Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY 11.HD. 2006/8151 E.-2007/10454 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine,borçlu ile birlikte icra takibinden önce ödeme istemi tebliğ edilmedikçe, ipotek borçlusu bakımından borç muaccel olmayacağından, muaccel olmayan bir alacak için icra takibi yapılamaz.
(Karar Tarihi : 09.07.2007)
Taraflar arasında görülen davada (Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 12.04.2006 tarih ve 2005/42-2006/109 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirketin acentesi olan davalı şirket ile acentenin borçları için müvekkili lehine 1. derecede ipotek veren konumundaki diğer davalının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı takibe itirazlarının haksız olduğunu, intikal ettirilmeyen poliçe primlerinin ihtarnameye rağmen ödenmediğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, acentelik sözleşmesine dayalı prim alacağının tahsili amacıyla İİK.nun 148. ve 149/b maddeleri uyarınca yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davalılardan Bülent, borçtan şahsen sorumlu olmayıp, muaccel hale gelmiş bir alacak için değil, acente borçlarının teminatı olarak ipotek verdiğinden, davacı alacaklının icrada çıkardığı ödeme emrinin kendisine karşı geçerli olabilmesi için, borçlu ile beraber kendisine de, icra takibinden önce ödeme isteminin tebliği zorunlu bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla, asıl borçlu ile beraber borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine ihbar yapılmadıkça, ipotek borçlusu bakımından borç muaccel hale gelemez. Muaccel hale gelmemiş bir borç için de icra takibi yapılamayacaktır. Bu husus, takip koşuludur. Zira, İİK.nun 149/b madde hükmünde de alacağın muaccel olması aranmıştır.

Asıl borçlu şirkete Türk Medeni Kanunu'nun 887. madde hükmünce, bir muacceliyet ihbarı keşidesine ilişkin ihtarname tebliğ edilmiş ise de, borçtan şahsen sorumlu olmayan ipotek borçlusu diğer davalıya yönelik ihtarname keşide edilmemiştir.

Ne var ki, somut olayda, akit tablosunda, mevcut açık hesap, cari hesap, kambiyo senetleri ve sair belgelere müstenit borçlarından herhangi birisinin vadesinde ödenmemesi, borçlunun acze veya iflas haline düşmesi durumunda, herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın tüm borçlarının muaccel hale geleceğini, davalılardan Bülent de, davacıya karşı taahhüt etmiş olup, bu hüküm ile anılan takip koşulunu tarafların aralarında uygulamayacaklarını kararlaştırmış olduklarının kabulü gerekir.

Bu açıklamalara ve dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- İpotek akit tablosu içeriğine göre, takibe konu ipotek, üst sınır (azami meblağ) ipoteği olarak tesis edilmiş olup, bu tür ipotek ileride vücut bulacak veya vücut bulması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için, bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla, taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği, ipotek akit tablosunda geçecek bir limitle belirlenir. Bu nedenle, ileride vücut bulacak ana borç ile buna eklenecek faiz, icra takip giderleri ile yanlarca kararlaştırılan diğer fer'ileri yani ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarının bu tür ipotekte tarafların ipotek tesis edilirken rızaları ile tespit edilen bu limiti aşması mümkün değildir. Bu husus, azami meblağ ipoteğini adi ipotekten ayıran en önemli ölçüt olmaktadır. Buna göre, somut olaya dönüldüğünde, ipotek akit tablosundaki açıklamalardan ve belirlenen miktardan dolayı davaya konu ipoteğin bir üst sınır ipoteği (maksimal ipotek) olarak tesis edildiği açıkça anlaşılmakta olup, ipotek limitinin 50.000.000.000 TL olduğu, bu tutarı aşacak şekilde takip tarihinden itibaren işleyecek faizin tahsili talebinin kanuna uygun olmayıp, ipotek borçlusunun sorumluluğunun ipotek limiti ile sınırlı olduğu gözetilmeden, takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmek suretiyle ipotek limitini aşacak şekilde her iki davalı yönünden yazılı hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle, her iki davalı yararına bozulması gerekmiştir.

Diğer yandan, hükme esas bilirkişi raporuna karşı, davalılar vekili, yaptığı itirazda, gerek acente olan davalının, gerekse davacı sigortacının, poliçelerden bazılarını iptal ettiğini, bunun alacak miktarını etkileyeceğini, bu yönün raporda tartışılmadığını bildirmiş olup, bu itiraz üzerinde mahkemece durulmaması doğru bulunmamıştır.

3- Dava kısmen reddedildiği halde, davalılar yararına vekalet ücreti hükmedilmemesi de doğru bulunmamış, hükmün bu yönden de her iki davalı yararına bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına ayrı ayrı (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 149 :(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/69 md.)

İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir.

Bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir.

İCRANIN GERİ BIRAKILMASI:
MADDE 149/a.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/70 md.)

İcranın geri bırakılması hakkında 33 üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır.

(Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./10.mad) İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz. Bölge adliye mahkemesince talebin reddi hâlinde bu teminat, ayrıca hükme hacet kalmaksızın alacaklıya tazminat olarak ödenir.

(Ek fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./5.mad) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada yer alan oran yüzde otuz olarak uygulanır. İstinaf talebinin reddi halinde, teminat olarak alınan tutarın yarısı tazminat olarak alacaklıya ödenir. Alacaklının satış talebinden sonra takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre, merhunun alacağı karşılamayacağı anlaşılırsa kalan tutar teminatın geriye kalan kısmından karşılanır, varsa teminatın kalan kısmı teminatı yatırana iade edilir.


2 - ÖDEME EMRİ:
MADDE 149/b.

(Ek madde: 18/02/1965 - 538/70 md.)

149 uncu maddede yazılı haller dışındaki muaccel alacaklar için icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz sahibi üçüncü şahsa aşağıdaki kayıtlara uygun olmak üzere 60 ıncı maddeye göre birer ödeme gönderir.

1. Ödeme müddeti otuz gündür.

2. Yedi gün içinde itiraz olunmaz ve 1 numaralı bendde yazılı müddet içinde borç ödenmezse alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Mehmet KARAUSTA
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 17-07-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02627897 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.