Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2008/19-161 E. 2008/213 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
6183 sayılı AATUHK 35 Maddesinde düzenlenen hüküm ile limited şirket ortaklarının kamu alacakları karşısında sorumluluklaruna gidilebilmesi için, ortağı bulunduğu şirket hakkında kanunda belirtilen takip yollarının tüketilmiş,şirketin aciz durumunun yasal olarak tespit edilmiş, ve ayrıca şirket ortağının şirketteki hisse durumu tespit edilerek 6183 sayılı kanunun 55 ve devamı maddelerince ödeme emri tebliğ edilerek kesinleşmiş olması zorunlu olmakla birlikte, sayılan bu yasal düzenlemelere uyulmaksızın şirket ortaklarının üçüncü kişiler tarafından haczedilerek satışı gerçekleştirilen menkul ve gayrimenkulleri üzerine vergi dairesince hacze iştirak etmesi ve sıra cetvelinde yer alması hukuken mümkün değildir.
(Karar Tarihi : 05.03.2008)
KARAR : İstek, şikayet yoluyla sıra cetveline itiraza ilişkindir.
Şikayetçi vekili dilekçesinde; dava dışı borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde ilk sıraya alınan davalı Vergi Dairesi haczinin sonraki tarihli olduğu, bedeli paylaşıma konu taşınmazın aynından doğmayan vergi alacağının ilk sırada yer alamayacağını, taşınmaz maliki borçlular hakkında vergi dairesinin geçerli bir takibi olmadığı, vergi borçlusu şirkete başvurulmadan şirket yetkilisi hakkında haciz işlemi uygulanmasının haksız olduğu, iddiasıyla, sıra cetveline itirazla, birinci sıradaki alacağın sıra cetvelinden çıkarılarak, sıra cetvelinin yeniden düzenlenmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, dava dışı borçlunun gerçek usulde vergi mükellefi olup, geçmiş dönemlerden vergi borcu bulunduğunu, yapılan işlemin doğru olduğunu, ifadeyle davanın reddini savunmuştur.
İcra Mahkemesince, davalı vergi dairesinin bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerinde haczi olup, ilk hacze iştirak edebileceği, davacının dördüncü sırada olması nedeniyle davalı yararına garameten yapılan paylaştırma neticesinde dahi sıra cetvelinin iptalinin sonucu değiştirmeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece hüküm başlıkta yer alan gerekçelerle sonuçta "cmahkemece davalı vergi dairesinin bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki haczinin geçersizliği, sıra cetvelinde yer alan diğer alacaklıların herhangi bir itirazının bulunmadığı ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinde gösterdiği alacak tutarı da dikkate alınarak bir karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir." Gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkeme, istemin salt sıra cetvelindeki sıralamaya itiraz olarak ele alınıp, görevli olunduğunu kabulle yargılamanın yapıldığını, ilk kararda varılan sonucun bu çerçevede doğru olduğunu, Özel Dairece de göreve ilişilmediğine göre talebin bu şekilde değerlendirildiğini, icra mahkemesi olarak itiraza konu sıradaki alacağın gerçekte varlığı yada geçerliliğinin tartışılamayacağını, salt sıralamanın yerindeliğinin değerlendirildiğini, inceleme alanı ile sınırlı olarak verdiği kararın doğru olduğunu, aksi halde görevli olmayacağını, ifadeyle direnmiştir.
Hükmü temyize davacı vekili getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dilekçesinin içeriğine göre istemin hukuki nitelikçe ne olduğu ve sıra cetvelindeki sıralamanın yerinde olup olmadığı noktasındadır.
Şikayetçi vekili öncelikle sıra cetvelinde birinci sırada yer alan haczin geçersizliğini, dolayısıyla sıralamada yer almaması gerektiğini ileri sürmüş; ayrıca geçerli kabul edilse bile taşınmazın aynından kaynaklanan vergi borcu olmadığından yine sıralamada birinci sırada yer alamayacağını, şayet borçlulara şirket ortağı olmaları nedeniyle haciz uygulanmışsa bunun da geçersiz olduğunu, iddia etmiştir.
İstek, bu şekliyle icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkin olup, istekli sıra cetvelinde ilk sırada yer alan alacaklıya itiraz ederken kendi sırasına da itiraz etmiştir.
Sıra cetvelinin düzenlenmesinde göz önüne alınması gereken ilk husus, icra takibinin ve buna bağlı olarak geçerli bir haciz işleminin varlığıdır. Bu şartların bulunması halinde takibe konu alacağın niteliğine göre sıra cetvelindeki yerinin doğru olmadığı iddia olunmuşsa, itiraz etmeyenleri etkilememek kaydı ile önce sıralamaya itiraz edenin ve itiraz edilen sıranın yerindeliğinin denetimi yapılacaktır.
Somut olayda; Araç İcra Müdürlüğü'nün 2005/119 esas sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde, birinci sırada yer alan Alacaklı Araç Vergi Dairesi Müdürlüğünün Borçlu İbrahim Baltacı hakkında 15.954 YTL borç için 01.02.2006 tarihli haczinin dayanağını teşkil eden takip taşınmaz malikleri gerçek kişiler hakkında olmayıp, şirket aleyhinedir. Dolayısıyla gerçek kişilerin kişisel sorumluluklarına yönelik bir takip bulunmamaktadır.
Nitekim, "Haciz şerhi konulmasına ilişkin" Araç Mal Müdürlüğünün Tapu Sicil Müdürlüğüne muhatap "01.02.2006 tarih ve 2900/93 sayılı" yazısında aynen; "Mal Müdürlüğümüz 1400005229 numaralı mükellefi Hakkı oğlu İbrahim Baltacı'nın muhtelif yıllardan toplam 15.954.00 YTL borcu bulunmaktadır. Mükellef adına dairenizde bulunan menkul, gayrimenkul veya istihkak olarak tüm mal ve alacaklarına 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 6, 62, 79. maddeleri gereğince dairemize olan borcu karşılığı haciz konularak tarafımıza bilgi verilmesi" ifadesine yer verilmiş ve kişisel borçtan söz edilmiş ise de taşınmaz maliki hakkında alacaklı Araç Mal Müdürlüğünün herhangi bir takip işlemi olmadığı gibi, adı geçenin ortağı bulunduğu şirket hakkındaki dosyada da ortak olması nedeniyle haciz uygulanmasına ilişkin bir değerlendirme bulunmamaktadır. Bu şekliyle, dayanak teşkil edecek usulünce yapılmış bir takip işlemi olmadan yazılan bahse konu yazıya istinaden tapuya haciz şerhi düşülmüş olması ve buna dayanılarak bu alacağa, kişisel yada şirket borcu nedeniyle hakkında takip bulunmayan paylaşıma konu taşınmaz maliklerinin, borçlusu bulundukları Araç İcra Müdürlüğü'nün 2005/119 esas sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde birinci sırada yer verilmesi olanaklı değildir.
Sonuç itibariyle, bedeli paylaşıma konu taşınmaz maliki kişiler hakkında bir takip olmadığı gibi, geçerli bir haciz işlemi de olmadığından Araç Mal Müdürlüğünün haczinin sıra cetvelinde olması ve birinci sırada yer alması doğru olmayıp; sıra cetvelinden çıkarılması gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; davalı vergi dairesinin bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki haczinin geçersizliği ve sıra cetvelinde yer alan diğer alacaklıların herhangi bir itirazının bulunmadığı dikkate alınarak şikayetin kabulü ile, şikayete konu alacağın sıra cetvelinden çıkarılması suretiyle bir karar vermek olmalıdır.
Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek inceleme yetkisinin sınırlı olduğu ve taşınmaz maliklerinin borçlu sıfatını taşıdıkları bir takip ve geçerli bir haciz varmış gibi, garameye tabi tutulacağından ve bu nedenle sonucun değişmeyeceğinden bahisle direnilerek şikayetin reddine karar verilmiş olması açıklanan hususlar ve talebin niteliğine göre usul ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan hususlardan dolayı direnme kararı bozulmalıdır.
KARAR : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 05.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : Uygulamada kamu kurumları 6183 sayılı kanunun 35 maddesi hükümleri karşısında hukuki düzenmelenin amacına aykırı bir şekilde hareket etmekle birlikte ortakı bulunulan şirket hakkında gerekli takip muameleleri tamamlanmadan ve şirketin aciz halinde oluğu tespit edilmeden şirket ortaklarının yapılan mal varlığı araştırması ile menkul ve gayrimenkullerine kaydi ya da fiili haciz uygulayabilmektedir, Vergi icra hukuku düzenleme gerekçeleri ve özüne bakıldığında bu hukuki olmayan uygulamanın keyfi ve devlet olmanın erkinden kaynaklı bir gücün kötüye kullanımı sonucunu doğrumaktadır, kamu idareleri bu erki ihtiyati haciz uygulamalarında da kötüye kulanmakta ısrarlı ve devam etmektedir, oysa yasal düzenleme karşısında idarenin böyle bir yetkiye sahip olmadığı ve şirket ortaklarına gidebilmein yasal düzenlemelere uyulmasının zounlu olduğunu göz ardı etmekte, kamu borçlusunu zor durumla karşı karşıya getirebilmektedir. bu durum vergi hukukun düzenleme ruhuna amacına tamamen aykırı olmakla birlikte sosyal hukuk devleti ilkelerinde de açık bir şekilde aykırıdır.
İlgili Mevzuat Hükmü : Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun MADDE 62 :Borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunur.
(5228 sayılı Kanunun 6'ıncı maddesiyle eklenen fıkra) Maliye Bakanlığı amme alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve kapsamı ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme idaresi itibarıyla da kullanılabilir.

Borçlu tarafından başkasının olduğu beyan veya üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır.
Ancak haczolunan gayrimenkul artırmaya çıkarılmadan, borçlu, borcun itfasına yetecek menkul mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse gayrimenkul üzerinde haciz baki kalmak üzere gösterilen menkul veya alacak da haczolunur.
Şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan gayrimenkulün idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine tahsil dairesi müdahale etmez.
Tahsil dairesi alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Muhsin KOÇAK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 24-03-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02420402 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.