Üyemizin Notu:
Aile adının seçiminde ve çocuğun soyadının belirlenmesinde var olan eşitsizlik ve ayrımcılık Türk hukukunda sürüyor. Ayrımcılığa son vermek isteyen ülkelerde bu konuda daha özgürlükçü ve seçenekli haklar öngörülürken Türk hukukunda erkeğin soyadının kadının soyadını değiştirmesi ve çocuğun soyadı olarak belirlenmesi konusunda tek tip bir düzenleme ve bu nedenle bir dayatma söz konusudur. Bu dayatmanın CEDAW’a aykırı olduğu açıktır. Aile adındaki ayrımcılığın Anayasaya aykırı olduğu savı, Anayasa Mahkemesi’ne taşındıysa da Anayasa Mahkemesi bunun anayasaya aykırı olmadığına şu gerekçeyle karar verdi (Anayasa Mahkemesi Kararı 02.07.2009 Esas 2005/114 Karar 2009/105, Yayımlandığı Resmi Gazete 07.10.2009 Sayı 27369): “Ana ve baba evli ise çocuğun ailenin soyadını alması evlilik birliğinin ve aile olmanın doğal bir sonucu olduğundan “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin …” ibaresinin Anayasaya aykırı bir yönü görülmemiştir.” Anayasa Mahkemesi eski yasanın yürürlükte olduğu dönemde aynı konuda ileri sürülen anayasaya aykırılık itirazını da şu gerekçeyle reddetmiştir (Anayasa Mahkemesi Kararı 29.9.1998 Esas 1997/61 Karar 1998/59, Yayımlandığı Resmi Gazete 15.11.2002 24937): “İtiraz konusu “Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” kuralı kimi sosyal gerçeklerin doğurduğu zorunluluklardan ve yasakoyucunun yıllar boyu kökleşmiş bir geleneği kurumsallaştırmasından kaynaklanmaktadır. “Aile hukuku” öğretisinde de kadının erkeğe göre farklı yaratıldığı, zorunluluklar ve toplumsal gerçekler karşısında kadının korunması, aile bağlarının güçlendirilmesi, evlilik birliğinde düzen ve uyum sağlanması, aile içinde iki başlılığın önlenmesi gerektiği gibi hususlarda görüşler bulunmaktadır. Kullanılan aile isminin kuşaktan kuşağa doğumla geçmesiyle aile birliği ve bütünlüğü devam etmiş olacaktır. Aile birliğinin sağlanması için yasakoyucu eşlerden birisine öncelik tanımıştır. Kamu yararı, kamu düzeni ve kimi zorunluluklar soyadının kocadan geçmesinin tercih nedeni olduğunu göstermektedir. Kaldı ki itiraz konusu kural da aile isminin sadece erkeğin soyadına bağlanacağı öngörülmemekte, kadının başvurusu durumunda kocanın soyadıyla birlikte kızlık soyadını da kullanma olanağı bulunmaktadır. Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir. Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez.
Kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturmaz. Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişilerin ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir. Yasakoyucunun aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesi belirtilen haklı nedenler karşısında eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır.”
Her iki kararın gerekçesi de kanımca hukuksal açıdan doyurucu nitelikte değildir, dayandırılan gelenekler, kamu yararı, kamu düzeni, kimi zorunluluklar açık olmadığı gibi ayrımı haklı kılmaya da yeterli değildir.
(Kadına Karşı Ayrımcılık Açıkoturumunda (8 Mart 2010, Atılım Üniversitesi) Kadına Karşı Her Tür Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine Göre Ayrımcılık Konulu Sunumdan)
|