![]() |
|
![]() |
|
(Karar Tarihi : 16.06.2005)
İstemin Özeti : Davacı adına ortağı ve müdürü olduğu ... Ltd. Şti'nin 1999 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13/3. maddesine dayanılarak tesis edilen ihtiyati haciz ve teminat istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden; davacının ortağı ve müdürü olduğu şirketin bilinen adresini terketmesi nedeniyle defter ve belgelerinin şirket müdürü olan davacıya tebliğ edilen yazı ile istenildiği halde ibraz edilmemesi üzerine, tarhedilecek vergi ve cezaları güvenceye bağlamak için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13/3. maddesi uyarınca ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri tesis edilmek suretiyle adı geçen şirketin müdürü olan davacıya ve diğer ortaklara yapılan tebligat ile şirketten ve ortaklarından, teminat istenildiği halde teminat gösterilmediği, sözkonusu şirketin gayrifaal olduğu ve herhangi bir mal varlığının da bulunmadığının anlaşıldığı, olayda, sahte fatura kullanma sebebiyle şirketin defter ve belgeleri usulüne uygun istenildiği halde ibraz edilmediğinden, bu fiilin vergi ziyaını gerektiren hallere temas eden bir durum olduğu ve teminat istenilmesini gerektiren şartların oluştuğu, öte yandan şirketin malvarlığının bulunmaması, gayrifaal olması ve bilinen adresini terketmiş olması nedeniyle anılan yasada öngörülen durumun mevcut olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu durumda, ziyaa uğratılan kamu alacağının güvence altına alınması için tesis edilen ihtiyati haciz ve teminat istenilmesine ilişkin işlemde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin 31.5.2004 tarih ve 2004/1187 sayılı kararının; defter ve belgelerinin vergi mahkemesine ibraz edilmek istendiği halde kabul edilmediği, şirketin gayrifaal olduğundan muhasebecide olan defter ve belgelerin sonradan temin edildiği, alış ve satış faturalarının gerçeği yansıttığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Danıştay Savcısı ...'ün Düşüncesi: Uyuşmazlıkta, davacı adına uygulanan ihtiyati haciz ve teminat istenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Olayda, davacı hakkında tesis edilen ihtiyati haciz işleminin davacının ... Ltd. Şti.'nin ortağı olması dolayısıyla tesis edildiği anlaşılmış olup, gerek 213 sayılı Vergi Usul Kanununda ve gerekse 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda esas amme borçlusu olmayan kanuni temsilciler adına teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi amme alacaklarının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, ayrıca esas amme borçlusu olan şirketin haciz işlemi ile takibe alındığı ve bu işleme karşı açılan dava ile şirket adına yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davalar hakkında mahkemece verilen ret kararlarının Danıştay Dokuzuncu Dairesinde temyizen incelenmekte olduğu görüldüğünden, davacı adına tesis edilen ihtiyati haciz ve teminat istemi işleminde isabet görülmemiştir. Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyize konu mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Tetkik Hakimi ...'ın Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, davacının ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu ... Ltd. Şti.'nin işlemlerinin incelemeye başlanılması üzerine, adı geçen şirketin gayrifaal olduğu ve malvarlığı bulunmadığından bahisle tarhedilecek vergi ve kesilecek cezaları güvence altına almak amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13/3. maddesi uyarınca ihtiyati tahakkuk kararı alınarak davacı adına ihtiyati haciz işlemi tesis edildiği ve teminat istenildiğinin anlaşıldığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda şirket ortağı veya kanuni temsilcilere ihtiyati haciz uygulanacağı yolunda bir hüküm bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali gerekirken yazılı gerekçe ile davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü: KARAR : Uyuşmazlıkta, davacının ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu ... Ltd. Şti'nin işlemlerinin incelenmeye başlanılması üzerine, adı geçen şirketin gayrifaal olduğu ve malvarlığının bulunmadığından bahisle tarhedilecek vergi ve kesilecek cezaları güvenceye almak amacı ile davacı adına tesis edilen ihtiyati haciz ve teminat istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir. Dosyanın incelenmesinden, davacının ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu ... Ltd. Şti'nin defter ve belgelerinin incelenmek üzere kanuni temsilciye yapılan tebligata rağmen ibraz edilmemesi üzerine, sözkonusu şirketin gayrifaal olduğu ve malvarlığının bulunmadığı hususunun saptandığından bahisle tarhedilecek vergi ve kesilecek cezaları güvence altına almak için ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı alındığı ve adı geçen şirketten ve kanuni temsilci ve ortaklardan teminat istenildiği, teminat gösterilmemesi üzerine şirket, kanuni temsilci ve ortaklar adına 6183 sayılı Kanunun 13/3. maddesine dayanılarak ihtiyati haciz işlemi tesis edildiği anlaşılmıştır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9. maddesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, aynı Kanunun 13. maddesinde ise teminat istenmesini mucip haller mevcut ise ihtiyati haczin hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre, derhal uygulanacağı öngörülmüştür. Olayda davacı, ortağı ve kanuni temsilci olduğu şirketin kesinleşen ve yapılan takibe rağmen şirketin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen borçlarından dolayı sorumlu tutulabilecek olup, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13. maddesinde sayılan koşulların davacı açısından oluşmadığı gibi, anılan yasal düzenleme de vergi incelemesine başlanıldığı safhada kanuni temsilci ve ortaklar adına teminat isteme ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemi yapılabileceği konusunda da bir hüküm bulunmamaktadır. Öte yandan, sözkonusu vergi incelemesi üzerine tarhedilen vergi ve cezalara karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi kararının da Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 16.6.2005 tarih ve E: 2004/2931, K: 2005/1471 sayılı kararıyla bozulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, adı geçen şirket adına ihtiyati olarak tahakkuk ettirilen vergi ve cezalardan davacının sorumlu tutulması sonucu adına tesis edilen ihtiyati haciz ve teminat isteme işlemlerinde isabet bulunmadığından yazılı gerekçeyle davayı reddeden vergi mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir. KARAR : Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi Mahkemesinin 31.5.2004 tarih ve 2004/1187 sayılı kararının bozulmasına 16.06.2005 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi. Üye Notu : Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durum olmakla birlikte, ihtiyati haciz kararının mahalli en büyük memuru vali işaret edilmiş olmasına rağmen, kamu idarelerinin bu yasal yükümlülüğe uymadıkları gibi, 213 sayılı VUK 10 ve 6183 sayılı kanunun 35 ve Mük 35 maddelerinde öngörülen hükümlerin, tarh, tahakkuk ve tabliğ edilmiş ve kesinleşmekle birlikte tahsil edilmemiş veya tahsili olanaksız hale gelmiş kamu alacaklarının şirket kanuni temsilcileri ile limited şirket ortaklarının özel mamelekinden tahsili cihetine ödeme emri telbliği ile kesinleşmesi sonucunda gidilebileceği söz konusu iken uygulamada bu kurala uyulmamakla vergi hukukunun özünden uzaklaşan, aykırı kararlar alnımakla şirket kanuni temsilcileri ile ortaklarının mağduriyetine sebebiyet verilmektedir. oysa, ihtiyati haciz kararının uygulanmas, henüz tahakkuk etmemiş ancak etmesi muhtemel olan bir kamu alacağının tahsilinin güvence altına alınmasına yönelik bir vergi güvenlik müesseseidir. Bu gibi durumlarda dikkat edilmesi gereken hususlardan bir tanesi ihtiyati haciz kararını veren merciin kim olduğudur, zira ihtiyati haciz kararı uygulamada vergi dairesi başkanları veya defterdarlardır, oysa kanun düzenlemesinde ihtiyati haciz kararını ancak bizzat vali tarafından verilmesi gerekmektedir.
|
İlgili Mevzuat Hükmü : Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun MADDE 13 :İhtiyati haciz aşağıdaki hallerden herhangi birinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun karariyle, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunur.
1. 9'uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise, 2. Borçlunun belli ikametgahı yoksa, 3. Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa, 4. Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse, 5. Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa, 6. Hüküm sadır olmuş bulunsun bulunmasın para cezasını müstelzim fiil dolayısiyle amme davası açılmış ise, 7. İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, bu kanunun 27, 29, 30'uncu maddelerinin tatbikini icabettiren haller varsa. |
|
Şerh Son Güncelleme: 17-12-2009
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |