Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

YARGITAY HGK. 2017/17-1097 E. 2019/458 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasına ilişkin üçüncü kişi olan hak sahipleri ve hak sahiplerinin halefleri tarafından açılan davalar, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, mutlak ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir
(Karar Tarihi : 16.04.2019)
Taraflar arasındaki " tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İ____ (Kapatılan) 35. Asliye Ticaret Mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 29.07.2013 tarihli ve 2013/221 E., 2013/206 K. sayılı karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11.11.2013 tarihli ve 2013/17154 E., 2013/15481 K. sayılı kararı ile;

(...Davacılar vekili, davalıya trafik sigortalı aracın kaza yaptığını ve araç sürücüsü olan davacılar murisi ...'ın vefat ettiğini belirterek davacı v____ için 10.000,00 TL, davacı ... için 3.000,00 TL, davacı .... için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 16.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmadığı, üçüncü şahsın açtığı tazminat davası niteliğinde olduğu, bu nedenle genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 3. maddesinde, "Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir." düzenlenmesi mevcuttur.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 1483 ve devamı maddelerinde "zorunlu sorumluluk sigortaları" düzenlenmiştir.

Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK'nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir.

Somut olayda, davacıların, trafik kazası nedeniyle desteklerini kaybetmelerinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini zorunlu trafik sigortası poliçesine dayanarak davalı ... şirketinden talep ettikleri, bu itibarla davanın,Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülmesi gerekir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatının tahsili talebine ilişkindir.

Davacılar vekili; 26.07.2013 harç tarihli dava dilekçesinde; 02.06.2010 tarihinde müvekkillerin desteği olan ....'ın sevk ve idaresindeki davalı ... şirketine zorunlu trafik sigortasıyla sigortalanmış araç ile % 100 kusurlu olarak kazaya karışıp vefat ettiğini ileri sürerek 16.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece; tensip aşamasında dosya üzerinden yapılan incelemede; davalı ... ile destekten yoksun kalma talep eden davacılar arasında akdi bir ilişki bulunmadığı, davanın davacılar bakımından ticari nitelik taşımadığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve yasal sürede talep edilmesi hâlinde dosyanın görevli İ____ Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Davacılar vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davaya bakmakla görevli olan mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 1. maddesine göre; mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Kanun'un "Asliye Hukuk Mahkemelerinin Görevi" başlıklı 2. maddesinde;

" (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir." düzenlemesi getirilmiştir.

Aynı Kanun'un "Ölüm Veya Vücut Bütünlüğünün Yitirilmesinden Doğan Zararların Tazmini Davalarında Görev" başlıklı 3. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 16.02.2012 tarihli ve 2011/35 E., 2012/23 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) "Ticari İşler" başlıklı 3. maddesinde;

"Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir." hükmüne yer verilmiş iken;

4. maddesinin birinci fıkrasında;

" (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

a-) Bu Kanunda,

b-) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde,

c-) 11/1/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde,

d-) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e-) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,

f-) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,

öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır." şeklinde düzenleme getirilmiştir.

Ticari Davalar Ve Çekişmesiz Yargı İşlerinin Görüleceği Mahkemeler başlıklı 5. madde ise;

" (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari (Değişik ibare: 26/06/2012-6335 S.K./2.md.) davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.

(2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4. madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.

(3) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.

(4) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder." hükmünü içermektedir.

Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK'nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.

6335 Sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2. maddesiyle değişik TTK'nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca resen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesiyle değişik 6102 Sayılı TTK'nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.

Görüldüğü gibi, bir hukuki işlemin veya fiilin TTK 'nın kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekmektedir.

Somut olayda uyuşmazlık sigorta hukukundan kaynaklanmaktadır. Davacılar, trafik kazası nedeniyle desteklerini kaybetmelerinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini zorunlu trafik sigortası poliçesine dayanarak davalı ... şirketinden talep etmişlerdir.

Sigorta hukuku, 6102 Sayılı TTK'nın 6. kitabında 1401. ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise Kanun'un 1483. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasına ilişkin üçüncü kişi olan hak sahipleri ve hak sahiplerinin halefleri tarafından açılan davalar, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, TTK'nın 4/1-a maddesi gereği mutlak ticari dava olup aynı Kanun'un 5/1 maddesi gereği asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir.

O hâlde mahkemece işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında; mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen karar doğru değildir.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 16.04.2019 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Türk Ticaret Kanunu (Yeni) MADDE 4 :(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek: 6335 S.K.-26.06.2012/m.1) "ve çekişmesiz yargı işleri" ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

a) Bu Kanunda,

b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,

d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,

öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek: 6335 S.K.-26.06.2012/m.1) "ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi" sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.

(2) (Değişik: 7101 S.K. m.61 (R.G: 15.3.2018)) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri (değişik 5.4.2023 7445 S.lı Kanun) “bir milyon” Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.Bu fıkrada belirtilen parasal sınır, 6100 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre artırılır.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Bülent AKÇADAĞ
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 04-04-2020

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02911711 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.