Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay HGK 1989/6-291 E. 1989/402 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Sürekli yurtdışında yaşayan bir kişi dahi, Türkiye'ye kesin dönüş yapmadan sadece Türkiye'de olduğu zamanlarda kullanmak üzere bir taşınmazı için ihtiyaçtan tahliye talebinde bulunabilir. Bu taşınmazın yazlık niteliği taşıması da zorunlu değildir.
(Karar Tarihi : 31.5.1989)
Taraflar arasındaki "konut ihtiyacı nedeniyle tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.12.1991 gün ve 1991/835-1970 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 10.2.1992 gün ve 1992/1404-1835 sayılı ilâmı:

Davacı yurt dışında çalışmakta olup kesin döndüğünden veya döneceğinden bahsetmeksizin sadece yazın tatilini geçirmek için çocuğu ile birlikte geldiğinde konut sıkıntısı çektiğini ve bu sebeple dava konusu taşınmaza ihtiyaç duyduğunu ileri sürüp tahliye istemiştir.

Davalı davayı kabul etmemiş ve davacı tanıkları iddiayı doğrulamış iselerde davanın çözümünde delillerden önce iddianın irdelenmesi önem taşımaktadır.

6570 sayılı Yasada kendisinin eş ve çocuklarının konut ihtiyacı için kiralayana ve uygulama ile mal sahibine tahliye hakkı tanınmıştır. Burdaki konut ihtiyacı geçici olmayıp sürekli bir ihtiyaçtır. Bunca senelik uygulamalarda bu doğrultuda sürdürülmüş, geçici ihtiyaç tahliye sebebi kabul edilmemiştir. Ancak yazlık ihtiyaçları için bir ayrıcalık tanınmış, bu günkü yaşama tarzının yazlık ihtiyacı sürekli konut ihtiyacının devamı olarak kabul edilmiştir. Bu kabuldeki temel unsur hem muhit itibari ile hemde mimari yapı itibari ile taşınmazın yazlık niteliğinde değilse yazlıklar için kabul edilen ayrıcalığında uygulanması mümkün değildir.

Olayımızda: Taşınmazın yazlık niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, kiralananın ihtiyaç sebebine dayalı boşaltma istemine ilişkindir. Davacı uzun süredir yurt dışında kalmaktadır. Evli ve bir çocuk sahibidir.

Yurda kesin dönüş yapmamıştır. Hemen her yıl ülkeye geldiğinde otellerde veya yakınlarının evinde misafir olarak kaldığını, eve ihtiyacı olduğunu ileri sürmüştür. Davacının bu ileri sürüşü, dinlenen ve birbirini doğrulayıp tamamlayan yeminli tanık beyanları ile de belirlenmıştir. 6570 sayılı Gayrimenkul kiraları hakkındaki Kanun, özü itibariyle sosyal amaçlıdır. Bu niteliği gereği de, ekonomik yönden daha güçsüz olan kiracıyı kiralayana karşı koruma eğilimini taşımaktadır. Ancak, temel hak ve hürriyetlerden olan mülk edinme hakkının özünü zedelenmekten çekinilmesi ve akit serbestisinin korunması gereği de gözardı edilmemesi icap eder. 0 itibarla her olayda uyuşmazlık kendisine özgü koşulları içerisinde, 6570 sayılı Kanun ile güdülen amaç ve mülkiyetin kullanılması hakkı ile bir denkleştirmeye tabi tutularak çözüme ulaşılmalıdır. Davacının çocuğu ile birlikte otel veya motel türü bir yerde tatil geçirmesinin aile bütçesine getireceği külfetin ağırlığı da aşikardır. Yıllarını yurt dışında geçirmiş olan kimsenin, yurt ve akraba özlemi duyacağı, çocuklarının da mümkün olduğu oranda vatanından kopmamalarını arzu edebileceği gayet doğal görülmelidir.

Davalı kiracı, bunun aksini kanıtlamak için herhangi bir delil de göstermiş değildir. Kaldı M, 6570 sayılı Yasa, kiralayanın ihtiyaç sebebi ile kiralananın boşaltılmasından sonra muayyen bir süre içerisinde bu yeri başka bir şahse yeniden kiraya vermesi halinde cezai müeyyideyi de getirmıştir. Bu durumda, davacının içerisinde bulunduğu özel şartları itibariyle, yıllık tatilini geçirmek üzere Türkiye'ye geldiğinde kalmak üzere açılan bu boşaltma davasında, ihtiyacın gerçek ve samimi olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Hukuk Genel Kurulü'nun 31.5.1989 gün 291-402 ve 28.11.1990 gün 1990/6-466 E, 1990/593 K., 23.12.1992 gün 1992/6-667 E,1992/755 K. Sayılı kararlarında da aynı görüş benimsenmiştir.

O halde, yerel mahkemece, mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Direnme kararı onanmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Borçlar Kanunu (Yeni) MADDE 350 :Kiraya veren, kira sözleşmesini;

1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,

2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise,

belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Sinan ÖZTÜRK
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 11-06-2025

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02564096 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.