Üyemizin Notu:
İşe iade başvurusu yapan işçi tarafının, işverenin 1 aylık süresi başvuruyu tebellüğ ettiği tarihten itibaren başladığı için, tebligatı göndermekle yetinmemesi, yerine ulaşıp ulaşmadığını da bir şekilde denetlemesi iyi olur.
İşverene tebliğde kullanılacak iletişim araçları çok çeşitlidir. Bu istek -işe başlatma isteği- Noterlik yoluyla gönderilebileceği -ki genellikle yapılan budur- gibi, işverenin doğruluğu bilinen faks numarasına faks göndermekle, e-mail adresine elektronik posta göndermekle, telgraf çekmekle vb. vb. yapılabilir. Gönderilen postaların yerine hangi tarihte ulaştığını, postanın barkod numarası ile internet üzerinde (www.ptt.gov.tr) sorgu yaparak öğrenebiliriz.
Eskiden işe iade başvurusuna maruz kalan işverenlerin yaklaşımı almamak şeklinde idi. Ama artık hem işe almamanın ve hem de tazminat ödememenin yolunu buldular.Oldukça uzun süren yargılama nedeniyle artık kendisine yeni bir yol çizen, belki de oralardan taşınan, küçük bir olasılık da olsa daha iyi bir işe giren işçinin geri gelmeyeceği düşüncesiyle (ki bu tespit büyük oranda doğrudur) işe geri almayacağı olsa bile geri almayı kabul eder görünüyor. İşçi de işe geri dönmezse, ki genellikle dönemiyor, davadan kaynaklanan haklarını kaybetmiş oluyor. Bu gibi durumlarda, eskiden Yargıtay, boşta geçen sürelerin ücretlerinin talep edilebileceğini kabul ediyordu. Bir süredir bunun dahi alınamayacağını söyleyen kararlar vermeye başladı. Aslında bu durum İş Kanunu'nun 21. maddesinin hiç olmazsa lafzına uygun değil. Başka birçok konuda kanunun lafzına uygun yorumlar yapan Yargıtay'ın uzun bir süreden sonra görüşünü değiştirmiş, hem de işçi aleyhine değiştirmiş olması manidardır. Bunu patron sınıfına verilmiş bir destek olarak görüyorum. Her ne kadar içtihatlar açısından durum böyle olsa da, kaybetmeyi göze alarak, işe iade başvurusunda bulunup da işverenin kötüniyetli çağrısına uymayarak işe başlamayan işçi için boşta geçen sürelerin ücretlerinin talep edildiği davaların açılması gerektiğini düşünüyorum. Yüksek yargıyı, işçi tarafının da zorlaması gerekir, değil mi?
Son bir husus daha var bu konuda söyleyeceğim. İşe iade davalarının yasanın öngördüğü 4 aylık sürede bitmemesi nedeniyle ortaya çıkan bu tür sorunları sineye çekmemek için, yargılamanın uzun sürdüğünden ve bu sebeple hakkın tesisinin gerçekleşememesi nedeniyle AİHS 6. ve 13. maddelere aykırılık iddiasıyla AİHM'nde dava açılabilir. Kazanılabileceğini düşünüyorum. Gerçi AİHM de bir davayı 5-6 yılda ancak bitirebiliyor; ama imkan imkandır. Sonuç alınabilirse, iş güvencesi hukukunun bu güdük ve artık neredeyse hiç işe yaramaz hale gelen yapısı biraz düzelme ihtimaline kavuşur.
|