![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 26.06.1985)
"Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.04.1982 gün ve 1979/205-1982/305 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 13.12.1982 gün ve 1982/9752-11402 sayılı ilamı; (...Davalıların komşu taşınmazda yaptıkları harfriyat ve bina inşaatı sırasında, davacıların oturduğu binanın çökerek eşyaların zarar gördüğü çekişmesizdir. Mahkeme, olayda eşyalarının uğradığı hasar nedeniyle davalıların üzüldüğünü kabul ederek, on beşer bin lira manevi tazminatı hüküm altına almıştır. Kişilerin mal varlığına dahil olan eşyalarının zarar görmesi halinde manevi tazminata da hak kazanacakları yolunda yasal bir düzenleme yoktur. Diğer taraftan kişilik hakkına saldırı halinde, manevi tazminat istenebileceğini düzenleyen Borçlar Kanunu'nun 49. maddesinin de olaya uygulanması mümkün değildir. Çünkü, yasada açıkça belirtilmemiş olmakla beraber, hukuk öğretiminde ve uygulamada, kişilik hakını oluşturan kişisel değerler (varlıklar) genel olarak belirlenmiştir. Kişinin hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, din, düşünce ve ekonomik uğraşlar özgürlüğü, şeref, haysiyet, isim, resim, sırlar hep kişisel varlıklardır. Kuşkusuz kişilik hakkını oluşturan bu değerler sınırlandırılmış değildir. Ne var ki, kişinin mal varlığına dahil şeylerin (bir ayırım yapmaksızın) kişilik hakkı içinde yasayla korunan (MK m.23,24 ve BK m.49) bir yeri olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Davacılar, zarar gören eşyaları arasında yerine konması mümkün olmayan ve onlar için manevi değeri olduğu tartışmasız şeylerinin bulunduğu ne ileri sürülmüş ne de kanıtlanmıştır. Aksine, bu nitelikte eşyanın bulunmadığı dosya içeresinde belgelerden anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemenin manevi tazminatın gerektiği durumları düzenleyen yasal kuralları ve kurallara uygun hukuk öğretiminde ve uygulamadaki görüşleri dikkate almadan, tartışmadan, her üzüntünün manevi tazminatı gerektireceği görüşle bu isteği kısmen kabul etmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü : KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. KARAR : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 26.06.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi." |
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 49 :(Değişik: 3444 - 04.05.1988) Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dâva edebilir.
Hâkim, manevi tazminatın miktarını tâyin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 10-02-2011
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |