Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

21. HD 2013/1188 E., 7623 K. İçtihat

Üyemizin Özeti
Yargıtay: "İhtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel
mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki
mahkemede davanın görülmesi gereklidir." diyerek vakıaları benzer/aynı olan ancak hukuki sebepleri farklı olan (sözleşme-sözleşme dışı) davaların özel nitelikteki mahkemede görüleceği yönünde hüküm kurmuştur. Subjektif dava birleşmesi durumlarında önem arz eden bu durum doktrinde* de tartışmalı olup, karar bu açıdan, dikkat çekicidir.

*ilgili tartışmalar için bkz. "Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 695-755 (Basım Yılı: 2015) Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ’e Armağan - HMK. m.57/1, c HÜKMÜ ÇERÇEVESİNDE İHTİYARİ DAVA ARKADAŞLIĞININ MÜMKÜN OLDUĞU HALLER, Doç. Dr. Güray ERDÖNMEZ"
(Karar Tarihi : 16.04.2013)
Dava: Davacı murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, davalılardan İ. İ. hakkındaki davanın ayrılarak İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir. Hükmün, davalılardan İ. İ. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. K. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi: Karar: Dava; 7.7.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahibi olan eş ve çocuğunun maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı İ. İ. ile davacıların murisi arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdine dayanması nedeniyle dava dilekçesinin İ. İ. yönünden reddine, bu davalı yönünden dava dilekçesinin ayrılmasına ve İ. İ. yönünden dosyanın bir örneğinin çıkartılarak İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı İ. İ. tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar murisinin, diğer davalılar Y. K., A. K. ve M. A. ile birlikte, davalı İ. İ.nin inşaatında boya işi yaptığı, boya işini davalılardan Y. K.'nin, İ. İ.den aldığı, olay tarihinde davacılar murisinin asma iskeledeki platformda davalı M. A. ile boya yaparken, asma iskeleyi taşıyan çelik halatın klemensten sıyrılarak boşa çıktığı, boşa çıkan taraftaki asma iskelenin ucunun aşağıya düşmesi neticesinde, düşen tarafta bulunan davacılar murisinin iskeleden düşüp öldüğü, olayın iş kazası olduğunun Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığımüfettişleri tarafından düzenlenen rapor ile sabit olduğu anlaşılmıştır. Eldeki dava, iş kazası nedeniyle davalı işveren ile birlikte genel hükümlere göre sorumlu bulunduğu iddia edilen davalı İ. İ.'ye karşı birlikte açılmış olup, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. İhtiyari dava arkadaşlığı durumunda, davalılardan biri hakkındaki dava genel mahkemenin, diğeri hakkındaki dava özel bir mahkemenin görevine giriyorsa, özel nitelikteki mahkemede davanın görülmesi gereklidir. Somut olayda; davacılar, iş kazası geçiren C. K.nin mirasçıları, davalılardan Y. K. işveren, davalı İ. İ. ise Y. K.'ye işi anahtar teslim veren kişi konumundadır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca işveren ile işçi arasındaki iş akdinden kaynaklanan veya İş Kanununa dayalı iddiaların özel yetkili iş mahkemesinde görülerek, sonuçlandırılması gerekir. O halde, davalı İ. İ. yönünden de İş Mahkemesi olarak davaya bakılmaya devam edilmelidir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 45. maddesinde; Aynı mahkemede görülmekte olan davalar aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. hükmü yer almaktadır. Yine aynı Yasanın 46. maddesinde; Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. 48. maddesinde de; Birleştirme ve ayırma istekleri, dilekçe ile veya duruşmada sözlü olarak da yapılabilir. Aynı Mahkemede görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki kararlar hakkında ancak hükümle birlikte temyiz yoluna gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına bozma sebebi teşkil etmez. denilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. vd. maddelerindeki düzenleme de aynı doğrultudadır. Somut olayda ihtiyari dava arkadaşı olan davalılara yönelik davalar arasında irtibat olduğu ortadadır. Hal böyle olunca bağlantı bulunduğundan davalıların tümüne yönelik davanın birlikte görülerek sonuçlandırılması gerekirken, davalı İ. İ. bakımından yazılı şekilde tefrik kararı verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemenin, görev yönünden dava dilekçesinin reddine şeklindeki kararı da hatalıdır. Mahkemece, 30.5.2011 tarihinde 2007/900 E., 2011/344 K. sayılı karar ile, Davacıların murisi ile davalılar arasında hizmet akdinin bulunmadığı, akdin istisna akdi mahiyetinde olduğu bu nedenle İş Mahkemesinin görevli olmadığı görevli mahkemenin genel mahiyetteki Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek, Mahkemenin görevsizliğine, görev yönünden dava dilekçesinin reddine, talep halinde dosyanın görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi ne gönderilmesine, karar verilmiştir. Kararın, davacı vekili tarafından süresinde temyizi üzerine Dairemizin, 3.10.2012 tarih, 2011/11198 E., 2012/6229K. sayılı ilamın hüküm kısmında, davalılardan İ. İ. ile davacıların murisi arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdine dayanması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden ise işin esasına girilerek tarafların kusur oranları ve davacıların maddi zararları belirlenerek sonucuna göre kararverilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle hüküm bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamının hüküm kısmında; davalılardan İ. İ. ile davacıların murisi arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdine dayanması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, Mahkemece; davalı İ. İ. ile davacıların murisi arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdine dayanması nedeniyle dava dilekçesinin İ. İ. yönünden reddine, bu davalı yönünden dava dilekçesinin ayrılmasına ve İ. İ. yönünden dosyanın bir örneğinin çıkartılarak İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. O halde; davalılardan İ. İ. ile davacıların murisi arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdine dayanması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş; tefrik edilen İ. İ.'ye yönelik dava bakımından yeniden birleştirme kararı verilerek, ihtiyari dava arkadaşı davalılara yönelik davayı birlikte incelemek, İ. İ. ile davacıların murisi arasındaki hukuki ilişkinin istisna akdine dayanması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine, diğer davalılar ile ilgili olarak da delil durumuna göre değerlendirme yapılarak hüküm kurmaktan ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

KARAR : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.04.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY Davacılar tarafından iş kazasına dayalı olarak açılan tazminat davasında İzmir 9. İş Mahkemesinin 30.05.2011 tarihli ilk kararıyla davacılar murisi ile davalılar arasında hizmet aktinin bulunmadığı, istisna akti mahiyetinde olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, kararın davacı yanca temyizi üzerine Dairemizin 2011/11198 Esas, 2011/16229 Karar sayılı ilamı ile; davacılar murisi ile davalı İ. İ. arasındaki hukuki ilişkinin istisna aktine dayanması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu ancak diğer davalılar yönünden ise işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile mahkemece kurulan hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyulmuş ve davalı İ. İ. yönünden dava dilekçesininreddine bu davalı yönünden davanın ayrılmasına dosyasının İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine diğer davalılar yönünden yargılamanın devamına karar verilmiş, davanın görev yönünden reddine ilişkin olarak verilen karar davanın esastan reddi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin yanlış olduğu gerekçesi ile davalı İ. İ. tarafından temyiz olunmuştur. Dairemizin bozmasına konu ilk kararda tüm davalılar açısından dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davalı İ. İ. tarafından temyiz olunmamıştır. Davacının temyizi üzerine de İ. İ. dışındaki diğer davalılar yönünden davacı yararına bozulmuştur. Davalı İ. İ.'ın ilk kararda davanın esastan reddine karar verilmesinin gerektiği yönünde bir temyizi olmadığına göre hükmün ikinci kez yapılan bozma ile esastan reddine karar verilmesinin gerektiği yönünde yapılan bozmanın usul hükümlerine aykırı olduğunu düşünmekteyim. Bu nedenle ilk bozma kararımızın son sayfasında yapılacak iş bölümünde yazılı İ. İ. ile davacılar murisi arasındaki ilişkinin istisna aktine dayanması nedeniyle bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesinin gerektiğine ilişkin cümlenin Mahkemenin aynı mahiyetteki gerekçesini uygun bulup görevsizlik kararının onanması yönünde değerlendirilerek düzeltilmesi ve hükmün onanması gerektiğini düşündüğümden çoğunluğun görüşüne iştirak etmemekteyim.
İlgili Mevzuat Hükmü : Hukuk Muhakemeleri Kanunu MADDE 57 :Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:

a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.

b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.

c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Koray OZDOGAN
Hukukçu
Şerh Son Güncelleme: 20-05-2019

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02201796 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.