Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Esas: 1998/8202, Karar: 1999/4832 İçtihat

Üyemizin Özeti
TTK m.1235'te belirlenen alacaklara tanınan hakka "gemi alacağı hakkı", bu hakkın sağladığı rehin hakkına da kanuni rehin hakkı denilmektedir. Gemi alacaklısı hakkını doğuran olay meydana geldiğinde kanuni rehin hakkı, yasadan dolayı, kendiliğinden doğar ve TTK m.1257 gereğince bütün alacaklara takaddüm eder.

Finansal kiralamada kiracı donatan olduğundan (TTK m.1242) dava donatan-kiracıya veya kaptana karşı açılmak gerekir. Gemi maliki olan finansal mal kiralayanı ise alacak hakkının borçlusu olmayıp, alacaktan gemisi ile yani aynen mesul olduğundan rehin hakkının tanınması davasında davalı sıfatı yoktur.

Gemi alacaklısı hakkı hukuki niteliği itibariyle borç-sorumluluk ayrımına dayanan bir haktır. Bu hakkın borçlusu gemi donatanıdır. Gemi maliki ise, alacak dolayısıyla şahsen sorumlu olmayıp, gemisi ile ayni mesuliyet taşır.

Gemi alacaklısı ve kanuni rehin hakkının mahiyeti sebebiyle ve doğumunun engellenemeyeceği kuralı icabı, bu hakların kullanılması FKK m.19/1 öne sürülerek engellenemez. Kanuni rehin hakkı geminin işletilmesinden doğup finansal kiralayan da gemi işletilmesini menfaat karşılığı kiralayıp devrettiğine göre, gemi üzerinde gemi alacağı ve kanuni rehin hakkı doğumu riskini de göze almış demektir.
(Karar Tarihi : 04.06.1999)
"S____ B____ A.Ş. ile V____ Deniz Finansal Kiralama A.Ş., M____ Denizcilik A.Ş. arasındaki davadan dolayı Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 10.10.1997 gün ve 1997/565 E - 1997/460 K sayılı kararı bozan Daire'nin 02.06.1998 gün ve 1997/10440 E - 1998/4127 K sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalıların sahip, işleten ve donatanı olduğu O____ E____ gemisine muhtelif limanlarda yakıt verdiğini, çıkarılan faturaların davalılarca ödenmediğini, alacağın bir gemi alacağı olması sebebiyle gemi ve teferruatı üzerinde kanuni rehin hakkı tanınmasına, yakıt bedeli ve faizden oluşan 292.850 ABD Doları alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı V____ Deniz Finansal Kiralama A.Ş. vekili, kiracının finansal borcundan kiralayan olarak mesul olmadıklarından davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, yakıt alacağının gemi üzerinde rehin hakkı veren alacaklardan olmadığını ayrıca istenen faizin de fahiş olduğunu savunarak, onlar da davanın reddini talep etmişlerdir.

Mahkemece, davalı V____ Finansal Kiralama A.Ş. hakkındaki dava husumet sebebiyle reddedilmiş, davalı M____ Denizcilik A.Ş. hakkındaki dava ile ilgili olarak açılmamış sayılma kararı verilmiş, keza alacağın tahsili istemi de reddolunarak, alacak için gemi üzerinde rehin hakkı tanınmasına hükmolunmuştur.

Davalılardan V____ Deniz Finansal Kiralama A.Ş. ve E____ Deniz Taşımacılığı A.Ş.'nin temyizi üzerine Dairemizce, her iki davalının gemi üzerinde rehin hakkı tanınmasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülerek (finansal kiralananda gemi rehni olmayacağı gerekçesi ile) karar bozulmuş, bozma nedenine göre de davalı E____'nin sair itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Davacı vekili, eski iddialarını tekrarlayarak karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1- Dava kanuni rehin hakkı tanınması ve alacak istemine ilişkin bulunmaktadır. Dairemizce, finansal kiralama konusu gemi üzerinde kiracının borcu dolayısıyla kanuni rehin hakkı tanınamayacağı gerekçesiyle yapılan bozmaya karşı vaki karar düzeltme incelemesinin başında ihtilafın çözümüne esas olacak hukuki müesseselerin ve yasal düzenlemelerin genel olarak birbirini doğrulayan ilmi içtihatlar ışığı altında yeniden incelenmesine gerek görülmüştür (Bkz. Prof. Dr. Sabih Arkan, Prof. Dr. Haluk Tandoğan Hatırasına Armağan Ank. 1990 Gemilerle İlgili Finansal Kiralamadan Doğan Bazı Sorunlar, makale. sh. 435 vd. Prof. Dr. Turgut Kalpsüz Gemi Rehni, İkinci Baskı, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayınları Ank. 1990 Sh. 10 vd. Prof. Dr. Rayegan Kender, Prof. Dr. Ergon Çetingil Deniz Ticaret Hukuku Temel Bilgiler Kitabı sh. 174 vd.)

Deniz ticaretinin kendine has özellikleri sebebiyle konuyu düzenleyen kanunlarda donatanın sorumluluğu kısıtlanmış, alacaklılara karşı mesuliyeti "deniz serveti" gemi ve navlun ile sınırlı tutulmuş, buna karşılık da TTK m.1235'te 10 bent halinde belirlenen alacakların doğumu halinde de alacaklılara, alacaklarını donatanın deniz servetinden öncelikle takip etme yetkisi tanıyan kanuni rehin hakkı verilmiştir (TTK m.1236).

TTK m.1235'te belirlenen alacaklara tanınan hakka "gemi alacağı hakkı", bu hakkın sağladığı rehin hakkına da kanuni rehin hakkı denilmektedir. Gemi alacaklısı hakkını doğuran olay meydana geldiğinde kanuni rehin hakkı, yasadan dolayı, kendiliğinden doğar ve TTK m.1257 gereğince bütün alacaklara takaddüm eder. Rehin hakkı veren alacakların ortak özelliği geminin işletilmesinden doğmuş olması ve zilyedine bakılmaksızın gemi ve navluna takip etmesidir(TTK m.1236/2). TTK m.946/2'ye göre, "malik geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla talepte bulunan kişiyi hakkını işlemekten men edemez. Gemi alacaklısı hakkı hukuki niteliği itibariyle borç-sorumluluk ayrımına dayanan bir haktır. Bu hakkın borçlusu gemi donatanıdır. Gemi maliki ise, alacak dolayısıyla şahsen sorumlu olmayıp, gemisi ile ayni mesuliyet taşır.

10.06.1985 tarihli 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun (FKK) 8. maddesinin ilk fıkrasında finansal kiralama sözleşmesinin noterlikçe yapılacağı, sözleşme gemiye ait ise siciline şerh verileceği, ikinci fıkrasında ise, tescil ve şerhten sonra üçüncü kişilerin finansal kiralama konusu mal üzerindeki ayni hak iktisaplarının kiralayana karşı ileri sürülemeyeceği hükme bağlanmıştır. Yasa'nın 19/1. maddesinde kiracının iflası halinde iflas memurunun finansal kiralama konusu malların tefrikine karar vermesi, 19. maddesinde de kiracı aleyhinde icra takibi yapıldığında bunları takip dışı tutması gerektiği düzenlenmiştir. Yasa'nın gerekçesinde şerh ve tescil ile iyiniyetli kişilerin finansal kiracıdan ayni hak iktisap edememelerinin amaçlandığı belirtilmiştir.

Somut olayda çözümü gereken husus, FKK m.8 ve 19 karşısında gemi alacaklısına finansal kiralama konusu gemi üzerinde rehin hakkı tanınıp tanınmayacağı ve rehin hakkının tanınması için açılan davada finansal kiralayana husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinden ibarettir.

Gemi alacaklısı hakkı ve bunun sağladığı kanuni rehin hakkının borçlusu donatandır. Finansal kiralamada kiracı donatan olduğundan (TTK m.1242) dava donatan-kiracıya veya kaptana karşı açılmak gerekir. Gemi maliki olan finansal mal kiralayanı ise alacak hakkının borçlusu olmayıp, alacaktan gemisi ile yani aynen mesul olduğundan rehin hakkının tanınması davasında davalı sıfatı yoktur. Yerel mahkemenin husumete ilişkin bu yoldaki kararı yasaya uyarlıdır. FKK'nun kanuni rehin hakkının doğum ve uygulanmasına engel teşkil edip etmeyeceği hususuna gelince; FKK m.8/2, yukarıda izah edildiği ve yasa gerekçesinde de belirtildiği gibi finansal kiralama konusu malın (gemi) iyiniyetli üçüncü kişilerin malik olmayan (finansal kiracı)dan ayni hak iktisap etmelerini engellemek için vazedilmiştir. Bu iktisap, tescilden sonra yapılan sözleşmeden kaynaklanan bir edinimdir. Gemi alacağı ve kanuni rehin hakkı ise TTK m.1235'te yazılı olayların vukuu ile yasa sebebiyle kendiliğinden doğar. Kanuni rehin hakkı kullanımı gemiye yönelik bir haktır. Bu hak geminin sicilde kayıtlı olup olmamasına, zilyet veya sahibinin kim olduğuna bakılmaksızın vücut bulur ve uygulanabilir. Deniz ticaretinin özelliklerinden kaynaklanan, kendine özgü bir imtiyaz ifade eden, doğrudan mülkiyet iddiası içermeyen kanuni rehin hakkının doğum ve kullanımının, FKK m.8'de yazılı ve ancak finansal kiralanandaki üçüncü kişilerin edinimini yasaklayan kuralla ortadan kaldırılması düşünülemez. Esasen TTK'ndaki kanuni rehin hakkı ile FKK'nda yasaklanan 3. kişilerin mülkiyet iktisabı mahiyet itibariyle birbirinden farklı ve yekdiğeri ile çatışmayan kavramları ifade etmektedir. Bu belirleme finansal kiralama konusu geminin işletilmesi gemi malikine karşı haksız olmayıp, finansal kiralama sözleşmesine dayandığından, TTK m.946'da yazılı kurala da uyarlık arzetmektedir.

Gemi alacaklısı ve kanuni rehin hakkının izah edilen mahiyeti ve doğumunun engellenemeyeceği kuralı icabı, bu hakların kullanılması FKK m.19/1 öne sürülerek engellenemez. FKK m.19'da yazılı kiralama konusu malların iflasta tefriki ve icra takibinde takip dışı tutulması kuralları ile, kanundan doğan ve özel bir imtiyaz teşkil eden kanuni rehin hakkını birbirinden ayrı düşünmek ve kanuni rehin hakkını 8. maddede olduğu gibi, bu maddenin de dışında mütalaa etmek gerekir. Geminin finansal kiralamaya konu edildiği hallerde deniz hukukuna özgü bu özel amaçların göz ardı edilerek, gemi malikinin korunmasının bir gereği ve dayanağı olamaz. Kanuni rehin hakkı geminin işletilmesinden doğup finansal kiralayan da gemi işletilmesini menfaat karşılığı kiralayıp devrettiğine göre, gemi üzerinde gemi alacağı ve kanuni rehin hakkı doğumu riskini de göze almış demektir. Gemi, donatan-borçlunun malvarlığına dahil olsun veya olmasın, malik veya zilyedi kim olursa olsun, rehin hakkının alacağın takip konusunu kanunen gemi teşkil ettiğinden onun iflas masasından tefriki ve icrada takip dışı tutulması mümkün olamaz. Aksi görüşü içeren daire bozmasındaki gerekçe yukarıdaki açıklamalar karşısında isabetli görülmemiştir.

Yukarıdan beri izah edilen nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, 02.06.1998 tarihli bozma kararımızın kaldırılmasına, husumete ve kanuni rehin hakkının kabulüne, alacak isteminin reddine ilişkin hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Davalı E____ A.Ş. nin temyizine gelince; dosyada mevcut delil durumuna, delillerin değerlendirilmesinde ve yasanın uygulanmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, E____ A.Ş. vekilinin de yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda 1 numaralı bendde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile 02.06.1998 tarih ve 1997/10440 E. ve 1998/4127 K. sayılı bozma kararımızın kaldırılmasına, keza davalı E____ A.Ş. vekilinin de 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının (ONANMASINA), önceki temyizden dolayı bakiye 512.000.lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 04.06.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu MADDE 1242 :III - REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ

1. UMUMİ OLARAK

Gemi alacaklıları, gemi ve navlun (Deniz serveti) üzerinden haklarını İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre alırlar.

Şu kadar ki;

1. İcra ve İflâs Kanunu'nun rehinle temin edilmiş alacaklar için ihtiyati haciz istenmiyeceğine dair olan hükmiyle rehin paraya çevrilmeden iflâs yoliyle takip yapılmasına engel olan hükmü burada tatbik olunmaz.

2. Dâva vaya takip donatana karşı olabileceği gibi, gemi bağlama limanında bulunsa bile, kaptana karşı da olabilir.

Kaptan aleyhine verilen hüküm veya kesinleşen takip donatana sâridir.

3. Mücerret gemi teferruatının veya gemi siciline kayıtlı bulunmıyan gemilerin satışı ile navlun alacağının devri hakkında İcra ve İflâs Kanunu'nun 112 - 121 inci maddleri hükümleri tatbik olunur.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Nevra ÖKSÜZ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 19-10-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,05628300 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.