksız mıyım? |
![]() |
#35 | |||||||||||||||||||||||
|
![]()
Ama eğer bu metni 15 sayfalık bir senaryo şeklinde hazırlasaydınız, içinde önemli ayrıntılar olsaydı (mesela tencerenin mor puantiyeli olması, yatağın çarşafının üzerindeki eflatun çizgilerle uyması gibi) sonra da bir reklam şirketi AYNI mor puantiyeli tencere ile eflatun çizgili çarşafı konu eden bir senaryoyu filme çekseydi, evet o zaman bir dolu dava açabilirdiniz ve bence açmayı da hakederdiniz. ![]() Bence ortada birbirinden ayrı iki tartışma konusu var: 1- Ne FESK anlamında "eser"dir? (Örneğin bir hikayenin "konusu" eser midir?Bir cümlelik bir hikaye eser midir? Uzun bir senaryo ne zaman eser olur? vs.) 2- Eser nasıl vücuda getirilirse hukuken kabul görür? (Örneğin Rüya görme ile vücuda getirilebilir mi? vs.) Bu iki konuyu birbirine karıştırmamak lazım. Bence bu haberdeki asıl tartışma konusu (2) nolu şık. Yani (1) nolu şık anlamında FSEK eseri sayılabilecek niteliklere sahip bir metin rüya yolu ile oluşturulmuşsa korunur mu, yoksa sadece rüya yoluyla oluşturulması nedeniyle eser vasfını yitirir mi sorunu. Yoksa (1) nolu şık anlamında bir eser yoksa ortada (bkz. sizin örnekleriniz), nasıl oluşturulduğu zaten önemli olmuyor ki. Bunları oturup düşünerek kaleme alsanız bile eser vasfında değiller. @Sn.Av.Suat Ergin: ayrıntılı çalışma için özel teşekkürler! |
![]() |
#36 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Sn.Admin, Ben 2.konuyu hiç tartışmıyorum. Orada sorun olmadığını düşünüyorum. Sizin de daha önce belirttiğiniz gibi, rüyada mı görüldü, vahiy mi, yoksa ilham perisi mi geldi. O kısmı tartışmaya açık değil gibi görünüyor. Sonuç itibariyle, metin yazarına ait. Aidiyette mesele yok. Ama 1 no.lu konu tartşmaya çok açık.Hele örnek, haberdeki gibi olursa. Haberden anlaşıldığı kadarıyla firma, ben bunu kullanmadım demiş. Bu da ister istemez, bire bir örtüşen bir reklam filmi olmadığını düşündürüyor bana. Ve devamında, bu tür metinlerin noterlerde tescil ettirilerek aidiyete dönüştürülmesi,akabinde teklif olarak gönderilmesi, benzeşme olduğunda da davaların gündeme gelmesi, yanlış bir yol gibi geliyor. Sayın Sancak'ı (firmanın reklam filmini izlemediğim, izlediysem de anımsamadığım için) tenzih ederek söylemek istiyorum ki, eğer bu tür metinler ve kullanıldığı ileri sürülecek alanlardaki benzeşme sadece metnin genel unsurlarında ise, tazminata hükmedilmesi, yanlış ve haksız bir yol açacaktır diye düşünüyorum. Bu nedenle reklam filmi önemli. Benim açtığım da -reklam filmini bilmediğimiz sürece,- yine fal oluyor. Bir tek cümle eser olabilir mi sorunuza gelince, elbette olabilir. Mesela tek dizeden oluşan bir şiir. Ama şüphesiz bu şiirin o tek dizesi "seni seviyorum" olmamalı. Saygılarımla |
![]() |
#37 |
|
![]() @ Av.Sehper: Açamazsınız.
Çünkü büyük ihtimalle özgün olma kriterine takılırsınız. Kıyasen marka ile ilgili hükümlere gidersek, meşhur ve maruf olan işaretler, herhangi bir harf veya dilde yer alan işaretler nasıl münhasıran yalnızca bu harf ya da bu kelime benim markamdır diye nasıl marka olarak tescil edilemiyorsa (yalnızca bir logo haline getirilmek suretiyle bu şekil içerisinde marka tescili yaptırılabilir.) Bilgisayar ekranında tıklanan objelerin buzdolabına derhal gelmesi özgün bir fikirdir. Tekrar söylüyorum vay be ne fikir ama kimsenin aklına gelmez demiyorum ama özgün bir fikir. Neden özgün? Çünkü reklam metni olarak yazılmış, tescil ettirilmiş ve daha önce hiç kimse tarafından doğrudan veya dolaylı olarak kısmen veya tamamen kullanılmamış. Bir de işin şu yönü var pek çok reklam ajansına gönderilmiş ve bir cevap verilmemiş. Bu, ispatlanabilecek durumda mı bilmiyoruz ama diyelim ki ispatladık. Burada mide bulandıran bir şey de yok mu sizce? Bir fikir lazım oluyor, arşivden çıkartılıp kullanılıyor ve bunu gönderen bir kişi var diye arayıp sormak gereği bile duyulmuyor. MK 2, 3 desem mesela? |
![]() |
#38 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Doğanel, 34 no.lu mesajda o kısmı ayırmıştım zaten. Son mesajımda da , reklam filmini bilmediğimiz için, şu an fal açıyor olduğumuzu belirtmiştim. Niza, genel nitelikli konular, adi vaka olarak niteleyebileceğimiz günlük yaşam içindeki detaylarla ilgili benzeşmeden ibaretse, eserin izinsiz kullanımından sözetmenin tehlikeli bir yol açacağını anlatmaya çalışıyorum uzun uzun ama anlatamıyorum ![]() Özetle reklam filminin ne olduğunu bilmeden somut olayla ilgili yorum yapmak olanaksız galiba. |
![]() |
#39 |
|
![]() Herşeyden önce konunun başlığını değiştirmemiz gerekir; Olayımızda çalınma konusu olan bir rüya değil, yazılı bir kalıba sokulmuş bir fikir. Sahibinin bu fikri nasıl edindiği, fikir yazılı bir kalıba düküldükten sonra(Sayın Admin’inde haklı olarak belirttiği gibi), geri plana itilmiştir, önemli değildir.
Bir fikri, fikir eseri yapan dört unsur vardır: * Belirli bir kişiye mal edilen , o kişiye ait olan bir fikir. * Bu fikrin o kişinin zihinsel yaratıcılığının bir ürünü olması. Herhangi bir yerden alınmamış olması. * Bu fikrin belirli bir şekle, belirli bir forma sokularak eser olarak ortaya çıkarılması. Ortaya çıkarılan eserin, sahibinin fikri yaratıcılığını, onun şahsi yaratıcılığını ortaya koyması gerekir. Bir kalıba, bir şekle sokulmadan beyan edilen fikir eser olma özelliğini kazanmamıştır. Dışarıya vurulmamış olan bir fikir, bir düşünce fikir eseri olarak korunma özelliğini kazanmamıştır daha. Önemli olan fikrin bir kalıba sokulmuş olmasıdır. Bu kalıp muhakka yazılı olur diye bir koşul aramıyor Alman Hukuku örneğin. Bir konuşmanın fikir eseri olarak korunması için bu konuşmanın yazılı bir kalıba sokulmuş olması şart değildir Alman Hukuku'na göre. * Kendine has yaratıcı özellik(Yazdıktan sonra gördüm: Sayın Doğanel bunu Öztürkçe ve düşünceme göre daha uygun olarak 'Özgün Fikir' diye tanımlamış): Bir fikir eserinin fikir eseri olarak korunup korunamıyacağının en önemli kıstası o eserin kendine has yaratıcı bir özelliğinin olması. Bu kıstas, fikir eserini sıradan fikir ve eserlerden ayıran, fikir eserinin firkir eseri olmasını sağlıyan özelliktir. Kaynağının rüya mı, vahiy mi yoksa başka bir kaynak mı olduğuna bakmadan, olayımızdaki hikayenin sözünü ettiğim koşulları yerine getirdiğini, bu yüzden de, bir ‘FİKİR ESERİ’ olduğu düşüncesindeyim. Saygılarımla |
![]() |
#40 | |||||||||||||||||||
|
![]() Ve bir ileti daha:
Ve Sn. Hasan Sancak'a kişisel notum: Bu başlık altındaki tartışma aslında sizinle ve davanızla ilgili değil. Biz THS olarak olayın bilimsel ve teorik yanını tartışıyoruz. Bu nedenle lütfen mesajları kişisel olarak algılamayınız ve tartışmanın Hasan Sancak'la ilgili değil, sadece "görülen rüyaların hukuken korunup korunmadığı" ile ilgili olduğuna dikkat ediniz. Buradaki görüşler (olumlu ya da olumsuz) sizi, davanızı, Avukatınız meslektaşımızı, karşı tarafın avukatı meslektaşımızı ya da dava hakimini elbette bağlamaz. Biz sizin davanızla ilgili değiliz, sadece onun bize ilham verdiği hukuki bir konuyu tartışıyoruz. Rahatsız oluyorsanız veya yanıt verme ihtiyacı duyuyorsanız, isminizi konu içinden tamamen çıkarmam ve ismi "rüya gören kişi A" olarak adlandırmam da mümkün. |
![]() |
#41 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() @Hasan Sancak
Her ne kadar olumlu görüş bildirenlerden olsam da;
Öte yandan rüyanız veya senaryonuzun en önemli ve onu özgün kılan noktası internette tıklanan ürünlerin buzdolabına ışınlanması olgusudur ki reklamda bu kullanılmamış. Reklamı hatırlamayışımız da bu nedenledir. Söz konusu reklamı izlememe rağmen olayla benzetememem subjektif olarak benim yanılgım mıdır? Yoksa objektif olarak senaryonuzdan alıntı yapılmadığını mı düşündürmelidir? diye kendime sorduğumda Üzülerek fikrimin değiştiğini söylemek durumundayım. Senaryonun en hayati ve onu özgün kılan noktası rüyada kullanılmadığından, bir hak iddia edilemeyeceğini düşünüyorum. Zira bu nokta çıkartıldığında senaryonun tamamen sıradan ve hayatta olağan biçimde karşılaşılan olgulardan ibaret kaldığı açıktır. (Uyumak, uyanmak, yiyecek içecek aramak, bulmak, yemek, içmek vs.) Örneğin uyumak fiilini gidip notere istediğim kadar onaylatayım. Bundan sonra kahramanın uyuduğu herhangi bir film sahnesi benim fikrim ve benim hikayem olduğundan bana aittir diyemeyeceksem. Bir araya getirilmiş sıradan yaşama dair fiillerin de tescilinin mümkün olmadığı, tescil edilse bile özgün sayılamayacağından bir hak doğurmayacağı sonucuna varıyorum. |
![]() |
#42 |
|
![]() Arkadaşlar;
Neden zorunlu nedensiz zenginleştirme veya nedensiz zenginlerşme olarak bakmıyorsunuz? Bir rüya görmüş, notere onaylatmış ve bunu herkese postalamış. Ben de bu şekilde bir reklam anımsamıyorum ama varsayalım ki belli etkileşimleri içeren bir reklam var. Bu dava için yeterli mi? Dünyada söylenmemiş söz var mı? öncelikle kendisine bu "noter onaylı rüyayı" bütün reklem şirketlerine neden gönderdiğinin sorulması gerekmez mi? Belki de böyle bir reklamı yapmayın dava açarım tehdidi ile göndermiştir. Yüzlerce rüyasını da notere onaylattığına göre mahkemelerin epeyce işi var demektir. Ben de burada yazdıklarımı bütün hukuk yazarlarına, yayınevlerine falan göndereceğim. Böyle şeyler yazarsanız hakkınızda dava açacağım diyeceğim. Ama ben noter masrafına katlanmayacağım için mail sistemine güveniyorum. Saygılar. |
![]() |
#43 |
|
![]() Ben daha öncede belirttiğim gibi Sayın Selim Balku'ya katıldığımı belirterek Sayın Sancağın aleyhine düşünüğümü söylemiştim ve kendisinin son yazısını da okuyunca bu fikrim pekişti.
Ancak herşeye rağmen Sayın Hasan SANCAK'ın kayıtsız kalmaması, konuya ilgi göstermeside ayrı bir incelik( umarım site üyesi olarak aramızda görürüz) ama özellikle aleyhinde olan fikirleri savunan meslektaşıma karşı teşekkür etmesi gerekirken haksız eleştirisini yersiz buldum ama yine de davasına saygı gösteriyor, mesleğinde başarılar diliyorum |
![]() |
#44 |
|
![]() Sn.Av. Can DOĞANEL ve Sn.Av. Çetin'e katılıyorum. Bu olaya özgü olmak üzere benim de daha önceki görüşüm değişti. Özetlemek gerekirse:
a) Bir rüyanın FSEK anlamında eser olabileceğini ve korunabileceğini hala düşünüyorum. b) FSEK anlamında bir eserin rüya görmek yoluyla oluşturabileceğini hala düşünüyorum c) Ancak bu rüyanın eser niteliği kazanması için genel bir olay anlatımından öteye gitmesi, özgün olması veya en azından detaylar içermesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece birkaç paragraflık basit bir olay anlatımı rüyada da görülse, bir hikaye olarak da yazılsa, kitap haline de getirilirse bence FSEK anlamında eser değildir ve bu anlamda somut olayda notere onaylatılan rüyayı ben kendi adıma FSEK kapsamında -artık- görmüyorum. |
![]() |
#45 | |||||||||||||||||||
|
![]()
özgün olack ve detaylar arasında hemen hemen bir benzerlik olacak; yani noterce onaylanan rüya daki unsurlar ile; reklam daki unsurlar arasında ;ayrı tutulamayacak ;benzer kılınacak;dialoğlar görüntüler ve dolayısıyla bir örtüşme olacak; örtüşme açık olacak; normal bir vatandaşın görebileceği şekilde olacak; normal bir vatandaş diyecek ki; aaa bu noterde onaylanmış rüyanın aynısının tıpkısı; yada ; aaa bu reklam ne kadar çok benziyor ; noterde onaylanmış olan rüya unsurlarına; diyecek; yani reklam seyredildiğinde ; görülmesi gereken benzerliklerin ani olarak; beyinde ve algıda ,bir süratlilik için de ; farkedilmesi gerekecek; bu varsa hak doğar yoksa doğmaz; rüya olması ;veya olmaması önemli değildir; önemli olan husus reklam ların başlamasından önce noter de kayıt altına alınması ; ve de televizyonlar da bu tarihten sonra yayına başlatılması dır; eğer ki reklam şirketi ;tam tersi bizden çalınmıştır; yani bizim daha önceye dayanan çalışmalarımız olmuştur ve bu çalışma 2 yıl öncesine dayanmaktadır ;ve bu çalışmamız ve bunun taslakları metinleri; çalınmış tır veya elemanımız olan kişi tarafından aktarımı yapılmıştır vesair gibi durumlar ile itiraz edilmediği sürece bu hak oluşur; önemli olan örtüşmedir. |
![]() |
#46 |
|
![]() Sanırım sayın Balku tarafından yanlış anlaşılmışım.Dikiş iğnesi örneğini verirken sadece rüyalardan iyi fikirler çıkabileceğini belirtmek istemiştimYoksa tabi ki rüya bir oijinalite taşımadıkça ve eser biçimine sokulmadıkça telif hakkı diye bir kavramdan bahsedilemeyecektir.Rüya tek başına bir fikir ve sanat eseri sayılamaz.
Ayrıca forumdaki bu tartışmanın kaynağı olan Sn. Sancak'ın sitesini ziyaret ettiğimde rüyaların söz konusu reklamlarla olan ilişkisini de çözemedim.Bana herkesin aklına gelebilecek ve rüyasına girebilecek bir düşünce gibi geldi.Tabi ki bu sadece benim fikrim. Saygılar... |
![]() |
#47 |
|
![]() Sayın Sancak,
Davayı alıp-almama ve ışınlama ile ilgili olarak Sayın Can Doğanel'in verdiği tepkinin aynen bende de oluştuğunu belirtmeliyim. Tüm yazınız üzerinde yorum yapmamak için kendimi tutuyor ve sadece, hem yeteneklerinizi ve hem de kendinizi bu kadar arzın merkezine koymasanız diyorum tüm samimiyet ve iyi niyetimle. Başından beri mezkür metinden bağımsız olarak rüya-onay-fikir-eser-FSEK bağlamında katıldığım tartışmadaki fikrim baki. Ben halen söz konusu metnin FSEK anlamında koruma altında olduğunu düşünüyorum. Ancak tam hatırlayamasam da bahsettiğiniz şekilde ise; reklam ve metnin uyuşmadığı, dolayısıyla eserinizin kullanılmadığı (bunu en iyi bilirkişi incelemesi beliryecektir ama) bu anlamda herhangi bir hak talebinizin kabul görmeyeceği kanaatindeyim. Yani sonuç itibariyle fikrim değişti gibi gözükse de değil! Ben zaten mezkür metin ile intihal yapıldığı ileri sürülen reklam ilişkisine hiç değinmemiş, katılımcıların rüya takıntısı ve kişisel değerlendirmeleriyle metni basit bulmaları ve eser statüsü tanımamaları noktasında görüşümü belirtmiştim. Bu noktalarda fikrim aynen geçerlidir. Verilen ek bilgiler üzerine metin-reklam ilintisini kurduğumda ek olarak vardığım sonuç, yani uyuşma olmadığı, eserin kullanılmadığı noktası ise hiç bir şekilde ilk fikrimi etkilemiyor. Saygılarımla. |
![]() |
#48 |
|
![]() Sanıyorum son açıklamadan sonra, metnin eser olup olmadığı tartışmasının atıl konuma düştüğü, eser olduğunu kabul ettiğimizde dahi, eserden intihal yapıldığını söylemenin mümkün olmadığı, aksi halin kabulünün - Sayın Sancak'ı tenzih etmek kaydı ile, zira o davasında haklı olduğu inancındadır, kaldı ki yargılamasının sonucunu da henüz davaya bakan yargıç dahil henüz kimsenin bilemeyeceği de ayrı bir vakıadır- , kötüniyet taşıyabilecek sair kişilere haksız tazminat davaları olanağı tanıyacağını ifade etmeye çalışmış, onaylı metinden fazlaca farklılık taşımayan örnek metinlerimin, genel ifadeler içermesi nedeniyle -ama bugün,ama bir yıl sonra,ama beş yıl sonra ama illa ki günün birinde- bir davaya konu edilebileceğini belirtmeye çalışmıştım.
Patent ve marka konularını kıyasen anımsatan bir üyemizin verdiği örnekte , tartıştığımız haberden çok farklı bir durum sözkonusudur. Herkes patent ve marka tescil başvurusunda bulunmadan önce, internet sayfasına giderek nelerin tescil edilip edilmediğini görme şansına sahiptir. Oysa bugün kaç tane olduğunu bilemeyeceğim TC noterlikleri nezdinde tasdik ettirilen metin içeriklerine ulaşmak mümkün olmasa gerek. Saygılarımla. |
![]() |
#49 | |||||||||||||||||||
|
![]() sayın ergin
kanundan yararlanmak için onayın olması gerektiğini;şart olduğunu nerede söylemişiz. bu ispat açısından ele alınabilecek bir durum. 2. halk o zanları türkü söyleyip telif hakkından yararlanıyor demişsiniz; eğer ona aidiyeti belirginse; ve bu kültür bakanlığın da kayıt altında ise ispat açısından önem kazanır; yoksa kayıt altına almadığı sürece yada yanlış kaydı kaldırmadığı sürece hak talebi olmaz; yani bu türkünün ona aidiyetini ispat etmesi gerekir.edemezse hak da yoktur. yine notere onay ispat açısından önem arzeder; olayımızda rüya ile türküler ayrı katogoridedir; yanılmıyorsam türkü ve şarkının sicil kayıtları kültür bakanlığınca yapılıyor. rüyanın ise bir merci yok ;bu nedenle hakkın ortaya konulması için noter onayı ispat bakımından önem arzeder |
![]() |
#50 | |||||||||||||||||||
|
![]()
|
![]() |
#51 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Değerli üyeler, Sayın Emekli Öğretmen Hasan Sancak Bey'in rüyasını yazıya aktararak şekillendirdiği "fikri" Noter'e tasdik ettirmesi olayını salt "rüya" olarak değerlendirmememiz doğru olur kanısındayım. Eser'in tanımına baktığımızda ve düz yorumla: "Rüya" eser sayılamaz dememiz mümkündür. Ancak, sayın Hasan Sancak Bey "rüya" sında gördüğü bir düşünceyi yazıya kendi üslübu ve ifade şekli ile aktararak, düşünceyi şekillendirmiştir. Yazıda yer alan metin Hasan Sancak Beyin üslubu ve anlatımı ile dış dünyada tezahür etmiştir. Dolayısıyla Noter'e tasdik edilen metin dış dünyada "rüya" olarak değil, bir eser olarak şekillenmektedir. Onun "rüya"sından esinlenerek yarattığı bir eser olarak metni değerlendirme zorunluluğu vardır. Başka bir anlatımla bu olayda korunan olgu "rüya" değil, "rüya" dan esinlenerek metne dönüştürülen "eser" dir. Saygılarımla.. |
![]() |
#52 |
|
![]() 50 numaralı mesajda belirttiğim görüşe bakılacak olursa, REKLAM FİLMLERİ eser olarak tanımlanamıyor. TESCİL EDİLEMİYOR.
Tescil edilemeyen ve eser olarak nitelendirilmeyip, korunması bulunmayan reklam filmlerinin, notere tescil edilip edilmediğinin, benzeşip benzeşmediğinin de bu noktada bir önemi kalmıyor. Reklam filmlerinin eser sayılmaması ve dolayısıyla FSEK anlamında korunmasının bulunmaması fikri ilk etapta haksız görünebilir. Ama reklam filmleri, daha önceki mesajlarımda anlatmaya çalıştığım, ortak bazı özellikleri BİZARUR TAŞIMAK zorunda. (Gıdada acıkmak,susamak vs) Ancak çook çok orjinal fikirler de olabilir ve korunmasının, tescilinin mümkün olmaması anlaşılmaz gelebilir. Ben bunun, reklam dünyasındaki çeşitlilik, çok sayıda firmanın varlığı, pazarlama taktiklerinin çoğu kez bunu istemeseler de benzeşmesi, ister istemez bitmek tükenmek bilmeyen intihal iddialarıyla Mahkemelerin felç edileceği, yanı sıra metinler orjinal de olsa, içeriğinde yer alan ve hangisi esaslı,hangisi esaslı unsur değil tartışmalarına ortak bir kriter getirilmesinde önemli güçlükler yaşanacağı ve dolayısıyla her benzeşmede tazminat aralığının açılması ihtimali nedeniyle , içlerinde nitelikliler de olsa sürekli reklam filmi tescilinin, iyiniyetli senaryo sahipleri kadar, iyiniyetli olmayan kişiler tarafından suistimal edilebileceği düşünceleriyle, eser olarak nitelendirilmemelerini ve dolayısıyla yasa korumasında bulunmamalarını, doğru buluyorum. Saygılarımla... |
![]() |
#53 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() Sayın Demirel,
50 no.lu mesajınızdan alıntıdır.
Şimdi ise
Alıntı yaptığım metne göre, tescil edilebiliyor ve hatta; "ölçütlere uyuyorsa telif hakkı veriliyor ve başka bir kurumun izin almadan kullanması durumunda, telif hakkı alan kurum her türlü hakka sahip oluyor." Ben mi yanlış yorumluyorum. Saygılarımla |
![]() |
#54 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]() Sayın Ergin,
Aslında bu soruyu, yayını yapan dergiye sormalı. Ben yayımlanan yazıda, hukukçu meslektaşımızın görüşüne katılıyorum.
Mesajın alıntı yaptığınız kısımalrına göre tescil edilenin ne olduğu ise belli değil. Diğer bir deyişle, hangi nam altında tescil edildiği. Diyelim ki (metin içeriğinin doğru olduğunu varsayarak, "reklam filmi" adıyla tescil edildi) Bunun devamında yer alan hukukçu görüşü ise şöyle diyor: Reklam fikirleri, ESER değildir, dolayısıyla FSEK ndan yararlanamaz. Devamla "TELİF HAKKI" da sözkonusu değil. Telif hakkı mevzuatımızda hangi düzenlemeler çerçevesinde veriliyor bakalım: -Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu -Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu -Kamu Kurum ve Kuruluşlarına ait Eserlerden Faydalanma Usul ve Esasları Hakkında Tüzük -Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında KHK -Patent Haklarının Korunması Hakkında KHK -Markaların Korunması Hakkında KHK Anılan kanunların herhangi birinden hukuki yararlanma olasdılığı bulunmayan reklam fikirlerinin/filmlerinin, tescil edilp edilememesinin de, anladığım kadarıyla bu noktada bir önemi kalmıyor. Aksiyon dergisinin alıntı yaptığım sayfasında, ilginç ve neredeyse birbirinin eşi reklamlar var. Birbirini taklit eden reklamlarla ilgili olarak Reklam Özdenetim Kurulu şu kriterleri benimsemiş:
Birbiriyle rekabet eden iki markanın reklamında kullanılan "aynı başlığın" bile taklit olarak nitelendirilemeyeceği esası benimsenmişken, bir reklam filminin "eser" olarak nitelendirilerek, taklitten yola çıkılıp, hak iddia etmek, mevcut kriterlere göre olanaklı görünmüyor. Dergideki neredeyse birbirinin eşi reklamlar, eğer hal böyle olsaydı, görüşülüp sonuçlanmış mahkeme kararlarının mevcudiyetini gerektirmez miydi? Saygılarımla... |
![]() |
#55 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
![]()
Bu cümleden ben hiç bir şey anlamadım. Neden reklam filmi sahibinin hususiyetini yansıtmıyormuş? Gerekçesi nedir? Diğer yandan belirtmeden geçemeyeceğim: Reklam filminin korunamayacağını ileri sürmek Fikri ve Sınai Hakları iyi etüd etmemek demektir. Kaldı ki söz konusu dergide de böyle bir açıklama yoktur.
Patent Enstitüsü tamamen Marka ve Patent ile ilgili hususlara dayalı tescil işlemi yaparlar. Oysa bir eserin FSEK kapsamında korunabilmesi için onun Patent Enstitüsü nezdinde tesçil edilmiş olması gerekmemektedir. Bu hususlara dikkat etmemizin doğru olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde konuyu okumaya başlayan üyeler, sanki her eserin Patent Enstitüsü nezdinde tesçili zarureti varmış gibi bir hatalı kanıya ulaşabilir. |
![]() |
#56 | |||||||||||||||||||
|
![]() Sayın Dikici,
Elbette herhangi bir eserin FSEK anlamında korunması için patent sahibi olması gerekli değildir. Mesajımdaki o bölüm, "telif hakları" ile ilgili başlık altında, telif haklarıyla ilgili düzenleme yapan mevzuatın aktarılmasındna ibaretti.
Sözkonusu dergide boyle bir açıklama , meslektaşımız sayın Av.Aksu'ya ait olduğu belirtilen kısımda mevcuttur. *** Şu reklam işine ne çok çalıştık. Bu kadar çalışmışken, tüm mevzuatı değerlendirip, yetkin ve ikna edici bir sonuca varabiliriz umarım. |
![]() |
#57 |
|
![]() Televizyon Programlarının Yayınlanmasından Önce Yayın Kuruluşlarınca Uyulması Gereken Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ
Resmi Gazete: 16 Eylül 1997-Sayı:23112 3527 sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanunu'nda hüküm altına alınmamış olmasına rağmen 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda koruma altına alınmış olan eserlere ilişkin olarak Resmi ve Özel Televizyon kanallarında gösterime sunulan yerli eserler ile ithal edilerek gösterime arz edilen yabancı eserlerin hak sahiplerinin haklarının korunması ve uygulanacak yöntemlerin açıklığa kavuşturulması için aşağıdaki uygulamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 13, 24, 25, 41, 43, 44, 80 ve 84'üncü maddeleri ile koruma altına alınan eserlere ilişkin yöntemler doğrultusunda Televizyon kuruluşlarına (Uydu, Kablolu yayın vb.) yayın öncesinde hakların sahipliğinin tesbiti bakımından "Televizyon Gösterim Belgesi" almak zorunluluğu getirilmiştir. Televizyon kuruluşları Haber, Reklam filmleri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca kamuoyunun eğitilmesi ve bilgilendirilmesi amacı ile hazırlanan prodüksiyonlar ve belirli konularda faaliyetlerin duyurulmasına ilişkin olmak kaydıyla Vakıf ve Derneklerin Televizyon Spotları ile naklen yayınlanan spor müsabakaları ve yayın merkezi yurtdışında bulunan televizyonların kablolu yayınları bu kapsam dışındadır. |
![]() |
#58 |
|
![]() Değerli THS Üyeleri,
Gerçekten, Fikri Sınai Hukuk alanında yetkin ve foruma son noktayı koyacak NİHAİ- BEKLENEN (Zeki Müren varislerine telif ücreti öder miyim? ![]() Devam eden eklemeler ile benim aklım iyice karıştı da ama halen reklama konu metinlerin de eser olduğunu ve korunacağını/korunması gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla. |
![]() |
#59 |
|
![]() Gelin tüm mevzuatı boşverelim. Yazısız hukuk dönemine geri dönelim ve yalnızca hakkaniyet ilkesini yanımıza alalım. Uygulunagelen durum her ne olursa olsun ve reklam tabir edilen ticari tanıtım amaçlı kısa filmlerin korunması gerektiği açıktır. Sanatsal içerikli kısa filmden farkı nedir?
Fikir var mı? Var. Emek var mı? Var. (Fikrin olduğu yerde olmaması mümkün değil. Rüya yolu ile de edinilmiş olsa farketmez) Reklam piyasası da sanat eserleri piyasası gibi rekabetçi ve yarışan bir piyasa mıdır? Evet Bu yarışta öne geçebilmek için özgün fikir üretmek piyasada tutunmanın şartı mıdır? Evet. Pazarlamacılık eğitimi ile donanmış olmak ve her türlü mesleki ve teknik gelişmeyi halkın sosyal eğilim ve beğenilerini sıkı bir biçimde takip etmeyi ve ıskalamamayı gerektirir mi? Evet. Bunca donanımınızla ürettiğiniz fikrin çalınması, sizi üzmez mi? Üzer. Eeee o zaman, mevcut durumda korunuyor mudur? Korunmuyor mudur? bilemiyorum ama korunması elbette hakkaniyet gereğidir. Yargıtay Kararı bulamadığımıza göre; ya piyasadaki herkes aşırma alışkanlığında olduğundan bu süreç başlatılmıyor, ya da reklam şirketleri ve burada çalışan yazarlar ürettiği reklamı müşterisine satıp parasını aldıktan sonrasını umursamıyor. Sektör bundan sıkıntı duymuyorsa bize ne allah aşkına.. |
![]() |
#60 | |||||||||||||||||||
|
![]()
Sayın Demirel, Genelge'den Reklam Filmlerinin 'Fikir ve Sanat Eseri' olmadığı sonucunu çıkaramayız diye düşünüyorum. Fikir ve sanat eserlerinde o eseri kullanan kişi eser sahibine emeğinin karşılığını vermek zorundadır; Sanat filmini gösteren televizyon kurumu eser sahibine ücret öder. Genelge bu hakkı koruma altına alıyor. Reklam filmlerinde durum tam tersinedir; televizyon kurumu bir filmi göstermek için ücret alır. Eser sahibi(Reklam filmini hazırlayan kişi, o filmi yapmak için zaten bir ücret almıştır)Telif hakkı çoğu zaman reklam filmini sipariş veren firma tarafından ya satın alınmıştır, ya da (başka ürünler ve firmalar için kullanılabilecek bir film ise)belirli bir süre için kullanımı konusunda anlaşılmıştır. Kısaca belirtmek gerekirse televizyon kurumunun reklam fimini göstermede seyirci toplama diye bir çıkarı yoktur. Ticari bir işletme olarak yönetilen televizyon kurumunun bir reklam filmini durup dururken göstermesi verimli çalışma prensiplerine ters düşer. Genelgenin sırf bu düşünceden yola çıkarak reklam filmlerinin ve sayılan diğer ürünlerin/yapıtların gösteriminde televizyon kurumlarını "Televizyon Gösterim Belgesi" almaktan muaf tuttuğunu düşünüyorum. Bu muafiyete dayanarak reklam filmi sanat ve fikir eseri değildir sonucuna varamayız diye düşünüyorum. Saygılarımla |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Rüyalarımı çaldılar davası | Admin | Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu | 7 | 20-02-2007 15:41 |
Lokabie Davası | avukatedali | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 01-12-2006 08:47 |
Eda davası -bozma- davanın konusuz kalması-ıslah -tespit davası | seyyah7272 | Meslektaşların Soruları | 2 | 27-05-2006 17:42 |
Babalık Davası | deniz75 | Hukuk Soruları Arşivi | 3 | 08-12-2003 11:01 |
nafaka davası | kadir | Hukuk Soruları Arşivi | 2 | 12-02-2002 00:15 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |