![]() |
|
![]() |
|
Üyemizin Notu:
MADDE 248.- Madde, 247 ncı madde gereğince kaçak olduğuna karar verilen sanık hakkında mahkemece bütünüyle veya kısmen alınabilecek tedbirleri göstermektedir. Mahkeme, sanığın değerlendireceği durumuna göre bu tedbirlerin tümüne veya bir kısmına veya tedbiri kısmen öngörerek hüküm verebilecektir. Tedbirler şunlardır: 1. Sanığın, Türkiye yargı mercileri huzurunda hukuk ve ceza davası açması, ceza davasına katılması, açılmış davalarını sürdürmesi yasaklanabilecektir. Mahkeme, kaçağın açmış bulunduğu hukuk veya ceza davalarının sürdürülmesinin yasaklandığı hâllerde, kaçağın yakınlarının büyük zarar görebileceğini saptadığında bu tedbire hükmetmeyebileceği gibi alınmış tedbiri kaldırabilir. Söz gelimi dava açmak yasağını kaldırabilir veya görülmekte olan dava bakımından bir yasak koymayabilir. 2. İkinci tedbir, kaçağın kamu hizmetlerinden yasaklanma cezasının içeriğini oluşturan yoksunlukların bütününe veya bir kısmına tâbi tutulabilmesidir. 3. Genel veya yerel seçimlerde seçmen olmak veya seçilmek hakkının kaldırılması da uygulanabilecek tedbirlerdendir. 4. Maddenin söz konusu ettiği en önemli tedbir, sanığa ait taşınır veya taşınmaz mallara veya banka hesaplarına elkonulmasıdır. Taşınır mallara, elbette ki, sanığın söz gelimi her türlü taşıtları, kıymetli eşyası, hisse senetleri, tahvil ve benzerleri girmektedir. Taşınmaz mallara konulacak tedbir, bunlar üzerindeki her türlü tasarrufun yasaklanacağını, ayrıca bunların gelirlerinin de kayyım tarafından tahsil edilerek mahkemece saptanacak yere yatırılmasını ifade etmektedir. Bütün bu malların idaresi için mahkeme tarafından bir kayyım atanacaktır. Kayyım, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununa göre atanmış bir vasi gibi hareket etmek ve mahkemeye hesap vermekle yükümlü olacaktır. Mahkeme kayyımın tahsil ettiği gelirleri nereye yatıracağını, elbette ki, kararında gösterecektir. Bir iktisadî işletme söz konusu ise, kayyım bu işletmeyi müdebbir bir tacir gibi idare edecektir; gerekli basiretin gösterilip gösterilmediğini mahkeme denetleyecektir. Tedbirlerin alınması nedeniyle sanığın yasal olarak bakmakla yükümlü bulunduğu yakınları alınan tedbirlerden dolayı yoksul duruma düştüklerinde kendilerine geçimlerini sağlayacak miktarda ve sosyal durumları ile orantılı yardımda bulunulması hususunda mahkemece kayyıma emir verebilmesi de öngörülmüştür. Bu yardım muntazam bir ödenek şeklinde de olabilir. Madde son fıkrasında, tedbir kararlarına sanığın yasal bakımdan bakmakla yükümlü bulunduğu kişilerin itiraz edebileceklerini kabul etmiştir. Buna karşılık sanığın itiraz hakkı yoktur. Hukukun verdiği güvenceden yararlanmak isteyenlerin bizzat kendilerinin hukuka saygılı olmaları ve duruşmaya gelmeleri gereklidir. Madde, tedbirlere ilişkin kararların özetinin bir gazete ile ilânına karar verilebilmesini mahkemenin takdirine bırakmıştır. Aslında bu karar, üçüncü şahısların korunması amacına yönelik olduğu kadar aynı zamanda tedbirlerle ilgili makam ve mercileri de bunlardan haberdar etmek gereğini karşılamaktadır. Taşınmaz mallar hakkında alınmış bulunan tedbirler de tapu siciline kaydolunmaları için malın bulunduğu yer tapu sicil müdürüne mahkemece bildirilecektir. Tedbirler kısmen veya tamamen kaldırıldığında durumun yeniden ilân edilmesi veya tapuya bildirilmesi gerekecektir. 248 nci madde gereğince alınacak tedbirlerin temel amacı sanığın duruşmada hazır bulunmasını olanaklı kılmaktır. Bugün, özellikle, Devlete veya kamu kuruluşlarına ait mal veya değerlere karşı suç işleyenler, yurt dışına kaçmakta, Türkiye’deki mallarının gelirinden istifade ile yurt dışında rahat yaşamakta, ceza davasında da kendilerini avukatlarla temsil ettirebilmektedirler. Böyle bir durumu önlemek amacını güden Fransız Ceza Usulü Kanunu, bu kişiler hakkında davanın gıyapta görülmesini, hüküm verilmesini, mameleke ilişkin cezaların uygulanmasını, davaya avukat kabul edilmemesini, hürriyeti bağlayıcı cezaya da hükmedilebilmesini, hükmün temyiz olunamamasını kabul etmiş ancak sanık ele geçirildiğinde verilen hükmün batıl olacağını ve yeniden yargılama yapılacağını ayrıca saptamıştır. Avukat kabul edilmemesi hususundaki hükmün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğuna Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince karar verilmiş ise de, Fransa henüz bu kararla ilgili olarak Kanununda bir değişiklik yapmamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hâkimlerinden karara muhalefet şerhi veren Petiti bu hususta şöyle diyor: “Her sanığın kendisini, seçtiği veya resmen atanan bir avukat marifetiyle savunma hakkı, etkili biçimde ve hukuka uygun olarak çağrıldığı hâlde, duruşmada bulunmaktan özürsüz ve isteyerek kaçan sanığın, tartışmalılık ilkesine dayalı bir yargılama nedeniyle bir avukat marifetiyle temsil olunmasını gerektirmez. Duruşmaya gelmeyi reddeden sanık böyle bir hakka sahip değildir. Ceza hukuku, niteliği gereği bir cezalandırıcı sistemdir ve düzenin korunmasıyla insan haklarını bağdaştırmalıdır; yoksa sadece sanıkların savunması hukuku değildir... Sanık, mağdurun kendisi ile karşılaşmasını engellemek amacıyla duruşmada bulunmamayı hukukileştiremez.” Tasarının kabul ettiği çözüme göre amaç sanığın gelmesinin sağlanması için, zorlanmasıdır; tedbirlerin esas amacı budur. Bu nedenle sanık ele geçirildiğinde mahkeme, tedbirlerin tümünün kaldırılmasına karar verecektir. |
|
Şerh Son Güncelleme: 23-11-2009
|
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |