Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

6183 S.lı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun MADDE 17
Aşağıdaki hallerden birinin bulunması takdirinde (5615 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 04.04.2007) vergi dairesi müdürünün (5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün) yazılı talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı,(*) mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebilir.

Vergi dairesi müdürü(5615 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle eklenen ibare Yürürlük; 04.04.2007)(5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü ve/veya müdür) bu emri derhal tatbik eder:

1. 13'üncü maddenin 1, 2, 3 ve 5'inci bentlerinde yazılı ihtiyati haciz sebeplerinden birisi mevcut ise,

2. Mükellef hakkında 110'uncu madde gereğince takibata girişilmişse,

3. Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse.



(*) (5615 Sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişmeden önceki şekli)vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine defterdar,

AATHK. MADDE 17 Ek Bilgi/Yorum

Üyemizin Notu: İhtiyati tahakkuka ilişkin düzenleme 6183 sayılı Yasanın 17 nci maddesinin 1inci bendinde, kanunun 13 üncü maddesinin 1,2,3 ve 5 inci bentlerinde yazılı ihtiyatî haciz sebeplerinden birinin mevcut olması halinde ihtiyatî tahakkuk işleminin uygulanacağı, atıfta bulunulan 13 üncü maddenin 1inci bendinde ise 6183 sayılı Yasanın 9 uncu maddesi gereğince teminat istenmesini gerektiren hallerin mevcut olması durumunda ihtiyatî haciz işleminin uygulanacağın öngörülmüştür. Bir başka ifade ile ihtiyati haczin uygulanabilmesi için ilk önce ihtiyati tahakkuk kararının verilmiş ve vergi inceleme elemanlarınca geçici hesaplanmak suretiyle salınmak istenen vergi ve cezalarının ihtiyaten tahakkuk ettirilmiş olması gerekmektedir
Şeklindeki düzenleme ile ihtiyati tahakkuk kararının kim tarafından verileceğine ilişkin hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açıklık getirilmiştir. Oysa kanunun 13 maddesindeki düzenlemede ise ihtiyati haciz kararının mahalli en büyük memuru deyiminin farklı yorumlara neden olması ve vergi idaresi ile bazı yazarların da idarenin görüşünü desteklediği defterdar veya vergi dairesi başkanının ihtiyati hacze karar verebileceğini kabul etmelerine sebebiyet veren bu muğlak ifadedir. oysa bizim de şiddetle savunduğumuz ve Danıştay çeşitli dairelerinin içtihatlarına da konu olan VALİ yetkisinin tartışmasız olduğudur. Kanunun 17 maddesinde ihtiyati tahakkuk kararının kim tarafından verileceğine ilişkin kanun koyucunun açık iradesi, şayet kanunun 13 maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz kararı için de geçerli olacağı düşünülmüş olması bakımından kanun koyucu orada da çok açık ve net defterdar veya vergi daire başkanları olarak ifade edebilirdi, ancak kanun koyucunun ihtiyati hacze ilişkin kararın vali tarafından verilebileceğine ilişkin irade beyanı yukarıda da açıkladığımız üzere bizce tartışmasızdır.
İhtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemleri amme alacağının korunması ile ilgili tedbirler olup, belirtilen koruma tedbirlerinin uygulanabilmesi için ihtiyati haciz istenen ilgili hakkında başlatılmış bir vergi incelemesi ve bu incelemeye göre büyük miktarda vergi kayıp ve kaçağının mevcut olduğuna dair tespitin olması gerekir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında ""213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344'üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359'uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanılmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir"" denilmiştir.
Anılan kanun 13'üncü maddesinin 1 numaralı bendinde, 9'uncu madde gereğince teminat istenmesini gerektiren haller mevcut ise 4 numaralı bendinde, borçlulardan teminat göstermesi istendiği halde belli müddetle teminat ve kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse ihtiyati haczin derhal tatbik olunacağı hüküm altına alınmıştır.
Açıklanan bu kanun hükümleri gereğince, teminat istenmesini gerektiren hallerde vergi incelemesi yapmaya yetkili memurlarca ihtiyati haciz uygulanacak kişi ya da kurum hakkında incelemeye başlanarak en azından bir ön inceleme raporu düzenlenmesi suretiyle kanunun 9, 13 ve 17'nci maddelerine göre gerekli işlemin yapılmasının istenilmesi gerekmektedir. Bir başka ifade ile İhtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulanması için Vergi Usul Kanununun kaçakçılık ve ağır kusur eylemlerinin varlığını gösteren ve bu cezaların uygulanmasını gerektiren bir işleme başlanmış olması, vergi incelenmesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre muhtemel bir amme alacağının saptanması ve bu miktar üzerinden ilgiliden teminat istenmesi gerekir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 135. maddesinde öngörülen vergi incelemesine yetkili kişiler tarafından herhangi bir incelemeye başlanıp başlanmadığı hususuna da ayrıca dikkat edilmesi gerekir. Zira kanunun vergi inceleme yetkisi tanımadığı kişilerce düzenlenecek raporlara istinaden vergi idaresi her hangi bir şekilde ihtiyati tahakkuk veya ihtiyati hacze ilişkin karar alamaz . örneğin kanunun inceleme yetkisi tanıdığı ve kanunun 135 maddesinde tanımlanan kişilerden olmayan yeminli mali müşavirlerin ya da yoklamaya yetkili memurların tutmuş oldukları tutanak veya düzenlemiş oldukları raporlara istinaden ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı verilemez. Mahkeme bu hususu re’sen incelemek ve dikkate almak durumundadır.
Zira; 6183 sayılı Yasada öngörülen teminat istenmesini gerektiren durumların mevcut olup olmadığı yönünde yargı mercilerince yapılacak inceleme sonucunda söz konusu işlemin iptal edilmesi halinde, ihtiyati haczi gerektiren bu sebep ortadan kalkacağından dolayısıyla ihtiyati haciz uygulaması da söz konusu olamayacaktır.
Amme alacağının korunmasına ya da cebren tahsiline ilişkin olarak oluşturulacak idari işlemlerin; amme alacağının hangi aşamada bulunduğu hususu sağlıklı olarak saptanmak ve bu aşamada uygulanabilecek olan düzenlemeye dayanılmak suretiyle oluşturulmaları gerekmektedir. Haciz muameleleri, tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına, ihtiyati haciz muameleleri ise alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ve haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre yapılacağından, her iki halde de haciz varakası düzenlenmesi gerekmekte ise de; bunlara karar verecek olan yetkililer uygulanacak olan haczin ihtiyati haciz ya da haciz olmasına göre farklılık gösterebilecek ve ihtiyati haciz için vali ya da kaymakam karar verebileceği halde haciz için vali ya da kaymakam karar verebileceği gibi yetkili kılmış iseler yetkili kıldıkları memurlar da karar verebilecektir.
İhtiyati haciz uygulanabilmesi için tahakkuk etmemiş bir borcun meydana çıkarılması yeterlidir. Borcun kesinleşmesi şart değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalarda anlaşılacağı üzere özet olarak , 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, hem amme alacağının korunmasına yönelik olarak salt amme alacağının doğduğu noktasından hareketle ve bu alacağın usulüne göre tarh, tebliğ ve tahakkuk aşamalarından geçmesi beklenmeksizin uygulanacak tedbirleri hem de amme alacağının cebren tahsiline yönelik olarak bu alacağın usulüne göre tarh, tebliğ tahakkuk aşamalarından geçmek suretiyle tahsil edilebilir amme alacağı niteliği kazanmasından sonra uygulanacak tedbirleri düzenlemiştir.
Bu nedenlerle amme alacağının korunmasına ya da cebren tahsiline ilişkin olarak oluşturulacak idari işlemlerin; amme alacağının hangi aşamada bulunduğu hususu sağlıklı olarak saptanmak ve bu aşamada uygulanabilecek olan düzenlemeye dayanılmak suretiyle oluşturulmaları gerekmektedir.
Diğer taraftan, haciz muameleleri, tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına, ihtiyati haciz muameleleri ise alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla ve haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre yapılacağından, her iki halde de haciz varakası düzenlenmesi gerekmekte ise de; bunlara karar verecek olan yetkililer uygulanacak olan haczin ihtiyati haciz ya da haciz olmasına göre farklılık gösterebilecek ve ihtiyati haciz için vali ya da kaymakam karar verebileceği halde haciz için vali ya da kaymakam karar verebileceği gibi yetkili kılmış iseler yetkili kıldıkları memurlar da karar verebilecektir.


 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Muhsin KOÇAK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 06-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02035904 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.