Üyemizin Notu:
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden gönderilen
30.7.1993 tarih ve 32804 sayılı yazıda şu şekilde ifade edilmiştir: "Bir eğitim kurumunun öğrencilerinden istediği, öğrenimini tamamladığında kurumun gösterdiği yerde mecburi hizmetini ifa edeceğini, öğrenimini tamamlayamazsa ya da mecburi hizmetini yapmaz ise kurumun eğitimi için kendisine yaptığı masrafı on misli fazlasıyla ve faizi ile birlikte ödeyeceğini, ayrıca bir milyon lira da tazminat ödeyeceğini kabul eden ve üçüncü kişinin de bu takdirde bu borcu ödeyeceğini taahhüt ettiği (taahhüt ve kefalet senedi) başlıklı senette, öğrenci öncelikle öğrenimini tamamladığında eğitim kurumunun göstereceği yerde mecburi hizmetini yapacağını kabul etmektedir. Asıl borç budur ve sözleşmenin ilk hükmüdür. Sözleşmenin devam eden bölümünde ise, eğer öğrenimini tamamlayamazsa ya da mecburi hizmetini yapmaz ise bu takdirde kurumun eğitimi için kendisine yaptığı masrafı on katı fazlası ile ve faizi ile birlikte ve ayrıca bir milyon lira da tazminat ödeyeceğini kabul etmektedir. Bu borç ise asıl borcun yapılmamasına bağlı fer'i bir borç olmaktadır. Asıl borcun müeyyidesidir. Öğrencinin taahhüdünü yerine getirmemesi durumunda masraf ve tazminatları üçüncü kişinin ödemeyi taahhüt etmesi kefalet değil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 128 inci (mülga BK 110) maddesi anlamında üçüncü şahsın edimini taahhütdür. Gerçekte kefalet sözleşmesi ile üçüncü şahsın edimini taahhüt sözleşmesi birbirine benzeyen sözleşmelerdir. Aralarındaki fark, asıl borçlunun borcunu ödememesi halinde kefilin onun yerine ödemesi, taahhüt edenin ise sadece tazminat ödemekle yükümlü olmasıdır. Yani sözleşmede asıl borcun ifa edileceği temin edilmişse kefalet, tazminat
ödeneceği belirtilmişse üçüncü kişinin edimini taahhüt söz konusu olmaktadır."
|