Üyemizin Notu:
Gerekçe;Yürürlükteki Kanunun 486 ıncı maddesini karşılamaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında olağanüstü durumlar arasında yer alan "salgın hastalık" yerine sadece "hastalık" koşulu yeterli görülmüştür. Sözlü vasiyet için tek başına bu olağanüstü koşullar içinde bulunmanın yeterli olmadığı, buna ilâveten, vasiyetçinin diğer vasiyetlerden birine başvurma olanağına sahip bulunmaması arandığından, olağanüstü hâllere örnek olan hastalığın salgın bir hastalık olmasının şart olmadığı öngörülmüştür. Buna göre bir trafik kazası sonunda hastaneye kaldırılan bir kişi de, diğer vasiyetlerden birini yapma olanağına sahip değilse, sözlü vasiyet yapabilecektir.
Maddenin birinci fıkrasındaki bu değişiklik dışında, gerek birinci gerek ikinci fıkrada başka bir hüküm değişikliği yapılmamış, bu fıkralar arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi kaynak Kanunun 506 ıncı maddesine uygun olarak üçüncü fıkra hâline getirilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, "tanıkların okur yazar olma" koşuluna yer verilmemiştir. Yani tanıkların okur yazar olması koşulunun sözlü vasiyette zorunlu olması uygun görülmemiştir. Çünkü ülkemizdeki okur yazar insan sayısı ve özellikle sözlü vasiyetin olağanüstü koşullarda yapılabilen bir vasiyet olduğu göz önünde tutularak bir de tanıkların "okur yazar" olması koşulu arandığında bu vasiyetin hemen hemen hiçbir zaman yapılamaması gibi bir sonuç doğmaktadır. Bunun önlenmesi ve vasiyete işlerlik kazandırabilmek amacıyla maddede bu yönde bir değişiklik yapılmıştır. Öte yandan tanıkların okur yazar olması önemli görülmemiştir. Zira tanıklar vasiyetçinin son arzularını her durumda mahkemeye ulaştırmakla yükümlü bulunmaktadırlar. Bu durumda bunların okur yazar olmaları çok önemli bir etki göstermemektedir.
|