Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HGK. 2001/4-1096 E.-2001/1188 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Herkesin yargı mercileri önünde iddiada bulunma ve savunma yapma özgürlüğü Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen ve korunan özgürlüklerden olup,bir davanın açılması veya görüşülmesi sırasında;TARAF AVUKATLARINCA VERİLEN DİLEKÇELERDE KULLANILAN SÖZLER KİŞİSEL HAKLARI ZEDELEYİCİ NİTELİKTE BULUNSA DAHİ, İDDİA VE SAVUNMA SINIRLARI AŞILMIŞ OLMADIKÇA BK. 49. maddesi kapsamına giren bir haksız eylem olarak nitelendirilemez.
(Karar Tarihi : 26.12.2001)
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kazan Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.12.1999 gün ve 1998/157 E- 1999/162 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03.07.2000 gün ve 2000/3973-6538 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, davalıların E____T.LTD.ŞTİ.nin vekilleri olarak Kazan Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği ihtiyati haciz kararına yaptıkları itiraz dilekçesi ve Kazan İcra Tetkik Merciine verdikleri dilekçelerde davacının kişiliğine yönelik hakaret içeren beyanlar olduğunu ve davacının mahkemeler nezdinde küçük düşürüldüğünü açıklayarak 201.000.000 TL. manevi tazminat talep etmiştir.

Davalılar, meslek kurallarına aykırı eylemleri olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, bu karar davalılarca temyiz olunmuştur.

Davacı ve davalılar avukat olup, Kazan Asliye Hukuk değişik iş 1997/54 ve Kazan İcra Tetkik Merciinin 1997/21 sayılı davalarında tarafların vekilleridir.

Davalılar düzenledikleri dilekçelerde şu sözleri kullanmışlardır (...Alacaklı bilerek ve isteyerek karşılıksız kaşesi olmayan, üzerinde tedbir kararı olan çek hakkında gene bir mahkeme kararını çiğneyerek haksız menfaat temini gayretindedir ki, usulsüz ve yasaya aykırı bu işlemden zarar gören müvekkil ilgililer hakkında gerek savcılığa ve gerekse ilgili baroya suç duyurusunda bulunmuştur... Alacaklı yanın ve vekilinin usulsüz işlemlerinin bu defa zuhulen yapılmadığı mahkemenize yapılan ihtiyati haciz talebi ile sabit olmuştur...).

Hak arama özgürlüğü Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen ve korunan özgürlüklerdendir. Herkesin yargı mercileri önünde iddiada bulunma, savunma yapma Özgürlüğü vardır. Ancak bu haklar kullanılırken amacı içinde kullanmalı ve sınırları aşılmamalıdır. Bir davanın açılması veya görüşülmesi sırasında verilen dilekçelerde kullanılan sözler kişisel hakları zedeleyici nitelikte bulunsa bile, iddia ve savunma sınırları aşılmış olmadıkça BK. 49. maddesi kapsamına giren bir haksız eylem olarak nitelendirilemez. İddia ve savunmanın dışında kalan ve bunlarla ilgili bulunmayan ve hakaret içeren sözler bu kuralın dışında kalır.

Somut olayda dava dışı E____ Elektrik Malzemeleri ve San. Tic.Ltd.Şti.nin K____ A____ Beton Sanayi AŞ.ne muhtelif çekler keşide etmek suretiyle borçlandığı, bunlardan on üç milyar bedelli dört tanesi ile ilgili olarak İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1997/1440 D.İş sayılı kararı ile ödeme yasağı konduğu ve İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1997/241 sayı ile menfi tesbit davası açıldığı, bu çeklere dayanarak davacının talebi ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince 3.6.1997 tarihli ihtiyati haciz kararı verildiği, bu kararın davalıların itirazı üzerine aynı mahkemece çekler üzerinde ödeme yasağı olduğu gerekçesiyle kaldırıldığı; bu defa gene davacının aynı çeklerle ilgili olarak Kazan Asliye Hukuk Mahkemesine başvurduğu, ihtiyati haciz istediği, isteğin kabul edildiği; alınan kararla icra takibine girişildiği; davacının başvurusu üzerine aynı gerekçelerle ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı, takibin de Kazan İcra Tetkik Merciinin 23.12.1997 tarihli kararı ile iptal edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Esasen Kazan Asliye Hukuk Mahkemesinin ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin kararında ihtiyati haczin dayanağı olan çek arkasına ihtiyati tedbir kararının işlendiği de yazılıdır. Dava konusu dilekçeler, bu kararın kaldırılması ve buna yönelik takibin iptali istemini içeren dilekçelerdir. Bu açıklama ve gelişmeler gözönüne alındığında davalıların davaya konu edilen dilekçelerindeki sözlerinin davacının kişisel haklarını zedeleyici nitelikte olduğunun ve BK. 49. maddesi kapsamına giren bir eylem oluşturduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bu sözlerin tamamen savunma amacıyla söylediği ve bu sınırlar içinde kaldığı olayların akışı ile sabittir.

Mahkemenin yukarıda yazılı maddi ve hukuki olgulara dayanarak davanın reddine karar vermesi gerekirken, aksi gerekçe ile kabul kararı vermesi doğru görülmemiştir.

Ayrıca HUMK.nun 275. maddesine göre mahkeme yalnız çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgisi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Dava konusu olayda davalıların eyleminin BK: 49. maddesinin unsurlarına uyup uymadığı, hakimlik mesleğinin genel ve hukuki bilgisi ile çözüme kavuşturulur. Hakim hukuki konuda bilirkişi görüşüne başvuramaz. O halde, mahkemenin usulün 275. maddesindeki emredici kuralı ve hakimlik mesleğinin ve yargılama işlevinin niteliği ve amacını gözetmeden hukuki konuda bilirkişi incelemesine giderek, bilirkişi raporunu kararına aktarması do usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalılar vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, manevi tazminat isteğine ilişkindir.

Davacının vekil sıfatıyla takip ettiği davada aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı aldığı dava dışı şirketin vekilleri olan davalıların; ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacze itiraz niteliğindeki, 21.07.1997 tarihli dilekçelerinde yer alan "...alacaklı bilerek ve isteyerek, karşılıksız kasesi olmayan, üzerinde tedbir kararı olan çek hakkında, yine bir başka mahkeme kararını çiğneyerek haksız menfaat temini gayretindedir ki, usulsüz ve yasaya aykırı bu işlemden zarar gören müvekkil ilgililer hakkında gerek savcılığa ve gerekse ilgili baroya suç duyurusunda bulunmuştur..."

...Alacaklı bu defa Kazan İcra Dairesi ve Mahkemelerini bir şekilde yanıltarak çek hakkında ihtiyati haciz kararı almıştır... Alacaklı yanın ve vekilinin usulsüz işlemleri hakkında hiçbir şikayette bulunulmamış iken, bu defa artık zuhulen yapılmadığı, mahkemenize yapılan ihtiyati haciz talebi ile sabit olmuştur..." şeklindeki beyanlarının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmediğinin, irdelenmesi gerekir.

Savunma hakkı 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. maddesinde, "herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir..." biçiminde düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi iddia ve savunma hakkının kullanılması ancak, meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle olmalıdır. Tarafların yargı mercileri önünde iddia ve savunmalarını hiçbir endişeye kapılmadan serbestçe yapmaları gerekir. Bir davanın görülmesi sırasında taraflar veya vekillerince mahkemeye verilen dilekçelerde kullanılan sözler, kişisel hakları zedeleyici nitelikte bulunsa dahi iddia ve savunma sınırları aşılmış olmadıkça BK. 49. maddesi kapsamına giren bir haksız eylem olarak nitelendirilemez.

Ancak, savunmanın konusu dışında kalan ve savunma hakkı ile hiçbir ilgisi bulunmayan, hakareti kapsayıcı sözler bu kuralın sınırı dışında kalır.

Açıklanan ilkelerle, davalıların davaya konu edilen, 21.07.1997 tarihli dilekçelerindeki sözlerinin davacının kişisel haklarını zedeleyici nitelikte olduğunun ve BK. 49. maddesi kapsamına giren bir eylem oluşturduğunun kabulü olanaksızdır. Bu sözlerin tamamen savunma amacıyla söylendiği, iddia, savunma ve tüm dosya içeriğine göre sabittir. Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma

kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 26.12.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türkiye Cumhuriyeti Anayasası MADDE 36 :(Değişik: 3.10.2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 01-08-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03450298 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.