Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6183 S.lı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun MADDE 15
Haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanlar haczin tatbiki, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilirler.
İtirazın şekli ve incelenmesi hususunda Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur. Bu ihtilaflar itiraz komisyonlarınca diğer işlere takdimen incelenir ve karara bağlanır. İtiraz komisyonlarının bu konuda verecekleri kararlar kesindir.

AATHK. MADDE 15 Ek Bilgi/Yorum

Üyemizin Notu: 6183 sayılı kanunun 13 maddesi hükümlerince ihtiyati haciz uygulamalarına karşı itiraz yolu Kanunun 15 maddesinde “Haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanlar haczin tatbiki, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilirler. İtirazın şekli ve incelenmesi hususunda Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur. Bu ihtilaflar itiraz komisyonlarınca diğer işlere takdimen incelenir ve karara bağlanır. İtiraz komisyonlarının bu konuda verecekleri kararlar kesindir. “ kanunun yukarıda açıklanan madde metninde geçen …..” vergi itiraz komisyonu” tabiri vergi kanunlarımızda yapılan değişikliklerden henüz nasibini almamış unutulmuş ve ancak değiştirilmesi gereken bir tabirdir zira vergi mahkemeleri kuruluş görev ve yetkilerini düzenleyen 2567 sayılı yasa yürürlüğünden itibaren vergi itiraz komisyonları yerine vergi mahkemeleri yetkilendirilmiştir.
İhtiyati haciz uygulamalarında, haczin kamu borçlusu huzurunda yapılması veya gıyapta yapılan ihtiyaten haczin kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde vergi mahkemesinde ihtiyati haciz gerekçelerine itiraz edebilir. Bu bakımdan özellikle dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi Haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanların haczin tatbiki, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilecekleri gibi İhtiyati haczin tatbikatı ile idari dava açmanın koşullarının Birlikte oluşup oluşmadığıdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dilekçeler üzerinde ilk inceleme" başlıklı 14'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasında, dilekçelerin, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi; idare ve vergi mahkemelerinde ise, mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından fıkranın bentlerinde yazılı yönlerden sırası ile inceleneceği açıklandıktan sonra ( d ) bendinde, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olup olmadığı hususu, bu incelemede dikkate alınması gereken yönler arasında sayılmıştır. Aynı maddenin 6'ncı fıkrasında da, 3'üncü fıkranın bentlerinde yazılı yönlerden kanuna aykırılıkların ilk incelemeden sonra saptanması halinde de davanın her safhasında 15'inci madde hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. Bu fıkrada sözü edilen 15'inci maddenin ilk fıkrasının ( b ) bendinde ise, idari işlemin idari davaya konu olabilecek özellikleri taşıyıp taşımadığı husussudur.
Öte yandan 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 13. maddesinde, vergi mahkemelerinin göreve başlamasıyla bu mahkemelerin görev alanına giren konularla ilgili diğer kanunlarda yer alan; itiraz komisyonu, Vergiler Temyiz Komisyonu ve Gümrük Hakem Kurulu deyimlerinin Vergi Mahkemesi, vergi ihtilafı deyiminin vergi davası, itiraz deyiminin ise vergi mahkemesinde dava açılması anlamını taşıdığına işaret edilmiştir. Vergi mahkemesi inceleyeceği dava dosyası ve içeriği bakımından işlemin kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olup olmadığı, ve davanın reddine karar vermesi gerekip gerekmeyeceği hususlarını göz önünde bulunduracaktır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13'üncü maddesinde, ihtiyati haczin, maddenin devamı bentlerinde yazılan sebeplerden birinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal tatbik olunacağı; 15'inci maddesinde de, haklarında ihtiyati haciz tatbik olunanların haczin tatbiki, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilecekleri hükme bağlanmıştır bu hüküm karşısında kamu borçlusuna tanına hak arama davsa açma yetkisi işlemin vergi mahkemeleri nezdinde itiraz edilme şartına bağlanmış olmakla birlikte vergi mahkemelerinde açılacak idari davaya konu olan işlemin de davacıyı doğrudan etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatlerini halen ihlal etmesi gerekir. İşlemin muhatabı direkt kamu borçlusu olabileceği gibi, kamu borçlusu elinde bulunan mallar üzerinde hak iddia eden üçüncü kişiler de olabilmektedir. Veya kamu borçlusunun işyeri veya ikametgahı adreslerinde tatbik edilen hacizlerde üçüncü kişilerin istihkak iddiaları da söz konusu olabilmektedir.
Bu bakımdan 6183 sayılı Yasanın hükümlerine göre haklarında ihtiyati haciz uygulanan asıl borçlu veya tüzel kişilerde kanuni temsilcileri ihtiyati hacze karşı dava açabilmektedirler. Haklarında işlem yapılan kamu borçlusu diret olarak idari dava açabileceği gibi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11'inci maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği de hükme bağlanmıştır bu bağlamda 2577 sayılı kanunun 11 maddesinde belirtildiği gibi ilgili kişi veya kişiler idarenin işlemini kendisinden ya da bir üst makamdan isteyebilmektedir. Ancak bu istem yine dava açma süresi içerisinde olmalıdır.
Yapılan düzeltme kaldırma isteminin reddi halinde red kararına karşı da idari dava yoluna gidilebilmektedir. Bir başka anlatımla, ihtiyati haciz uygulanmadan önce istenen teminat yazısına karşı vaki bir itiraza verilecek olan ret kararına karşı da idari dava açılması mümkün olmakla birlikte, idare tarafından isteten teminat yazısının borçluya tebliğini müteakip ihtiyati haciz uygulamasına karşı da ayrıca dava açma zorunluluğu bulunmadığını söylemek mümkündür.
Zira istenen teminat ihtiyati haciz işleminin bir ön istem işlemi olduğundan ve bu yazıyı müteakip haciz uygulanmış olması halinde, borçlu tarafından idareye itirazı ve bu itiraza ret kararı iptaline ilişkin idari dava açmış olması ve bu nedenle de dava açma süresinin geçmiş olması halinde ayrıca ihtiyati haciz uygulamasına da itiraz yolu ile İhtiyati haciz işlemine karşı dava açılmamış olması, 6183 sayılı kanunun 13'üncü maddesinde yazılı sebeplerin bulunup bulunmadığı yolunda vergi mahkemesince bir inceleme yapılmadan karar verilmesi halinde yeni bir dava yoluna gidemeyecek olan borçlunun hak kaybıyla karşılaşacağı dikkate alındığında 7 günlük dava açma zamanaşımı bakımından mahkemece davanın usul yönünden reddedilmesi hukuka uygun bir karar olduğu düşünülemez.
Vergi mahkemesinde açılacak dava kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlere karşı bir dava özelliği taşıması zorunlu olduğu gibi, davacı ( borçlu ) hakkında ihtiyati haciz uygulanmasını öneren inceleme elemanı yazısının dava konusu edilebilmektedir, vergi inceleme elemanlarının ihtiyati hacze veya teminat istemeye ilişkin yazının kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem niteliğinde olmadığı gerekçesi ile , ihtiyati haczin, dava açma tarihinden sonra uygulanması mahkemenin davayı reddetmesi için yeterli bir gerekçe değildir.

bir işlenin iptal davasına konu olabilmesi için idari bir işlem olmasının yanı sıra icrai nitelikte olması ve ilgilinin hukuksal durumunda değişiklik meydana getirmesi gerekmektedir, idari işlemler, tesis edildikleri anda hukuken var olan geçerli bir işlem niteliği kazanırlar, yazılı bildirimin, ilgilileri işlemden haberdar etmesi ve dava haklarım kullanmalarına olanak sağlamak amacıyla yapılması, dava konusu edilen işlemin idarenin birimleri arasında yazışma niteliğinde, kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem niteliği taşımasa da idari işlemin varlığını, kendisine tebliğ edilen söz konusu yazı ile öğrenen davacı / borçlunun açacağı davanın esastan incelenmesine engel değildir.

Teminat ve ihtiyati haciz 6183 sayılı yasanın 1'inci kısmının "Amme Alacağının Korunması" başlıklı ikinci bölümünde düzenlenen 9 ve 13' üncü maddelerinde Vergi Usul Kanununun 344' üncü maddesinde sayılan durumlara ilişkin bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanmış olması, ilgiliden teminat istenmesi ve hakkında ihtiyati haciz uygulanmasına yeterli sayılmıştır, 15' inci maddesinde ise, haklarında ihtiyati haciz uygulananların ancak bu haczin sebebine itiraz edebilecekleri açıklanmıştır.
Konuya ilişkin olarak Danıştay vergi dava daireleri genel kurlunun “İhtiyati haciz işlemine karşı dava açılmamış olması nedeniyle ……tarihli yazıya karşı açılan davada 13'üncü maddede yazılı ihtiyati haciz sebeplerinin bulunup bulunmadığı yolunda bir inceleme yapılmadan karar verilmesi halinde yeni bir dava yoluna gidemeyecek olan şirketin hak kaybıyla karşılaşacağı dikkate alındığında davayı usul yönünden reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı hukuka uygun görülmemiştir.” ( T.C.DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 2000/71 K. 2000/341 T. 27.10.2000 ) şeklindeki içtihat oluşturması bağlayıcı bir düzenlemedir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 344 üncü maddesinde sayılan durumlara ilişkin bir kamu alacağının salınması için gereken işlemlere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairesince teminat isteneceği, aynı Kanunun 13 üncü maddesinde, teminat istenmesini gerekli kılan durumlar varsa ihtiyati haczin hiç bir müddetle bağlı olmaksızın alacaklı kamu idaresinin mahalli en yüksek memurunun kararıyla derhal uygulanacağı, 15 inci maddesinde ise, haklarında ihtiyati haciz işlemi uygulananların haczin uygulanması tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz sebebine itiraz edebilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Bu maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, ihtiyati haciz işleminin uygulanabilmesi için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 344. maddesinde sayılan durumlara ilişkin bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanmış olmasının yeterli görüldüğü, ihtiyati haczin herhangi bir süre ile bağlı olmayacağı da ayrıca belirtilmek suretiyle haklarında ihtiyati haciz uygulananların ancak bu haczin sebebine 7 günlük sürede itiraz edebilecekleri, yargı yerinin de sadece ihtiyati haciz sebeplerinin bulunup bulunmadığı noktasında inceleme yapmak yetkisine sahip bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
İhtiyati haciz vergi mükellefiyet ve sorumluluğundan doğan amme borçlarının ileride tahsilinin olanaksız hale gelmemesi ile ilgili olarak başvurulan bir tedbir yöntemidir. Vergi mükellefiyet ve sorumluluğundan doğan vergi aslı ve cezasından oluşan amme borcunun normal muhatabı ise borcu mamelekinden ödemek durumunda mükellef veya vergi sorumlularıdır.
6183 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde öngörülen 7 günlük dava açma süresi ihtiyati haczin sebebine yönelik itirazlarda geçerlidir zira ihtiyati haciz kararı idari işlemin tüm unsurlarını taşıdığından idari davaya konu edilmektedir. Anılan kanunun 15 inci maddesinde dava süresinin haczin tatbikinde başlayacağının ifade edilmiş olması ihtiyati haciz kararının ayrıca tebliğ zorunluluğunun bulunmaması ve borçlunun da bu kararı en geç uygulama tarihinde öğrenebilecek olması nedeniyledir. Kararın varlığını uygulamadan önce öğrenen borçlunun bu işlemi dava konusu etmesine de bir engel bulunmamaktadır. Kararı uygulamadan önce öğrenen borçlu bu kararı bile dava konusu edebilecektir ancak, öğrenme tarihini müteakip açılan iptal davasından sonra kararın uygulamaya konması halinde ayrıca uygulamanın iptaline ilişkin dava ikame edilmesi gerekmeyecek ve mahkeme davayı esastan inceleyebilecektir.

Dava açma konusunun irdelenmesinde unutulmaması gereken hususlardan biri de Vergi usul kanununun 13 maddesinde sayılan mücbir sebeplerin varlığı, 15`inci maddesinde sürelerin işlemesini engellediği kabul edilen mücbir sebeplerin bulunması, Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunda yer alan sürelerin de, bu sebep ortadan kalkıncaya kadar işleyemeyeceğidir.

“….davacının gecikme zammı istenen süre içinde cezaevinde bulunduğu, …….. Cezaevi Müdürlüğü yazısından anlaşılmıştır. Gecikme zammı kamu alacağının ödeme süresi içinde ödenmeyen kısmına vade gününü izleyen günden itibaren uygulanacağına göre, vade gününde mücbir sebeplerden birisinin bulunması durumunda vadenin bu sebep ortadan kalkıncaya kadar uzayacağı kabul edilmelidir. Mücbir sebep nedeniyle yeni vade oluşmadan vergi asıllarının ödendiği anlaşıldığından hesaplanan gecikme zammında yasaya uyarlık görülmemiştir. “ (DANIŞTAY 4. DAİRE E. 1989/2535 K. 1990/1153 T. 2.4.1990 ) şeklindeki Danıştay 4 daire kakarı konuya açıklık kazandırmıştır. 213 Sayılı VUK 13 maddesinde sayılan mücbir sebepler vergi hukukunun tüm alanlarında uyulması gereken usullerdendir. Dolayısıyla bu mücbir sebebin varlığının ispatlanması halinde kanunun 15 maddesi hükmünce de borçlunun kamu alacağının hesaplanmasında veya mükellefiyete ilişkin şekil şartlarının birinin veya tamamını yerine getirememesinden dolayı mücbir sebebin varlığı süresince her hangi bir yaptırıma maruz kalamayacaktır.


 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Muhsin KOÇAK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 06-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,03170204 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.