Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2004/ 9522 Esas 2004/ 11984 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
"Hakkaniyet" bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.

Buna göre davalının mevcut mal varlığına rağmen "hakkaniyet" ilkesi gereği yoksulluk nafakası almaya hak kazanmış olup taraflar arasında denkleştirici adil bir durum oluşturulmuştur. Bundan sonra dava tarihine kadar tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında bu dengeyi olağanüstü düzeyde bozacak değişme ve gelişme olmamıştır. O halde mevcut yoksulluk nafakası artırılmasa bile mevcut haliyle (aylık 75 milyon lira olarak) korunması, başta kurulan adil dengenin hakkaniyet gereği sürdürülebilir olması için şarttır. Bu itibarla yoksulluk nafakasının kaldırılması doğru ve hakkaniyete uygun bulunmamıştır.
(Karar Tarihi : 02.11.2004)
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi

Esas No: 2004/9522
Karar No: 2004/11984

Dava: Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Karar: Esas davada, davalının babasından miras kalan taşınmazlar ve boşanma ile elde ettiği malvarlıkları nedeniyle yoksulluğunun ortadan kalktığı ileri sürülerek aylık 75.000.000 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş, birleştirilen davada ise yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istenilmiştir.

Mahkemece, davalının iki arsası, evi ve babasından dul ve yetim maaşı aldığı böylece davalının yoksul olmadığı gerekçesi ile esas davanın kabulüne, birleştirilen davada ise eş yönünden istemin reddine müşterek çocuk yönünden önceki 150 milyon lira nafakanın 300 milyon liraya yükseltilmesine karar verilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

TMK'nun 176/3-4 maddesine göre, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakası alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararı ile kaldırılır.

Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Somut olayda, taraflar yaklaşık 20 yıllık evlilikten sonra davacı kocanın sadakatsiz davranışı sonucu şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmışlar, bu boşanma dava dosyasında kadının ölen babasından taşınmaz malvarlıkları kaldığı, ayrıca yine kadının şahsına ait dairesinin bulunduğu halde kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedildiği gibi maddi ve manevi tazminata da karar verilmiş, kocanın temyiz itirazına rağmen Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir.

Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre iradın hangi şartlarda kendiliğinden ya da mahkemece kaldırılabileceği açıklıkla ifade edildiği gibi, nafakanın artırılması, azaltılması ya da tümüyle kaldırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi öngörülmüştür.

"Hakkaniyet" bir bakıma adaleti deyimler. Fakat; sevgi, anlayış ve hoşgörü duygularıyla paylaştırıcı ve denkleştirici davranmak, adaletli davranmaktan daha başka ve daha ileride bir anlam taşır.

Buna göre davalının mevcut mal varlığına rağmen "hakkaniyet" ilkesi gereği yoksulluk nafakası almaya hak kazanmış olup taraflar arasında denkleştirici adil bir durum oluşturulmuştur. Bundan sonra dava tarihine kadar tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında bu dengeyi olağanüstü düzeyde bozacak değişme ve gelişme olmamıştır. O halde mevcut yoksulluk nafakası artırılmasa bile mevcut haliyle (aylık 75 milyon lira olarak) korunması, başta kurulan adil dengenin hakkaniyet gereği sürdürülebilir olması için şarttır. Bu itibarla yoksulluk nafakasının kaldırılması doğru ve hakkaniyete uygun bulunmamıştır.

Ayrıca, davacı A____'in nafakanın ilk tesis tarihi ile bu dava tarihi arasında maaş ve gelirinde önemli oranda artış olduğu tespit edildiği halde, davalıya intikal eden taşınmazlardan ne kadar gelir elde ettiği bilirkişi marifetiyle araştırılmayarak eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Eksik inceleme sonucu karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

İlaveten, davalı G____'in boşanma ve yoksulluk nafakası kararından sonra yetim ve dul maaşı almış olması tek başına yoksulluğu ortadan kaldırıcı (HGK. nun 21.2.2001 gün 2-162 E.185 K. Sayılı ilamında olduğu gibi) bir etken olarak kabul edilemeyeceğinden bu yönde bir gerekçeye de yer verilmiş olması isabetli bulunmamıştır.

KARAR : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Üye Notu : Karar özeti tarafımızca yapılmıştır.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Medeni Kanunu MADDE 176 :Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.

Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Gerekçesi için Bkz.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 17-02-2010

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02707291 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.