Üyemizin Notu:
İsviçre-Türk ve Alman hukuklarında icap bağlayıcı bir hukuki etkiye sahiptir. İcapçının yaptığı icapla bağlı olması demek icabını serbestçe geri alamaması demektir. Fakat öneri sahibinin önerisiyle bağlı bulunması, önerisinden belirli süre dönememesi, onun bir borç altına girdiği anlamına da gelmez, çünkü bir borç ancak önerinin kabulü sonunda doğar. İcabın bağlayıcı olmadığı hukuk sistemlerinde ise prensip olarak icapçı muhatabın kabul cevabı kendisine geri gelinceye kadar icabından dönme hakkına sahip bulunmaktadır.
Ancak icapçının icabı ile bağlı olmasını “süresiz ve sınırsız” bir bağlılık olarak görmek hatalı olacaktır. Bu nedenle icapçının icabı ile bağlılık süresinin hukuken tesbiti gerekmektedir ki, hukuk bu süreyi belirlerken öncelikle icabı süreli ya da süresiz olmasına göre iki ana kategoriye ayırmaktadır:
Süreli icaplar, icap oluşturulurken icapçının bağlayıcılık süresini de belirlediği icaplardır. Örneğin, bir şahıs bir başka şahsa bir malı belirli bir bedelle satmayı teklif ediyor, ancak bu teklifinde “bu teklifle 1 hafta süreyle bağlı olduğunu ve bu sürenin sonunda icabın geçersiz kılınacağını” belirtiyorsa, burada süreli bir icap söz konusu olmakta ve icabın bağlayıcılık süresi de icapçının belirlediği süre olarak saptanmaktadır. Kabul haberi sürenin sona ermesinden önce ulaşmazsa veya karşı taraf icabı reddederse, icap bağlayıcılığını BK.m.3 gereğince kaybeder.
Süresiz icaplarda ise icapçı yaptığı teklif ile ne kadar bağlı kalacağını muhataba iletmemektedir ve bu durumda bu icapla süresiz bağlayıcılığı önlemek açısından hukuk sistemi (Türk Hukukunda B.K.m.4-5) soruna çözüm getirmektedir. Ancak sorunun çözümü için öncelikle icap yapılış tarzına göre iki ayrı gruba ayrılmakta ve bağlayıcılık süresi “hazırlar arasında yapılan icaplar” ile “gaipler arasında yapılan icaplar” arasında farklı şekilde çözümlenmektedir.
(*) Sinan Öztürk Elektronik Sözleşmeler (Kuruluş ve Geçerlik Şartları) – İ.Ü.SBE.Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2002, sf.96
|