![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
Madde 73.- Bu maddenin ilk fıkrasında bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (8) numaralı fıkrasında öngörülen ve Kanunun uygulanmasında ve uygulamanın denetiminde görev alanlar açısından düzenlenen özel sır saklama yükümlülüğü aynen muhafaza edilmiş, ayrıca bankalara ve bunların bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait öğrenilen sırların başkalarının yararına da kullanılamayacağı hükme bağlanmıştır. Buna ilâveten fıkrada, Kurumun dışarıdan destek hizmeti aldığı kişi ve kuruluşlar ve bu kuruluşların çalışanları için de, Kurumda icra ettikleri görev ve işleri nedeniyle öğrenebilecekleri bilgilerden dolayı, aynı sır saklama yükümlülüğü öngörülmüştür. Bu yükümlülüğün görevden ayrılmalardan sonra da devam edeceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ikinci fıkrası ile Kurulun yurt dışındaki muadili denetim mercileri ile akdedeceği ikili veya çok taraflı anlaşmalarda ortaya çıkan ve sır niteliğindeki bilgilerin açıklanabileceği merciler konusundaki uyumsuzluktan kaynaklanan sorunların çözümlenmesini teminen bir düzenlemeye gidilmiştir. Bilindiği üzere Kurul, bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 3 üncü maddesinin (10) numaralı fıkrasının kendisine vermiş olduğu yetkiye dayanarak yabancı ülkelerin muadil denetim otoriteleri ile sınır ötesi kuruluşların denetimi ve bilgi alışverişi hususunda işbirliğini öngören mutabakat zabıtları imzalamaktadır. Bu anlaşmalar ile Türkiye'de kurulu bankaların yurt dışında sahip oldukları şube ve iştirakleri ile ilgili bilgilerin paylaşımı, şube ve iştiraklerin Kurum tarafından olabilecek en geniş coğrafi alanda konsolide denetim uygulaması imkânının oluşturulması ve yerinde denetimlerin yapılabilmesi amacıyla akdedilmektedir. Böylece konsolide denetim mümkün olabilmektedir. Sır kapsamına giren bilgilerin mevzuatımız gereği çok sayıda kurum ve kuruluşa ve adlî, idarî ve askeri yargıya dâhil bütün mahkemelere, özellikle hukuk mahkemelerine verilebilmesi, Avrupa Birliği standartlarına uygun yasal düzenlemelere sahip ülkelerin yetkili denetim otoriteleriyle imzalanmak istenen bu tür işbirliği anlaşmalarında önemli sorunlar doğurmakta ve anlaşmaların imzalanmasını imkânsız hâle getirmektedir. Ancak, Kurum denetimine tâbi kuruluşların, yurt dışı şube ve iştiraklerinin konsolide denetiminin yapılabilmesinin, Kurumun kanunla kendisine verilmiş olan görevlerinin ifası açısından taşıdığı önem tartışmasızdır. Bu çerçevede, Kurulun yurt dışında kurulu finansal kurumların denetiminden sorumlu mercileri ile akdedeceği anlaşmalarda ortaya çıkan veya anlaşmalar dışında elde edeceği sırlarla ilgili olarak asgarî gizlilik konularındaki uyumsuzluktan kaynaklanan sorunların çözümlenmesini teminen hüküm ihdas edilmiştir. Maddeye ilâve edilen söz konusu hükümle, artık Kurum, "genel kanun-özel kanun, önceki kanun-sonraki kanun" ilişkisi gereği, sır saklama yükümlülüğü konusunda ülke mevzuatındaki sınırlamalara tâbi olmak zorunda kalmayacaktır. Maddede bu bilgilerin karşılıklılık ilkesi çerçevesinde hiçbir kişi, kurum, kuruluşa verilemeyeceği belirtilmiştir. Maddenin üçüncü fıkrası ile sır saklama yükümlülüğü bankaların yönetim kurulu üyeleri, mensupları, bunlar adına hareket eden kişiler ile görevlilerini de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Buna ilâveten fıkrada, destek hizmeti kuruluşu ile bu kuruluşların çalışanları için de, sıfat ve görevleri dolayısıyla bankalara veya müşterilerine ait öğrenebilecekleri bilgilerden dolayı, aynı sır saklama yükümlülüğü öngörülmüştür. Bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununda sır saklama yükümlülüğü banka tüzel kişiliğine değil, doğrudan doğruya "kanunun uygulanmasında ve uygulamanın denetiminde görev alanlar" ile "mensup ve diğer görevliler"e yöneltilmiş ve madde, sadece cezai açıdan düzenlenmişti. Dolayısıyla, söz konusu hüküm bankanın tüzel kişi olarak sır saklama yükümüne dayanak oluşturacak nitelikte değildi. Banka tüzel kişiliğini muhatap alan bu kural ile özel hukuk açısından bankaların (ve Kanunda belirtilen diğer kuruluşların) sır saklama yükümlülüğüne doğrudan dayanak oluşturulmuştur. Sır saklama yükümlülüğü açısından bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır. Bu Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (8) numaralı fıkrasında yer alan "...diğer görevlileri" ibaresi, doktrinde bankanın mensupları dışında görevli bulunmadığından, uygulama alanı bulmayan ibare olarak nitelendirilmekte idi. Yapılan değişiklik ile bu ifade metinden çıkarılmış, buna karşılık mülga 3182 sayılı Kanunda da yer alan ve Merkez Bankası yetkilileri, resmi görevi sonucu banka ile ilişki kuran Devlet memurları, noter, icra memuru, müfettiş, yeminli denetçi, bağımsız denetçi, hesap uzmanı, kanunen açıkça yetkili kılınıp da bankadan bu sırları öğrenen diğer mercileri içeren "görevliler" ibaresi aynen muhafaza edilmiştir. Diğer taraftan, madde ile öğretide çok eleştirilen üçüncü kişiler ile kimlerin kastedildiği açıkça hükme bağlanmıştır. Gerçekten de bankalar, son yıllarda artan şekilde takas sistemi, bilgi paylaşımı, bilgi sistemleri, iletişim, sesli yanıt sistemleri gibi doğrudan doğruya bankacılık sayılmayan bazı destek hizmetlerini, ya kendilerinin ya da başkalarının kurduğu teşebbüsler vasıtasıyla sağlama eğiliminde olup; böylelikle uzman oldukları işlere yoğunlaşmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle bu tür destek hizmeti kuruluşu ve çalışanları hakkında da sır saklama yükümlülüğünün getirilmesi, bu kişilerin cezasız kalmasının önüne geçilmesi bakımından önemlidir. Maddenin son fıkrası ile kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların destek hizmeti kuruluşları ile yapacakları yazılı anlaşmalar uyarınca, bu kuruluşlara müşterilerinin risk durumlarının izlenmesi, değerlendirilmesi, kontrolü ve müşteri hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla verilecek bilgi, belge ve hizmetlerinin, sırların yetkili olmayan kuruluşlara verilmesi anlamına gelmeyeceği açık bir biçimde hükme bağlanmıştır. |
|
Şerh Son Güncelleme: 24-11-2009
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |