![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 3.4.2001)
15 yaşından küçük mağdurenin ırzına geçmek ve alıkoymak suçlarından sanık H.B.'nin TCY.nın 414/1, 80, 59, 430/2 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 10 ay 10 gün ağır hapis ve 5 ay hapis cezası ile, bu suçlara fer'an katılmaktan sanıklar O.D. ve S.D.'nin TCY.nın 414/1, 65/3, 80, 59, 430/2, 65/3, 59 ve 647 Sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 2' şer yıl 5'er ay 5' er gün ağır hapis ve 750.000' şer TL. ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin Yalova Ağır Ceza Mahkemesince verilen 9.6.1998 gün ve 22/47 sayılı hüküm, sanık Hasan vekili ve diğer sanıklar tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen 5.Ceza Dairesince 5.10.2000 gün ve 1416/4778 sayı ile;
Alıkoyma suçuna ilişkin hükmün ONANMASINA, Irza geçme suçu yönünden ise "Mağdure G.Y.'nin, kadın doğum uzmanından alınan 22.12.1995 günlü raporunda, "Kızlık zarında saat 6 hizasında eski yırtık tesbit edilmiştir." denilip, Adli Tıp Kurumu Bakırköy Şube Müdürlüğü'nün 18.12.1995 günlü raporunda ise "Kızlık zarı halkavi yapıda, başparmak duhulüne müsait, yırtık olmayıp bakire olduğu" belirtilmiş olmakla; Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan kızlık zarının bozulup bozulmadığı, ereksiyon halindeki penisin duhulü ile kızlık zarı yırtılmadan da cinsi münasebetin mümkün olup olmayacağı hususunda rapor alındıktan sonra, neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturmayla, bu suçtan da yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden BOZULMASINA karar verilmiştir. Yerel Mahkeme ise; 19.12.2000 gün ve 129/148 sayı ile; " Gerek sanık H.B., gerekse mağdure G.Y.'nin yaşları ve fiziki gelişimleri itibari ile cinsel ilişkinin ne anlama geldiğini bilebilecek durumda oldukları konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Bu nedenle sanıkların üzerine atılı ırza geçme suçu sabittir. Ancak Mahkememizce kurulan ilk hükümde Adli Tıp Kurumu Bakırköy Şube Müdürlüğü ve Yalova Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen raporlar arasındaki çelişki gözetilerek sanıklar lehine bir uygulama yapılmış ve haklarında TCK'nun 418/2. maddesi uygu-lanmamıştır. Bu nedenle, artık mağdurenin kızlığının bozulup bozulmadığının araştırıl-masının da bir önemi kalmamıştır. Esasen verilen ilk karar yalnızca sanıklar lehine ve sanıklar tarafından temyiz edildiğinden ilk hüküm ile sanıklar lehine usuli kazanılmış hak doğmuştur. Yapılacak araştırma sonunda mağdurenin Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan raporunun alınması ve bu raporda da kızlık zarının bozulduğunun belirtilmiş olması halinde dahi sanıklar hakkında verilecek cezanın TCK'nun 418/2. maddesi gereğince arttırılması mümkün değildir. Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulu tarafından verilecek raporda mağdurenin kızlık zarının sağlam olduğunun belirtilmesi halinde de toplanan deliller sanığın ikrarı ve mağdurenin beyanları karşısında sanığın mağdurenin ırzına geçmediğini kabul ile sanıkların beraatlerine karar verilmesi de mümkün değildir. Zira gerek sanık, gerekse mağdure müteaddit defalar cinsel ilişkiye girdiklerini beyan etmişlerdir. Görüldüğü gibi her iki halde de Yargıtay bozma ilamında belirtilen ve Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesinden aldırılması istenen raporun davanın sonucuna bir etkisinin olmayacağı ortadadır." gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir. Bu hükmün de sanık Hasan vekili ve diğer sanıklar tarafından temyizi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma ve sanık H.B.vekilinin temyiz isteminin reddi" istekli 15.3.2001 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü. CEZA GENELE KURULU KARARI Sanık H.B.'nin 15 yaşından küçüğün zincirleme olarak ırzına geçmek ve alıkoymak, diğer sanıklar O. ve S.D.'nin ise bu suçlara fer'an katılmak suçlarından cezalandırılmalarına ilişkin hüküm, sanık H.B. vekili ve diğer sanıkların temyizi üzerine Özel Dairece, alıkoymak suçu yönünden ONANMIŞ, ırza geçmek suçundan ise eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle bozulmuş, yerel Mahkemece ilk hükümde direnilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; 1-Sanık H.B. vekili F.D. yüzüne karşı verilen 19.12.2000 tarihli direnme hükmünü 2.1.2001 tarihinde temyiz etmiştir. Hafta tatili dışında resmi kurum ve kuruluşların hangi nedenlerle tatil edilecekleri 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunla düzenlenmiştir. Bu kanuna göre 2000 yılı Ramazan Bayramı 26.12.2000 Salı günü saat 13.00 da başlayıp 29.12.2000 Cuma günü akşamı sona ermektedir. Her ne kadar 13.12.2000 gün ve 22419 sayılı Başbakanlık Genelgesinde, 25.12.2000 Pazartesi gününden itibaren kamuda çalışan memur, işçi ve diğer personelin 1,5 gün izinli sayılacakları belirtilmiş ise de anılan günlerde resmi daire ve kuruluşların tatil edileceklerinden söz edilmemiştir, bu itibarla 26.12.2000 salı günü tüm resmi daire ve kuruluşlar saat 13.00 kadar açık olup, bu günün tatil kabul edilmesine olanak yoktur. Sanık Hasan Bektaş vekilince yüzüne karşı verilen 19.12.2000 tarihli direnme hükmü, CYUY.nın 310. maddesi uyarınca en geç 26.12.2000 günü saat 13.00'e kadar temyiz edilmesi gerekirken, 2.1.2001 günü temyiz edildiği saptandığından, CYUY.nın 317. maddesi uyarınca temyiz isteğinin REDDİNE karar verilmelidir. 2-Sanıklar Orhan ve Sona Demirci'nin 15 yaşından küçüğün ırzına geçmek ve alıkoymak suçlarına fer'an iştirak etmekten TCY.nın 414/1, 65/3, 80, 59, 430/2, 65/3, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 2'şer yıl 5'er ay 5'er gün ağır hapis ve 750.000' er TL. ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin ilk hüküm her iki sanık tarafından süresinde duruşmalı inceleme yapılması talebiyle temyiz edilmiştir. CYUY.nın 318. maddesinde "Ağır cezaya müteallik hükümlerde Yargıtay tetki-katını sanığın temyiz dilekçesindeki talebi üzerine veya dilerse re'sen duruşma icrası suretiyle yapar..."hükmü yer almaktadır. Aynı Yasanın 421. maddesine göre de ağır ceza işleri; ölüm, ağır hapis veya on seneden fazla hapis cezalarını gerektiren cürümlere ilişkin davalardır. Sanıklara hükmolunan özgürlüğü bağlayıcı cezanın "ağır hapis cezası" olması nedeniyle, duruşmalı inceleme isteklerinin kabulü ile duruşma günü belirlenerek sanıklara davetiye çıkarılmalı ve savunmalarını yapmaları sağlanmalıdır. Duruşma isteği değerlen-dirilmeden, dosya üzerinde inceleme yapılmak suretiyle duruşma gününü bekleyen sanık-ların duruşma sırasında kanıt sunma ve savunma yapma hakkı kısıtlanmıştır. Ceza yargıla-masında savunma hakkı kutsal olup hiçbir şekilde kısıtlanamaz. "Savunma hakkının tahdit edilmesi" CYUY.nın 308. maddesinin 8. bendi uyarınca mutlak kanuna aykırılık hallerin-dendir. Bu itibarla, Özel Dairece dosya üzerinde duruşmasız inceleme yapılarak verilen bozma kararı ile bu karara dayanılarak kurulan direnme hükmünün kaldırılmasına, yeniden duruşmalı inceleme yapılmak üzere dosyanın 5.Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir. KARAR : Açıklanan nedenlerle; 1-Sanık Hasan Bektaş vekilinin temyiz isteminin CYUY.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 2-Yargıtay 5.Ceza Dairesinin sanıklar Sona ve Orhan Demirci haklarındaki 5.10.2000 gün ve 1416-4778 sayılı bozma kararı ile bu karara yönelik Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 19.12.2000 gün ve 129-148 sayılı direnme kararının kaldırılmasına, dos-yanın duruşmalı inceleme yapılmak üzere 5.Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, sonuçta tebliğnamedeki isteğe uygun olarak 3.4.2001 günü oybirliğiyle karar verildi. |
İlgili Mevzuat Hükmü : Ceza Muhakemesi Kanunu MADDE 291 :(1) Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren (Değişik İbare: 5.8.2017 - 7035/m.21) “on beş” gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime onaylattırılır. Tutuklu bulunan sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar. |
|
Şerh Son Güncelleme: 09-09-2010
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |