Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 3.HD 2005/2265 E., 2005/3987 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Süresinde ödeme emrine itiraz etmeyen ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlu, takibi durdurabilmek için bu borcu cebri icra tehdidi altında ödemek zorundadır. Maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalan borçlu, ödediği parayı geri alabilmek için istirdat davası açabilir. Davacının borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olması, istirdat davasının maddi hukuka ilişkin tek şartıdır. BK md. 62'dekinin aksine, burada davacı, yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı yanılarak ( hata ile ) kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
(Karar Tarihi : 12.04.2005)
Dava : Dava dilekçesinde 39.701.898.000 liranın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı aleyhine açılan kamulaştırma bedelinin arttırılması davasını davalı olan avukat Abdullah davacı vekili olarak takip etmiştir. O davada hüküm altına alınan kamulaştırma bedeli için ilam yine davalı tarafından icra takibine konu edilmiş ve bu takip nedeniyle takip alacaklısı için hesap edilen vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi ilave edilerek toplam miktar tahsil edilmiştir.

Temyize konu edilen eldeki davada icra takip dosyası için hesap edilen vekalet ücreti içinde KDV'nin de olduğu, ayrıca % 18 oranında hesap edilerek tahsil edilen KDV'nin dayanağının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesi olması ve yasalarla düzenlenmiş bir vergi olmaması nedeniyle davalıdan geri alınması talep edilmiştir.

Davalı, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesine göre talepte bulunduklarını ve niza konusu miktarın rıza ile ödendiğini, ayrıca tahsil etmiş oldukları KDV'yi Vergi Dairesine ödediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece ödemenin halen yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesine göre yapıldığı, kesinleşen icra takibine göre yapılan ödemede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiştir.

Davanın vekil ile yapılan icra takibinde alacaklı vekili için hesap edilen vekalet ücretine (icra takip dosyasında hak edilen vekalet ücretine) ayrıca Katma Değer Vergisi uygulanması gerekip gerekmediği konusunda olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.

KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME:

28.11.2002 tarih ve 24950 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesi ile "Bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Kanun Hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir" hükmü getirilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup değiştirileceği düzenlemesini içermekte olup, öğreti ve uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke vergi, resim, harç ve benzeri kamusal erke dayalı bütün yükümlülüklerin yasayla düzenlenmesi zorunluluğunu öngörmektedir. Vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı gibi unsurların yanında vergiden doğan ödev ve usul ilişkilerinin de yasayla düzenlenmesi gereği anılan hükmün zorunlu sonucudur.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20. maddesinin 4 numaralı bendi "Belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile bedelin biletle tahsil edildiği hallerde tarife ve bilet bedeli Katma Değer Vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilemez." hükmünü içermektedir.

4.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesi ile "Bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Kanun Hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir" ifadesinin yukarıda açıklanan yasal gerekçeler gözetilerek oluşturulmuş bir yasal düzenlemeyi içermediği ve normlar hiyerarşisine uygun hukuksal bağlayıcılık kazanmış bir düzenleme niteliği kazanmadığı görülmektedir.

istirdat talebi yönünden:

Maddi olayları açıklamak tarafların bu olaylara uygulanması gereken maddi hukuk kurallarını bulup uygulamak hakimin görevidir.

İİK'nın 72/VII. maddesi "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geri alınmasını isteyebilir." hükmünü getirmiştir.

Süresinde ödeme emrine itiraz etmeyen ve bu nedenle hakkındaki icra takibi kesinleşen borçlunun, bu takibi durdurabilmesi için borcu ödemekten başka çaresi yoktur. Yani, süresinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlu, borcu cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmaktadır; bu nedenle istirdat davası açabilir.

Davacı (borçlu), istirdat davası açabilmek için, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı (hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması nedeniyle) cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmalıdır.

Davacının borçlu olmadığı bir parayı ödemiş olması, istirdat davasının maddi hukuka ilişkin tek şartıdır. BK md. 62'dekinin aksine, burada davacı, yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı yanılarak (hata ile) kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.

Mahkemece Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının vergilerin yasa ile düzenleneceği hakkındaki hükmü ve davacının icra tehdidi altında icra takibi nedeniyle hak kazanılan vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi ödediği dikkate alınmadan davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiştir.

KARAR : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 400.000.000 lira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 12.4.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : Faydalı Olması Dileğiyle...
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 72 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/43 md.)

Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.

İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) "yüzde yirmiden" aşağı tayin edilemez.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) "yüzde yirmisinden" aşağı olamaz.

Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.

Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Barış TİRYAKİ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 25-01-2011

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03406000 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.