Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

5411 S.lı Bankacılık Kanunu MADDE 63
Kredi kuruluşları nezdlerindeki tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonları, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sigorta edilir.

Kredi kuruluşları, nezdlerindeki tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarını, sigortaya tabi kısım üzerinden sigorta ettirmek ve bunun üzerinden prim ödemek zorundadır.

Sigortaya tabi olacak tasarruf mevduatı ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsamı ve tutarı, Merkez Bankası, Kurul ve Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirlenir. Risk esaslı sigorta priminin oranı, yıllık bazda sigortaya tabi tasarruf mevduat ve katılım fonunun binde yirmisini aşamaz. Risk esaslı sigorta priminin tarifesi, tahsil zamanı, şekli ve diğer hususlar Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirlenir.

Kredi kuruluşlarının iflası halinde mevduat ve katılım fonu sahipleri, Fonun imtiyazlı alacaklarından ve Devlet ile sosyal güvenlik kuruluşlarının 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarından sonra gelmek üzere sigortaya tabi olmayan kısım için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesindeki üçüncü sıra anlamında imtiyazlı alacaklıdırlar.

Kredi kuruluşlarınca Fona ödenen sigorta primleri kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilir.

Faaliyet izni kaldırılan kredi kuruluşları nezdinde bulunan ve doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanan mevduat ve katılım fonunun sigorta kapsamındaki kısmı, Fon kaynaklarından ödenir.

MADDE GEREKÇESİ

Üyemizin Notu: Madde 63.- Kredi kuruluşlarındaki mevduatların ve katılım fonlarının emre amade olmaması durumunun göz önüne alınması gerektiğinden ve asgarî bir mevduat ve katılım fonu koruma seviyesinin temin edilmesinin şart olduğundan bahisle mevduatın sigortalanmasına ilişkin bu madde hükmü ihdas edilmiştir.

Mevduatın ve katılım fonunun sigortalanması, sektördeki tüm kuruluşlar arasında bir dayanışmanın, finansal bütünleşmenin ve denetimin vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmektedir. Bankalara duyulan güveni artırmak suretiyle tasarrufları korumak ve Türk malî sistemine istikrar kazandırmak amacıyla mevduat sigorta sistemi uygulanmaktadır. Fakat bu husus, kredi kuruluşları nezdindeki mevduatların ve katılım fonlarının tamamının sigortalanması anlamına gelmez.

Türkiye'de ve Dünya örneklerinde mevduata tam garanti uygulamasına finans sektöründe sistemik bir krizi önlemek veya bir an önce sonlandırmak ve oluşabilecek maliyetleri en aza indirmek amacıyla başvurulduğu bilinmektedir. Bu nedenle tam mevduat güvencesi sınırlı bir süre için uygulanması gereken bir politika seçeneğidir. Tam mevduat güvencesinin bir ülkede uzun süre uygulanması ve bu politikanın geçici nitelikten uzaklaşarak kalıcı bir hâl alması, piyasa disiplinini zayıflatarak ekonomi üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Bu durum ülkemiz kaynaklarının verimli yatırım ve faaliyet alanlarına kanalize edilmesini önlemekte, tasarruflarımızın ülke kalkınmasına yapacağı katkıyı sınırlandırmaktadır. Bu nedenle, ülkemiz uygulamasında da mevcut durumda tasarruf mevduatlarının sadece 50 bin YTL'ye kadar olan kısmı güvence kapsamındadır.
Mevduat sigorta primine esas matrahın tespiti hususunda çeşitli ülkelerde farklı uygulamalar söz konusudur. Hemen belirtmek gerekir ki, sigortalı mevduat üzerinden prim alınması daha yaygındır. Sigorta priminin mevduatın sigortalı kısmı toplamı üzerinden değil, mevduatın tümü üzerinden hesaplanması Fona gelir sağlama bakımından savunulabilir ise de, bu duruma hukukî bakımdan itiraz edilebileceği hususu izahtan varestedir. Buna göre, mevduat sigorta primlerinin, sigortaya tâbi mevduatın ve katılım fonunun sigortalı kısmı üzerinden hesaplanması daha hakkaniyetli olacaktır. Bu nedenle maddenin ikinci fıkrasında, kredi kuruluşlarının, nezdlerindeki tasarruf mevduatını ve gerçek kişilere ait katılım fonlarını sigortaya tâbi kısım üzerinden sigorta ettirmek ve bunun üzerinden prim ödemek zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.

Fonun aslî gelir kaynağı olan mevduat sigortası prim ödemelerinin yetersiz kalması durumunda, Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası kaynaklarına başvurulduğu için sigortaya tâbi olacak tasarruf mevduatının ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının kapsamı ve tutarının, Merkez Bankası, Kurul ve Hazine Müsteşarlığının olumlu görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirlenmesi hüküm altına alınmıştır. Böylece, 30 Mayıs 1994 tarihli, 94/19/EC sayılı Konsey Direktifine uyumun tesis edilebilmesi amacıyla, sigortaya tâbi olacak mevduatın kapsamının belirlenebilmesi hususunda esneklik sağlanmıştır.
Bankacılık sistemi içerisinde her bankanın sistem üzerinde yarattığı riske göre sigorta primi ödemesi, genel sigortacılık prensipleriyle uygun olduğu gibi birçok ülke uygulamasında da yer almaktadır. Bu amaçla prim ödemesinin risk esaslı olarak belirlenmesi uygun görülmüştür. Bankaların risk esaslı sigorta primi tarifesine bağlı olması, aynı zamanda bankaları daha düşük seviyelerde risk almaya ve daha ihtiyatlı düzenlemelere uyum konusunda teşvik edici niteliktedir. Risk esaslı sigorta priminin tarifesi, tahsil zamanı, şekli ve diğer hususların Kurulun görüşü alınmak suretiyle Fon Kurulu tarafından belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Kredi kuruluşlarının uluslararası alanda rekabet edebilir bir yapıya sahip olabilmesi amacıyla, kendileri için aynı zamanda bir maliyet unsuru olan sigorta priminin uluslararası uygulamalarda öngörülen genel seviyede izlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ve Fonun kaynak ihtiyacı da göz önüne alınarak, bu madde ile kredi kuruluşlarının, tasarruf mevduatının ve gerçek kişilere ait katılım fonlarının sigortaya tâbi kısmı üzerinden risk esaslı prim ödemesi ve prim oranının, sigortaya tâbi mevduatın ve katılım fonunun yıllık bazda binde yirmisini aşamayacağı hükme bağlanmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanununun 206 ncı maddesinde, özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar eski hâlinde birinci sırada düzenlenmişken, 4949 sayılı İcra ve İflas Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda söz konusu alacaklar üçüncü sıra olarak değiştirilmiştir. Böylece kredi kuruluşlarının iflâsı hâlinde mevduat ve katılım fonu sahiplerinin, Fonun imtiyazlı alacaklarından sonra gelmek üzere sigortaya tâbi olmayan kısım için 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesindeki üçüncü sıra anlamında imtiyazlı alacaklı olduğu hüküm altına alınarak İcra ve İflas Kanunundaki değişikliğe paralellik tesis edilmiştir.


 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Mehmet Saim DİKİCİ
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 23-11-2009

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02958107 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.