Üyemizin Notu:
Kanunumuz kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir olgulardan bahsetmekte ancak kelimelerin çok soyut kalmış olması kanun uygulayıcılarının geniş takdir hakkını doğurmaktadır. Ceza hukukunun ana ilkelerinden biri olan ‘’ŞÜPHE SANIK LEHİNE YORUMLANIR’’ ilkesini de adeta kuvvetli olmayan şüphe diye değiştirmektedir veya bu ilkeyle çelişmektedir. Bu sebeple sorgu hakimi suçluluk konusunda adeta bir karar verme durumunda bırakılmıştır. Kaçma ve delilleri yok etme ,tanıklar üzerinde baskı kurma burada suçun nev-i ve şüphelinin kişilik durumu sosyo ekonomik durumu önem arz etmektedir.Ancak cumhuriyet savcılığı tarafından kendisine sorgu için sevkedilmiş şüphelilerin kişilik durumu ve sosyo ekonomik durumu konusunda kesin bilgi sahibi olan bir sorgu mahkemesinin de gerek uygulanan prosedür gerekse süre kısıtlılığı yüzünden var olamayacağı aşikardır.Bu sebeple tutukluluk kararı ve karara itirazı incelemeye yetkili merci
Kaçma ve delilleri yoketme ve tanıklar üzerinde baskı kurma hususunun olası olup olmadığı konusunda açık bilgi sahibi olamadığını düşünmekteyiz.
Sanığın sosyo ekonomik durumu kişilik durumu hakkında açık net bilgiye ancak iddianamenin kabülüyle esastan yargılamaya başlayan mahkeme kanaate varabilmektedir.İlk celsede verilen tahliye kararlarının sıklıkta oluşunu da ancak bu şekle açıklayabileceğimiz aşikardır.
Diğer yandan 5271 sayılı kanunumuz 100.maddesinin 3.bendinde ise bazı suçların işlendiği konusunda şüphen varlığının dahi tutuklama nedeni olduğunu zikretmektedir.Burada zikredilen suçlar için öngörülen yaptırımlar itibariyle ağır suçlardır ve bu yaptırıma maruz kalabilme ihtimalinin dahi şüphelide kaçma ihtimalini doğuracağını varsaymaktadır.Bir diğer yandan bu suçların süphelisinin sanığının özgür bir şekilde toplum içinde dolaşmasının yaratacağı infialleri önlemeye çalışmaktadır.