Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2018/3545 Esas 2018/ 7887 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
Vekil-Müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır.

Avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda mahkemelerin görevi yönünden, Daireler arasındaki görüş ve uygulama aykırılığına ilişkin uyuşmazlığın, yukarıda açıklandığı şekilde temeldeki işlemin tüketici işleminden kaynaklanması durumunda tüketici mahkemesinin görevli olduğuna, aynı yer ve farklı yer Bölge Adliye Mahkemeleri daireleri arasında farklı görüş ve uygulama aykırılığının bu şekilde giderilmesine oybirliği ile kesin olarak 12.07.2018 gününde karar verilmiştir.
(Karar Tarihi : 12.07.2018)
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun 25.12.2017  tarih 2017/1 sayılı kararı ile; Avukatlık ücret sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin tayini konusunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi'nin 25.05.2017 gün ve 2017/881 E., 2017/702 K. sayılı kesinleşmiş kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi'nin 31.05.2017 gün ve 2017/675 E., 2017/630 K. sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesi'nin 14.06.2017 gün ve 2017/739E., 2017/916 K. sayılı kesinleşmiş kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un "Başkanlar Kurulunun Görevleri" başlıklı 35/1-3 maddesi uyarınca uyuşmazlıkların giderilmesi talep edilmiştir.
 
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi'nin 25.05.2017 gün ve 2017/881 E., 2017/702 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu "ödenmeyen avukatlık ücretinin tahsiline" ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (Ankara 14. Tüketici Mahkemesi, 28.02.2017 tarih, 2016/661 E., 2017/159 K.), ilgili yasal düzenlemelerden de bahsedilerek özetle, avukatlık mesleğinin ticari amaçlı bir meslek olmayıp, kamu hizmeti mesleği olduğu, kurulan sözleşmenin, yargısal fonksiyona ilişkin ve nevi şahsına münhasır bir akit olduğu, taraflar arasındaki çekişmenin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun (TKHK) hükümleri uygulanarak giderilemeyeceği, bu kapsamda, açılan davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu saptanarak, görevsizlik kararı verildiği, davacının istinaf başvurusunun Ankara BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.Hukuk Dairesi'nin 31.05.2017 gün ve 2017/675 E., 2017/630 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu "müvekkil tarafından avukattan talep edilen tazminat alacağına" ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (İstanbul Anadolu 10.Asliye Hukuk Mahkemesi, 31.01.2017 tarih, 2016/294 E.,2017/14 K.) 6502 sayılı TKHK'deki düzenlemelerden bahsedilip, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işlemi niteliğinde olan vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki çekişmenin 6502 sayılı TKHK hükümleri uygulanmak suretiyle giderilmesi gerektiği, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği, davacının istinaf başvurusunun İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesi'nin 14.06.2017  gün ve 2017/739 E., 2017/916 K. sayılı kesinleşmiş kararına konu "haksız azil iddiasına dayalı avukatlık ücretinin tahsiline" ilişkin somut olayda; ilk derece mahkemesince (Bakırköy 3.Tüketici Mahkemesi, 24.01.2017 tarih, 2014/1751 E., 2017/24 K.) dava 6502 sayılı TKHK kapsamında değerlendirilmek suretiyle esastan görülüp, talebin kısmen kabulüne karar verildiği, davalının istinaf başvurusunun İstanbul BAM ilgili hukuk dairesinin anılan kararı ile reddedildiği görülmektedir.
 
Yukarıdaki tespitler kapsamında, Ankara ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri'nin anılan daireleri arasında, avukat - müvekkil ilişkisi temeline dayalı yapılan sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar nedeniyle açılacak davalarda Tüketici Mahkemeleri'nin görevli olup olamayacağı noktasında uyuşmazlık bulunduğu, bu uyuşmazlığın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 35/2 maddesine göre giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
Bilindiği üzere; 6502 sayılı TKHK'nun yürürlüğü ile Kanun'un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde "her türlü tüketici işlemi" olarak sınırları belirlenen Kanun kapsamı, yürürlükteki 6502 sayılı TKHK'un 2. maddesi ile "her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar" olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun'un "Tanımlar" başlıklı 3/1 maddesi ile,
 
ı) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
 
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
 
1) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ... ifade eder. Şeklindeki düzenlemesiyle de, "sağlayıcı" ve "tüketici işlemi tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanunu'nun 83. maddesi ile "(1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. (2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez." düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Diğer taraftan; avukatlık sözleşmelerinin, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı ve kendine özgü bir sözleşme türü olduğu, hüküm ve sonuçları itibariyle Avukatlık Kanununa tabi olduğu, hak ve sorumlulukların yine Avukatlık Kanununda düzenlendiği, yargı görevi kapsamında ifa edilen hukuki yardımların tüketici işlemi sayılamayacağına ilişkin görüşler, mahkemelerin görevi noktasında uygulama farklılıklarına yol açmıştır.
 
Gerçekten de; TBK'ya göre daha özel bir Kanun konumunda olan Avukatlık Kanunu'nda, kamu hizmeti gören avukatların hak ve sorumluluklarına ve avukatlık sözleşmelerinin hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Ancak, bu yöndeki bir belirleme, özel hukuk hükümlerine göre avukat - müvekkil arasında yapılan sözleşmelerin, TBK 502 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmelerinden ayrı bir sözleşme türü olduğu sonucunu doğurmayacaktır. Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK'da Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden ... gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, . . . vekâlet, ... her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, ... ifade eder." şeklinde tanımlandığına göre, artık Kanunun bu tanımından hareketle, avukat - müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır.
 
Hal böyle olunca, Vekil-Müvekkil arasında vekalete dayalı sözleşmesel bir ilişki kurulduğu gözetilerek, sözleşmesel ilişkinin temelindeki işlemin, tüketici işlemi olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre mahkemelerin görevli olup olmadıklarının belirlenmesi gerekeceği tartışmasızdır. Bu açıklamalar ışığında daireler arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
 
KARAR : Avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflarda mahkemelerin görevi yönünden, Daireler arasındaki görüş ve uygulama aykırılığına ilişkin uyuşmazlığın, yukarıda açıklandığı şekilde temeldeki işlemin tüketici işleminden kaynaklanması durumunda tüketici mahkemesinin görevli olduğuna, aynı yer ve farklı yer Bölge Adliye Mahkemeleri daireleri arasında farklı görüş ve uygulama aykırılığının bu şekilde giderilmesine oybirliği ile kesin olarak 12.07.2018 gününde karar verildi.
 
 
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK BAŞKANLAR KURULU KARARI:

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
HUKUK BAŞKANLAR KURULU KARARI
 
Sayı No: 2017/1
 
Konu: 5235 sayılı Kanunun 35/3 maddesi uyarınca Yargıtay ilgili dairesine başvuru kararı.
 
Talep Eden : Av. F____ Y____
 
Talep Tarihi : 27/09/2017
 
Raportör : T____ K____ 4. Hukuk Dairesi Başkanı
 
Davacı C ____ K ____ vekili Avukat F ____ Y ____'ın, Mahkememiz Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na verdiği 27/09/2017 tarihli dilekçesinde bir örneğini ekte sunduğu Ankara ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin aynı nitelikli kesinleşen ve kesin nitelikli kararları arasında uyuşmazlık bulunduğunu ileri sürerek bu uyuşmazlığın giderilmesi için 5235 sayılı Kanunun 35/3 maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlığı'na başvurulmasını istediği,
 
Bu dilekçe üzerine isteğin Mahkememiz Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'nun 23/10/2017 tarihli gündemine alındığı, yapılan görüşmeler sonunda 4. Hukuk Dairesi Başkanı sayın T ____ K ____'nın raportör tayin edildiği,
 
25/12/2017 tarihli Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu toplantısında raportör daire başkanının incelemesini tamamlayarak raporunu kurula sunduğu anlaşılmakla;
 
Talep eden Avukat F ____ Y ____'ın dilekçesi ve ekindeki karar örnekleri ile kurul üyelerine dağıtılan rapor ve ekleri incelendi;
 
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
 
Mahkememiz Hukuk Başkanlar Kurulu'nun 25/12/2017 tarihli 39. gündem maddesi olarak yapılan görüşmelerde daire başkanları söz alarak görüşlerini açıkladılar:
 
Talepte bulunanın dilekçesinde özetle; Ankara 14. Tüketici Mahkemesi'nin 28/02/2017 gün ve E.2016/661 K.2017/159 sayılı kararıyla, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan davalarda "görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi" olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25/05/2017 gün ve E. 2017/881 K. 2017/702 tarihli kararıyla "başvurunun esastan reddine" karar verildiğini, buna karşılık aynı konu ile ilgili Bakırköy 3. Tüketici Mahkemesinden verilen 24/01/2017 gün E. 2014/1751, K. 2017/24 sayılı kararın istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 14/06/2017 gün ve E. 2017/739 K. 2017/916 sayılı kararı ile avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan davaya tüketici mahkemesince bakılması gerektiğinin kabul edildiğini, yine aynı konuda İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 31/01/2017 gün ve E. 2016/294, K. 2017/14 sayılı kararın istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince de 31/05/2017 gün ve E. 2017/675 K.2017/630 sayılı kararıyla, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan davaya tüketici mahkemesince bakılması gerektiğinin kabul edildiğini, Ankara ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinin belirtilen hukuk dairelerinden verilen kararların kesin olduğunu, bu durumda avukatlık sözleşmelerinden doğan davalarda, ilk derece mahkemelerinden tüketici mahkemesinin mi?, yoksa asliye hukuk mahkemesinin mi? görevli olduğu hususunda kesinleşen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesinin kararıyla, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin 18. ve 19. Hukuk Dairelerinin kararları arasında 5235 sayılı Kanun'un 35/3.maddesi kapsamında uyuşmazlık doğduğunu ileri sürerek, iş bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay 1. Başkanlar Kuruluna başvurulmasını talep ettiği görüldü.
 
Bazı daire başkanları 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda vekalet sözleşmesi de tüketici işlemi olarak sayıldığından avukat ile müvekkili arasındaki vekalet sözleşmesi ilişkisinden doğan davalarda görevli mahkeme belirlenirken vekaletin hangi işlem için verildiğine bakılması gerektiğini, vekalet tüketici işlemi için verilmiş ve bu sözleşme ilişkisinden kaynaklanan bir dava söz konusu ise tüketici mahkemelerinin, tüketici işlemi dışında ticari veya mesleki alanda uyuşmazlıklar nedeniyle verilmiş ve bu sözleşme ilişkisinden kaynaklanan bir dava söz konusu ise Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, zaten halen merci tayini uyuşmazlıklarına bakan 13. Hukuk Dairesinin kararlarının da bu yönde olduğunu bildirdiler.
 
Ancak çoğunluk daire başkanları, raportörün raporunda belirttiği ve açıkladığı değerlendirmeleri benimseyerek, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemelerinin değil, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, avukatlık sözleşmesinin, vekalet sözleşmesinden ayrı ve kendine özgü bir sözleşme olduğunu, avukatın yargı görevi kapsamında ifa ettiği hukuki yardımların "tüketici işlemi" olarak değerlendirilemeyeceğini, vekaletin hangi işlem için verildiğine bakılarak görevli mahkemenin tayin edilmesinin, uygulamada belirsizliğe, farklı yorumlara ve karmaşıklığa neden olduğunu, bunun sonucunda da çok sayıda görevsizlik kararı verildiğini, avukat-müvekkil ilişkisinin, birden fazla hukuki yardımı içeren ve uzun süreli bir sözleşme ilişkisi olduğunu, aynı taraflar arasındaki uyuşmazlığa neden olan dava, takip ya da diğer hukuki yardımların ticari ve mesleki amaçlarla yapılıp yapılmadığına bakılarak ayrılamayacağını, hukuki yardımın konusunun, ticari, mesleki ya da başka amaçlar olabileceğini, hukuki yardımın ticari ya da mesleki amaçlarla yapılıp yapılmadığına göre görevli mahkemenin tayini sonucunda, farklı mahkemelerde ve farklı yargılama usullerine göre yapılacak yargılamalardan çelişkili kararlar doğabileceğini, bu nedenle avukatın takip ettiği dava takip ya da hukuki yardımların niteliğine bakılmaksızın avukatlık sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, nitekim Mahkememiz 14. Hukuk Dairesinin merci tayini uyuşmazlıklarına baktığı dönemdeki kararlarının da bu yönde olduğunu bildirdiler.
 
Bu değerlendirme ve görüşmeler sonunda, Avukat F ____ Y ____'ın dilekçesinde belirttiği kesin olan veya temyiz edilmeksizin kesinleşen aynı konudaki Mahkememiz 4. Hukuk Dairesinin 25/05/2017 gün ve 2017/881 Esas 2017/702 Karar sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 31/05/2017 gün ve 2017/675 Esas 2017/630 Karar sayılı kararı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 14/06/2017 gün ve 2017/739 Esas 2017/916 Karar sayılı kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu, bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay ilgili hukuk dairesine başvurulması gerektiği kanaatine varıldı.
 
Bu itibarla avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan davaların hangi mahkemelerde görülmesi gerektiği konusunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. ve 19. Hukuk Dairelerinin kesinleşmiş kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu tespit edildiğinden karara ekli Raportör Daire Başkanının raporundaki değerlendirme görüş ve gerekçe aynen benimsenmekle, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların, avukatın takip ettiği dava, takip ya da hukuki yardımların niteliğine bakılmaksızın tamamının Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılıp görülmesi gerektiği, uyuşmazlığın Mahkememiz 4. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde karar verilmesi uygun görülmüştür.
 
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
 
1- Aynı konudaki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25/05/2017 gün ve 2017/881 Esas 2017/702 Karar sayılı kesinleşmiş kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 31/05/2017 gün ve 2017/675 Esas 2017/630 karar sayılı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 14/06/2017 gün ve 2017/739 Esas 2017/916 Karar sayılı kesinleşmiş kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu, 5235 sayılı Kanun'un 35/3. maddesindeki şartların oluştuğu kanaatine varıldığından bu uyuşmazlığın giderilmesi için 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 92.maddesi ile değişik 5235 sayılı Kanun'un 35/3. maddesi uyarınca Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'ne başvurulmasına,
 
2- Raportörün raporundaki görüş, düşünce ve değerlendirmeler aynen benimsendiğinden uyuşmazlığın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda çözülmesi gerektiği yönünde Başkanlar Kurulu olarak görüş bildirilmesine,
 
3- Başvuru dilekçesi ve ekleri, uyuşmazlık bulunduğu değerlendirilen karar örnekleri ile Raportör raporu ve eklerinin karar ile birlikte Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine,
 
25.12.2017 tarihinde yapılan Hukuk Başkanlar Kurulu toplantısında oyçokluğu ile karar verildi.
 
MUHALEFET ŞERHİ:
 
Vekalet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, görevli mahkemenin işin özelliğine göre Tüketici Mahkemesi olduğu yönündeki Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kararları ile Yargıtay 13, 17. ve 20. Hukuk Dairelerinin içtihatları vekalet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda Tüketici Kanununa göre sağlayıcı ve tüketici olan hususlarda görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
 
Sayın çoğunluk görüşüne karşı görüş olarak aşağıda yazılı kararların da Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesi gerektiği görüşündeyim. 25.12.2017
İlgili Mevzuat Hükmü : Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun MADDE 3 :(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

a) Bakan: Gümrük ve Ticaret Bakanını,

b) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

c) Genel Müdür: Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürünü,

ç) Genel Müdürlük: Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğünü,

d) Hizmet: Bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan ya da yapılması taahhüt edilen mal sağlama dışındaki her türlü tüketici işleminin konusunu,

e) İthalatçı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere mal veya hizmetleri ya da bu malların hammaddelerini yahut ara mallarını ticari veya mesleki amaçlarla ithal ederek satım, kira, finansal kiralama veya benzeri bir yolla piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiyi,

f) Kalıcı veri saklayıcısı: Tüketicinin gönderdiği veya kendisine gönderilen bilgiyi, bu bilginin amacına uygun olarak makul bir süre incelemesine elverecek şekilde kaydedilmesini ve değiştirilmeden kopyalanmasını sağlayan ve bu bilgiye aynen ulaşılmasına imkân veren kısa mesaj, elektronik posta, internet, disk, CD, DVD, hafıza kartı ve benzeri her türlü araç veya ortamı,

g) Konut finansmanı kuruluşu: Konut finansmanı kapsamında doğrudan tüketiciye kredi kullandıran ya da finansal kiralama yapan bankalar ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından konut finansmanı faaliyetinde bulunması uygun görülen finansal kiralama şirketleri ve finansman şirketlerini,

ğ) Kredi veren: Mevzuatı gereği tüketicilere kredi vermeye yetkili olan gerçek veya tüzel kişiyi,

h) Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları,

ı) Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,

i) Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,

j) Teknik düzenleme: 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunda yer alan tanımı,

k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,

l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,

m) Tüketici örgütleri: Tüketicinin korunması amacıyla kurulan dernek, vakıf veya bunların üst kuruluşlarını,

n) Üretici: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal ya da bu malların hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine markasını, unvanını veya herhangi bir ayırt edici işaretini koyarak kendisini üretici olarak gösteren gerçek veya tüzel kişiyi,

ifade eder.



 
Şerhi Ekleyen Üyemiz:
Av.Ufuk BOZOĞLU
Hukukçu
Avukat
Şerh Son Güncelleme: 27-02-2019

THS Sunucusu bu sayfayı 0,02686596 saniyede 8 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.