![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 16.06.1999)
Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İ____4.İcra Tetkik Mercii'nce şikayetin reddine dair verilen 14.5.1998 gün ve 1998/408 E- 476 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2.11.1998 gün ve 1998/11483-11836 sayılı ilamiyle; (...Borçlunun şikayeti kooperatifin borcundan dolayı kooperatif ortağı olarak şahsının takip edilemeyeceğine ve İİK. 82/12. maddesi gereğince meskeniyete dayalı olarak haczedilemeyeceğine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı ile ferdi mülkiyetin şikayetçi adına takyidatlarla birlikte tesciline karar verilmesi hususu sözü edilen haczedilmezlik şikayetinin dinlenmesine engel teşkil etmez.
Kooperatifin borçlarından dolayı ortağın sorumluluğu, ana sözleşme ve kooperatifler kanunundaki hükümlerle sınırlıdır. Nitekim 1163 sayılı kooperatifler kanununun 28. maddesinde, "ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça kooperatif, alacaklılarına karşı yalnız mamelekleriyle sorumludur" denmektedir. O halde, ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak mal varlığı ile ödenecek, bunun dışında kooperatiften her hangi bir istek yapılamayacaktır. Kuşkusuz mal varlığına, üyelerin yüklendikleri sermaye payı dahildir. Hukuk Genel Kurulu da, bu esası benimseyerek 17.9.1997 tarih, 1997/11-44 esas, 1997/649 sayılı kararında; "1163 sayılı kooperatifler kanununun 28. maddesine göre kooperatif mamelekiyle sorumludur. Kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için, kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli değildir. Kooperatifler Kanununda TTK.nun 179. maddesinden farklı bir hüküm getirilmiştir. Ancak, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılır sonuç alınamaz ise sorumluluk durumlarına göre ortaklarına müracaat edilebilir" ifadesine yer vermiştir. Bu açıklamalar karşısında, kooperatifin taşınmazına konan hacizden; ferdi mülkiyete geçiş sonucu kooperatif üyesinin sorumluluğu, yüklendiği sermaye payı ile sınırlı olması gerekir. Şikayetin bu esaslar çerçevesinde çözülmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir. ..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Merci dosyası ile ona ekli icra takip dosyalarının incelenmesinde, dava dışı kooperatif hakkında 21.5.1996 tarihinde takip alacaklısı tarafından icra takibine girişildiği ve takibin kesinleşmesini müteakkip o tarihde borçlu kooperatif adına tapuda kayıtlı taşınmazına 10.10.1996 tarihinde haciz uygulandığı ve haczin uygulanmasından sonra davacı ortağın, dava dışı takip borçlusu aleyhine tapu tescil davası açtığı ve kooperatifin de kabulü ile 12.12.1997 tarihinde hacizli taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verildiği görülmektedir. İİK.nun hacizli taşınmazlara ilişkin düzenlemeyi getiren 91 nci maddesine göre, taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı MK.nun 920 nci maddesi anlamında tahdide uğrayacağı hükme bağlanmıştır. Bu maddede yollama yapılan MK.nun 920 nci maddesi hükmüne göre, taşınmaz üzerindeki haciz işlemi taşınmazın temlik hakkının tahditleri arasında yer alıp, bu maddenin son fıkrasına göre ise, bu nevi tasarruf sınırlandırılmalarının tapu siciline şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan iktisap olunan her nevi hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yukarıda da değinildiği gibi, dava dışı kooperatif alacaklısı tarafından ve taşınmaz henüz kooperatif adına tescilli iken üzerine haciz tatbik edilmiş bulunmaktadır. İİK.91 ve onun yollamada bulunduğu MK.nun 920 nci maddeleri hükümleri uyarınca haczedilen taşınmazda bundan sonra hak iktisap edenlerin haczin sonuçlarına katlanmaları zorunludur. Borç taşınmaza bağlandığı için taşınmazı iktisap edenin kooperatif ortağı olması bu sonucu bertaraf edemez. Özel Dairenin bozma kararında yer alan bozma gerekçeleri Kooperatifler Kanunu'nun 28 ve onu izleyen maddelerindeki ilkelere uygun olmakla beraber bu ilkeler, kooperatifin borcu için doğrudan ortağa başvurulması halinde geçerlidir. Dava konusu olayda ise, bu ilkenin uygulanabilirliğini gerektiren bir durum mevcut değildir. Zira, yukarıda da değinildiği gibi alacaklı doğrudan ortağa değil, asıl borçlu Kooperatife başvurmuş ve o tarihte borçlunun adına kayıtlı taşınmaz üzerine haciz uygulatmış bulunmaktadır. Davacı ortağın daha sonra hacizle takyidli taşınmazı üzerine almış olması bu sınırlamanın kaldırılmasına neden olamaz. Aksi düşüncenin kabul tarzı hakkın kötüye kullanılmasına da yol açabileceğinden benimsenmesi mümkün değildir. Kaldı ki, hacizli taşınmazlar yönünden İİK.91. ve onun yollamada bulunduğu MK.nun 920 nci maddeleri hükümleri hacizli taşınmazın devrinin sonuçlarını açık bir şekilde hükme bağladığına göre, icra müdürü bu maddeye göre işlem yapmakla yükümlü olduğu gibi, dar yetkili icra tetkik mercii de bu açık hükümleri kooperatifler Kanunu'nun hükümlerini yorumlayarak bertaraf etmesi de mümkün değildir. Bu tür uyuşmazlık, ancak davacı tarafından kooperatif ve takip alacaklısına karşı mahkemede açacağı ve genel hükümlere dayalı olarak incelenebilecek menfi tesbit ve dolayısı ile haczin kaldırılması davasında değerlendirilip sonuçlandırılabilir. Bu nedenle dar yetkili icra tetkik mercii hakimliğince şikayet talebinin reddi sonucu bakımından da doğru bulunmaktadır. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. KARAR : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı (596.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16.6.1999 gününde oybirliği ile karar verildi. |
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 91 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/50 md.) (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/10 md.) Taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı Medeni Kanunun 920 nci maddesi anlamında tahdide uğrar. Sicile kaydedilmek üzere haciz keyfiyeti, ne miktar meblağ için yapıldığı ve alacaklının adı ile tebliğe yarar adresi icra dairesi tarafından (Değişik ibare: 6103 S.K. m.41/2-f / Yürürlük: m.43-01.07.2012) “tapu siciline” bildirilir. Adresi değişen alacaklı masrafını vermek sureti ile yeni adresinin tapuya bildirilmesini icra dairesinden istemeye mecburdur.
Hacze yeni alacaklılar iştirak eder veya haciz kalkarsa bu hususlar da (Değişik ibare: 6103 S.K. m.41/2-f / Yürürlük: m.43-01.07.2012) "tapu siciline” haber verilir. (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./23. md.) Hacizli taşınmazın el değiştirmesi halinde 148/a maddesi uygulanır. |
|
Şerh Son Güncelleme: 25-10-2010
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |