07-05-2002, 21:38 | #1 |
|
Mal Rejimleri Yürürlük Maddesi Anayasa Mahkemesinde....
4722 sayılı kanunun 10 maddesi ile malrejimlerine ilişkin düzenlemelerin geçmişe uygulanma olanağı ortadan kaldırılmıştır.Bu konuya dikkat çekmek ,kamuoyunun ilgisini daha da arttırmak ve sorunun vehametini vurgulamak ve hatta bir baskı grubu oluşturmak için elverdiğince bu yönde Anayasaya aykırılık iddialarını her yerdeki boşanma mahkemesinden istersek konuya daha çok dikkat çekmiş oluruz diye düşünüyorum.Bu çağrı konusunda görüş ve desteklerinizi bekliyorum.
Saygılar ------------------ Av.Habibe Yılmaz Kayar İstanbul Barosu |
08-05-2002, 21:46 | #2 |
|
08.05.2002 tarihli mesajdır.
Kanun Yapmasini Bilmiyoruz? -------------------------------------------------------------------------------- Merhaba Arkadaslar, Maalesef kanun yapmasini bilmiyoruz. Ne bu is icin geri planda calisan hukukcular, Ne meclis, ne de bizim anli sanli Universitedeki Prof.larimiz. Hatirlayalim, Medeni kanunla ilgili degisiklikler ne zamandan beri tartisiliyor. Benim bildigim yaklasik 10 yildir bu tartismalar yapiliyordu. Onca hengame ve cengameye ragmen, cika cika gecen yilki (maalesef) ucube kanun degisikligi cikti. Sözde köklü degisiklikler getirecekti. Ancak hicde öyle olmadi. Sayin Hocam Prof.Dr. H.Sami Türk, tarihe Medeni kanunu degistiren Adalet bakani olarak gecebilmek ugruna, bu kanunu cikardilar. Kanunu bir inceleyelim. Neler degisti. Aile hukuku ile ilgili bir iki temel degisiklik ve de sivil toplum dernekleri ve vakiflarin önünü kesmek icin getirilen Vakiflar ve cemiyetler ile ilgili yeni düzenlemeler. Üstüne üstlük, kanunun yürülüge girisini, sirf inat ugruna, populis ve medyatik olabilmek amaciyla 1.1.2002 olarak belirlediler. Sayin Meslektasim Kayar Hanim, Yürülük kanunu, eger hukuki temel prensipler acisindan ve Anayasa Hukuku acisindan bakilinca, mevcut anayasaya aykiri degil. Asil olan, hukuk Fakültelerinde ilk olarak ögretilen prensiplerden biride KANUNLARIN GERIYE ETKILI OLMAMASI özelligidir. Maalesef bu hususta bir sey cikabilecegini sanmiyorum. Hadi diyelim, Anayasa mahkemesi mal rejiminin yürülügü ile ilgili maddeyi iptal etti. Ne olabilir sizce? Anyasa ilgili maddeyi iptal edince, demiyecekki MAL REJIMLERI ile ILGILI OLARAK TÜM HÜKÜMLER GERIYE YÜRÜR. O zaman meclis en kisa zamanda yeni bir yürülük kanunu cikaracak. Yyine tartismalar baslayacak. Yine düzgün bir sey cikmayacak ortaya. Meselenin aslini Prof.Dr. Ahmet Kilicoglu Turhan Kitabevince yayinlanan kitabinda acikliyor. Daha ayrintili bilgiler icin, tartismalarin mecliste hangi boyutlarda yürüdügünü meclis tuttanaklarinda görebilirsiniz. bunun icin www.tbmm.gov.tr adresinden faydalanabilirsiniz. Burdan hareketle diyebiliriz ki, asil yanlis Mal Rejimleri ile ilgili hükümün kendisinde yapildi. Secilen rejim Türü. ne bizim toplum yapimiza ne de hukuk yapimiza uyan bir mal rejimi. Daha davalr cogalmadi. Bir kac yil sonra göreceksiniz, hakimler Bosanma kararlarinda Mallarla ilgili olarak ne kadar uzun sürede ve ne kadar zor kararlar verecekler. Su anda tahmini bir sey diyemiyorum, ama diyelimki 6 ayda neticelenen bir bosanma davasi, yeni kanunun uygulanmasi ile, 1,5 - 2 yila cikacaktir. Bu konu ile ilgilenen meslektaslarimdan ricam, önce sayin Kilcoglu'nun kitabini okusunlar. Cünkü Sayin Prof.Dr. Kilicoglu bu kanunu hazirlayan alt komisyonlardan birinin baskani idi. Meselenin ne halde meclisten gectigini de enine boyuna anlatiyor. BU konuyu biz tartisalim burda. Nasil olabilirdi? Mal Rejimleri ile ilgili hükümler nasil daha iyi kaleme alinabilirdi? Gecis süreci nasil ve nesekilde öngörülebilirdi? Bunlari tartisalim. Bunlari yüksek sesle tartisalim. Hanüz gec degil. Kanunda degisiklik yapma imkani her zaman vardir. Yol yakinken bu yanlistan meclis dönebilir. Eger üzerinden bir hükümet gecerse seyreyleyin o zaman bizim mahkemelerin halini. Selam ile. M.Dilbirligi Köln/Almanya |
20-02-2006, 22:44 | #3 |
|
Mal Rejimi: Kadına Uygulanan Ekonomik Şiddet
Yeni Medeni Kanun'daki mal rejimi düzenlemeleri Anayasa mahkemesinde görüşülecek. Kadın örgütlerinin Anayasa'ya ve uluslararaası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledikleri düzenlemeyi, Anayasa Mahkemesi sonunda esastan görüşmeye karar verdi. -------------------------------------------------------------------------------- BİA Haber Merkezi 20/02/2006 Ayşe DURUKAN ayse@bianet.org -------------------------------------------------------------------------------- BİA (İstanbul) - Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği'nden (KA.DER) gelen bir haber, kadın örgütlerinin gündemini hareketlendirdi. Yeni Medeni Kanun'da yer alan Mal Rejimi'ne ilişkin düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi'nce esastan görüşülecek olması, kadın örgütlerinin uzun süredir tartıştığı bir konuydu. Mal rejimi, Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı Anayasa Mahkemesi'nin "Medeni Kanunu'nun kabul edilişinin 50. yıldönümüne damgasını vuran bu haberle ilgili olarak KA.DER Başkanı Seyhan Ekşioğlu şöyle diyor: "Medeni Kanuna geçişin 50. yıldönümünde, 17 Şubat 2006 tarihinde bağımsız yargıdan kadınlara verilen bu müjde önemlidir. Kadınların mal rejimi ile ilgili uğradıkları haksızlığı, sonunda anlatabildik. Sonuçta, Mal rejimi konusu Anayasa Mahkemesine gönderiliyor." Kadın örgütleri, Yeni Medeni Kanunda yer alan, mal rejimiyle ilgili düzenlemelerin, Anayasanın 'eşitlik' ilkesine aykırı olduğunu söylüyor ve bu aykırılıkları gerekçelendiriyorlardı. Gülbahar: Ekonomik şiddetin açık biçimi Yeni Medeni Kanunu'n 'Mal Rejimi'yle ilgili düzenlemelerin; Anayasa'nın 10. ve 90. maddeleri ile; uluslararası sözleşmelere aykırılığı uzun süredir kadın örgütlerinin tartışmaya açtığı bir konuydu. TCK Platformu'ndan avukat Hülya Gülbahar ise "Mal rejimi" maddesinin, BM sözleşmeleri, AB kriterleri, uluslararası sözleşmeler ve uluslararası kadın hareketinin ortak stratejilerinde, ihmal edilmiş bir konu olduğunu söylüyor: "Kadın emeğinin/eviçi emeğin değersizleştirildiği, pervasızca sömürüldüğü, ekonomik şiddetin en açık biçimiydi. Bizi mülksüz, parasız, değersiz ve güçsüz kılan en önemli kalelerden biriydi. Anayasa mahkemesinin mal rejimini esastan görüşecek olması çok önemli bir konudur" (AD/KÖ) |
23-02-2006, 18:20 | #4 |
|
Anayasa Mahkemesine Gönderme Kararı
Merhaba,
4722 sayılı kanunun 10.maddesinin Anayasanın 2.ve 10.maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemi mahkemece ciddi görülerek iddianın değerlendirilebilmesi için anayasa mahkemesine gönderilmesine.... Tarih 23.02.2006 Yer İstanbul Fatih 2.Aile Mahkemesi Büyük bir sevinçle paylaşıyorum. Saygılar |
01-03-2006, 14:35 | #5 |
|
Anayasa Mahkemesi Başkanlığına
Başvuruda bulunan:Fatih.2.Aile Mahkemesi Tarih: 23.02.2006 Kısa özet: ---------- 4722 sayılı yasanın 10.maddesinin davada gözetilmesi gereken norm olması nedeniyle Anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce değerlendirilmiştir. Anayasaya aykırılık iddiası doğrultusunda taraflara bu yönlü gerekçelerini ve dayanaklarını sunmaları için süre verilmiş,davacı vekili 20.01.2006 havale tarihli dilekçesinde kısaca özetlenirse: 4722 sayılı TMK nun yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10.Maddesiyle eşlere TMK nın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde yasal mal rejimini seçmiş sayılacakları düzenlemesini getirdiğini,düzenlemeye göre 01.01.2002 tarihinde önceki döneme,o dönem yürürlükte olan 743 sayılı TMK nın mal rejimine ilişkin hükümlerin uygulanacağını,bu durumun 1982 Anayasasının 2,5,10,41,90 maddesiyle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi,Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi sözleşmesi gereği eşitlik ilkesine aykırı olduğunu,nitekim 4722 sayılı yasanın 2,3,4 maddeleriyle 4721 sayılı TMK nın kamu düzeni ve genelahlak ile ilgili düzenlemelerinni geçmişe de etkili olduğuna dair düzenlemeler içerdiğini,01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 satılı TMK da belirlenen yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğunu,bu düzenlemenin devrim niteliğinde bir düzenleme olduğunu dolayısyla kamu düzeni ve eşitlik ilkesi gözetilerek TMK da belirlenen yasal mal rejiminin 01.01.2002 den önceki evlilikler için de uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Davalı vekili 23.02.2006 tarihli oturumda davacı tarafın haksız kazanç peşinde olduğunu,4722 sayılı yasanın 10.maddesinin Anayasaya aykırılık iddiasının red edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Öğretide de kabul edildiği gibi AİLE HUKUKU sözleşme özgürlüğü ilkesinin istisnası olup gerçekten de devlet aile ilişkilerinin gerek kurulmasında,gerek sona ermesinde geniş çapta denetleme görev ve yetkisiyle donatılmıştır.(TMK nın 141 maddesine göre,evliliğin geçerliliğinin ancak resmi memur önünde yapılmasıyla geçerli olması,TMK nin 146 maddesine göre mutlak butlan davasını Cumhuriyet Savcısının resen açabilmesi,TMK nın 156 ve 161 maddelerine göre evlenmenin iptaliveya boşanmanın ancak mahkeme kararıyla mümkün olması...gibi) Diğer özel hukuk ilişkilerinden farklı olarak aile hukukunda yasal düzenlemelerle devlete müdahale hak ve yetkilerinin verilmesinin nedeni "kamu yararı" ve "kamu düzeni" faraziyesidir.Ayrıca 4722 sayılı yasanın 1.maddesinin 3.fıkrası 4721 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara yeni yasanın uygulanacağını belirlemiştir. Bağlayıcı norm niteliğindeki 1982 Anayasasının 2.maddesi T.C.Devletini tanımlarken ...."osyal hukuk devleti"niteliğine vurgu yapmış,10.maddesi ise"herkesin dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefe,inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğu" ilkesini getirmiş,41. maddesi"Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğğe dayanır,devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için...gerekli tedbirleri alır"düzenlemesiyle toplumsal yaşamdaki konumu gereği Aile Hukuku ile ilgili özel düzenleme ile devlete sorumluluklar yüklemiştir.Ayrıca Anayasanın 90.maddesi ile İç Hukuk Haline gelen gerek İnsan hakları Evrensel Beyannamesi,ASvrupa İnsan hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesindeki hükümlerle eşitlik ilkesi evrensel bir ilke olarak vurgulanmıştır. Aile Hukukunun ülkemizdeki tarihsel gelişimine baktığımızda 743 sayılı Türk Kanun Medenisinin Aile Hukuku ile ilgili 31.madde ile başlayan 2.kitabındaki düzenlemeler(kocanın evlilik birliğinin başkanı olması,ortak konutu seçmenin kocaya ait olması,velayetin yürütülmesinde eşlerin anlaşamamaları halinde kocanın oyuna üstünlik tanınması,kadının koca lehine borç edinmesinin hakimin oanyına bağlanmış olması...gibi) zaman içerisinde toplumun farklı kesimlerince eleştirilmiş,çağdaş dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan sosyal yaşamdaki değişimlere bağlı olarak yukarıda bahsi geçen temel düzenlemeler doğrultusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu toplumun geniş desteği ile mecliste onaylanarak 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girdiğini görürüz.Yeni Medeni kanunu incelenediğinde köklü değişikliklerin yaşanan gelişmeler ve eşitlik ilkesi doğrultusunda Aile Hukukunda yapıldığı görülür.Bu temel değişikliklerin bir tanesi de TMK nın 202 ve devam eden maddeleriyle getirilen paylaşımlı mal rejimidir. Ancak bu değişiklik yapılırken Türk Medeni kanunu 10.maddesi ile devame den evliliklerde eşlere bir yıl içerisinde başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde 01.01.2002 tarihinden itibaren "paylaşımlı mal rejimine" tabi olacakalrı hükmü getirilmiştir.Yukarıda anlatıldığı gibi 4721 sayılı yasanın 202 maddesiyle getirilen paylaşımlı mal rejimi ilkesi 743 sayılı TMK 170.madde ile düzenlenen "Mal ayrılığı Rejimi"nin eşitlik ilkesini zedelediği düşüncesiyle getirilmiştir.Yasa koyucunun iradesi bu düzenleme ile bir eşitsizliği ortadan kaldırmaktır.4722 sayılı yasanın 10.maddesiyle devam eden evliliklerde mal rejimi tasfiyesi adeta ikiye bölünerek 01.01.2002 tarihinden önce edinilen mallar için mal ayrılığı rejiminin,bu tarihten sonraki dönem için paylaşımlı mal rejiminin uygulanacağı ilkesi getirilerek tasfiye sürecinde Anayasanın 10.Maddesiyle belirlenen eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı gibi adeta iki ayrı hukuk kuralının uygulanması yolunu da açmıştır. Tüm bu bilgiler işığında davacı yanın 4722 sayılı yasanın 10.maddesindeki düzenlemenin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali istemi mahkemeizce ciddi görülerek 1982 Anayasası 152 maddesi ile 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Yasanın 28.maddesi gereği değerlendirilmesi için Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: 1982 aNAYASASININ 152 MADDESİNİN VERDİĞİ YETKİYLE DAVACI YANIN 4722 SAYILI YASANIN 10.MADDESİ İLE GETİRİLEN DÜZENLEMENİN ANAYASANIN 2. VE 10.MADDESİNE AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ İSTEMİ MAHKEMEMİZCE DE CİDDİ GÖRÜLEREK İPTALİNE KARAR VERİLEMSİ ARZ OLUNUR.. not: Anayasa Mahkemesi Karar verdiğinde sonucu bu alanda paylaşacağım. Saygılar |
07-03-2006, 11:14 | #6 |
|
17 Milyon Kadının Davası Anayasa Mahkemesi' nde
17 Milyon Kadının Davası Anayasa Mahkemesi' nde
Hürriyet 7 Mart 2006 Emel ARMUTÇU Yeni Medeni Kanun evlilikte edinilen malların boşanma durumunda eşler arasında eşit paylaşımını öngörüyor. Yasanın, yürürlüğe girdiği 2002’den sonraki evlilikleri kapsaması bu tarihten önce evlenmiş 17 milyon kadını mağdur etmişti. Şimdi üç hakim yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Medeni Yasa’da yer alan ve evlilikte edinilen malların eşler arasında eşit paylaşımını öngören maddenin sadece yasanın yürürlüğe giriş tarihinden itibaren geçerli olması, hukukçuların ve kadın örgütlerinin uzun süredir tartıştığı ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine, uluslararası sözleşmelere aykırı bulduğu bir maddeydi. Türkiye’de yaşayan 17 milyon kadını ilgilendiren bu madde şimdi, iptal edilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne gönderiliyor. Hem de üç koldan; İstanbul’da, Şişli, Kartal ve Fatih Aile Mahkemeleri’nde görülen üç davada üç yargıç, yasa maddesinin eşitlik ilkesine aykırılığı nedeniyle iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. DEVRİM YAPILMIŞTI Bir süredir uluslararası anlaşmalara uygun olarak iç hukukunda gerekli değişiklikleri yapan Türkiye, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda da "devrim" niteliği taşıyan bazı değişiklikler yapmış, maddelerini özellikle Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne uygun olarak değiştirerek, yasayı 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe sokmuştu. Yasadaki en önemli değişiklik de mal rejimi düzenlemesiydi: Bu maddeyle birlikte, mali kaynakların ve gayrimenkullerin ezici çoğunluğunun erkeklerin üzerinde olduğu Türkiye’de kadınlar, evlilikte edinilen mallara katılma rejiminden yararlanacak, ayrılık halinde malların yarısına sahip olabilecekti. SON ANDA EKLENDİ Ancak yasanın bu ilerici ve eşitlikçi maddesi, uygulama yasasının 10. maddesine konan bir cümleyle son anda eşitliksiz bir hale geldi. Çünkü yasa, sadece 1 Ocak 2002 tarihinden sonra yapılan evlilikler için geçerli kılındı, geçmişe yönelik olarak işletilmedi. Dolayısıyla bu tarihten önce evlenmiş 17 milyon kadın, yasadan yararlanamaz hale geldi, kadınların bir kısmı için eski, bir kısmı için yeni yasa uygulanır oldu. Önceki uygulama olan mal ayrılığı rejiminin, kadının eviçi emeğinin değersizleştirildiği, pervasızca sömürüldüğü, ekonomik şiddetin en açık biçimi, onu mülksüz, parasız, değersiz ve güçsüz kılan en önemli kalelerden biri olduğunu savunan kadın örgütleri yasanın değişmesi için Meclis’e 35 bine yakın imza vermişti. MİRASTA DA AYRIMCILIK Aynı uygulama maddesinin miras hukuku açısından da ayrımcılık yarattığını belirten Avukat Habibe Yılmaz Kayar, "Bu durumda bazı insanlara 2002 öncesine göre miras dağıtılıyor, onlar mirasın sadece dörtte birini alabiliyor. Oysa 2002 sonrasında evlenenlerde bu böyle olmayacak, önce yüzde 50 alacak hakkını alacaklar, geri kalan üzerinden de ayrıca dörtte bir alabilecekler" diyor. Hakim: Eşitliğe aykırı AVUKAT H.Y.K, müvekkilinin boşanma davası sonuçlandıktan sonra Fatih’te açtığı "mal rejimi tasfiyesi" davasında maddenin, Anayasa’nın 2, 5, 10, 41 ve 90. maddelerine, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti. Mahkeme yargıcı Ruhi Özdemir de kararında uygulamayla eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı hükmüne vardı ve iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yasa ne diyor? MEDENİ Kanun’un 10. uygulama maddesi şöyle diyor: "Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar." Yani yasa, 2002’den önce yapılmış evlilikler için bir yıl "yeni sözleşme" yapma olanağı tanıdı. 17 milyon çiftten sadece 1500’ü bu sözleşme için başvurdu. Konu ile ilgili detaylı bilgi için: www.turkhukuksitesi.com/makale_232.htm |
14-03-2006, 18:37 | #7 |
|
Mal Paylaşımı Mağduru Kadına Yargıdan Destek
Mal paylaşımı mağduru kadına yargıdan destek
14/03/2006 radikal.com.tr DEMET BİLGE ERGÜN İSTANBUL - Kadın örgütlerinin yıllardır 'Eşitlik ilkesine aykırı' diyerek değiştirilmesini istedikleri 'mal rejimi' uygulamasına mahkemelerden de itirazlar gelmeye başladı. Bir hafta içinde iki ayrı mahkeme, 2002'den önce evlenen kadınları 'mal paylaşımı' kapsamına almayan Medeni Kanun'un 10. maddesini Anayasa'ya aykırı buldu ve maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 2002'de yürürlüğe giren Medeni Kanun, yıllarca süren kadın-erkek ayrımcılığına karşı getirdiği yeniliklerle ilgi çekmişti. Bunlardan biri de 'mal paylaşım rejimiydi'. Ancak yasa, kadınlar arasında büyük bir uçuruma neden oldu. Çünkü, Meclis'te son anda yapılan bir değişiklikle, 2002'den sonra evlenen kadın boşandığında malların yarısını alabilecekken, eski evliler için bu söz konusu değildi. Kadınlar, 17 milyon kadının hakkının gasp edildiği gerekçesiyle eylemler düzenledi, binlerce imza topladı. Ayrımcı madde ilk kez İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi'nce Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. Ancak reddedildi. İki hafta önce İstanbul'da iki mahkeme kadınların itirazlarına hak verdi ve söz konusu maddenin Anayasa'nın 'eşitlik' ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Kartal 2. Aile Mahkemesi'nin 17 Şubat'ta verdiği kararda, yasa maddesinin sadece Anayasa'ya değil, uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğu belirtildi. Gözler Anayasa Mahkemesi'nde Bundan altı gün sonra 23 Şubat'ta aynı kararı bu kez Fatih 2. Aile Mahkemesi verdi. Kararında 'aile hukukunun' önemine işaret eden mahkeme, davacı avukatı H.Y.K 'ın Anayasa'ya aykırılık iddiasını ciddi bularak Anayasa Mahkemesi'nden maddenin iptalini istedi. Madde iptal edilirse, eski evliler de boşanmaları durumunda malların eşit paylaşımı ilkesinden faydalanacak ve milyonlarca kadının mağduriyeti giderilecek. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi THS nin makale kütüphanesinde aşağıdaki linktedir: www.turkhukuksitesi.com/makale_232.htm |
12-07-2007, 12:20 | #8 |
|
KADIN HAKKI SEÇİME KADAR!Kadın haklarını muhalefette iken savunuyor, iktidardayken unutuyorlar! 2002 tarihli Medeni Kanun’da “Eşler Arasındaki Mal Rejimleri” başlığı altında eşler arası mali ilişkileri düzenleyen kurallar, Tasarının ve yasalaştıktan sonra da Medeni Kanunun en tartışılan bölümünü oluşturmaya devam ediyor. 1926 tarihli Medeni Kanun, zamanının aile yapısına uygun bir şekilde, ailede kocanın reis olduğu kabul edilmiş, evlilik birliğini yönetme ve temsil yetkisinin yanında ekonomik gücün de kocada olmasına yol açan kurallar içermekteydi. Dünyada ve ülkemizde kadın erkek eşitliğinin demokrasinin önemli bir kriteri olduğu kabul edilerek yasalarda eşitliğe uygun değişiklikler yapılmaya başlandığında, Medeni Kanunlarda özellikle kadının aile içinde yaşadığı ekonomik mağduriyetin kaldırılması esas alındı. Ülkemizde 1926 dan beri uygulanan eşler arasındaki yasal mal rejimi “mal ayrılığının” yol açtığı haksızlıkların giderilmesi amacıyla yapılan Medeni Kanun değişikliği, ne yazıkki Gerekçesinde açık bir ifadeyle belirtilen amacına ulaşamamıştır. Tasarıda eşit paylaşıma ilişkin mal rejiminin yürürlüğü için “EVLENME TARİHİNDEN” itibaren denildiği halde Adalaet Komisyonu görüşmelerinde “KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik o tarihte muhalefette olan Parti temsilcileri tarafından eleştirilmiş ve kadınların emeğine saygısızlık ve kadınlara devlet eliyle uygulanan ekonomik şiddet olarak nitelendirilmişti. (TBMM Tutanak Dergisi, 29. Birleşim). Ancak, muhalefette iken söylediklerini, 2002 seçimlerinden sonra hükümet olduklarında unuttular. Hem de tek başına iktidarda oldukları dikkate alındığında Medeni Kanunun yürürlüğüne ilişkin K. 10. madde değişikliğini Anayasa değişikliğinden (!!) çok daha kolay yapabilirlerdi. Gerçekten, Yürürlük Kanunu 10. maddesinde Adalet Komisyonunda yapılan beklenmedik son değişiklik, bunu adeta telafi etmek istercesine eklenen ".. eşler, bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesi yaparak yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler" fıkrası yaşam gerçeğiyle hiç bağdaşmamaktadır. Dönemin Adalet Bakanı tarafından verilen önerge ile 10. maddeye eklenen 3. fıkra yıllardır bir yastığa baş koyan eşleri akşamdan sabaha “haydi gel notere gidelim mal rejimi sözleşmesi yapalım, 2002’den önceki malları eşit paylaşalım” demek zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmıştır. Bunun sözleşme yapma alışkanlığı olmayan mevcut evliliklerde eşleri olumsuz etkilemesi bir yana, “anlaşabilen eşler zaten paylaşabilirler”, ayrıca böyle bir mal rejimi sözleşmesi yapmalarına da gerek yoktu.. Amaç, anlaşamayan eşlerin sorununa kanun hükmüyle çözüm getirilmesiydi. Sonuç olarak, Yürürlük K. 10/1. maddesi kadınların uzun yıllardır var olan mağduriyetinin devamına yol açmış, yasanın gerekçede yazılı amacından uzaklaşmıştır. Aynı evlilik birliği için farklı iki mal rejimi uygulanması eşitlik ilkesine aykırıdır, nitekim eşitliğe aykırı bu durum Anayasa Mahkemesine götürülmüştür. Kanımca, Anayasa Mahkemesi, bu veya benzer bir davada Yürürlük K. 10/f.1’in açtığı eşitsizliği dikkate alacak ve Medeni Kanun yürürlüğünden önce mevcut olan evliliklerdeki eşitsizliğe son verilmesini sağlayacaktır. Eğer kadın kuruluşlarının uzun yıllardır Medeni kanun değişikliği için sarfettikleri çabalar ve TBMM’de Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısının görüşülmesi sırasında Kadından Sorumlu Devlet Bakanı’nın verdiği değişiklik önergesi dikkate alınsaydı, “kadınların mal ayrılığından kaynaklanan mağduriyeti” kaldırılacak ve evlendikten sonra edinilen malların eşler arasında eşit paylaşılması sağlanacaktı. Günümüzde tartışmalara yol açan Yargıtay uygulaması aslında Yürürlük Kanundaki kuraldan kaynaklanmaktadır. Yasal mal rejimi “Edinilmiş mallara katılma” mevcut evlilikler için de EVLENME TARİHİNDEN itibaren yürürlüğe girmiş olsaydı, bu hukuk kargaşası yaşanmayacaktı. Ama bir gerçek var ki, 2002’den önce evlenmiş olan kadınların mağduriyeti bugün de devam etmektedir. Seçimlere 10 gün kaldı, HANGİ SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANI MK. YÜRÜRLÜK KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPMAK, MAĞDURİYETİ KALDIRMAK VAADİNDE BULUNACAK merakla bekliyoruz. ************************* Not: TBMM Genel Kurulunda Kadından Sorumlu Devlet Bakanı ve beş milletvekili tarafından 3.12.2001 tarihinde verilen/reddedilen önerge ve gerekçesi: “Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş ve mal rejimi sözleşmesi yapmamış olan eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, EVLENME TARİHİNDEN geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.” Gerekçe: Türk Medenî Kanunu ile getirilen yasal mal rejimi Türk Kanunu Medenisinde yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejiminin ülkemizde eşler arasında yol açtığı büyük haksızlıkların, özellikle kadınların mağduriyetinin giderilmesi amacını taşımaktadır. Yapılan değişiklikten beklenen amacın bir an önce gerçekleşmesi için, Türk Medenî Kanununun yasal mal rejimiyle ilgili hükümlerinin geçmişe etkili olarak eşlerin evlenme tarihinden itibaren uygulanması gerekir. Kaynak İsviçre Medenî Kanununda 1984 mal rejimlerinde yapılan değişiklikte de yasal mal rejiminin mevcut evlilikleri evlenme tarihinden itibaren kapsayacağı hükmü getirilmiştir. (İsv. Yürürlük Kanunu 9/A-B) Yasal mal rejimi aynen İsviçre Medenî Kanunundan alındığına göre, Yürürlük Kanunu açısından da aynı yol izlenmeli ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda yapılan değişiklikten geri dönülerek 10 uncu maddenin birinci fıkrası aşağıda önerdiğimiz şekliyle kabul edilmelidir. 12 Temmuz 2007, 02:53 Av.Nazan MOROĞLU http://www.habertimi.com/yazar.php?yazar_id=1275 Yazarın izni ile yayınlanmıştır |
11-01-2009, 12:45 | #9 |
|
Anayasa Mahkemesi 10.maddenin iptal istemini oy çokluğu ile reddetti.
Gerekçeli karar için: http://www.turkhukuksitesi.com/showt...432#post208432 |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Anayasa 4. maddesi değiştirilebilir mi? | gerçek_adalet | Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu | 95 | 16-11-2009 18:04 |
Anayasa Deişikliklerinin Anayasa Mahkemesince Denetlenmesiyle İlgili Bir Soru | Batu Han | Meslektaşların Soruları | 2 | 24-01-2007 13:22 |
Boşanma ve Mal Rejimleri-Seminer-İstanbul | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Adliye Duvarı | 0 | 22-02-2006 16:36 |
Mal Rejimleri Ve Mk Yürürlük Maddesi Konusundaki A.Y. Mah. Kararı-1 | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Aile Hukuku Çalışma Grubu | 0 | 21-11-2002 23:06 |
İmar Kanunu'nun Anayasa Mahkemesince İptal Edilen Bir Maddesi | paradise | Hukuk Soruları Arşivi | 1 | 04-03-2002 19:47 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |