Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 2005/4536 E. - 2005/4404 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Taraflar arasında her ne kadar yazılı bir eser sözleşmesi yok ise de şirketin ticari vekilinin imzasının bulunduğu (ödeme makbuzu vs. gibi) belgeler ile sözlü eser sözleşmesinin varlığı ispat edilebilir.
(Karar Tarihi : 19.07.2005)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Davacılar, davalı şirketin yapımını yüklendiği Ö. K. İlköğretim Okulu inşaatında "alt yüklenici olarak çalıştıklarını; iş bedelinin (10.724.010.600) TL. olduğunu, 8.643.250.000 TL. ödeme yapılması sonucu kalan 2.080.760.000 TL. tutarındaki borcunu davalının ödemediğini ileri sürerek tahsilini istemişlerdir.

Davalı, davacıların "taşeron" sıfatıyla değil, "sigortalı işçi" olarak çalıştıklarını ve sigorta primleriyle ücretlerinin ödendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, yanlar arasında "eser sözleşmesi" kurulmadığı, hukuksal ilişkinin işveren-işçi arasındaki akdi ilişki niteliğinde olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Yanlar arasında yazılı sözleşme yapılmamıştır. Davacılar, davalı şirketin ticari unvanı kapsamındaki "A." kelimesini içerir ataşman defteri sahifesine yazılmış belge ile ödeme belgelerine ve tanık deliline dayanarak; yanlar arasındaki akdi ilişkinin "eser sözleşmesi" niteliğinde olduğunu iddia etmişlerdir. Ataşman defterleri, şantiyedeki günlük işlerin cinsinin, miktarının ve nev' inin yazıldığı defterlerdir. Az yukarıda belirtilen ve "Taşeronlar M. G. ve A. E. kesin hesap" başlıklı 29.6.1998 tarihli belgede yapılan işler ve toplam iş bedeli yazılmış ve inşaat mühendisi V. A. tarafından imzalanmıştır. Ayrıca, 19.2.1998-19.6.1998 tarihleri arasında davalı tarafça düzenlenen onaltı adet "tediye makbuzu" başlıklı belgelerle de sabit olduğu üzere, toplam iş bedeline mahsuben davalı tarafından davacılara (8.643.250.000) TL. ödenmiştir.

Türk Ticaret Kanunu'nun 11/1. maddesi gereğince ticarethane, bir ticari işletme sayılır. Her çeşit imal veya inşa işlerinin yapıldığı yerlerde birer ticarethanedir (TTK. madde 12/3). Borçlar Yasası'nın 453/1. maddesi hükmü uyarınca bir ticari işletmenin sahibi veya yetkili temsilcisi tarafından ticari vekil, o işletmenin belirli bir takım işlemleri için temsil ile görevlendirilebilir. Buna göre, ticari vekil kendisine verilen işleri yerine getirmeye yetkilidir. İşletmenin alışılagelmiş bütün işlemlerini ticari vekil yapabilir ve üçüncü kişilerce kabul edilip buna inanılması gereken işlemler yapıldığında da işletme sahibini bağlayıcı olur. Somut olayda da, yetkili ticari vekil tarafından düzenlenen 29.6.1998 günlü belge, davalıyı bağlayıcı ve borçlandırıcı işlem niteliğindedir. Kaldı ki, sözü edilen 29.6.1998 günlü yazılı belge, ödeme makbuzları, HUMK.nun 292. maddesi hükmüne göre "yazılı delil başlangıcı" niteliğinde birer yasal delil sayılsa dahi tanık deliline dayanılabilir. Tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde ise; davacıların mahkemenin kabulünün aksine, bedeli uyuşmazlık konusu işin yapımına ilişkin yanlar arasında hukuksal niteliğince Borçlar Yasası'nın 355. maddesinde tanımlanan bir "sözlü" eser sözleşmesinin yapılmış olduğunu ve 29.6.1998 tarihli belgede yazılı işlerin davacı tarafından yapıldığını ve (10.724.010) TL. tutarındaki iş bedelinin (2.080.760.000) TL tutarındaki bakiyesinin davalı tarafından davacılara ödenmediğini; davalının gerekçeli inkarının aksini; yani, uyuşmazlığın işçi-işveren arasında yapıldığı savunulan bir "iş sözleşmesinden" kaynaklanmadığını kanıtlamış oldukları açıkça ortaya çıkmaktadır.

Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da; davanın kabulü ile 16.3.2004 günlü bilirkişi kurulu raporunda da saptanıp açıklandığı üzere, talep de dikkate alınarak (2.080.760.000) TL. alacağın, Borçlar Yasası'nın 101. maddesi gereğince borçlu temerrüdü dava tarihi itibariyle gerçekleştiğinden, dava tarihinden itibaren değişen oranlarda gözetilerek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesi gerekirken; mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek ve hüküm vermeye elverişli olmayan 12.8.2004 günlü bilirkişi kurulu raporu hükme dayanak alınarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve hükmün bozulması gerekmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 19.7.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 355 :İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeğe taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Özgür KARABULUT
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 18-12-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,01660895 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.